SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’L-KEFFARAT

<< 2092 >>

DEVAM: 1- RESULULLAH (S.A.V.)'İN (GENELİKLE KULLANDIĞI) YEMİN (ŞEKLİNİN BEYANI) BABI

 

حَدَّثَنَا أبو إسحاق الشافعي إبراهيم بن مُحَمَّد بن العباس. حَدَّثَنَا عبد اللَّه بن رجاء المكي، عن عباد بن إسحاق، عن ابن شهاب، عن سالم، عن أبيه؛

 - قَالَ: كانت أكثر أيمان رَسُولَ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم ((لا. ومصرف القلوب)).

 

Sâlim'in babası (İbn-i Ömer) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yeminlerinin ekserisi şu idi: «Kalbleri (n hallerini) değiştiren (Allah)'a andolsun ki, hayır.»

 

 

AÇIKLAMA: Rifaa'nın hadisi Zevaid türündendir. Notta belirtildiği gibi hadisin iki senedi de zayıftır. Ama hadisin metni sahihtir. Peygamber (s.a.v.)'in bu hadiste belirtilen şekilde zaman zaman yemin ettiği bir çok hadiste de görülmektedir.

 

İbn-i Ömer (r.a.)'ın hadisi (2092) Müslim'den başka Kütüb-i Sitte sahibIerinin hepsi tarafından rivayet edilmiştir. Hadisteki yemin lafzında geçen "MusarrIf = Değiştiren" kelimesi yerine bazı rivayetlerde "Mukallib = Çeviren, döndüren" kelimesi bulunur. İki kelimenin ifade ettiği mana aynıdır. Çünkü kalbi değiştirmek veya çevirmekten maksad, kalbin kendisini değil, onun halini ve durumunu küfürden imana ve imandan küfüre; keza .hayırlı işlerden şer işlere ve şer işlerden hayırlı işlere çevirip döndürmek ve böylece değiştirmektir. Kasdedilen mana bu olunca yukarda anılan iki kelime arasında pek fark bulunmadığı anlaşılır.

 

Avnü'l-Mabud'da beyan edildiğine göre el-Ayni: KalbIeri çevirmekten maksad, kulun kalbini, imanı küfüre tercih etme halinden, küfürü imana tercih etme haline çevirmesi veya bunun aksini yapmasıdır, demiştir.

 

El-Hafız da: KalbIeri değiştirmekten maksad, kalblerin durum ve hallerini değiştirmektir, kalbin kendisini değiştirmek değildir. Bu hadis, kalble işlenen amellerin yaratıcısının Allah Teala olduğuna delalet eder. Keza, Allah Teala'nın bilinen isimleri ile anılması caiz olduğu gibi O'nu sabit ve şanına layık sıfatları ile de anmanın caizliği bu hadisten anlaşılıyor, demiştir.

 

HADİSİN FIKIH YÖNÜ :

 

El-Hafız yukarda anlattığı iki hükümle beraber aşağıdaki hükmün de bu hadisten çıkarıldığını ifade etmiştir: Allah'ın bir sıfatı ile yemin edip; sonra yeminini bozan bir kimsenin kefaret ödemesinin gerekliliğine hükmedenler için bu hadis delildir. Bu hükmün aslında alimler arasında bir ihtilaf yoktur. Mevcut ihtilaf şudur: Allah Teala'nın hangi sıfatları ile yemin oluşur, hangileri ile oluşmaz. Mukakkik alimlerin görüşü şudur: Allah Teala'ya mahsus olup başkası hakkında kullanılmayan sıfatlarla yapılan yeminler, bozdurulduğu takdirde kefaret ödemek gerekir. Mesela bu hadiste anılan Allah'ın sıfatı O'na mahsustur. Bu yemin bozdurulduğu zaman kefaret çıkarılır. Fakat Allah Teala hakkında kullanıldığı gibi başkası hakkında da kullanılan sıfatlar ile yapılan yemin böyle degildir. Mesela diri manasını ifade eden "Hayy", ve vardır manasını ifade eden "Mevcud" kelimeleri Allah Teala hakkında kullanıldığı gibi başkaları hakkında da kullanılır. Bu kelimeler ve benzeri kelimelerle yapılan yeminler müteber mi, değil mi? Bu hususta alimler arasında ihtilaf vardır .

 

El-Hafız, Buhari'nin "Peygamber'in yemini nasıl idi" adlı babında rivayet olunan hadislerin izahının baş kısmında özetle şöyle der: "Bu babta rivayet edilen Peygamber (s.a.v.)'in yeminleri dört çeşittir:

 

Birincisi: «Nefsim elinde olan (Allah)'a and olsun.» «Muhammed'in nefsi elinde olan (Allah)'a and olsun,. yemini de ilk yemin gibidir. Bu yemin sözü başında "La" veya "Ema'' yahut "Eym" kelimesi bazen bulunmuş, bazen de bulunmamıştır. (2090 - 2091 nolu hadis)

 

İkincisi: '' KalbIeri çeviren (Allah)'a andolsun ki, hayır.,. (2092 nolu hadisimiz gibi.

 

Üçüncüsü: ''Vallahi'' şeklindedir.

 

Dördüncüsü: "Ka'be'nin Rabbine and olsun» şeklindeki yemindir. Peygamber (s.a.v.)'ın en çok kullandığı yemin birinci şekildir. Bundan sonra çok kullandığı yeminin ikinci şekil olduğu anlaşılıyor.

 

Hanefiler ile Malikiler'in sözlerinin zahirine göre Allah Teala'nın Kur'an-ı Kerim'de veya sahih hadislerde gelen bütün isimleri ve sıfatları ile yapılan yeminler muteber olup bozdurulması halinde kefaret ödemek gerekir.

 

Şafiiler ile Hanbeliler'in meşhur kavillerine göre Allah Teala'nın isim ve sıfatları üç kısımdır: Rahman, Alemlerin Rabbi ve yaratıkların Halikı gibi Allah Teala'dan başkaları hakkında kullanılmayan kelimelerden birisi ile yapılan yemin oluşur ve bozdurulması kefareti gerektirir.

 

Allah hakkında kullanıldığı gibi bazen başkaları hakkında da kullanılan Hak ve Rab gibi kelimelerle yapılan yemin yine muteber olup bozdurulması kefareti gerektirir. Ancak kişi bununla yemin ederken Allah'tan başka bir şeyi kasdederse yemin oluşmaz.

 

Allah hakkında kullanıldığı gibi çok zaman başkası hakkında da kullanılan; Mevcud, Mü'min ve benzeri kelimelerle yapılan yemin ile Allah Teala kasdedilirse yemin oluşur. Fakat başka şey kasdedilirse veya hiç bir şey kasdedilmezse yemin oluşmaz,"

 

SON İKİ HADİSİN METNİ İLE İLGİLİ İKİ HUSUS

 

2091 nolu hadiste geçen ve "Allah huzurunda şehadet ederim" diye terceme ettiğim cümle muhtemelen sahabinin sözüdür. Bu cümle Peygamber (Aleyhi's-salatü ve's-selam)'ın yemininden bir parça olabilir. Bu iki ihtimale tercemede işaret ettim.

 

2093 nolu hadisteki yemin sözünün başında bulunan "La" harfi olumsuzluk edatı olabilir. Bu takdirde manası: Hayır - yok, demektir. Bu harfin ilgili olduğu cümle, yeminden önce yapılan konuşmadan anlaşıldığı için dile getirilmesine gerek kalmaz, Bu cümle geçmiş zamana ait olabildiği gibi gelecek zamana, geniş zamana veya şimdiki zamana da ait olabilir. Mesela; Yapmadım, olmadı, söylemedim, böyle değildir, yapmayacağım, bırakmıyacağım ...

 

Söz konusu "La" harfi olumsuzluk edatı olmayıp yemin sözünü pekiştirmek için kullanılmış olabilir. Kur'an-ı Kerim'de de yemin sözü ile beraber bu harf gelmiştir. Olumsuzluk anlamını ifade etmediği için Arap gramerinde buna zaid harf denilir. Ama bu harf fazla değil, yemini kuvvetlendirir. Bilindiği gibi Kur'an-ı Kerim'de veya Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in buyruğunda fazla harfin varlığı söz konusu edilemez.

 

 

EBU DAVUD HADİSİ VE İZAH İÇİN TIKLA