DEVAM: 1- RESULULLAH
(S.A.V.)'İN (GENELİKLE KULLANDIĞI) YEMİN (ŞEKLİNİN BEYANI) BABI
حَدَّثَنَا
أبو إسحاق
الشافعي
إبراهيم بن مُحَمَّد
بن العباس.
حَدَّثَنَا
عبد اللَّه بن
رجاء المكي،
عن عباد بن إسحاق،
عن ابن شهاب،
عن سالم، عن
أبيه؛
-
قَالَ: كانت
أكثر أيمان
رَسُولَ اللَّهِ
صَلَى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَم ((لا.
ومصرف
القلوب)).
Sâlim'in babası
(İbn-i Ömer) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem)'in yeminlerinin ekserisi şu idi: «Kalbleri (n hallerini) değiştiren
(Allah)'a andolsun ki, hayır.»
AÇIKLAMA: Rifaa'nın hadisi Zevaid türündendir. Notta
belirtildiği gibi hadisin iki senedi de zayıftır. Ama hadisin metni sahihtir.
Peygamber (s.a.v.)'in bu hadiste belirtilen şekilde zaman zaman yemin ettiği
bir çok hadiste de görülmektedir.
İbn-i Ömer
(r.a.)'ın hadisi (2092) Müslim'den başka Kütüb-i Sitte sahibIerinin hepsi
tarafından rivayet edilmiştir. Hadisteki yemin lafzında geçen "MusarrIf =
Değiştiren" kelimesi yerine bazı rivayetlerde "Mukallib = Çeviren,
döndüren" kelimesi bulunur. İki kelimenin ifade ettiği mana aynıdır. Çünkü
kalbi değiştirmek veya çevirmekten maksad, kalbin kendisini değil, onun halini
ve durumunu küfürden imana ve imandan küfüre; keza .hayırlı işlerden şer işlere
ve şer işlerden hayırlı işlere çevirip döndürmek ve böylece değiştirmektir.
Kasdedilen mana bu olunca yukarda anılan iki kelime arasında pek fark
bulunmadığı anlaşılır.
Avnü'l-Mabud'da
beyan edildiğine göre el-Ayni: KalbIeri çevirmekten maksad, kulun kalbini,
imanı küfüre tercih etme halinden, küfürü imana tercih etme haline çevirmesi
veya bunun aksini yapmasıdır, demiştir.
El-Hafız da:
KalbIeri değiştirmekten maksad, kalblerin durum ve hallerini değiştirmektir,
kalbin kendisini değiştirmek değildir. Bu hadis, kalble işlenen amellerin
yaratıcısının Allah Teala olduğuna delalet eder. Keza, Allah Teala'nın bilinen
isimleri ile anılması caiz olduğu gibi O'nu sabit ve şanına layık sıfatları ile
de anmanın caizliği bu hadisten anlaşılıyor, demiştir.
HADİSİN FIKIH
YÖNÜ :
El-Hafız
yukarda anlattığı iki hükümle beraber aşağıdaki hükmün de bu hadisten
çıkarıldığını ifade etmiştir: Allah'ın bir sıfatı ile yemin edip; sonra
yeminini bozan bir kimsenin kefaret ödemesinin gerekliliğine hükmedenler için
bu hadis delildir. Bu hükmün aslında alimler arasında bir ihtilaf yoktur.
Mevcut ihtilaf şudur: Allah Teala'nın hangi sıfatları ile yemin oluşur,
hangileri ile oluşmaz. Mukakkik alimlerin görüşü şudur: Allah Teala'ya mahsus
olup başkası hakkında kullanılmayan sıfatlarla yapılan yeminler, bozdurulduğu
takdirde kefaret ödemek gerekir. Mesela bu hadiste anılan Allah'ın sıfatı O'na
mahsustur. Bu yemin bozdurulduğu zaman kefaret çıkarılır. Fakat Allah Teala
hakkında kullanıldığı gibi başkası hakkında da kullanılan sıfatlar ile yapılan
yemin böyle degildir. Mesela diri manasını ifade eden "Hayy", ve
vardır manasını ifade eden "Mevcud" kelimeleri Allah Teala hakkında
kullanıldığı gibi başkaları hakkında da kullanılır. Bu kelimeler ve benzeri
kelimelerle yapılan yeminler müteber mi, değil mi? Bu hususta alimler arasında
ihtilaf vardır .
El-Hafız,
Buhari'nin "Peygamber'in yemini nasıl idi" adlı babında rivayet
olunan hadislerin izahının baş kısmında özetle şöyle der: "Bu babta
rivayet edilen Peygamber (s.a.v.)'in yeminleri dört çeşittir:
Birincisi:
«Nefsim elinde olan (Allah)'a and olsun.» «Muhammed'in nefsi elinde olan
(Allah)'a and olsun,. yemini de ilk yemin gibidir. Bu yemin sözü başında
"La" veya "Ema'' yahut "Eym" kelimesi bazen bulunmuş,
bazen de bulunmamıştır. (2090 - 2091 nolu hadis)
İkincisi: ''
KalbIeri çeviren (Allah)'a andolsun ki, hayır.,. (2092 nolu hadisimiz gibi.
Üçüncüsü: ''Vallahi''
şeklindedir.
Dördüncüsü:
"Ka'be'nin Rabbine and olsun» şeklindeki yemindir. Peygamber (s.a.v.)'ın
en çok kullandığı yemin birinci şekildir. Bundan sonra çok kullandığı yeminin
ikinci şekil olduğu anlaşılıyor.
Hanefiler ile
Malikiler'in sözlerinin zahirine göre Allah Teala'nın Kur'an-ı Kerim'de veya
sahih hadislerde gelen bütün isimleri ve sıfatları ile yapılan yeminler muteber
olup bozdurulması halinde kefaret ödemek gerekir.
Şafiiler ile
Hanbeliler'in meşhur kavillerine göre Allah Teala'nın isim ve sıfatları üç
kısımdır: Rahman, Alemlerin Rabbi ve yaratıkların Halikı gibi Allah Teala'dan
başkaları hakkında kullanılmayan kelimelerden birisi ile yapılan yemin oluşur
ve bozdurulması kefareti gerektirir.
Allah hakkında
kullanıldığı gibi bazen başkaları hakkında da kullanılan Hak ve Rab gibi
kelimelerle yapılan yemin yine muteber olup bozdurulması kefareti gerektirir.
Ancak kişi bununla yemin ederken Allah'tan başka bir şeyi kasdederse yemin
oluşmaz.
Allah hakkında
kullanıldığı gibi çok zaman başkası hakkında da kullanılan; Mevcud, Mü'min ve
benzeri kelimelerle yapılan yemin ile Allah Teala kasdedilirse yemin oluşur.
Fakat başka şey kasdedilirse veya hiç bir şey kasdedilmezse yemin
oluşmaz,"
SON İKİ HADİSİN
METNİ İLE İLGİLİ İKİ HUSUS
2091 nolu
hadiste geçen ve "Allah huzurunda şehadet ederim" diye terceme
ettiğim cümle muhtemelen sahabinin sözüdür. Bu cümle Peygamber (Aleyhi's-salatü
ve's-selam)'ın yemininden bir parça olabilir. Bu iki ihtimale tercemede işaret
ettim.
2093 nolu
hadisteki yemin sözünün başında bulunan "La" harfi olumsuzluk edatı
olabilir. Bu takdirde manası: Hayır - yok, demektir. Bu harfin ilgili olduğu
cümle, yeminden önce yapılan konuşmadan anlaşıldığı için dile getirilmesine
gerek kalmaz, Bu cümle geçmiş zamana ait olabildiği gibi gelecek zamana, geniş
zamana veya şimdiki zamana da ait olabilir. Mesela; Yapmadım, olmadı,
söylemedim, böyle değildir, yapmayacağım, bırakmıyacağım ...
Söz konusu
"La" harfi olumsuzluk edatı olmayıp yemin sözünü pekiştirmek için
kullanılmış olabilir. Kur'an-ı Kerim'de de yemin sözü ile beraber bu harf
gelmiştir. Olumsuzluk anlamını ifade etmediği için Arap gramerinde buna zaid
harf denilir. Ama bu harf fazla değil, yemini kuvvetlendirir. Bilindiği gibi
Kur'an-ı Kerim'de veya Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in buyruğunda fazla harfin
varlığı söz konusu edilemez.
EBU DAVUD HADİSİ VE İZAH İÇİN TIKLA