10- AİLENİZE
YEDİRDİĞİNİZİN ORTALAMASıNDAN (KEFARET VERİLMESİ) BABI
حَدَّثَنَا
مُحَمَّد بن
يحيى.
حَدَّثَنَا عبد
الرحمن بن
مهدي.
حَدَّثَنَا
سفيان بن عيينة،
عن سليمان بن
أبي المغيرة،
عن سعيد بن جبي،
عن ابن عباس؛
-
قَالَ: كان
الرجل يقوت
أهله قوتا فيه
سعة. وكان
الرجل يقوت
أهله قوتا فيه
شدة. فنزلت: من
أوسط ما
تطعمون
أهليكم.
(Abdullah) bin Abbâs
(r.a.)'dan; Şöyle demiştir: Ailesinin zahiresini (piyasada) bol olan
maddelerden veren adamlar vardı ve ailesinin zahiresini (piyasada) güçlükle
bulunan maddelerden veren de vardı. Bunun üzerine (yemin kefareti olarak
verilecek yiyecek maddesi hakkında) «Ailenize yedirdiğinizin ortalamasından»
emri ilâhisi indi."
AÇIKLAMA (2112 ve
2113): 9. babta geçen hadiste yemin kefaretinin kuru
hurmadan bir sa olduğu bildirilmiştir. Bir sa kuru hurma bulamayan kimsenin
yarım sa buğday vermesine ait hadisin son kısmı, ifade tarzının zahirine göre
İbn-i Abbas (r.a.)'ın sözüdür. Bu kısmın Peygamber (s.a.v.)'in buyruğundan
olması da muhtemeldir.
Yemin
kefaretinin 10 yoksulu yedirmek veya giydirmek, yahut bir köleyi azadlamak
olduğu ve bunlara gücü yetmeyenIerin üç gün oruç tutmaları olduğu aşağıda meali
yazılacak Maide suresinin 89. ayetinde bildirilmiştir. Kişi dilerse 10 yoksulu
yedirir, dilerse onlan giydirir, arzu ederse bir köleyi azadIar. Bunlardan
istediğini tercih edebilir. Bunların hiç birisini vermeye gücü yetmezse üç gün
oruç tutar.
Şu halde
hadiste sözü edilen bir sa kuru hurma veya yarım sa buğday her yoksula verilen
mikdardır. 10 yoksulu yedirmek gerektiğine göre bir yeminin kefareti 10 sa kuru
hurma veya 5 sa buğday olmuş olur.
DÖRT MEZHEB
ALİMLERİNİN GÖRÜŞLERİ :
1. Hanefiler'e
göre 10 yoksulun her birisine yarımşar sa buğday veya kuru hurma ve arpadan
birisinden bir sa ödenir. Buğday unundan da verilebilir. Bundan yine yarım sa
verilir. Arpa unundan bir sa vermek de caizdir. Kişi dilerse buğday veya onun
unundan yarım sa'ın bedelini, yahut kuru hurma veya arpa, yahut arpa unundan
bir sa'ın bedelini verebilir.
Yukarda anılan
gıda maddelerini veya bedelini ya on yoksula verir. Ya da bir yoksula 10 gün
süre ile verir.
Kuru üzüm ve
diğer hububattan da vermek caizdir. Yemin kefaretinin yukardaki meblağlar
olduğuna dair bu görüşün, Ömer. Ali, Zeyd bin Sabit, Nahai, Şa'bi ve Sevri
(r.a.)'den de rivayet edilmiştir.
2. Diğer üç
mezheb imamlarının görüşüne göre yemin kefareti her yoksula bir müd olmak üzere
toplam on müddür. Sa ve müd hakkında
geniş bilgi 1793 - 1794 nolu hadislerin izahı bölümünde verilmiştir.
Sa hakkındaki
görüşler:
1. Hanefiler'e
göre bir sa 1040 dirhemdir. Bir dirhem de 3,12 gr. kabul edilirse 1040 X 3,12 =
3244,8 gr. eder. Şu halde bir sa, yaklaşık olarak 3250 gr. buğday ve arpa gibi
hububat alan bir hacim ölçeğidir.
2. Şafiiler'den
Nevevi ve Hanbeliler'e göre bir sa 685 5/7 dirhemdir. Bir dirhem 3,12 gr. kabul
edilirse bir sa: 685 5/7 X 3,12 = 2139,42 gr. buğday gibi hububat alan bir
hacim ölçeğidir.
3. Malikiler'e
göre bir sa 682,66 dirhemdir. Bir dirhem 3,12 gr. kabul edilirse bir sa: 682,66
X 3,12 = 2129,92 gr. buğday gibi bir hububat alan hacim ölçeğidir.
Müd ise sa'ın
dörtte biri büyüklüğünde olan bir hacim ölçeğidir. Yukarda anlatıldığı gibi
yemin kefaretinin bir çeşidi, 10 yoksulu yedirmektir. Beher yoksula ne kadar
yiyecek maddesi verileceği hususunda mevcut ihtilaiı özlü olarak hatırlatayım:
1. İbn-i Abbas,
İbn-i Ömer, Zeyd bin Sabit, Said bin el-Müseyyeb, Kasım bin Muhammed, Süleyman
bin Yesar, Ata, el-Hasan, Malik ve Şafii'ye göre o memleket halkının
zahiresinin çoğu hububatın hangisinden ise ondan her yoksula bir müd verilir.
Şu halde 10 yoksula toplam 10 müd verilir .
2. Ömer, Ali,
Aişe ve Irak alimlerine göre her yoksula iki müd, yani yarım sa buğday verilir.
Buna göre 10 yoksula toplam 20 müd, yani 5 sa buğday verilir.
3. Ebu Hanife,
Şa'bi, Nahai, Said bin Cübeyr ve Mücahid'e göre her yoksula yarım sa buğday
veya bir sa arpa, kuru üzüm, kuru hurma gibi bir yiyecek maddesi verilir.
4. Ahmed bin
HanbeI'e göre her yoksula buğdaydan bir müd veya arpa ve kuru hurma gibi bir
maddeden yarım sa, yani iki müd verilir.
Bir yemin
kefaretinin tamamını bir günde tek bir yoksula vermenin caiz olmadığı hususunda
ittifak vardır. Bii günde 10 yoksula veya 10 günde aynı yoksula vermek ise
Caizdir.
Dört mezheb
alimlerinin bu konu ile ilgili değişik görüşleri ve kefaretin muteber sayılması
için birtakım değişik şartları vardır. Bu husus için fıkıh kitabıarına baş
vurmak gerekir.
İkinci hadiste
bir parçası anılan Maide suresinin 89. ayetinin tamamının meali şöyledir:
«Allah sizi
rastgele yeminlerinizden dolayı muaheze etmez ve lakin bile bile ettiğiniz
yeminlerden ötürü hesab sorar. (İşte bile bile edip bozduğunuz) yeminin
kefareti, ailenize yedirdiğinizin orlalamasmdan on yoksulu yedirmek yahut
giydirmek veyahut bir köleyi azadlamaktır. (Bu kefareti) bulamayan, üç gün oruç
tutar. İşte yeminlerinizin kefareti budur. Yeminlerinizi koruyun (Pek yemin
etmeyin - ettiğiniz yemini bozmak daha hayırlı değilse bozmayın).
Şükredersiniz, diye Allah size böylece ayetlerini açıklıyor.»
Bu ayet-i
kedme'de yeminin dört çeşit kefaretine temas buyuruluyor. Bunlardan birisi 10
düşkünü yedirmektir. Diğeri 10 yoksulu giydirmektir. Bir başkası bir köleyi
azadlamaktır. Bu üç nevi arasında bir sıralama yoktur. Yani yeminini bozan kişi
bunlardan dilediğini seçer. Şayet bunlardan hiç birisini yapamazsa üç gün oruç
tutar.
10 yoksulu
yedirmekle ilgili gerekli bilgiyi yukarda verdik.
10 yoksulu
giydirmeye gelince, alimler bu hususta ihtilaf etmişlerdir:
Hanefiler'e
göre en az üç ay giyilebilecek ve gövdenin tamamını veya çoğunu örtebilecek bir
elbise olmalıdır. Kadına verilirse buna baş örtüsü de eklenmelidir.
İbn-i Abbas,
el-Hasan, Mücahid, Ata, Tavus ve Şafii'ye göre elbise denilebilecek bir parça
giydirmek gerekir.
Malik ve
Ahmed'e göre verilecek elbisenin namazda örtülmesi gerekli vücud kısmını
örtecek bir elbise olması gerekir ki, erkeğe bir, kadına iki parça elbise
verilir.
Başka görüş
beyan edenler de vardır .
Köle ile ilgili
aynntılı bilgi vermeye bugün için gerek görmüyorum. Çünkü memleketimiz de bugün
için köle bulunamıyor.
Bunlardan hiç
birisini bulamayan kimse üç gün oruç tutmakla mükelleftir. Bu orucun ard arda
tutulmasının gerekliliği husüsunda da ihtilaf vardır: İbn-i Abbas, Mücahid,
Ata, Katade, Ebu Hanife. Ahmed ve bir kaviinde Şafii'ye göre orucun üst üste
tutulması gereklidir.
El-Hasan. Malik
ve diğer bir kavlinde Şafii'ye göre oruç aralıklı da tutulabilir. Ard arda
tutulması daha efdaldir.