DEVAM: 39- ZAHİREYİ
ÖLÇMEKTE UMULAN BEREKET BABI
حدّثنا
عَمْرُو بْنُ
عُثْمَانَ
بْنَ سَعِيدِ
بْنَ كَثِيرِ
بْنِ
دِينَارٍ
الْحِمْصِيُّ.
حدّثنا
بَقِيَّةُ
بْنُ
الْوَلِيدِ
عَنْ بَحِيرِ
بْنِ
سَعِيدٍ،
عَنْ خَالِدِ
بْنِ مَعْدَانَ،
عَنِ
الْمِقْدَامِ
بْنِ
مَعْدِيكَربَ،
عَنْ أَبِي
أَيُّوبَ،
عَنِ
النَّبِيِّ
صلى الله عليه
وسلم قَالَ: ((كِيلُوا
طَعَامَكُمْ
يُبَارَكْ
لَكُمْ
فِيهِ)).
في الزوائد:
حديث أبي
أيوب، بقية
بْنُ الوليد.
وهو مدلس.
وأصل الحديث
في البخاريّ.
Ebû Eyyub
(el-Ensârî) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve
Seüem): «Zahirenizi ölçünüz ki sizin için bereketli olsun.»
Not: Zevaid'de
şöyle denilmiştir: Ebu Eyyub'un bu hadisinin senedinde Bakiyye bin el-Velid
bulunur, bu ravi tedlisçidir. Hadisin aslı Buhari'de vardır.
AÇIKLAMA: Bu babtaki iki hadis Zevaid türündendir. Ancak
notta belirtildiği gibi hadis'in metni Buhari'de mevcuttur. İki hadisin metni
aynıdır. Buhari'deki rivayette hadisi Resul-i Ekrem (s.a.v.)'den nakleden
sahabi Mikdam bin Ma'dikerib'dir. Bu hndiste ölçülmesi emredilen
"Taaın"dan maksad, satılık olan zahire, erzak ve hububat mı, yoksa
aile reisinin, aile ferdIeri için edindiği azık mıdır? Her iki mana da
muhtemeldir.
Sindi,
el-Mazhari'nin şöyle dediğini nakleder: Taamı (yani erzakı) ölçmekten maksad,
kişinin sattığı veya aldığı erzakın mikdarını bilmesidir, bunun mechul
kalmamasıdır. Keza kişinin aile ferdIeri için edindiği azığı ve nafakayı
ölçmesi de matlubtur. Çünkü böyle yaparsa yıllık nafakanın ne kadar olduğunu
öğrenir ve buna göre hazırlığını yapar. Gerek satılık erzak ve gerekse nafaka
için edinilen azık ölçüldüğü takdirde bereketli olduğu bildirilmiştir. Bunun
hikmeti ve izahı şudur: Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in emrine riayet edenler, bu
riayetleri sayesinde dünya hayatında büyük bir bereket, ahirette de büyük ecir
kazanırlar.
El-Hafız da
el-Fetih'de özetle şöyle der: "Ahmed, İbn-i Mace ve Tabarani de bu hadisi
değişik senedIerle rivayet etmişlerdir. İbn-i Mace bunu Ebu Eyyub (r.a.)'den
rivayet etmiştir. Diğerleri ise Mikdam (r.a.)'den rivayet etmişlerdir.
Darekutni, İbn-i Mace'nin Ebu Eyyub'i ilave etmesi rivayetini tercih etmiştir .
İbn-i Battal,
kişinin aile ferdIerine harcadığı nafakayı ölçmesinin mendub olduğunu
söylemiştir. Yani yılın tamamı veya bir bölümü için ne kadar azık gideceğini
tahmin edip buna göre azığı ölçmek iyidir, Allah'ın bereketi ile o azık takdir
ettiğiniz sürece yetecektir.
İbnü'l-Cevzi
de: Anılan bereket, ölçerken çekilen Besmele sayesinde hasıl olur,
kanısındayım, demiştir.
Bence,
yapılacak ölçme işi deneme düşüncesi ile yapılırsa bereketsizleşir. Fakat
Peygamber (s.a.v.)'in emrine uymak düşüncesi ile yapılırsa bereketlenir.
Velhasıl, ölçme işinin kendisinde ne bereketsizlik, ne de bereketlenme vardır.
Ölçme işine deneme düşüncesi eklenirse, eklenen düşünce yüzünden zahireden
bereket kalkar, gider. Ölçme işine Peygamber (s.a.v.)'in emrine uyma düşüncesi
eklenirse, bu düşünce sayesinde zahireye bereket gelir.
Taberi'nin
dediğine göre kasdedilen mana şu olabilir: Aile ferdIerinizin azığını
hazırladığınız zaman, Allah'tan bereket dileyerek ve dilediğinizin
kabulolunmasına güvenerek ölçünüz. Bir kimse böyle ölçtükten sonra tekrar
ölçünce, onun ikinci kez ölçmesi, bunun mikdarını anlamak için olmuş olur.
Dolayısıyla, zahiresinin bereketlenmesinde şüphe ve tereddüt sahibi olmuş olur.
Bu tereddüdünün cezası olarak, azığı erken biter.
Şu ihtimal de
vardır: Aile reisi yıllık veya mevsimlik azığı ölçerse, nafakayı kullanan
hizmetçisi hakkında bir kötü zan beslemeye yer bırakmamış olur ve zandan uzak
kalması sebebi ile azığı bereketli olur. Çünkü azığı ölçmeden kullandıran aile
reisi bunun hesabını yapmamış olur. Günün birinde azık tükenince masum olan
hizmetçisi ve nafakayı kullanan kişi hakkında kötü bir zan besleyebilir.
Halbuki, ölçerek teslim etmiş olsaydı böyle bir zanna yer bırakmamış
olurdu."