SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’S-SADAKA

<< 2413 >>

DEVAM: 12- BORÇLANMA HAKKINDA TEŞDİD BABI

 

حدّثنا أَبُو مَرْوَانَ الْعُثْمَانِيُّ، ثنا إِبْرَاهِيمُ بْنُ سَعْدٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عُمَرَ بْنِ أَبِي سَلَمَةَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ؛ قَالَ: قَالَ رَسُولُ الله صلى الله عليه وسلم: ((نَفْسُ الْمُؤْمِنُ مُعَلَّقَةٌ بِدَيْنِهِ، حَتَّى يُقْضَى عَنْهُ))

 

Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «(Ölen) mu'min'in ruhu. zimmetindeki borç ödeninceye kadar borçluluğundan dolayı tutukludur.»

 

Diğer tahric: Ahmed ve Tirmizi

 

AÇIKLAMA:    Sevban (r.a.)'ın hadisi Tirmizi, Nesai, İbn-i Hibban ve Hakim tarafından da rivayet edilmiştir. Tirmizi bu hadisi Gulül babında rivayet etmiştir. Tuhfe yazarı bu hadisin şerhinde şu bilgiyi verir: Gulüı: Bu kelimenin açıklaması hakkında el-Münziri: Gazilerden birisinin, ganimet malından kendisine ayırıp sakladığı şeye denilir. Oysa ganimet malının gaziler arasında Şer-i Şerif'e göre taksim edilmek üzere kumandana teslim edilmesi gerekir. Bir gazinin az veya çok bir şeyi saklaması ve kendisine ayırması caiz değildir. Kumandan bile ganimet malından bir şeyi kendisine ayıramaz. Bir gazinin ganimet malından elde ettiği yiyecek veya hayvan yemini kendisine ayırması konusunda da alimler ihtilaf etmişlerdir, demiştir.

 

El-Cezeri de en-Nihaye'de: Gulül: Ganimet malı taksim edilmemiş iken bundan bir şey çalmak ve hiyanet etmektir. Herhangi bir şeyde gizli hiyanette bulunmak, gulül sayılır, demiştir.

 

Hadiste sayılan şeylerden uzak kalan kimsenin cennete gireceği bildirilmektedir. Hadis, anılan şeylerden uzak kalmayıp bunlardan birisini işleyenin cennete girmiyeceğine, yani cezasını çekmeden cennetlik olmayacağına delalet eder.

 

Tirmizi bu hadisi iki senedie Sevban'dan rivayet etmiştir. Onun Said bin Arübe aracılığı ile Katade'den olan rivayetinde "Kibir" kelimesi yerine "Kenz" kelimesi bulunur. Mecmaü'l-Bihar'da beyan edildiği gibi Kenz kelimesinin lügat manası yere gömülü maldır. Bu malın müstahaklara verilmesi vacib olan kısmı ödenince buna Şer-i Şerif'te kenz denilmez. Yani o malı edinmenin bir dini sakıncası kalmaz. Nitekim: "Zekatı ödenen mal kenz sayılmaz" buyurulmuştur.

 

Ebu Hureyre (r.a.)'ın hadisini Ahmed ve Tirmizi de rivayet etmişlerdir. Hadis, borçlu ölen kişinin borcu ödeninceye kadar borçluluğundan dolayı tutuklu olacağına delalet eder. Burada tutukluluktan kasdedilen mana ile ilgili olarak Tuhfe yazarı şu bilgiyi verir: "Suyuti: Yani borçlu olarak ölen mü'min cennetteki makamından alıkonulur ve borcu ödenince salıverilip makamına gönderilir, demiştir.

 

El-Iraki de: Yani borçlu ölen mü'min hakkında cennetlik veya cehennemlik hükmü verilmeyip durdurulur. Nihayet borcu ödenince gerekli hüküm verilir, demiştir.

 

Bizim arkadaşlarımızın cumhüruna göre borçlu olarak ölen mü'min borcunu kapatacak mal bırakmış olsun veya olmasın hüküm aynıdır. Fakat el-Maverdi arkadaşlara muhalefet ederek: Bu hadis, geride borcunu kapatabilecek kadar mal bırakan ölüye aittir, demiştir.

 

Şevkani de en-Neyl'de: Bu hadiste, mirasçılar ölünün borçlarını ödemeye teşvik edilmekte ve borcu ödeninceye kadar ölünün nefsinin muallakta bırakılacağı yakınlarına haber verilmektedir. Bu hüküm borcunu kapatacak kadar geride mal bırakan ölüye aittir. Malsız olarak ve borcunu ödeme azim ve kararı içinde iken ölen mü'min'e gelince, böylesinin borcunun Allah tarafından ödeneceğine dair hadisler vardır (Yani Allah Teala kendi hazinesinden o ölünün alacaklısının hakkını ödeyecektir), demiştir." Tuhfe yazarı bundan sonra şevkani'nin naklettiği hadisleri beyan eder. Bunları görmek isteyenler Tuhfe'nin cenaze bölümünden bu hadise tahsis edilen bab'a müracaat etsinler.