DEVAM: 12- BORÇLANMA
HAKKINDA TEŞDİD BABI
حدّثنا
أَبُو
مَرْوَانَ
الْعُثْمَانِيُّ،
ثنا
إِبْرَاهِيمُ
بْنُ سَعْدٍ،
عَنْ أَبِيهِ،
عَنْ عُمَرَ
بْنِ أَبِي
سَلَمَةَ،
عَنْ
أَبِيهِ،
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ؛
قَالَ: قَالَ
رَسُولُ الله
صلى الله عليه
وسلم: ((نَفْسُ
الْمُؤْمِنُ
مُعَلَّقَةٌ
بِدَيْنِهِ،
حَتَّى
يُقْضَى
عَنْهُ))
Ebu Hureyre
(r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu, demiştir: «(Ölen) mu'min'in ruhu. zimmetindeki borç ödeninceye
kadar borçluluğundan dolayı tutukludur.»
Diğer tahric: Ahmed
ve Tirmizi
AÇIKLAMA: Sevban (r.a.)'ın hadisi Tirmizi, Nesai, İbn-i Hibban ve Hakim tarafından
da rivayet edilmiştir. Tirmizi bu hadisi Gulül babında rivayet etmiştir. Tuhfe
yazarı bu hadisin şerhinde şu bilgiyi verir: Gulüı: Bu kelimenin açıklaması
hakkında el-Münziri: Gazilerden birisinin, ganimet malından kendisine ayırıp
sakladığı şeye denilir. Oysa ganimet malının gaziler arasında Şer-i Şerif'e
göre taksim edilmek üzere kumandana teslim edilmesi gerekir. Bir gazinin az
veya çok bir şeyi saklaması ve kendisine ayırması caiz değildir. Kumandan bile
ganimet malından bir şeyi kendisine ayıramaz. Bir gazinin ganimet malından elde
ettiği yiyecek veya hayvan yemini kendisine ayırması konusunda da alimler
ihtilaf etmişlerdir, demiştir.
El-Cezeri de
en-Nihaye'de: Gulül: Ganimet malı taksim edilmemiş iken bundan bir şey çalmak
ve hiyanet etmektir. Herhangi bir şeyde gizli hiyanette bulunmak, gulül
sayılır, demiştir.
Hadiste sayılan
şeylerden uzak kalan kimsenin cennete gireceği bildirilmektedir. Hadis, anılan
şeylerden uzak kalmayıp bunlardan birisini işleyenin cennete girmiyeceğine,
yani cezasını çekmeden cennetlik olmayacağına delalet eder.
Tirmizi bu
hadisi iki senedie Sevban'dan rivayet etmiştir. Onun Said bin Arübe aracılığı
ile Katade'den olan rivayetinde "Kibir" kelimesi yerine
"Kenz" kelimesi bulunur. Mecmaü'l-Bihar'da beyan edildiği gibi Kenz
kelimesinin lügat manası yere gömülü maldır. Bu malın müstahaklara verilmesi vacib
olan kısmı ödenince buna Şer-i Şerif'te kenz denilmez. Yani o malı edinmenin
bir dini sakıncası kalmaz. Nitekim: "Zekatı ödenen mal kenz sayılmaz"
buyurulmuştur.
Ebu Hureyre
(r.a.)'ın hadisini Ahmed ve Tirmizi de rivayet etmişlerdir. Hadis, borçlu ölen
kişinin borcu ödeninceye kadar borçluluğundan dolayı tutuklu olacağına delalet
eder. Burada tutukluluktan kasdedilen mana ile ilgili olarak Tuhfe yazarı şu
bilgiyi verir: "Suyuti: Yani borçlu olarak ölen mü'min cennetteki
makamından alıkonulur ve borcu ödenince salıverilip makamına gönderilir,
demiştir.
El-Iraki de:
Yani borçlu ölen mü'min hakkında cennetlik veya cehennemlik hükmü verilmeyip
durdurulur. Nihayet borcu ödenince gerekli hüküm verilir, demiştir.
Bizim
arkadaşlarımızın cumhüruna göre borçlu olarak ölen mü'min borcunu kapatacak mal
bırakmış olsun veya olmasın hüküm aynıdır. Fakat el-Maverdi arkadaşlara
muhalefet ederek: Bu hadis, geride borcunu kapatabilecek kadar mal bırakan
ölüye aittir, demiştir.
Şevkani de
en-Neyl'de: Bu hadiste, mirasçılar ölünün borçlarını ödemeye teşvik edilmekte
ve borcu ödeninceye kadar ölünün nefsinin muallakta bırakılacağı yakınlarına
haber verilmektedir. Bu hüküm borcunu kapatacak kadar geride mal bırakan ölüye
aittir. Malsız olarak ve borcunu ödeme azim ve kararı içinde iken ölen mü'min'e
gelince, böylesinin borcunun Allah tarafından ödeneceğine dair hadisler vardır
(Yani Allah Teala kendi hazinesinden o ölünün alacaklısının hakkını
ödeyecektir), demiştir." Tuhfe yazarı bundan sonra şevkani'nin naklettiği
hadisleri beyan eder. Bunları görmek isteyenler Tuhfe'nin cenaze bölümünden bu
hadise tahsis edilen bab'a müracaat etsinler.