SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’R-REHİN

<< 2475 >>

17- NEHİRLERİN VE PINARLARIN İKTA, (DEVLET BÜYÜĞÜNCE BİR KİMSEYE VERİLMESİ) BABI

 

İkta: El-Kaari: İktaa: Yerin belirli bir kıtasını bir kimseye vermektir, demiştir. Avnü'I-Mabüd yazarı da: İktaa: Sahibsiz bir araziyi belirli kimselere tahsis etmektir. Bu arazi bir toprak parçası olabildiği gibi bir maden ocağı ve çevresi de olabilir. Böyle bir tahsis yapılınca başkası o yerden yararlanamaz. Böyle bir tahsisin yapılabilmesi için o yerin herhangi bir kimsenin malı olmaması gerekir.

 

İbnü't-Tin de: Bir tahsisin İktaa sayılabilmesi için bir arazi veya akar olması şarttır. İktaa ancak sulh yoluyla fethedilen topraklarda uygulanabilir. Bir müslümanın veya andlaşmalı bir gayr-i müslim'in mülkiyetinde bulunan bir gayr-i menkulde İktaa olamaz. İktaa mülkiyet veya intifa hakkının verilmesi şeklinde yapılabilir.

 

حدّثنا مُحَمَّدُ بْنُ أَبِي عُمَرَ العَدَنِيُّ. ثنا فَرَجُ بْنُ سَعِيدِ بْنِ عَلْقَمَةَ بْنِ سَعِيدِ بْنِ أَبْيَضَ بْنِ حَمَّالٍ. حَدَّثَنِي عَمَّي ثَابِتُ بْنُ سَعِيدِ بْنِ أَبْيَضَ بْنِ حَمَّالٍ ، عَنْ أَبِيهِ سَعِيدٍ، عَنْ أَبيهِ أَبْيَضَ بْنِ حَمَّالٍ؛ أَنَّهُ إسْتَقٍطَعَ المِلْحَ الذَِّي يُقَالُ لَهُ مِلْحُ سَدِّ مَأْرِبٍ . فَأَقْطعَهُ لَهُ. ثَمَّ إِنَّ الأقْرَعَ ابنَ حَابِسٍ التَّمِيميَّ أَتَى رَسُولَ اللهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ: يَا رَسُولَ اللهِ! إِنِّي قَدْ وَرَدْتُ المِلْحَ فِي الجَاهِليِّةَ وَهُوَ بَأَرْضٍ لَيْسَ بِهَا مَاءٌ. وَمَنْ وَرَدَهُ أَخَذَهُ. وَهُوَ مِثْلُ الماءِ العِدِّ. فَاسْتَقَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم أَبْيَضَ بْنَ حَمَّالٍ في قَطِيعَتِهِ في المِلحِ. فَقَالَ: قَد أَقَلْتُكَ مٍنْهُ عَلَى أَنْ تَجْعَلَهُ مِنِّي صَدَقَةً. فَقَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم (( هُوَ مِنْكَ صَدَقَةٌ. وَهُو مِثْلُ الماءِ العِدِّ. مَنْ أَخَذَهُ)).

قَالَ فَرَجٌ: وَهُوَ اليَوْمَ عَلَى ذلِكَ. مَنْ وَرَدَهُ أَخَذَ .قَالَ، فَقَطَعَ لَهُ النَّبِيُّ صلى الله عليه وسلم أَرضاً وَنَخلاً، بِالجُرْفِ جُرْفِ مُرَادٍ، مَكَانَهُ حِينَ أَقَالَهُ مِنْهُ.

 

Ebyad bin Hammâl (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Kendisi Me'rib Şeddi Tuzlası denilen tuzlayı (bağış veya satış yoluyla Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den) istedi. (Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de) bu tuzlayı kendisine verdi. Sonra el-Akra' bin Habis et-Temîmî (r.a.) Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına vararak: Yâ Resûlallah! Ben câhiliyet devrinde (yâni müslüman olmadan önce) o tuzlaya vardım (gördüm). O tuzla susuz bîr arazidedir. Kim oraya varırsa tuz alır. Ve o tuz kesintisiz su gibidir (devamlı bulunur), dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ebyad bin Hammâl'den bu tuzla tahsis akdini kaldırmasını istedi. Ebyad bin Hammâl da (Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e): Anılan tuzlayı (ben(im tarafım)dan bir sadaka kılman üzere tahsis akdini kaldırmak hususunda senin isteğini kabul ettim, dedi. Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de: «O (tuzla) senden bir sadakadır ve kesintisiz devam eden su mislidir. Kim ona varırsa onu(n tuzunu) alabilir (Yâni müslümanlarm müşterek malıdır) buyurdu.

 

(Müellifimizin şeyhinin şeyhi) Ferec (bin Saîd): O tuzla bugün de o durum üzerinedir. Kim ona vardıysa onu(n tuzunu) alır, demiştir.

 

(Râvî) demiştir ki: Ebyad bin Hammâl tuzlanın tahsis akdini kaldırmakla Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in isteğini kabul edince Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve,Sellem) bu (tuzla)nın yerine kendisine Cürf-i Mürâd'da bir arazi ve hurma ağaçlarını verdi.

 

 

EBU DAVUD HADİSİ VE İZAH İÇİN TIKLA