DEVAM: 6- HAD (CEzA)LAR
(IN UYGULANMAMASı YOLUN) DA ARACI OLMAK BABI
حدّثنا
أَبُو بَكْرِ
بْنُ أبِي
شَيْبَةَ. ثنا
عَبْد اللهِ
بْنُ
نُمَيْرٍ. ثنا
مُحَمَّد بْنُ
إِسْحَاق
عَنْ
مُحَمَّد بنِ
طَلْحَةَ بْنِ
رُكَانَةَ،
عَنْ أُمَّهِ
عَائِشَةَ بِنْتِ
مَسْعُودِ
بْنِ
الأَسْوَدِ،
عَنْ أَبِيها؛
قالَ: لَمَّا
سَرَقَتِ
المَرْأَةُ تِلْكَ
القَطِيفَةَ
مِنْ بَيْتِ
رَسُول الله
صلى الله عليه
وسلم،
أَعْظَمْنَا
ذَاِكَ. وَكَانَتِ
امْرَأَةً
مِنْ
قُرَيْشٍ.
فَجِئْنَا
إِلَى النَّبِّي
صلى الله عليه
وسلم
نُكَلِّمُهُ.
وَقُلْنَا:
نَحْنُ
نَفْدِيهَا
بِأَرْبَعِينَ
أُوقِيَّةً.
فَقَاَل
رسولُ اللهِ
صلى الله عليه
وسلم:
((تُطَهَّرَ
خَيْرٌ
لَهَا))
فَلَمَّا
سَمِعْنَا
لِينَ قَوْلِ
رَسُول الهِ
صلى الله عليه
وسلم،
أَتَيْنَا
أُسَامَةَ
فَقُلْنَا.
كَلِّمْ رسول
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم. فَلَمَّا
رَأَى
رَسُولُ
اللهِ صلى
الله عليه وسلم
ذلِكَ، قَامَ
خَطِيباً
فَقَالَ: ((مَا
إِكثَارُكُم
عَلَيَّ فِي
حَدِّ مِنْ
حُدُودِ اللهِ
عَزَّ
وَجَلَّ
وَقَعَ عَلَى
أَمَةٍ مِنْ إِمَاءِ
اللهِ؟
وَالَّذِي
نَفْسُ
مُحَمَّدٍ بِيَدِهِ!
لَو كَانَتْ
فَاطِمَةُ
ابْنَةُ رَسُول
اللهِ
نَزَلَتْ
بِالَّذِي
نَزَلَتْ بِهِ،
لَقَطَعَ
مُحَمَّد
يَدَهَا)).
في الزوائد:
في إسناده
مُحَمَّد
بْنُ إسحاق، وهو
مدلس.
Mes'ûd bin
el-Esved (r.a.)'den; Şöyle demiştir: (Fâtıma isimli) kadın Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'in evinden o kadifeyi çaldığı zaman biz bunu büyük (bir olay
olarak) gördük. Bu, Kureyş'den bir kadın idi. Biz Nebi (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'in yanına gidip O'nunla konuştuk ve: Bu kadını kurtarmak için biz kırk
okka fidye veririz, dedik. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «(Cezasını
çekmekle) temizlenmesi onun için daha hayırlıdır,» buyurdu. Sonra biz
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in sözünün yumuşaklığını işitince
(cesaretlendik ve) Usame'nin yanına gidip (ona): Resulullah (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem) ile sen konuş dedik. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bunu
görünce bir hitabede bulunmak üzere ayağa kalktı ve: «Allah'ın cariyelerinden
bir câriye üzerine vâcib olan Allah Azze ve Celle'nin cezalardan birisi (nin
terk edilmesi) hakkındaki bu İsrarınız nedir? Muhammed'in nefsi elinde olan
(Allah) a yemin ederim ki o kadının tenezzül ettiği şey (hırsızhğ)a Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in kızı Fâtıma tenezzül etmiş olsaydı şüphesiz
Muhammed (Salîallahu Aleyhi ve Sellem) onun elini keserdi,» buyurdu.
Not: Zevaid'de
şöyle denilmiştir; Bunun senedinde Muhammed bin İshak bulunur. Bu ravi
tedlisçidir (ve bunu an'ane ile rivayet etmiştir.)
AÇIKLAMA: Aişe (r.anha) 'nin hadisini Kütüb-i Sitte
sahiplerinin hepsi rivayet etmişlerdir. Hadis metni bazı rivayetlerde
kısacadır. Hırsızlık eden kadın'ın isminin Fatıma olduğu hadis şerhlerinde
belirtilmiştir. Kadın Kureyş'in Beni Mahzüm isimli büyük bir kabilesinin
eşrafından idi. Kadının babası el-Esved bin Abdi'l-Esed. Bedir savaşında Hamza
(r.a.) tarafından öldürülen bir kafir idi. Bazı rivayetlerde kadının Mekke
fethi günü (ganimet malından) mücevherat çaldığı, diğer bir kısım rivayetlerde
ise kullanılıp geri verilmek üzere emaneten aldığı eşyaları geri vermeyip inkar
etmeyi alışkanlık haline getirdiği belirtilmektedir. Burdaki rivayette Resul-i
Ekrem (s.a.v.)'in evinden kadife çalmıştı. Hülasa öyle anlaşılıyor ki kadın
defalarca bu suçu işlemişti. işlediği suçun mahiyeti hakkında geniş bilgi için
hadis kitabIarına ve şerhlerine baş vurmak uygun olur, kanısındayım. Kadın
Kureyş'e mensup olduğu için Kureyş, onun elinin kesilmesini kendileri için bir
leke saydıklarından dolayı, bağışlanması veya cezayı fidyeye çevirme gayreti
içine girdiler. Bu iş için de Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in sevdiği Ü s a m Ebi n
Zeyd (r.a.)'ı aracı koydular. Üsame'nin hal tercemesi 795 nolu hadisin izahı
bölümünde verildi. Nihayet Üsame, kadın hakkında el kesme cezasının
uygulanmaması için Resul-i Ekrem (s.a.v.) nezdinde aracı ve şefaatçı olma
cesaretini gösterdi. Fakat Resul-i Ekrem (s.a.v.)'den kınama cezasını aldı.
Resul-i Ekrem (s.a.v.) ilahi cezaların uygulanmasının önemini belirtmek üzere
yüksek sesle bir hitabede bulundu. Bu hitabede israil oğullarının hel ak
olmalarının nedeninin ceza uygulamada adaletsizlik edip eşraftan ve nüfüzlu
kimseler suç işledikleri zaman cezasız bırakmaları, fakat nüfüzsuz ve zayıf
insanlar suç işledikleri zaman haklarında ceza tatbik etmeleri olduğunu
belirtti. Hadis metninde israil oğullarının hırsızlık suçunu işleyenler
hakkında ayrıcalık ettikleri belirtilmiş ve diğer suç ve cezalara değinilmemiş
ise de İbn-i Dakiki'l-iyd: israil oğulları, hel ak olmalarmı gerektiren bir çok
suçları vardı. Bu itibarla burada helak olmalarına neden olarak yalnız
hırsızlık edenler arasında ayrıcalık yapmaları gösterilmiş ise de bana öyle
geliyor ki amaç onların bütün cezalarda böyle ayrıcalık etmelerini beyan
buyurmaktır, der.
Resul-i Ekrem
(s.a.v.) nezdinde, kızı Fatıma (r.anha}'nın kıymeti çok olduğu için onu örnek
göstermiş ve: O bile hırsızlık etmiş olsaydı elini kestireceğini beyan
buyurmuştur. Bu örnekten maksad ilahi cezaların her mükellef hakkında
uygulanmasının önemini ve suçlular arasında ayrıcalık edilmemesinin
gerekliliğini belirtmektir. el-Leys bin Sa'd'ın dediği gibi Hz. Fatıma'yı
hırsızlık etmekten yüce Allah korumuştur. Her müslüman bu hadisi anarken
el-Leys bin Sa'd'ın söylediği sözü söylemelidir. Hadisin sonunda bulunan: ''Her
müslüman bu sözü söylemelidir'' ifadesini ravi M uh a m m e d bin R u h m ' un
sözü olarak terceme ettim. Bu sözün el-Leys bin Sa'd'ın sözünün devamı olması
da muhtemeldir.
Hadis, ilahi
cezaların uygulanmaması için yetkililer nezdinde aracı olmayı yasaklar. Fakat
bir suçlunun davası henüz yetkili makama intikal etmemiş iken bunun alışkanlık
haline gelmediği kanaati hasıl olursa, yetkili makamlara intikal
ettirilmemesinin caizliğine ait bazı hadisler vardır. Bir had cezasını
gerektiren suç davası hakime intikal ettirildikten sonra suç sübut bulmuş ise
hakim ilahi cezayı uygulamak mecburiyetindedir. Suçluyu bağışlaması veya fidye
karşılığı salıvermesi caiz değildir. Hadis buna da işaret eder.
Zevaid nevinden
olan Mes'ud bin El-Esved (r.a.)'ın hadisinde sözü edilen kadın bir önceki
hadiste söz konusu edilen kadındır.