DEVAM: 22- HIRSIZIN
HADDİ (CEzASI) BABI
حدّثنا
مُحَمَّد
بْنُ
بَشَّارٍ. ثنا
أَبُو هِشَامٍ
المَخْزومِيُّ.
ثنا وُهَيْبٌ.
ثنا أَبُو
وَاقِدٍ عَنْ
عَامِرِ بْنُ
سَعْدٍ، عَنْ
أَبِيهِ،
عَنِ
النَّبِّي
صلى الله عليه
وسلم قَالَ:
((تُقْطَعُ
يَدُ
السَّارِقِ
فِي ثَمَنِ
المِجَنِّ)).
في الزوائد:
في إسناده أبو
واقد، وهو
ضعيف. ضعفه
غير واحد وأصل
الحديث في
الصحيحين
وغيرهما من
حديث
عَائِشَةَ
وأبي
هُرَيْرَةَ
وابن عمر رضي
الله عنهم.
Âmir bin Sa'd'ın
babası (Sa'd bin Ebî Vakkas (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre: Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) $öyle buyurmuştur: «(Üç dirhemlik) kalkan
değerinde hırsızın eli kesilir.»
Not: Zevaid'de
şöyle denilmiştir: Bunun senedinde Ebu Vakıd bulunur. Bu ravi zayıftır. Bunun
zayıflığını belirten, bir kişi değildir. Bu hadisin aslı Buhari, Müs!im ve
diğer hadis kitaplarında Aişe, Ebu Hureyre ve İbn-i Ömer (r.a.) hadisi olarak.
rivayet edilmiştir.
AÇIKLAMA: Ebu Hüreyre (r.a.)'ın hadisi Buhari, M ü s i i ın ve Nesai tarafından,
İbn-i Ömer (r.a.)'ın hadisi ve Aişe (r.anha) 'nın hadisi Kütüb-i Sitte'nin
hepsinde rivayet olunmuştur. Sa'd bin Ebi Vakkas (r.a.)'ın hadisi ise Zevaid
türündendir.
Birinci hadisin
zahirine göre bir yumurta veya bir ipin çalınması hırsızın elinin kestirilmesini
gerektirir.
İkinci hadis
ise üç dirhem değerindeki bir kalkanı çalan hırsızın elinin Resul-i Ekrem
(s.a.v.)'in emriyle kestirildiğini ifade eder.
Üçüncü hadis
ise hırsızın eli ancak bir dinarın dörtte biri veya bu değerdeki bir malı, ya
da daha fazla kıymetteki bir malı çalması halinde kestirileceğini ve daha az
bir malı çalması halinde elinin kestirilemiyeceğini ifade eder. İkinci hadis
ile üçüncü hadis ayni manayı ifade eder. Çünkü bu hadislerin şerhlerinde
belirtildiği gibi Resul-i Ekrem (s.a.v.) devrinde bir dinar on iki dirheme
tekabül ediyordu. Dinar altın para birimidir. Dirhem ise gümüş para birimidir.
Dinar ve dirhem belirli ağırlıktaki altın ve gümüş parçaları hakkında da
kullanılır. Bu hususta geniş bilgi için Zekat kitabına müracaat edilebilir.
Orada geniş bilgi verilmiştir.
Dördüncü
hadiste kalkanın değeri belirtilmemiş ise de diğer hadislerde bunun değeri üç
dirhem olarak belirtilmiştir.
ÇALINAN MAL NE
DEĞERDE OLURSA HIRSIZIN ELİ KESİLİR
Alimlerin bu husustaki
görüşlerini beyan etmeden önce şu durumu belirtmekte fayda vardır: Yukarda
yazılı ayet, hırsızın elinin kestirilmesini emreder. Bu itibarla bu ceza
Kur'an-ı Kerim'in nassıyla sabittir. Ancak anılan ayette çalınacak malın değeri
belirtilmemiştir. Bu itibarla El-Hasan, Zahiriyye mezhebi mensupları ve
Hariciler; Anılan ayette çalınan malın değeri belirtilmediği için malın azlığı
ve çokluğu söz konusu değildir. Malın değeri çok az bile olsa hırsızın eli
kesilir, deniişlerdir.
Cumhur ise bu
babta rivayet olunan hadisleri ve benzeri hadisleri delil göstererek hırsızın
elinin kestirilebilmesi için çalınan malın hadislerde belirtilen değerden az
olmamasını şart koşmuştur. Cumhur: Ayet-i Kerime, mutlaktır. Çalınan malın
değerini belirtmemiştir. Hadisler ise bu ayeti açıklayıcıdır ve çalınan malın
en az değerini beyan eder, demiştir. Hak olan, eumhurun sözüdür.
Cumhur da
hırsızın elinin kestirilmesini gerektiren malın asgari değerinin tesbiti
hususunda ihtilM etmiştir. Şöyle ki; Nevevi alimlerin görüşlerini özetle şöyle
beyan eder:
1. Ebu Hanife
ve arkadaşlarına göre çalıntı malın asgari değeri on dirhem gümüş olmadıkça
hırsızın eli kestirilemez.
2. Aişe, Omer
bin Abdilaziz, Evzai, el-Leys, Ebu Sevr, İshak, Şafii ve bir çok alim, hatta
alimlerin ekserisi: Hırsızın elinin kestirilmesi için çaldığı malın değerinin
en az altın olan dinarın dörtte biri kadar olması şarttır. Artık dinarın dörtte
birinin değeri ister üç dirhem gümüşe denk gelsin ister bundan fazla veya
noksan olsun netice değişmez. Çalınan malın değeri altın dinarın dörtte
birinden az ise hırsızın eli kestirilemez, demişlerdir.
3. Malik, Ahmed
ve bir rivayetinde İshak: Altın dinarın dörtte biri veya üç dirhem gümüş veya
bunlardan birisinin değeri kadar mal çalmak, hırsızın elinin kestirilmesini
gerektirir. Anılan meblağlardan az bir malı çalmak ise hırsızın elinin
kestirilmesini gerektirmez, demişlerdir.
4. Süleyman bin
Yesar, İbn-i Şebreme, İbn-i Ebi Leyla ve el-Hasan'a göre el kestirmeyi
gerektiren meblağ beş dirhem gümüştür. Bundan az değerli malın çalınması
hırsızın elinin kestirilmesini gerektirmez. Ömer bin el- Hat tab (r.a.) 'den de
bu görüş nakledilmiştir.
Nevevi bu arada
başka görüşleri de naklettikten sonra ikinci görüşü destekler ve Resul-i Ekrem
CAleyhi's-salatü ve 's-selam)'in 10 dirhem çalan hırsızın elini kestirdiğine,
keza beş dirhemi çalanın elini kestirdiğine dair rivayetlerin zayıflığını beyan
eder ve: Bu rivayetler zayıf olmasa bile sahih ve apaçık olan diğer hadislere
muhaliftir. Ayni zamanda bu olaylarda çalınan malın on dirhem veya beş dirhem
değerinde olması, bu meblağın şart olduğunu ifade etmez, demiştir."
(Nevevi' nin sözü bitti.)
el-Hafız,
el-Fetih'te konu hakkında 20 kadar görüşün bulunduğunu beyanla hepsinin
dayanaklarım açıklar.
Hülasa en
kuvvetli görüş iki tanedir: Birisi Irak alimlerinin birinci maddede geçen
görüşüdür. Diğeri de Hicaz alimlerinin ikinci maddede geçen görüşüdür.
Hadisçiler ikinci görüşü daha kuvvetli buluyarlar. Geniş bilgi için hadis
şerhlerine müracaat edilebilir.
BU BABIN İLK
HADİSİNİN MANASIYLA İLGİLİ BİR KAÇ SÖZ
Yukarda
tercemesi verilen ilk hadisten kasdedilen mana hakkında değişik görüşler
vardır: Nevevi bu görüşleri beyan ederken özetle şöyle der: Bir cemaata göre bu
hadiste geçen "Beyda" kelimesi ile yumurta değil, miğfer manası ve
"Habl" kelimesiyle ip değil, vapur halatı manası kasdedilmiştir.
Amlan kelimelerle bu manalar kasdedilince miğfer ve vapur halatının değerinin
üç dirhem gümüşten veya bir dinar altının dörtte birinden fazla olduğu açıktır
ve bunu çalan hırsızın elinin kestirilmesi sebebi anlaşılmış olur. Eğer bu
kelimelerle yumurta ve ip manaları kasdedilmiş olsaydı değeri üç dirhem gümüş
ve dinarın dörtte birinden çok düşük olan bu malların çalınması halinde
hırsızın elinin kesilmesi hükmü, diğer hadislerin hükmüne ters düşerdi.
Nevevi bu
görüşü beyan ettikten sonra şöyle der: Muhakkik alimler bu cemaatın tevilini
reddederek zayıf bir yorum olduğunu beyan etmişlerdir. Muhakkikler: Miğferin ve
vapur halatının apaçık kıymetleri vardır. Hırsız lanetlenirken ve basit bir
şeyi çalması yüzünden elinin kestirilmesine sebebiyet verdiği ifade edilirken,
bu yüzden kınanırken miğfer ve vapur halatını anmanın anlamı ne olur? Değerli
bir mal için elini tehlikeye atan yerilmez, bilalÜs değersiz bir mal için elini
tehlikeye atan kimse yerilir. Elini tehlikeye düşüren hırsız lanetlenip
yerilirken basit ve cüzi bir mal uğruna bu harekette bulunduğunu ifade etmek
daha uygundur. Bu itibarla doğrusu şudur: Hadisten kasdedilen mana, bir yumurta
ve bir ip gibi değeri düşük olan dinarın dörtte biri için kişi çok kıymetli
olan elini tehlikeye atar mı?
Hadisten
kasdedilen mana şu olabilir: Hırsızlığa başlayan kişi yumurta çaldığında eli
kesilmeyince cesaretlenir ve daha kıymetli malları çalmaya başlar. Sonra da
değerli mal çaldığı için eli kesilir. Şu halde yumurta hırsızlığı onun
hırsızlığı ilerletmesine ve elinin kestirilmesine sebebiyet vermiş olur.
Bazıları da
şöyle demişlerdir: Bu hadis, hırsızın elinin kestirilmesine ait Maide süresinin
38. ayeti indiğinde buyurulmuştur. Çünkü inen ayette elin kestirilmesini
gerektiren malın değeri beyan edilmemişti. Resul-i Ekrem (s.a.v.) ayetin
zahirine göre bu hadisi buyurmuş, sonra çalınan malın değeri tayin ve tesbit
edilmiştir.
Bu hadis
belirli bir kimseyi dile getirmeden günah işleyenleri lanetlemenin caizliğine
delalet eder. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de: eBiImiş olun ki Allah'ın laneti
zalimlerin üzerinedir.'' buyurulmuştur. Fakat belirli bir günahkara mesela
"falan hırsıza lanet olsun" şeklinde lanet etmek caiz değildir.
Kişi ilk kez
hırsızlık ettiği zaman sağ eli bilekten kesilir. Tekrar hırsızlık edince bu
kere sol ayağı bilekten kesilir. Tekrar hırsızlık ederse Malik, Şafii, Ahmed,
Zühd, Ebu Sevr, Medine-i Münevvere alimleri ve başka alimler: Kişinin sol eli
bilekten kesilir. Tekrar hırsızlık suçunu işlerse sağ ayağı bilekten kesilir ve
bundan sonra her hırsızlık suçunu işleyişinde tazir cezasına çarptırılır,
demişlerdir. Ebu Hanife'ye göre üçüncü kez hırsızlık edince zindana atılmak
gibi tazir cezası verilir.
Hırsızlık
cezasının hükümleri hakkında daha geniş bilgi için fıkıh kitabIarına müracaat
edilmelidir. Biz bu kadarlık bilgi ile yetinelim.