DEVAM: 36- BABASINDAN
BAŞKASINA NESEB İDDİA EDEN (YANİ BABAM BUDUR, DİYEN) KİŞİ VE KENDİSİNİ
AZADLAYANLARDAN BAŞKASININ AZADLlSI OLDUĞUNU SÖYLEYEN KİMSE (HAKKINDA GELEN
HADİSLER) BABI
حدّثنا مُحَمَّد
بْنُ
الصَّبَّاحِ.
أَنْبَأَنًا
سُفيَانُ
عَنْ عَبْد
الكَرِيم،
عَنْ
مُجَاهِدٍ،
عَنْ عَبْد
اللهِ بْنِ
عَمْرٍو؛
قَالَ: قَالَ
رَسُولُ
اللّهِ صلى
الله عليه
وسلم: ((
مَنِ ادَّعَى
إِلَى غَيْرِ
أَبِيهِ،
لَمْ يَرَحْ
رَائحَةَ
الجَنَّةِ
وَإِنَّ رِيحَهَا
بَيُجَدُ
مِنْ
مَسِيرَةِ
خَمْسِمَائَةِ
عَامٍ)).
في الزوائد:
إسناده صحيح
لأن مُحَمَّد
بْنِ الصبّح
هو أَبُو
جَعفر
الجرجانيّ
التاجر. قال فيه
ابن معين:لا
بأس به. وقال
أَبُو حاتم:
صالح الحديث.
وذكره ابن
حبان في
الثقات. وباقي
رجال الإسناد
لا يُسأل عن
حالهم
لشهرتهم.
Abdullah bin Amr
(bin el-As) (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Kim babasından başkasına neseb iddia
ederse o kimse cennet kokusunu almayacaktır. Halbuki cennet kokusu beşyüz
senelik mesafede şüphesiz bulunur.»
Not; Zevâid'de
şöyle denilmiştir: Bunun senedi sahihtir. Çünkü Muhammed bin Sabbâh isimli râvî
Ebû Cafer el-Cürcâni eî-Tâcir'dir. Onun hakkında îbn-s Muin : Onun rivayetinde
bir beis yoktur, demiş ve Ebû Hatim de : Onun rivayeti işe yarar, demiştir.
Senedin kalan râvileri meşhur zâtlar olduğu için durumlarım soruşturmaya gerek yoktur,
AÇIKLAMA: Zevaid türünden olan İbn-i Abbas (r.a.)'ın hadisinin bir benzerini
Tirmizi, Ali bin Ebi Talib (r.a.)'den merfü olarak rivayet etmiştir. İki hadisin
metinleri arasında bir farklılık yoktur.
Ebu Osman
en-Nehdi'nin hadisini Buhari ve Müslim de rivayet etmişlerdir. Bu hadisi iki
sahabi Resul-i Ekrem (s.a.v.)'den işitmişlerdir.
Abdullah bin
Amr (r.a.)'ın hadisi de Zevaid türündendir.
Bu üç hadis, kişinin
babasından başka bir kimseye bile bile neseb iddia etmesinin, yani babamdır,
demesinin haramlığını ve büyük vebal olduğunu ifade ederler. Bunun haramlığının
sebebi açıktır. Böyle bir iddiada bulunan kimse kendi öz babasına karşı
nankörlük ve isyan etmiş olur. Diğer taraftan yabancı bir adamın evladı
olduğunu iddia etmekle onun mirasına konmak ister ve o kimsenin asıl
mirasçılarının miras hakkından mahrum bırakılmasına veya hisse nisbetlerinin
düşürülmesine sebebiyet vermiş olur.
El-Fetih
yazarının beyanına göre İbn-i Battal bu hadis ile ilgili olarak özetle şöyle
demiştir:
Bu hadisten
maksad, bir kimsenin bile bile ve kendi arzusuyla öz babasına intisab etmekten
dönüş yapıp başka bir kimseye intisab etmesi ve babamdır, diye kendini ona
evlad etmesidir. Cahiliyet devrinde bu şekilde evlad edinme adeti vardı ve bu
usulle evlad edinme işi yadırganmazdı. Kişi başkasının çocuğunu alıp kendisine
evlad edinirdi ve artık o çocuk onun evl~dı imiş gibi faları'ın evladı, diye
çağırılırdI. Nihayet; ''Evlatlıkları babalarına nisbet ediniz, bu, Allah
katında en doğru olanıdır. Eğer babalarının kim olduğunu bilmezseniz, bu
takdirde onları din kardeşleriniz ve dostlarınız olarak kabul ediniz.'' (Ahzab:
5) ayeti ve; ''Ve Allah, evlatlıklannızı oğullannız kılmamıştır.'' (Ahzab: 4)
ayeti,inince artık herkes hakiki babasına nisbet edildi ve babalıklara nisbet
işine son verildi. (İbn-i Battal'ın sözü bitti.)
İlk hadis
azadIanan kölenin, kendisini azadIayan efendisini bir 'tarafa iterek başka bir
kimsenin azadhs} olduğunu iddia etmesinin de haramlığını ifade eder. Mesela
azadIanan bir köle efendisinden başka bir kimseye: Sen benim mevlamsın,
mevlalık hakkı sanadır, derse bu söz ve iddia haramdır. Sebebi de şudur:
AzadIanan köle, mirasçısız öldüğü zaman onun malı. kendisini azadIayan kişiye
kalır. Buna benzer bir takım hak ve hukuk bulunur. AzadIanan köle kendisini
azadIayandan başkasının azadlısı olduğunu iddia ederse asıl efendisine karşı
nankörlük etmiş olur, onun mirasçılık gibi bir takım haklarını inkar etmiş
olur. Bu nedenle İslamiyet böyle bir nankörlüğü yasaklarmştır.
İık hadiste
böyle yapanlara lanet ediliyor. Allah'ın laneti, O'nun bir kimseyi rahmetinden
uzaklaştırması ve kovması, demektir. Meleklerin ve insanların lanetinden maksad
ise, bunların bir kimsenin ilahi rahmetten uzaklaştırılması için dua
etmeleridir.
Kadı iyaz:
Burdaki lanet, kafire olan lanetten farklıdır.
Çünkü burdaki
lanetten maksad bu suçu işleyen kimsenin müstahak olduğu ceza ve azabı görmesidir,
ebedi olarak ilahi rahmetten mahrum kalması anlamında değildir. Fakat kafire
yapılan lanet ise ebedi olarak rahmetten mahrum kalması manasına kullanılır,
demiştir.
İkinci hadiste
babasından başkasına intisab edene cennetin haram yani yasak olduğu
bildirilmektedir. Bu fıkra iki şekilde yorumlanır : Birincisi; Bu günahı
işleyen kişi bunun helal olduğuna itikad ederek yaparsa İslamiyet'ten çıkmış
olur, mürted olur. Böylece küfre gittiği için ebedi olarak cehennemliktir ve
hiç cennete giremiyecektir. İkinci yorum: Bunun haramlığını kabul ettiğine
rağmen işlerse cennete ilk girenlerle beraber girmiyecek ve bu suçun cezasını
çektikten sonra cennete girebilecektir. Şayet tevbe eder ve Allah da onu
bağışlarsa cezalandırılmadan cennete girmesi mümkündür.
Üçüncü hadiste
ise bu suçu işleyenin cennetin kokusunu almayacağı bildirilmektedir. Bu da
ikinci hadis gibi yorumlanır. Üçüncü bir yorum da şudur: Bu suçu işleyen kimse
mü'min olarak ölüp bağışlansa bile, cennet kokusunu almak nimetinden mahrum
bırakılmasıdır.
Sa'd bin Ebi
Vakkas (r.a.) ve Ebu Bekre Nüfey (r.a.)'ın ravisi olan Ebu Osman en-Nehdi
tabiilerdendir. 60 defa hac yaptığı ve 130 yaşı geçkin iken vefat ettiği
rivayet olunmuştur. Büyük bir şahsiyettir.