SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’L-HUDUD

<< 2611 >>

DEVAM: 36- BABASINDAN BAŞKASINA NESEB İDDİA EDEN (YANİ BABAM BUDUR, DİYEN) KİŞİ VE KENDİSİNİ AZADLAYANLARDAN BAŞKASININ AZADLlSI OLDUĞUNU SÖYLEYEN KİMSE (HAKKINDA GELEN HADİSLER) BABI

 

حدّثنا مُحَمَّد بْنُ الصَّبَّاحِ. أَنْبَأَنًا سُفيَانُ عَنْ عَبْد الكَرِيم، عَنْ مُجَاهِدٍ، عَنْ عَبْد اللهِ بْنِ عَمْرٍو؛ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللّهِ صلى الله عليه وسلم:  (( مَنِ ادَّعَى إِلَى غَيْرِ أَبِيهِ، لَمْ يَرَحْ رَائحَةَ الجَنَّةِ وَإِنَّ رِيحَهَا بَيُجَدُ مِنْ مَسِيرَةِ خَمْسِمَائَةِ عَامٍ)).

 

في الزوائد: إسناده صحيح لأن مُحَمَّد بْنِ الصبّح هو أَبُو جَعفر الجرجانيّ التاجر. قال فيه ابن معين:لا بأس به. وقال أَبُو حاتم: صالح الحديث. وذكره ابن حبان في الثقات. وباقي رجال الإسناد لا يُسأل عن حالهم لشهرتهم.

 

Abdullah bin Amr (bin el-As) (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Kim babasından başkasına neseb iddia ederse o kimse cennet kokusunu almayacaktır. Halbuki cennet kokusu beşyüz senelik mesafede şüphesiz bulunur.»

 

Not; Zevâid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi sahihtir. Çünkü Muhammed bin Sabbâh isimli râvî Ebû Cafer el-Cürcâni eî-Tâcir'dir. Onun hakkında îbn-s Muin : Onun rivayetinde bir beis yoktur, demiş ve Ebû Hatim de : Onun rivayeti işe yarar, demiştir. Senedin kalan râvileri meşhur zâtlar olduğu için durumlarım  soruşturmaya gerek yoktur,

 

AÇIKLAMA:     Zevaid türünden olan İbn-i Abbas (r.a.)'ın hadisinin bir benzerini Tirmizi, Ali bin Ebi Talib (r.a.)'den merfü olarak rivayet etmiştir. İki hadisin metinleri arasında bir farklılık yoktur.

Ebu Osman en-Nehdi'nin hadisini Buhari ve Müslim de rivayet etmişlerdir. Bu hadisi iki sahabi Resul-i Ekrem (s.a.v.)'den işitmişlerdir.

 

Abdullah bin Amr (r.a.)'ın hadisi de Zevaid türündendir.

 

Bu üç hadis, kişinin babasından başka bir kimseye bile bile neseb iddia etmesinin, yani babamdır, demesinin haramlığını ve büyük vebal olduğunu ifade ederler. Bunun haramlığının sebebi açıktır. Böyle bir iddiada bulunan kimse kendi öz babasına karşı nankörlük ve isyan etmiş olur. Diğer taraftan yabancı bir adamın evladı olduğunu iddia etmekle onun mirasına konmak ister ve o kimsenin asıl mirasçılarının miras hakkından mahrum bırakılmasına veya hisse nisbetlerinin düşürülmesine sebebiyet vermiş olur.

El-Fetih yazarının beyanına göre İbn-i Battal bu hadis ile ilgili olarak özetle şöyle demiştir:

Bu hadisten maksad, bir kimsenin bile bile ve kendi arzusuyla öz babasına intisab etmekten dönüş yapıp başka bir kimseye intisab etmesi ve babamdır, diye kendini ona evlad etmesidir. Cahiliyet devrinde bu şekilde evlad edinme adeti vardı ve bu usulle evlad edinme işi yadırganmazdı. Kişi başkasının çocuğunu alıp kendisine evlad edinirdi ve artık o çocuk onun evl~dı imiş gibi faları'ın evladı, diye çağırılırdI. Nihayet; ''Evlatlıkları babalarına nisbet ediniz, bu, Allah katında en doğru olanıdır. Eğer babalarının kim olduğunu bilmezseniz, bu takdirde onları din kardeşleriniz ve dostlarınız olarak kabul ediniz.'' (Ahzab: 5) ayeti ve; ''Ve Allah, evlatlıklannızı oğullannız kılmamıştır.'' (Ahzab: 4) ayeti,inince artık herkes hakiki babasına nisbet edildi ve babalıklara nisbet işine son verildi. (İbn-i Battal'ın sözü bitti.)

 

İlk hadis azadIanan kölenin, kendisini azadIayan efendisini bir 'tarafa iterek başka bir kimsenin azadhs} olduğunu iddia etmesinin de haramlığını ifade eder. Mesela azadIanan bir köle efendisinden başka bir kimseye: Sen benim mevlamsın, mevlalık hakkı sanadır, derse bu söz ve iddia haramdır. Sebebi de şudur: AzadIanan köle, mirasçısız öldüğü zaman onun malı. kendisini azadIayan kişiye kalır. Buna benzer bir takım hak ve hukuk bulunur. AzadIanan köle kendisini azadIayandan başkasının azadlısı olduğunu iddia ederse asıl efendisine karşı nankörlük etmiş olur, onun mirasçılık gibi bir takım haklarını inkar etmiş olur. Bu nedenle İslamiyet böyle bir nankörlüğü yasaklarmştır.

 

İık hadiste böyle yapanlara lanet ediliyor. Allah'ın laneti, O'nun bir kimseyi rahmetinden uzaklaştırması ve kovması, demektir. Meleklerin ve insanların lanetinden maksad ise, bunların bir kimsenin ilahi rahmetten uzaklaştırılması için dua etmeleridir.

 

Kadı iyaz: Burdaki lanet, kafire olan lanetten farklıdır.

 

Çünkü burdaki lanetten maksad bu suçu işleyen kimsenin müstahak olduğu ceza ve azabı görmesidir, ebedi olarak ilahi rahmetten mahrum kalması anlamında değildir. Fakat kafire yapılan lanet ise ebedi olarak rahmetten mahrum kalması manasına kullanılır, demiştir.

 

İkinci hadiste babasından başkasına intisab edene cennetin haram yani yasak olduğu bildirilmektedir. Bu fıkra iki şekilde yorumlanır : Birincisi; Bu günahı işleyen kişi bunun helal olduğuna itikad ederek yaparsa İslamiyet'ten çıkmış olur, mürted olur. Böylece küfre gittiği için ebedi olarak cehennemliktir ve hiç cennete giremiyecektir. İkinci yorum: Bunun haramlığını kabul ettiğine rağmen işlerse cennete ilk girenlerle beraber girmiyecek ve bu suçun cezasını çektikten sonra cennete girebilecektir. Şayet tevbe eder ve Allah da onu bağışlarsa cezalandırılmadan cennete girmesi mümkündür.

 

Üçüncü hadiste ise bu suçu işleyenin cennetin kokusunu almayacağı bildirilmektedir. Bu da ikinci hadis gibi yorumlanır. Üçüncü bir yorum da şudur: Bu suçu işleyen kimse mü'min olarak ölüp bağışlansa bile, cennet kokusunu almak nimetinden mahrum bırakılmasıdır.

 

Sa'd bin Ebi Vakkas (r.a.) ve Ebu Bekre Nüfey (r.a.)'ın ravisi olan Ebu Osman en-Nehdi tabiilerdendir. 60 defa hac yaptığı ve 130 yaşı geçkin iken vefat ettiği rivayet olunmuştur. Büyük bir şahsiyettir.