DEVAM: 5- ŞİBH-İ AMD
(YANİ KASıTLI GİBİ OLAN ÖLDÜRME) DİYETİ, MUĞALLAZA (YANİ AĞIRLAŞTIRMIŞ) TIR,
BABI
حدّثنا
عَبْدُ اللهِ
بْنُ
مُحَمَّد
الزُّهْرِيُّ.
ثنا
سُفْيَانُ
بْنُ
عُيَيْنَةَ ،
عَنْ ابْنِ جّدْعَانَ،
سَمِعَهُ
مِنَ
القَاسِمِ
بْنِ رَبِيعَةَ،
عَنْ ابْنِ
عُمَرَ؛
أَنَّ رَسُولُ
اللَهِ صلى
الله عليه
وسلم قَامَ،
يَوْمَ
فَتْحِ
مَكَّةَ،
وَهُوَ عَلَى
دَرَجِ الكَعْبَةَ.
فَحَمِدَ
اللهِ
وَأَثْنَى
عَلَيْهِ.
فَقَالَ: ((الحَمْدُ
للهِ الَّذِي
صَدَقَ وَعْدَهُ
وَنَصَرَ
عَبْدهُ
وَهَزَمَ
الأَحْزابَ
وَحْدَهُ.
أَلاَ إِنَّ
قَتِيلَ
الخّطَإِ،
قَتِيلَ
السَّوْطِ وَ
العَصَا:
فِيهِ
مِائَةٌ مِنَ
الإِبِلِ.
مِنْهَا
أَرْبَعُونَ
خَلِفَةً،
فِي
بُطُونِهَا
أَوْلادُهَا.
أَلاَ إِنَّ
كُلَّ
مَأْثُرَةٍ
كَانَتْ فِي
الجَاهِلِيَّةِ،
وَدَمٍ،
تَحْتَ
قَدَمَيَّ
هَاتَيْنِ.
إِلاَّ مَا
كَانَ مِنْ
سِدَانَةِ
البَيْتِ
وَسِقَايَةِ
الحاجِّ.
أَلاَ إِنِّي
قَدْ
أَمْضَيْتُهُمَا
لأَهْلِهِماَ
كَمَا
كَانَا)).
(Abdullah) bin
Ömer (r.a.)'dan; Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Mekke
fetih günü Kabe merdiveni üzerinde ayağa kalkarak Allah'a hamd ve sena ettikten
sonra şöyle buyurdu; «Hamd (Mekke'nin fethine dâir) va'dini yerine getiren,
kuluna — Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e— yardım eden ve düşman
topluluklarını yenilgiye yalnızca uğratan Allah'a mahsustur. Bilmiş olunuz ki:
(Kasden işlenene benzeyen) hatâen öldürme olayı maktulü, kamçı ve sopa ile
öldürülen kimsedir. Bunun diyeti yüz devedir. Develerin kırk tanesi
karınlarında yavruları bulunan haîifa develerdir. Bilmiş olunuz ki : Câhüiyet
devrinde iftihar vesilesi edilen her şey ve bütün kan dâvaları şu iki ayağımın
altındadır. Ancak olagelen Kâ'be sidânesi (hizmet ve bakımı) ve hacı sıkayesi
(sulaması) bu hükmün dışındadır. Bilmiş olunuz ki: Bu iki işi evvelce olduğu
gibi ellerinde bulunanlara vermeyi onaylıyorum.»
AÇIKLAMA: Bu babta rivayet olunan iki hadisi Ebu Davud ve Nesai de rivayet
etmiştir.
Ravi el-Kasım
bin Rebia bu adisi bir rivayetinde,,, İbn-i Amr (r.a.)'den, diğer bir
rivayetinde Ukbe bin Evs aracılığıyla bu sahabiden, bir başka rivayette de bu
hadisi İbn-i Ömer (r.a.)'den rivayet etmektedir. Müellifimiz ve Ebu Davud bu üç
rivayeti de almışlardır. Darekutni de bu hadisi rivayet ederek ravilerin söz
konusu ihtilaflarını nakletmiştir. El-Münziri'nin dediği gibi el-Kasım'ın bu
hadisi hem İbn Ömer'den hem de İbn-i Amr'den işitmiş olması muhtemeldir.
Resul-i Ekrem
(s.a.v.)'in bu hadisi Mekke'nin fethedildiği günü buyurduğu belirtilmektedir.
Mekke hicretin 8. yılı Ramazan ayında fethedildi. Hadiste geçe
"Ahzab" kelimesi "Hizb"in çoğuludur, hizibler, topluluklar
anlamındadır. Burda, Hendek savaşına katılan düşman kuvvetleri kasdedilmiş
olabilir. Bu kelime ile genel anlamda düşman kuvvetleri manasının kasdedilmiş
olması da muhtemeldir.
Me'süre:
Geçmişlerin övgüye layık meziyetleri ve iyi işleri manasınadır. Burda cahiliyet
devri insanlarının iftihar edip iyi iş olarak telakki ettikleri şeylerdir.
İslamiyet cahiliyet devri insanlarının bu tür işlerinin iftihar vesilesi
edilmesini iptal etmiştir. Keza kan gütme davalarını da yasaklamıştır.
Cahiliyet devri insanlarının iftihar ve övgüye layık saydıkları şeylerden iki
tanesi bu hüküm dışında tutulmuştur. Bunlar Ka'be Sidane'si ve hacı
Sikaye'sidir. Sidane, Ka'be'nin bakım ve hizmetidir. Buna Hicabe (denilir.
Sikaye ise hacılara su sunmak hizmetidir. Bu iki görev cahiliyet devrinde de
övgüye layık en şerefli hizmet sayılırdı. Hattabi: Cahiliyet devrinde Hicabe,
yani Ka'be bekçiliği ve hizmeti Abdü'd-Dar oğullarının elinde idi. Sikayet yani
hacılara su sunmak hizmeti de Haşim oğullarının elinde idi. Resul-i Ekrem
(s.a.v.) Mekke fetih günü buyurduğu bu hadisle bu iki şerefli hizmetin bu iki
ailede kalmasını uygun bulmuştur. Bu emirden sonra artık Ka'be hizmetine Şeybe
Oğulları ve hacıları sulama işine de Abbas oğulları bakmaya devam etmişlerrlir.
der.
HADİSTEN
ÇIKARILAN HÜKÜMLER
1. Öldürme
çeşitlerinden birisi de Şibh-i amd yani taammüden ve kasden öldürmeye benzeyen
bir öldürme nevidir. Yukarda da işaret ettiğim gibi Malik, bu nevi öldürme
çeşitinin Kur'an-ı Kerim'de bulunmadığını, bu nedenle öldürmenin taammüden ve
hataen olmak üzere iki türden ibaret olduğunu söylemiştir.
2. Kamçı ve
sopa ile meydana gelen öldürme olayı Şibh-i amd nevindendir. Bu hükümle ilgili
ilmi görüşlerin özetleri şunlardır:
a) Hanefiler'e
göre, silah ve onun hükmünde olan cisimler dışında kalan bir şeyle döverken ve
öldürme niyeti değil de dövme niyeti taşırken meydana gelen öldürme olayıdır.
Vurulan cisim, ister ekseriyetle tehlike arz eden büyük taş ve büyük sopa gibi
bir şeyolsun, ister ekseriyetle tehlike arz etmeyen küçük taş ve küçücük sopa
gibi bir şeyolsun fark etmez.
b) Şafiiler,
Hanbeliler ve Hanefiler'den Ebu Yusuf ile Muhammed'e göre ekseriyetle tehlike
arz etmeyen küçük taş gibi bir cisimle dövmek isterken ve ard arda darbeler olmaksızın
meydana gelen öldürmedir. Ama derbeler ard arda olursa, bu şekilde meydana
gelen öldürme teammüden ve kasden öldürme nevine girer. Zayıf bir kavle göre
yine Şibh-i amd sayılır.
c) Bu nevi
öldürme kısmının varlığını kabul etmeyen Malikiler ise: Küçük taş ve küçük sopa
ile meydana gelen öldürme teammüden olan öldürme nevine girer, demişlerdir.
3. Şibh-i amd,
yani kasden olan öldürmeye benzeyen öldürme diyeti Muğallaza, yani
ağırlaştırılmış diyettir. Çünkü ödenen 100 devenin 40 adedinin hamile olması
şartı koşulmuştur.
ALİMLERİN BU
DİYET DEVELERİ YAŞLARI HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ
a) Ata, Şafii
ve Muhammed bin El-Hasan bu hadisin zahirini tutarak: Bu diyet, kırk aded
hamile, dört yaşına ve beş yaşına basmış otuzar aded dişi olmaküzere yüz
devedir, demişlerdir. Muğallaza, yani ağırlaştırılmış olan bu diyet katilin
baba tarafından olan mirasçıları tarafından üç yıl içinde taksitle ödenecektir.
b) Ebu Hanife,
Ebu. Yusuf, Ahmed ve İshak'a göre bu diyet, iki, üç, dört ve beş yaşlarına
basmış dişi develerden yirmi beş er adettir. Bu diyet katilin baba tarafından
olan erkek mirasçılarınca üç yıl içinde taksitle ödenir.
c) Malikiler
ise bu nevi öldürmeyi teammüden öldürme sayarlar ve: Bunun diyeti teammüden
öldürme diyetidir, derler ki, A grubunun yukarda beyan edilen görüşlerinde
anlatılan yaşlardaki develerdir.