10- (BAŞKASINI)
YARALAYAN KİŞİ KISAS OLMASI CEzASI YERİNE FİDYE (TAZMİNAT) VERİR, BABI
حدّثنا
مُحَمَّد
بْنُ
يَحْيَى.ثنا
عَبْد الرَّزَّاقِ.
أَنْبَأَنَا
مَعْمّرُ
عَنْ الزُّهْرِيِّ،
عَنْ
عُرْوَةَ، عَنْ
عَائِشَةَ؛
أَنَّ
رَسُولُ
اللَهِ صلى الله
عليه وسلم
بَعَثَ أَبَا
جَهْمِ بِنَ
حُذَيْفَةَ
مُصَدِّقاً.
فَلاَجَّهُ
رَجُلٌ فِي
صَدَقَتِهِ،
فّضَرَبَهُ
أَبُو جَهْمٍ
فَشَجَّهُ.
فّأَتَوُا
النَّبِّي
صلى الله عليه
وسلم
فَقَالُوا :
القَوَدَ. يَا
رَسُولَ اللهِ!
فَقَالَ
رَسُولُ
اللّهِ صلى
الله عليه
وسلم: ((لَكُمْ
كَذَا
وَكَذَا)).
فَرَضُوا. فَقَالَ
النَّبِّي
صلى الله عليه
وسلم: ((إِنِّي خَاطِبٌ
عَلَى
النَّاسِ
وَمُخْبِرُهُمْ
بِرِضَاكُمْ؟))
قَالُوا:
نَعَمْ.
فَخَطَبَ النَّبِّي
صلى الله عليه
وسلم فَقَالَ:
((أِنَّ هؤُلاَء
الَّليْثِيِّينَ
أَتَوْنِي
يُرِيدُونَ القَوَدِ.
فَعَرَضْتُ
عَلَيْهِمْ
كَذَا وَكذا.
أَرَضِيتُمْ؟))
قَالُوا:لا.
فَهَمَّ
بِهِمُ
المُهَاجِرُونَ.
فَأَمَرَ
النَّبِّي
صلى الله عليه
وسلم أَنْ
يَكُفُّوا.
فَكَفُّوا. ثُمَّ
دَعَاهُمْ
فَزَادَهُمْ.
فَقَالَ:
((أَرَضِيتُمْ؟))
. قَالُوا:
نَعَمْ.
قَالَ:
((إِنِّي
خَاطِبٌ عَلَى
النَّاسِ
وَمُخْبِرُهُمْ
بِرِضَاكُمْ))
قَالُوا:
نَعَمْ.
فَخَطَبَ
النَّبي صلى الله
عليه وسلم
ثُمَّ قَالَ:
((أَرَضِيتُمْ؟))
قَالُوا:
نَعَمْ. قَالَ ابْنُ
مَاجَةَ:
سَمِعْتُ
مُحَمَّد بْنَ
يَحْيَى
يَقُولُ: تَفَرَّدَ
بِهذَا
مَعْمَرٌ. لا
أَعْلَمُ
رَوَاهُ
غَيْرُهُ.
Aîşe
(r.anha)'dan; Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ebû Cehm
bin Huzeyfe (r.a.)'i zekât tahsildarı olarak (taşraya) gönderdi. Bir adam
zekâtı hakkında Ebû Cehm ile münâkaşa ediyor. Bunun üzerine Ebû Cehm onu dövüp
başını kırıyor. Sonra adamın yakınları Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e
gelerek: Ya Resûlallah! Kısas, dediler. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (onlara): «Size şu kadar (mal verilsin),
buyurdu. Adamlar razı olmadılar. Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«(Ödenecek tazminat mikdarını artırarak) size şu kadar (mal verilsin)» buyurdu.
Adamlar razı oldular. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
(adamlara): «Ben (öğleden sonra) halka hitabede bulunacağım ve sizin razı
olduğunuzu onlara bildireceğim,» buyurdu. Adamlar:
Evet, dediler.
Buna binâen Nebi (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) bir konuşma yaptı ve: «Şu Leysîler kısas talebinde bulunmak üzere bana
baş vurdular. Ben onlara (kısas yerine) şu kadar (tazminat) teklif ettim,»
buyurdu. (onlara.dönüp): Razı oldunuz mu? dedi. Adamlar; Hayır, dediler. Bunun
üzerine muhacirler onları menetmek istediler. Fakat Nebi (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem} muhacirlerin vazgeçmelerini emretti. Muhacirler de vazgeçtiler. Sonra
Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onları çağırdı ve kendilerine
verilecek mal miktarını artırdı. Sonra (onlara); «Razı oldunuz mu?»
buyurdu. Adamlar: Evet, deyince. Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Ben halka konuşma yapacağım ve sizin razı olduğunuzu onlara haber vereceğim,»
buyurdu. Adamlar; Peki, dediler. Sonra Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) halka
konuşma yaptı. Sonra (adamlara): «Razı oldunuz mu?» buyurdu. Adamlar da: Evet,
dediler.
İbn-i Mâceh dedi
ki: Ben, Muhammed bin Yahya'dan şu sözleri işittim: Bu hadîsi yalnız Ma'mer
rivayet etti. Kendisinden başka kimselerin bunu rivayet ettiklerini bilmiyorum.
AÇIKLAMA: Bu hadisi Ebu Davud ve Nesai de rivayet etmişlerdir. Hattabi,
el-Maalim'de şöyle demiştir:
BU HADİSTEN
ÇIKARILAN FIKIH HÜKÜMLERİ ŞUNLARDIR:
1. Vali ve
benzeri devlet adamları şer'an akıtılması haram olan bir kan akıttıkları zaman
başkaları hakkında vacib olan kısas bunlar hakkında da vacibtir.
2. Başından
yaralanan kimse, hasmının kısas edilmesinde, yani başının kırılması için
israrda bulunursa, şer'an tayin edilmiş bulunan diyetten fazla mal vermek
suretiyle yaralıyı razı etmek caizdir.
3. Zekat
konusunda mal sahibinin beyam muteberdir. Zekat memurunun onu dövmesi ve
açıklanmayan malın meydana konulması için zorlama yapması caiz değildir.
Memurun böyle bir yetkisi yoktur.
Ebu Bekir
(Radıyallılhü anh) ile Ömer (r.a.)'ın kısas hükmünü vali gibi devlet adaıp.lan
hakkında uyguladıkları rivayet olunmuştur. Şafii, Ahmed, ve İshak da bu
görüştedirler."