SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’D-DİYAT

<< 2676 >>

DEVAM: 27- CÜBAR (KİMSEYE ÖDETTİRİLEMEYEN ZARAR) BABI

 

حدّثنا أَحْمَدُ بْنُ الأَزْهَرِ. ثنا عَبْدث الرَّزَّاقِ عَنْ مَعْمَرٍ، عَنْ هَمَّامٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ؛ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللّهِ صلى الله عليه وسلم:  ((النَّارُ جُبَارٌ، وَالبِئْرُ جُبَارٌ)).

 

Ebû Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Ateş(in yaptığı zarar) hederdir. Kuyu (zararı) da hederdir.»

 

 

AÇIKLAMA:     Bu babın ilk hadisi Kütüb-i Sitte'nin hepsinde rivayet olunmuştur. Amr (r.a.) ile Ubade (r.a.)'ın hadisleri Zevaid türündendir. Ebu Hureyre (r.a.)'ın son hadisi Ebu Davud ile Nesai tarafından da rivayet edilmiştir.

 

Hadislerde geçen Cübar kelimesinin açıklamasını babın girişinde yaptım.

Acma : Behime demektir. Hayvanın dili olmadığı için ona bu isim verilmiştir. Behime ve çoğulu olan Behaim dilimizde de kullanılmaktadır. Yırtıcı olmayan ve mülk edinilen deve, sığır, koyun, keçi, katır, merkeb, at ve benzeri hayvanlar demektir. Ubade'nin hadisinin sonunda Acma ve Cübar kelimelerinin açıklamasına ait cümlelerin ravi Musa bin Ukbe'ye ait olduğu görüşü el-Hafız tarafından ifade edilmektedir. Bunun müellifimize aid olması da muhtemeldir.

 

Ebu Davud ise Acma: Salıverilen, beraberinde kimse bulunmayan ve gündüz zarar veren behimedir, demiştir.

 

Tirmizi de Ebu Hüreyre (r.a.)'ın ilk hadisini rivayet ettikten sonra: Bazı alimler demişler ki; Acma, bağını kuparıp sahibinden habersiz giden hayvandır, böyle bir hayvan gidip bir zarar verirse, sahibi bu zararı ödemekle mükellef değildir. Madenle ilgili cümlenin manası da şudur: Bir adam bir maden ocağı kazmıştır. Bir adam gidip bu kazılan ocağa düşerse ocak sahibi bundan dolayı bir tazminat ödemek durumunda değildir. Kuyu da böyledir. Bir adam sebil için bir kuyu kazmış iken başkası o kuyuya düşerse kuyu sahibi bir şey ödemekle mükellef tutulmaz, diye bilgi vermiştir.

 

Hayvanların yaptıkları zararlar konusu 2332 nolu hadis bölümünde işlenmiştir. Nevevi bu hususta özetle şöyle der: "Hayvanların gündüz verdikleri zararların sahiplerinden tazmin ettirilmemesi hususunda alimler icma etmişlerdir. Ancak hayvanlar gündüz zarar verirken başında bir kimse var ise cumhura göre bu zarar tazmin ettirilir. Şayet hayvan geceleyin zarar verirse Malik'e göre hayvan sahibi bu zararı ödemekle mükelleftir. Şafii ve arkadaşlarına göre hayvan sahibinin bir kusuru veya ihmali var ise ona ödettirilir. Aksi takdirde ödettirilmez.

 

Hanefi alimlere göre gündüz ve gecenİiı bir farkı yoktur.

Önemli olan husus hayvanın beraberindıı sahibinin buL.unup bulunmamasıdır. Şayet sahibi beraberinde iken hayvan zarar verirse, sahibi zararı ödemekle mükelleftir. Aksi halde mükellef değildir.

 

Maden ocaklan ve kuyu meselesi hakkında ise Avnü'l-Mabud yazarı özetle şöyle der:

"Yani bir adam kendi mülkünde veya sahipsiz, mevat bir arazide bir maden ocağını açar. Bir kimse oradan geçerken ocağa düşüp ölürse veya ma den ocağı sahibinin ücretle tuttuğu işçiler ocakta çalışırken ocak çöküp işçiler ölürse ma den sahibi bir diyet ve tazminat ödemekle mükellef değildir. Kuyu da böyledir. Bir adam kendi mülkünde veya mevat, yani sahipsiz bir arazide bir kuyu kazar. Sonra bir insan veya başka bir şey kuyuya düşüp telef olursa kuyu sahibine bir şey lazım gelmez. Keza kuyu kazmak için tuttuğu iş-

çi kuyuya düşüp ölürse kuyu sahibi bir tazminat veya diyet ödemekle mükellef değildir.

el-Hafız'ın el-Fetih' te beyan ettiğine göre Ebu Ubeyd: Bir kimse müslümanların yolu üzerinde veya başkasının arazisinde izinsiz bir kuyu kazar da bir insanın telef olmasına sebebiyet verirse, ölenin diyeti kuyu kazanın yakınlarından tahsil edilir, kefareti de kuyu kazan öder. Şayet insandan başka bir mal telef olursa bunun zararını kuyu kazan kişi çeker. Diğer kazılar da kuyu gibidir, demiştir.

 

İbn-i Battal da: Hanefiler kuyu zararı konusunda cumhura muhalefet ederek: Kuyu kazan kimse mutlaka zararlardan sorumlu tutulur, demişlerdir. Bunlar kuyuyu sahipli hayvana kıyaslamışlardır. Nassa karşı kıyas geçersizdir, demiştir.

 

Bu konular hakkında ayrıntılı bilgi için fıkıh kitabIarına baş ... vurmak gereklidir.

Ebu Hureyre (r.a.)'ın son hadisiyle ilgili olarak Avnü'l-Mabud yazarı özetle şu bilgiyi verir:

"Hadisin ''Ateşin verdiği zarar hederdir'' cümlesiyle ilgili olarak Hat tab i: Bu hadisten kasdedilen mana şudur: Kişi kendi mülkünde kendi ihtiyacı için ateş yakar. Sonra kendisinin iradesi dışında rüzgar at şi yayıp başkasının malına veya eşyasına zarar verir. İşte bÖyle bir cl ırumda ateş sahibine bir ş~y lazım gelmez, diye bilgi vermiştir."

 

 

 

قال الخطابيّ: لمأزل أسمع أصحاب الحديث يقولون: غلط فيه عَبْد الرزاق، إنما هو البئر جبار. حتى وجدته لأبي داود عن عَبْد الملك الصنعانيّ عن معمر. فدلّ على أن الحديث لَمْ ينفرد به عَبْد الرزاق. ومن قال: هو تصحيف البئر. واحتج في ذلك بأن أهل اليمن يميلون النار، يكسرون النون منها. فسمعهم بعضهم على الإمالة فكتبه بالياء. ثم نقله الرواة مصحفا.

قال السنديّ: قلت وهذا يقتضي أن يكون البئر مصحفاً من النار، ويكون الأصل النارلا البئر. وهو خلاف المطلوب، فليتأمل.

ثم قال الخطابيّ: وإن صح الحديث على ماروى، فإنه متأول على النار يوقدها الرجل في ملكه لحاجة له فيها، فتطيرها الريح، فتشعلها في مال غيره من حيث لا يملك ردّها، فيكون هدراً غير مضمون عليه.}