DEVAM: 31-
MÜSLÜMANLARIN KANLARI (KISAS VE DİYET HUSUSUNDA) EŞİTTİR, BABI
حدّثنا
هِشَامُ بْنُ
عَمَّارٍ. ثنا
حَاشِمُ بْنُ
إِسْمَاعِيلَ،
عَنْ عَبْد
الرحم بْنِ عَيَّاشٍ،
عَنْ عَمْرِو
بْنِ
شُعَيْبٍ،
عَنْ أَبيهِ،
عَنْ
جَدِّهِ؛
قَالَ: قَالَ
رَسُولُ
اللّهِ صلى
الله عليه
وسلم: ((يَدُ
المُسْلِمِينَ
عَلَى مَنْ
سِوَاهُمْ.
تتَكَافَأُ
دِمَاؤُهُمْ
وَأَمْوَالُهُمْ.
وَيُجِيرُ
عضلَى
المُسْلِمِينَ
أَدْنَاهُمْ،
وَيَرُدُّ
عَلَى
المُسْلِمِينَ
أَدْنَاهُمْ،
وَيَرُدُّ عَلَى
المُسْلِمِينَ
أَقْصَاهُمْ)).
Amr bin Şuayb'ın
dedesi (Abdullah bin Amr) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Müslümanların (birlik
ve beraberlik) eli onlardan olmayanlara (düşmanlarına) karşı (olmalı) dır.
Müslümanların kanları (kısas ve diyet hususunda) ve malları eşittir.
Müslümanların (mertebece) en düşüğü hepsinin adına (kâfire mal, can ve namus)
teminatı verebilir ve (savaşta) müslümanlarm en uzak olanları (yâni düşmana en
yakın olanları ele geçirdikleri ganimeti düşmana uzak olan) müslümanlara iade
eder (yâni hisselerini verir).»
AÇIKLAMA: Bu babın ilk hadisi ile ikinci hadisi Kütüb-i Sitte'nin kalanlarında
göremedim. ilk hadisin mislini Ebu Davud ile Nesai (r.a.) 'den merfU olarak
rivayet etmişlerdir. Son hadis ise Ebu Davud ve Tirmizi tarafından da rivayet
edilmiştir. Tirmizi bunu ta'likan, yani senedini anmadan rivayet etmiştir.
Müslümanların
kanlarının eşitliğine dair 'Olup üç hadiste de geçen cümlenin açıklaması ile
ilgili olarak Avnü'l-Mablid yazarı, Şerhü's-Sünne'den naklen şöyle der:
Müslümanların
kanlarının eşitliğinden maksad şudur: Müslümanların kanlan lnsas yönünden
eşittir. Yani öldürülen müslüman eşraftan veya alimlerden olsa ve katil de
eşraftan olmasa veya cahil olsa bile yapılacak iş yalnız katili öldürmektir.
Katilden başkasını öldürmek söz konusu değildir. Cahiliyet devrinde durum böyle
değildi. Eşraftan birisi öldürüldüğü zaman buna karşılık yalnız eşraftan
olamayan katili öldürmekle yetinilmiyordu, katil ile beraber onun kabilesinden
bir kaç kişi öldürüıüyordu. İslamiyet bu kötü adeti kaldırdı. Eşraftan olan ile
olmayan, büyük ile küçük, alim ile cahil ve erkek ile kadın kısas bakımından
eşit kılındı. Kısas bakımından hiç bir ayrıcalık bırakılmadı. Yukardaki cümle
bunu belirtiyor.
Yine
hadislerin' ''Müslümanlar başkalarına karşı tek el (hükmünde) dir.'' cümlesinin
manası ile ilgili olarak Ebu Ubeyd: Yani müslümanlar birbirlerini düşmanlarına
ezdirmemelidir. Hepsi birlik ve beraberlik içinde yardımlaşma ve dayanışma
içinde olmalıdır, demiştir.
Hadislerin
''Müslümanların (kafirlere verecekleril teminatı (mertebece) en düşük olanı
akdedebilir'' cümlesinin manası şudur: Müslümanlardan herhangi bir kimse, hatta
bir köle veya bir kadın bir veya birden fazla kafire teminat verirse, yani
malı, canı ve namusunun garanti altında olduğunu söylerse bu teminat
geçerlidir, diğer müslümanlar buna uymak zorundadır. Kafire böyle bir teminat
vermek için müslümanın eşraftan veya devlet yetkilisi ve etiketlisi olması
şartı yoktur.
Hadislerin
''(Ganimet malı) en uzak olana iade edilir'' cümlesinden kasdedilen manayı
tercemede parantez içi ilavelerle açıklamak istedim. Yani savaşa katılanların
zayıfları ile kuvvetlileri, düşmana en yakın saflarda çarpışanlar ile geri
saflarda ve düşmana uzak olanları ganimetten hisse almak bakımından eşittirler.
Küfür diyarına giren gazilerin hepsinin ganimet malına istihkakları vardır.