DEVAM: 34- (BİR
MÜSLÜMANI TEAMMÜDEN, KASDEN) ÖLDÜREN KİŞİYİ BAĞIŞLAMAK (KISAS OLARAK
ÖLDÜRMEKTEN VAZGEÇMEK) BABI
حدّثنا
أَبُو
عَمَيْرٍ،
عِيسى بْنُ
مُحَمَّد
النَّحَّاسُ،
وَعِيسى بْنُ
يُونُسَ، وَالحُسَيْنُ
بْنُ أَب
السُّرَى
العَسْقَلاَنِيُّ،
قَالُوا : ثنا
ضَمْرَةُ
بْنُ رِبِعَةَ،
عَنْ ابْنِ
شَوذَبٍ،
عَنْ ثَابِتٍ
البُنَانِيِّ،
عَنْ أَنِسِ
بْنِ
مَالِكٍ؛
قَالَ: أَتَى
رَجُلٌ
يَقَاتِلِ
وَلِيِّه
إِلَى رَسُولُ
اللَهِ صلى
الله عليه
وسلم. فَقَالَ
النَّبِّي صلى
الله عليه
وسلم: ((اعْفُ))
فَأَبى.
فَقَالَ: ((خذْ
أَرْشَكَ))
فَأَبى.
قَالَ:((اذْهَبْ
فَاقْتُلْهُ
فَإِنَّكَ
مِثْلُهُ))
فَخَلّي
سَبِيلَهُ. قَالَ،
فَرُؤِىَ
يَجُرُّ
نِسْعَتَهُ
ذَاهِباً
إِلَى
أَهْلِهِ.
قَالَ،
كَأَنَّهُ
قَدْ كَانَ
أَوْثَقَهُ.
قَالَ أَبُو
عَمَيْرٍ فِي
حَدِيثِهِ:
قَالَ ابْنُ
شَوْذَبٍ، عَنْ
عَبْد
الَّرَحْمَنُ
بنِ القاسِمِ:
فَلَيْسَ
لأَحَدٍ
النَّبِّي
صلى الله عليه
وسلم أَنْ
يَقُلَ:
((اقْتُلْهُ
فِإِنَّكَ
مِثْلُهُ)).
قَالَ ابْنُ
مَاجَةَ: هذا
حَدِيثُ
الرَّمْلِييِّنَ،
لَيْسَ
إِلاَّ
عِنْدَهُمْ.
Enes bin Mâlik
(r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Bir adam, velisinin katilini Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e getirdi. Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) (adama): «(Katili) bağışla,» buyurdu. Adam bağışlamaktan imtina etti.
Bunun üzerine Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Diyetini (kan bahasını)
al,» buyurdu. Adam (bundan da) imtina etti. (Bu kere) Peygamber (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem): «Git katili öldür, şüphesiz sen (onu öldürür isen) onun
mislisin,» buyurdu. Enes dedi ki: Sonra adam'a arkadan yetişildi ve kendisine
denildi ki, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Katili öldür. Şüphesiz
sen (onu öldürürsen) onun mislisin,» buyurdu. Adam bunun üzerine katile yol
verdi.
Enes (r.a.) dedi
ki: Katil, (bağlı bulunduğu ve son anda çözülen) kayışını yederek, ev halkının
yanına doğru gider vaziyette görüldü. Enes (r.a.) dedi ki; maktulün velîsi
galiba katili bağlamıştı.
(Müellifin şeyhi)
Ebû Umeyr dedi ki: İbn-i Şevzeb, Abdurrah-man bin el-Kâsım'in şöyie söylediğini
rivayet etti: Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Seîlem)'den sonra (yâni O'ndan
başka) hiç kimse (maktulün velisine): «Katili öldür, şüphesiz sen de (onu
öldürürsen) onun mislisin» diyemez.
İbn-i Mâceh dedi
ki: Bu, Kemlilerin hadîsidir. Yalnız onların yanında bulunur, (onlardan başka hiç kimsenin yanında
bulunmaz.)
AÇIKLAMA: Ebu Hureyre (r.a.)'ın hadisini Tirmizi, Ebu Davud ve Nesai de rivayet
etmiştir. Enes (r.a.)'ın hadisini Nesai de rivayet etmiştir. Müslim, benzerini
de Vail etmişlerdir.
Hadislerde
geçen "Nis'a" deve ve benzeri hayvanların ~Tularında kullanılan bir
nevi kayış manasınadır.
Hadislerde söz
konusu cinayet zahiren kasden işlendiği için Peygamber (s.a.v.) katili maktülün
velisine kısas için teslim etmiştir. Katil kasden öldürmediğine yemin edince,
Resul-i Ekrem (s.a.v.) maktülün velisini uyarmıştır. Peygamber Cs.a.v.)'in
''Eğer katil doğru söylüyor ise'' emri, şu hükmü ifade eder: Zahirine göre
kasden işlenmiş bir cinayetin kasden olmadığına dair katilin yaptığı savunma
müteber değildir. Ama maktülün velisine uygun ve ihtiyatlı olanı o katili
öldürmekten vazgeçmesidir. Çünkü katil bu savunmasında samimi ve doğru sözlü
ise maktülün velisi onu öldürmekle günaha girmiş olur. - ..
İkinci hadiste
sözü edilen cinayet alayında Peygamber (Aleyhi'ssalatü ve 's-selam) katilin
bağışlanmasını, sonra diyetin alınmasını maktülün velisine teklif etmiş ise de
veli bu iki teklife rıza göstermeyince katil, kısas edilmek üzere kendisine
teslim edilmiş ve bu arada Peygamber (s.a.v.) : ''Katili öldür sen de (katili
öldürürsen) onun mislisin'' buyurmuştur. Parantez içi ifade diğer rivayetlerden
yararlanılarak ilave edilmiştir. Bu cümle ile ilgili olarak şöyle bir soru
hatıra gelir: Bir müslümanı kasden öldürmek büyük bir günahtır. Bu cinayeti
işleyen kişiyi öldürmek ve kısas hükmünü tatbik etmek meşrudur. Maktulün velisi
bunu öldürmekle günah işlemiş olmaz. Halbuki bu hadiste Resul-i Ekrem maktülün
velisine: ''Sen katili öldürürsen sen de onun misli olursun'' buyurmuştur. Bu
nasılolur?
Buna cevaben Sindi:
Yani adam öldürme bakımından ikisi aynidir. İkisi' de adam öldürmüş olur. Ama
birisi haksız ve zulüm olarak cinayet işlemiş olur. Diğeri ise haklı olarak
öldürmüş olur. Resul-i 'Ekrem (s.a.v.) arayı bulmak ve bağışlamaya teşvik için
bu ayınmı yapmadan bu buyruğu söylemiştir. Bu gibi hallerde tarizde bulunmak
caizdir. Kasdedilen mana şu olabilir: Katil, maktülü .kasden öldürmediğine
yemin ediyor. Eğer bu sözünde doğru ise katili öldürmek caiz değildir. Yani
manevi yönden mes'uliyetli bir iştir, demiştir.
Nevevi de bu
cümlenin yorumu hakkında: Sıhhatlı yorum şudur: Sen katili öldürürsen, bir
tarafın diğer tarafa bir üstünlüğü ve bir ikram ile iyiliği yoktur. Çünkü
maktülün velisi katili öldürmekle hakkını tam olarak almış olur. Fakat katili
bağışlarsa, üstünlük, minnet, iyilik, bol sevab ve dünyada bol takdir kazanmış
olur. Bir kavle göre bundan maksad şudur: Katili öldürmekle maktulün velisi de
adam öldürmüş olur. Fakat birinci cinayet haram olan bir cinayettir. İkincisi
ise helal olan bir cinayettir. Bununla beraber ikisi de öfkeye uymak, nefsi
arzüyu gerçekleştirmek hususunda eşittir. Özellikle Resul-i Ekrem (s.a.v.),
katili bağışlamayı talep ettiğine rağmen maktülün velisi bu taleb'e rıza
göstermeyip katili öldürme yolunu tercih ederse ne değeri kalmış olur, diye
bilgi vermiştir.
BU İKİ HADİSTEN
ÇIKARILAN HÜKÜMLER
1. Maktülün
velisi kasden cinayet işleyen katili, öldürmek, kan bahasını almak ve katili
bağışlamak hususunda muhayyerdir.
2. Devlet
yetkilisi, kısası gerekli katili bağışlamak için maktulün velisinden ricada
bulunabilir.
3. Kısas
edilmesi gerekli katilin kaçması endişesi bulunduğu takdirde onu bağlamak
caizdir.
4. Bağlı olan
sanığın bu durumda, yani bağlı olduğu halde ifade vermesi caizdir.
5. Katil
bağışlandığı zaman, tazir ismi verilen cezaya çarptırılması şart değildir. Yani
bağışlanan katilin, teşhir, tahkir, dayağa çe~mek gibi cezalarla
cezalandırılması mecbüriyeti yoktur. Hattabi'nin anlattığına göre Malik bin
Enes: Bağışlanan katil yüz değnekle dövülür ve bir yıl süre ile hapsedilir,
demiştir.
Son hadisi
Müellifimize üç zat rivayet etmiştir. Bunlar Remli oldukları için Müellifimiz,
bu hadisin yalnız Remlilerin yanında bulunduğunu ifade etmiştir.
Abdurrahman bin
el-Kasım'ın hadisin sonunda rivayet olunan sözünün manası şudur: Kasden bir
müslümanı öldürdüğü sabit olan bir katili kısas olarak öldüren maktülün velisi
hakkında: "Katili öldürürseh sen de onun gibi olursun" demeye
kimsenin hakkı ve yetkisi yoktut-. Bu sözü ancak Resul-i Ekrem (AleyJ;Ü'ssalatü
ve 's-selam) buyurmuştur. Başkası böyle söyleyemez.
Resul-i Ekrem
(s.a.v.)'in bu sözünün yorumu yukarda beyan edildi. Başkası bu sözü söyleyip
maktülün veHsi• ni katile benzetemez. Çünkü katilin cinayeti gayri meşrüdur,
haramdır. Maktülün veHsinin yaptığı iş ise meşrüdur ve bir hakkı kullanmaktan
ibarettir.