4- HAYATTA (İYİ
YOLLARDA) MAL HARCAMAYIP ÖLÜM YAKLAŞINCA SAVURGANLlK ETMENİN YASAKLlĞI BABI
حدّثنا
أَبُو بَكْرِ
بْنِ أَبِي
شَيْبَةَ. ثنا
شَرِيكٌ عَنْ
عُمضارَةَ
بْنِ
القَعْقَاعِ
بْنِ
شُبْرُمَةَ، عَنْ
أَبِي
زُرْعَةَ،
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ؛
قَالَ: جَاءَ
رَجُلٌ إِلَى
النَّبِّي صلى
الله عليه
وسلم فَقَالَ:
يَا رَسُولَ
اللّهِ!
نَبِّئني.
مَاحَقُّ
انَّاس
مِنِّي
بحُسْنِ
الصُّحْبَةِ؟
فَقَالَ: ((نَعِمْ .
وَأَبِيكَ!
لَتُنَبَّأَنَّ.
أُمُّكَ))
قَالَ: ثُمَّ
مَنْ؟ قَالَ:
((ثُمَّ
أُمُّكَ))
قَالَ: ثُمَّ
مَنْ؟ قَالَ:
((ثُمَّ
أُمُّكَ))
قَالَ: ثُمَّ
مَنْ؟ قَالَ:
((ثُمَّ
أَبُوكَ))
قَالَ:
نَبِّئنِي
يَا رَسُولَ
اللّهِ! عَنْ
مَالِي كْيفَ
أَتَصَدَّقُ
فِيهِ؟ قَالَ:
((نَعَمْ.
وَاللهِ!
لَتُنَبَّأَنَّ.
أَنْ
تَصَدَّقَ
وَأَنْتَ صحيحٌ
شَحِيحٌ،
تَأْمُلُ
العَيْشَ
وَتخَافُ
الفَقْرَ.
وَلاَ
تُمْهِلْ.
حَتَّى إِذَا
بَلَغَتْ
نَفْسُكَ
هَهثنَا،
قَلْتَ: مَالي
لِفُلاَنٍ،
وَمَالِي
لِفُلاَنٍ.
وَهُوَ لَهُمْ،
وَإِنْ
كَرِهْتَ)).
Ebû Hureyre
(r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Bir adam Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'in yanına gelerek: Ya Resûlallah iyi davranmam hususunda üzerimde en
çok hakkı bulunan insanın kim olduğunu bana haber ver, dedi. Resûl-i Ekrem
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Evet. Babana and olsun ki muhakkak sana haber
verilecektir. (O) annendir,» buyurdu. Adam: Sonra kimdir? diye sordu. Resûl-i
Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Sonra
(yine) annendir,» buyurdu. Adam: Sonra kim? diye sordu. Resûl-i Ekrem
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Sonra (yine) annen,» buyurdu. Adam: Sonra kim?
diye sordu. Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Sonra baban»,
buyurdu. Adam (bu kere): Malımdan bana haber ver Ya Resûlallah! Ondan nasıl
sadaka vereyim, (en faziletli sadaka
nasıl olur)? diye sordu. Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Peki,
Allah'a yemin ederim sen muhakkak haberdar edileceksin. (faziletli tasadduk),
sen sıhhatli, ihtiraslı, yaşamaya ümidli ve fakirlikten korkarken sadaka
vermendir. Sakın (sadaka vermeyi) geciktirme. Nihayet ruhun (gırtlağa işaretle)
şuraya gelince malım falana ve malım fulana (olsun) dersin. Halbuki sen
hoşlanmasan bile malın (ölümün dolayısıyla) onlaradır.»
AÇIKLAMA: Bu hadisi Tirmizi'den başka Kütüb-i Sitte sahiplerinin hepsi rivayet
etmişlerdir. Ancak bazı rivayetlerde yalnız sadaka ile ilgili kısım bulunur.
Diğer kısım yoktur.
Hadiste geçen
''Sohbet'' kelimesi, arkadaşlık, muaşeret, yaşama, geçinme gibi manalara
geldiğinden, geniş anlamlı olarak davranma şeklinde terceme etmeyi uygun
buıdum.
Hadiste geçen
''Şahih'' kelimesi ihtirasla, cimri şeklinde açıklandığı gibi cimri manasından
geniş bir anlam verenler de vardır. Bu itibarla bu kelimeyi ihtiraslı manasına
terceme ettim.
Nevevi bu
hadisin açıklaması bölümünde özetle şu bilgiyi verir: Hadisten kasdedilen mana
şudur: "İhtiras ve dünyalığı sevmek, insana sıhhatli iken galebe çalar.
Bu nedenle
insan sıhhatli iken cömertçe davranıp sadaka verirse, daha ihlaslı, samimi ve
ecri daha büyük olur. Fakat hayattan ümidini kesip ölümünün yaklaştığını sezen
ve malının varislerine kalacağını anlayan kimsenin bu sıralarda verdiği sadaka
böyle değildir. Çünkü bu esnadaki sadaka, sıhhat, ihtiras, yaşama ümidi ve
fakirleşme endişesi duyulduğu durumdaki sadakaya nazaran noksandır.
Ruhun gırtlağa
geldiği zamandan maksad bu halin yaklaştığı zamandır. Çünkü' ruh gırtlağa
gerçekten geldikten sonra edilen vasiyyet. verilen sadaka ve yapılan
tasarrufların hiç birisi geçerli sayılmaz. Bu hususta fıkıhçılar ittifak
halindedir.
Akla şöyle bir
soru gelebilir: Peygamber (s.a.v.) soru sahibinin babasına yemin etmiştir.
Halbuki, Allah'tan başkası ile yemin etmenin yasaklığı bilinmektedir. Babalar
adına yemin etmenin yasaklığı da sahih hadislerle sabittir.
Bu soruya şöyle
cevap verilir: Yasak olan şey. Allah'tan başka bir şeye bile bile ve teammüden
yemin etmektir. Hadiste geçen söz ise kasıd olmaksızın dile gelen bir
kelimedir. Bu ne yemin sayılır, ne de yasakların şümulüne girer."
Hadisin son
kısmında geçen: ''Ruhun gırdağa gelince malını falanadır, malım fulanadır,
dersin. Halbuki sen hoşlanmasan bile malın <Ölümün dolayısıyla) onlaradır.''
cümlelerinde bulunan falan ve fulan kelimeleri ile mirasçılar mı, yoksa
kendilerine mal vasiyyet edilen kimseler mi kas de dildiği yolunda değişik
yorumlar yapılmıştır.
Sindi, bu kelimelerle
mirasçıların kas de dildiği görüşündedir.
Yani ölüm
döşeğindeki bu laflar bir anlam taşımaz. Çünkü adamın malı ölümü ile
mirasçılarına kendiliğinden intikal etmiş olur. Adam bu durumdan hoşlanmasa da
netice budur.
Bazı
rivayetlerde .bu cümleler yerine; " ... Falana şu kadar mal, fulana da bu
kadar mal (olsun) dersin. fJ~lbuki o mal filana olmuştur.'' cümleleri bulunur.
Bazıları bu
cümlelerde geçen falan, fulan ve filan kelimeleri ile mirasçıların
kasdedildiğini söylemişlerdir. Bir kısım alimler ise: İlk iki kelime ile
kendilerine mal vasiyyet edilen kişiler ve son kelime ile mirasçılar
kasdedilmiştir, derler.
Yani sen ölüm.
döşeğine girdikten sonra malını şuna buna vasiyyet ediyorsun. Halbuki vasiyyet
ettiğin mal sen terekenin üçte birinden fazla olduğu takdirde mirasçıların
dilerlerse bu vasiyyeti iptal ederler. Böylece bu vasiyyet geçersiz sayılır.
Alimler bu
cümleleri başka şekillerde de yorumlamışlardır. İsteyenler hadis kitablarının
şerhlerine bakabilirler.
HADİSTEN
ÇIKARILAN HÜKÜMLER
1. Annenin
hakkı herkesin hakkından fazladır. Herkesten fazla anne ile iyi geçinmek, iyi
davranmak gereklidir. Bu hak çok önemli olduğu için üç defa tekrarlanmıştır.
2. Anneden
sonra babanın hakkı diğer insanların haklarından fazladır.
3. En faziletli
sadaka, sağlık, ihtiras, yaşama ümidi ve fakirleşme endişesi varken verilen
sadakadır. Sadaka ve hayır işleri ge• ciktirilmemelidir.
4. Kişinin
ölümü ile malı mirasçılarınakalır. Kişi ölüm döşeğinde mirasçılarım malından
mahrum etme yetkisine sahip değildir.