9- ALLAH'IN; ''... ve
(yetimin velilerinden) kim fakir ise (yetimin malından) maruf veçhiyle yesin,.
KAVLİNİN (BEYANI) BABI
حدّثنا
أَحْمَدُ
بْنُ
الأَزْهَرِ.
ثنا رَوْحُ
بْنُ
عُبَادَةَ.
ثنا حُسَيْنٌ
المٌعَلِّمُ
عَنْ عَمْرِو
بنِ شُعَيْبٍ،
عَنْ
أَبِيهِ،
عَنْ
جَدِّهِ؛
قَالَ: جَاءَ رَجُلٌ
إِلى
النَّبِّي
صلى الله عليه
وسلم فَقَالَ:
لا أَجَدُ
شَيْئاً.
وَلَيْسَ لِي
مَالٌ. وَلِي
يَتِمٌ لَهُ
مَالٌ. قَالَ:
((كُلْ
مِنْ مَالِ
يَتِيمَكَ.
غَيْرَمُسْرِفٍ
وَلا مُتَأَثِّلٍ
مَالاً)).
قَالَ وَ
أَحْسِبُهُ
قَالَ: ((وَلاَ
تَقِي
مَالَكَ
بِمَالِهِ)).
Amr bin Şuayb'in
dedesi (Abdullah bin Amr) (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Bir adam Peygamber
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelerek: (Geçimime vesile olacak) hiç bir şey
bulamıyorum ve malım (da) yoktur. Malı bulunan bir yetimim vardır, dedi.
Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «İsraf etmeyerek ve bir sermaye
edinmeyerek yetiminin malından ye,» buyurdu. Amr'ın dedesi dedi ki: ve Resûl-i
Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in
şunu da buyurduğunu zannediyorum: «Ve sen malını yetiminin malıyla koruma.»
AÇIKLAMA: Bu hadisi Ebu Davud ve Nesai de rivayet etmişlerdir. Avnü'l-Mabud
yazarının beyanına göre Hattabi bu hadisin şerhinde şöyle demiştir: Resul-i
Ekrem (s.a.v.)'in veliye yetiminin malından yemesine izin vermesi şu manayadır
: Veli, yetiminin malım koruyup işletmekle ve yetimin çeşitli iş
vehizmetleriyle meşgul olduğu için bu çalışmaya karşılık ve ücret olarak makul
bir ölçü içinde ihtiyacını giderme yetkisi verilmiştir. Alimler, yetimin
malından yemek hususunda ihtilaf etmişlerdir: İbn-i Abbas (r.a.)'den rivayet
edildiğine göre kendisi: "Vasi, yet'ime ve malına baktığı zaman malından
yiyebihr, demiştir. Ahmed bin Hanbel'in görüşü de böyledir. el-Hasan ile Nehai ise:
Vasi onun malından yiyebilir ve sonra da ödemeye mecbur değildir, demişlerdir.
Ubeyde es-Selmani, Said bin Cübeyr, Mücahid ve Evzai de: Vasi yiyebihr. Fakat
yetim erginlik çağına vardıktan sonra vasi, yediği mikdan ona ödemekle
mükelleftir, demişlerdir.
HADİSTEN
ÇIKARILAN HÜKÜMLER
1. Veli fakir
olduğu takdirde bakıp hizmet ettiği yetiminin malından uygun bir şekilde
yiyebilir. Bu cevazın velinin gördüğü hizmet karşılığı olduğunu yukarda
açıklamıştık.
2. Veli, ye tim
inin malında israf edemez. İsraf, uygun yerde ihtiyaç duyulan fazla mikdarda
harcama yapmaktır. Şu halde veli fakir ise ancak zarüri nafakasının karşılığını
ye tim inin malından alabilir. Lüks bir harcama yapamaz.
3. Veli,
yetiminin malından kendine mal edinemez, kendine bir sermaye biriktiremez.
4. Veli kendi
malını, yetiminin malı ilekoruyamaz. Yani kendi malı var iken bunu harcamayıp
yetimin malı ile geçinemez.
Müellifimiz bu
babın başlığında Nisa süresinin 6. ayetinden bir parçayı anmıştır. Bundan amacı
burada rivayet ettiği hadisi ayetle teyid ve takviye etmektir. Çünkü yukarda,
yani babın başlığında anılan Nazm-i İlahi fakir velinin, yetiminin malından
Maruf veçhiyle yiyebileceği ni bildirmektedir. Bu ayet in tamamının meali
şöyledir: ''Yetimleri evlenme çağına gelinceye kadar deneyiniz. Sonra onlarda
rüşd (olgunlaşma) görürseniz, mallarını kendilerine hemen teslim ediniz. Onlar
büyüyecekler diye mallarını israfla acele yemeyiniz. Kim zengin ise (baktığı
yetimin malından yemekten) kaçmsm. Kim fakir ise (baktığı ye tim in malından) maruf
veçhiyle yesin. Mallarını kendilerine teslim edeceğiniz zaman, onlara karşı
şahid bulundurunuz. Hesap görmeye Allah yeterdir." (Nisa 6)
Tefsirlerde
beyan edildiğine göre yukarıya mealini geçirdiğim ayetin iniş sebebi şudur:
Sahabilerden Rifaa (r.a.) vefat edip geriye küçük yaşta Sabit isimli bir oğlan
çocuk bırakıyor. Sabit'in amcası Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'e
gelerek: Benim kardeşimin oğlu yetimdir, benim idarem ve bakımım altındadır.
Onun malından bana helal olan nedir ve ne zaman malını kendisine teslim
edeceğim? diye sorunca bu ayet inmiştir.
Ayet-i
Kerime'nin hepsinin izahı uzun sürer. Bu itibarla sadece yetimlere bakan veli
ve vasi ile ilgili bölümüne dair biraz bilgi vermekle yetineceğim. Geniş bilgi için
tefsir kitaplarına bakmak mümkündür.
Ayet-i
Kerime'de yetimleri idare ve bakımları altına alan veli ve vasinin durumlarına
temas edilerek zengin ve fakir olmak üzere iki kısma ayrılıyor. Zengin olan
veli ve vasinin yetimin malından bir şey yemekten kaçınması ve fakir veli ile
vasinin yetimin malını maruf veçhiyle yiyebileceğini beyan buyuruyor. Fakir
olan veli ve vasinin yiyebileceği miktar belirli ve sınırlıdır. Bu sınır
"Marüf" kelimesiyle bildirilmiştir. Ayette geçen "Marüf" kelimesiyle
neyin kasdedildiği hususunda ve buna bağlı olarak ayetten çıkarılan hüküm
konusunda alimler değişik yorumlar yapmışlardır. Bu nokta için özlü bilgi
vermekle yetinelim. El- Haz ı n tefsirinde özetle şöyle denilir: "Alimler
bu ayetin hükmü hususunda ihtilaf etmişlerdir: Ömer, İbn-i Abbas, İbn-i Cübeyr.
Ebü'lAliye, Ubeyde es-Selmani, Ebu Vail, Mücahid ve Mukatil'e göre fakir veli
veya vasi zaruri ihtiyaç duyduğu miktarı ödünç olarak yetimin malından alır.
Ödünç aldığı miktarı sonradan ve ödeme gücüne kavuşunca ödemesinin gerekli olup
olmadığı yolunda bunlar arasında ihtilaf vardır. Mücahid. Said bin Cübeyr: Veli
ya da vasiyetimin malından kendi ihtiyacına harcadığı miktar bir ödünç
mahiyetinde olduğu için ödeme imkanını bulunca ödemesi gereklidir, ayette geçen
"Marüf" kelimesi ödünç manasınadır, demişlerdir. Ömer (r.a.)'ın kavli
de bu merkezdedir. Diğer arkadaşları ise; Sonradan ödenmesi gerekmez. Veli veya
vasi'nin yediği miktar, onun bir ücreti mahiyetindedir, demişlerdir. el-Hasan,
Şa'bi, Nehai ve Katade böyle hükmedenlerdendir. Şa'bi: Veli veya vasi çok
muztar durumda kalmadıkça yetimin malından hiç bir şey yiyemez. Ama açlıktan
murdar hayvan etini yemeye mecbur kalacağı derecede bir zaruret doğarsa o zaman
yetimin malından tehlikeyi giderecek mikdarda yiyebilir, demiştir.
Ayette geçen
"Maröf bir veçihle yemek" ifadesinin yorumlanması meselesine gelince
alimler bu hususta özetle şu görüşleri ve yorumIarı beyan etmişlerdir: Ata ve
İkrime'ye göre, açlığı giderecek ve avret yerlerini örtecek kadar yiyebilir.
El-Hasan da: Yetimin hurmalığındaki hurmalardan yiyebilir, sağım hayvanların
sütünden içebilir. Fakat yetimin altınından gümüşünden hiçbir şeyalamaz. Bir
şeyalırsa derhal iade etmesi gereklidir. Aişe (r.anha) ve ilim ehlinden bir
cemaata göre ''Maröf" 'tan maksad, veli veya vasinin gördüğü hizmet, bakım
ve çalışması nisbetinde bir ücret olabilir."