SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’L-FERAİZ

<< 2749 >>

16- MİRASLARIN TAKSİM NEVİLERİ BABI

 

حدّثنا مُحَمَّدُ بْنُ رُمْحٍ. أَنْبَأَنَا عِبْدُ اللهِ بْنُ لَهِيعَةَ، عَنْ عَقِيلٍ؛ أَنَّهُ سَمِعَ نَافِعِاً يُخْبِرُ عَنْ عِبْدِ الله بْنِ عُمَرَ؛ أَنَّ رَسُولَ اللهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ:  ((مَاكَانَ مِنْ مِيْرَاُثٍ قُسِمَ فِي الْجَاهِلِيَّةِ، فَهُوَ عَلَى قِسْمَةِ الْجَاهِلِيَّةِ. وَمَا كَانَ مِنْ مِيْرَاثٍ أَدْرَكَهُ اْلإِسلاَمُ، فَهُوَ عَلَى قِسْمَةِ الإِسلاَمِ)).

 

Abdullah bin Ömer (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Câhiliyet devrinde taksim edilmiş olan miras malı, câhiliyet devrindeki taksim şekli üzerinde (geçerli) dir. İslâmiyet'in yetiştiği miras malı da İslâmiyet'in taksim şekli üzerinde (geçerli)dir.»

 

Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Ravi İbn-i Lehia'nın zayıflığı nedeniyle bu sened zayıftır.

 

 

AÇIKLAMA:     Zevaid yazarı bu hadisi Zevaid türünden saymış ise de bunu Ebu Davud da rivayet etmiştir. Ancak şu noktadan Zevaid türünden sayılabilir: Buradaki hadis İbn-i Ömer (r.a.) tarafından rivayet edilmiştir. Ebu Davud'un süneninde ise müellifimiz de İbn-i Abbas (r.a.)'nın hadisini 2485 numarada rivayet etmiştir. İbn-i Abbas'ın hadisindeki sened değişiktir ve notta zayıflığı belirtilen ravi İbn-i Lehia o senedde yoktur.

 

Hattabi bu hadisin, yani İbn-i' Abbas'ın Ebu Davud tarafından olan rivayetinin açıklaması bölümünde özetle şöyle der: Bu hadis, cahiliyet devrinde olmuş bulunan nikahlar ve mali konularla ilgili hükümlerin geçerli sayıldığına, cahiliyet devrinde bu hükümlerIe amel eden kimseler sonra müslüman olunca evvelce işlemiş oldukları bu nevi hükümlerinin red edilmiyeceğine, fakat müslümanlığı kabul edenlerin İslamiyet'e girdikten sonra bu nevi hükümleri uyguladıkları takdirde bunların geçersiz sayılacağına ve İslami hükümlere uydurulmasının gerekliliğine delalet eder.

 

BU HADİSTEN ÇıKARILAN MİRAS HÜKMÜ ŞUDUR

 

Bir miras malı cahiliyet devrine göre henüz taksim edilmemiş iken mirasçıların tamamı veya bir kısmı müslüman olurlarsa artık taksimat İslami hükümlere göre yapılır. Fakat mirasçılar müslüman olmadan önce mal cahiliyet devri usulüne göre taksim edilmiş ise artık o taksimat geçerli sayılır.

 

İbnü'l-Kayyim bu konu hakkında şu bilgiyi verir: Bir kafir ölür ve malı henüz taksim edilmemiş iken mirasçılarmdan biri müslüman olur ise: Ömer bin el- Hat tab, Osman, İbn-i Mes'ud ve el-Hasan bin Ali (r.a.)'a göre müslüman olan mirasçı İslam'a göre hissesini alır. Cabir bin Zeyd, El-Hasan, Mekhul, Katade, Humeyd, İyas bin Muaviye, İshak bin Raheveyh ve bir rivayete göre Ahmed bin Hanbel de böyle demişlerdir. Ahmed'in arkadaşlarının ekserisi de bu görüştedir. Fakat fıkıhçıların büyük ekseriyeti ve diğer üç mezheb imamları: Müslüman olan kişi mirasçı olamaz. Mal taksim edildikten sonra müslüman olduğu takdirde mirasçı olmadığı gibi, mal taksiminden önce de müslüman olduğunda yine mirasçı olamaz, demişlerdir. Çünkü mirasçı ile ölen yakını arasında din ayrılığı vardır. Din aynlığı ise mirasçılığa manidir.