DEVAM: 20- DERELERDE
(AKAN SULARDA)N ŞİRB (YANİ ZİRAATI SULAMAK İÇİN SUDAN YARARLANMA NÖBETİ) VE
SUYU (EKİNDE - BAHÇEDE) TUTMA MİKTARI BABI
حدّثنا
أَبُو
المُغَلِّسِ.
ثنا فُضَيْلُ
بْنُ
سلَيْمَانَ.
ثنا مُوسى
بْنُ
عُقبَةَ،
عَنْ إِسحاقَ
ابْنِ
يَحْيَى بنِ
الوَلِيدِ،
عَنْ
عُبادَةَ بْنِ
الصَّامِتِ؛
أَنَّ
رَسُولَ
اللهِ صلى الله
عليه وسلم
قَضى ، فِي
شُرْبِ
النَّخْلِ مِنَ
السِّيْلِ،
أَنا
الأَعْلَى
فَالأَعْلَى
يَشْرَبُ
قَبْلَ
الأَسْفَلِ،
وَيُتْرَكُ
المَاءُ إِلَى
الكَعْبَيْنِ،
ثَمَّ
يُرْسَلُ
المَاءُ
إِلَى
الأَسْفَلِ
الَّذِي
يَلِيهِ ، وَكَذلِكَ،
حَتَّى
تَنْقَضِيَ
الحَوَائطُ أَوْ
يَفْنَى
المَاءُ.
في الزوائد:
في إسناد
إسحاق بن
يحيى، قَالَ
ابن عديَ:
يروى عَنْ
عبادة ولم
يدركه. وكذا
قَالَ غيره.
Ubade bin
es-Samit (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) hurmalıkların akar sudan sulanması hakkında şöyle hükmetti: «En
yukardaki (hurmalık), sonra yukardaki (hurmalık) aşağıdaki (hurmalık) dan önce
sulanır ve su, ayak topuklarına varıncaya kadar (üstteki hurmalıkta) bırakılır.
Sonra su bunun arkasında gelen aşağıdaki (hurma bahçesi) ne salıverilir.
Bahçeler bitinceye veya su tükeninceye kadar böyle (yapılır).»
Not: Zevaid'de
şöyle denilmiştir: Bunun isnadında İshak bin Yahya bulunur. İbn-i Adiy: İshak,
Ubade (r.a.)'a yetişmediği halde ondan rivayette bulunur, demiştir. Adiy'den
başkası da böyle söylemiştir.
AÇIKLAMA: Sa'lebe (r.a.) ile Ubade (r.a.)'ın hadisleri Zevaid türündendir. Amr bin
Şuayb'ın dedesinin hadisini Ebu Davud da rivayet etmiştir.
Mehzur:
Hicaz'da Beni Kurayza isimli yahudi kabilesine ait bir dere ismidir.
el-Bekri'nin el-Mucem'de beyan ettiğine göre Medine'de• bir deredir. Diğer bir
kavle göre Medine-i Münevvere çarşısının olduğu yerin ismidir. İbnü'l-Esir ile
el-Münziri'nin dediklerine göre Medine çarşısının olduğu yerin ismi Mehzur'dur.
Avnü'l-Mabud
yazarı şöyle der: "Hadisteki "A'la"dan maksad suyun çıktığı yere
en yakın alandır. (Buna göre hadisteki "Esfel"den maksad da suyun
çıktığı yere A'la'ya nazaran yakın olmayan demektir)
Bu hadisler,
arazisi suyun çıktığı yere yakın olan kimsenin arazisini sulama hakkına sahip
olduğuna, suyu insan ayağının topuklarına varıncaya kadar arazisi içinde
tutabildiğine ve bundan sonra suyu aşağıdaki komşusuna salıvermesinin gerektiğine
delalet eder. Bu hüküm derelerde akan sular, sel suları ve kuyu (yani sahipsiz
olan kuyu) suları hakkındadır.
İbnü't-Tin:
Tarla ve bahçe sahibinin suyu tutma mikdarı hakkında Cumhurun görüşü suyun
insan ayağı topuklarına varıncaya kadar tarlada birikmesidir. İbn-i Kinane ise
bu mikdarı hurmalıklara ve ağaçlara tahsis ederek: Ekinlere gelince su ayakkabı
bağlarına - nalin tasmasına - varıncaya kadar tutulabilir. Bundan sonra
salıverilir, demiştir. Taberi de şöyle demiştir: Araziler değişiktir. Her arazi
için yetecek mikdar tutulur, diye bilgi vermiştir.
MÜSLÜMANLARIN
ORTAK OLDUKLARI SULAR
Denizler,
göller ve Fırat, Dicle gibi büyük nehirler ile kimsenin mülkiyeti altında
olmayan yerlerden çıkan küçük nehirler ve pınarlar müslümanların ortak oldukları
sulardır. Derelerde akan yağmur ve kar suları da böyledir. Herkes bundan
içebilir, hayvanlarını suvarabilir. Sahipsiz yerden çıkan pınarlar dere suları
ve sahipsiz kuyuların sularından arazinin sulanmasına gelince bu babta rivayet
edilen hadislerin hükmü uygulanır. Yani suyun çıktığı yere en yakın araziden
başlamak suretiyle sulamaya başlanılır. Su nerede biterse daha aşağıdaki-
araziler için bir hak talep edilemez.
Şahısların
sahipsiz arazide kazıp meydana çıkardıkları kuyular ile kişilerin arazisi
içinde çıkan pınarlardan sulama işi bundan önceki babta anlatıldı.
Hanefi fıkıh
kitabıarından ed-Dürrü'l-Muhtar'm İhyaü'l-Mev... kitabının Şirb faslında özetle
şöyle denilir: "Herkes denizden ve Dicle, Fırat gibi büyük nehirlerden
arazisini sulama hakkına sahiptir. Umuma zarar vermemek kaydiyle herkes
bunlardan kanal açmak suretiyle arazisini sulayabilir ve değirmen inşa
edebilir. Fakat başkasının kuyusundan, pınarından ve su depolarından izinsiz
olarak araziyi sulamak caiz değildir.
İbn-i Abidin de:
Sular dört nevidir: Birincisi deniz suyudur.
Bundan içmek,
hayvanları suvarmak ve araziyi sulamak hakkı herkes için mevcuttur. Herkes
dilediği gibi bundan yararlanabilir. İkincisi Seyhun nehri gibi büyük derelerin
suyudur. Herkes bundan içmek ve hayvanlarım suvarmak hakkına sahibtir. Umuma
zarar vermemek kaydiyle herkes bundan arazisini de sulayabilir. Üçüncüsü
belirli bir grubun mülkiyeti altındaki kanallara ve arklara giren sulardır. Bu
gibi sulardan herkes içebilir ve (su yollarını bozmamak kaydiyle) hayvanlarını
suvarabilir. Dördüncüsü (fıçı, küp ve benzeri) kablara alınmış olan sulardır.
Bu gibi sularda başkasının hakkı yoktur. Gerekli bilginin tamamı el-Hidaye'de
vardır, der."
Şafii fıkıh
kitablarından Minhacü't-Talibin'in İhyaü'l-Mevat kitabının ikinci faslında
özetle şu bilgi veriliyor: "(Nil, Fırat ve Dicle gibi) derelerde akan
mübah, yani kimsenin mülkiyeti altında olmayan sular ve (kimsenin mülkiyetinde
olmayan) dağlardan akan pınarlar halkın ortak malı sayılır. Herkes bundan
yararlanmak hususunda eşittir. Bir grup insan, arazilerini böyle bir su ile
sulamak ister de su mikdarı hepsine yetecek durumda değil ise en yukardaki adam
kendi arazisini sular. Sonra yukardaki adam arazisini sular ve arazi sahipleri
bu sıraya göre sulama hakkına sahip olurlar. Yukardan aşağıya doğru her arazi
sahibi suyu, ayak topuklarına varıncaya kadar kendi arazisi içinde tutar.
Bundan sonra suyu komşusuna salıverir.
Bir adam mülk
edinmek için değil de yararlanmak ve ihtiyaçlarında kullanmak üzere mevat yani
sahipsiz bir arazide bir kuyu kazar ise onun suyundan öncelikle yararlanma
hakkına sahiptir. (Yani içme, hayvanlarım suvarma ve arazisini sulama hususunda
onun için öncelik hakkı vardır.) Adam oradan göçünce öncelik hakkı düşmüş olur.
Bir adam mülk
edinmek niyetiyle mevat bir arazide kuyu kazarsa veya kendi mülkü içinde bir
kuyu kazar ve su çıkanrsa onun suyuna malik olmuş olur.
Her iki
meselede yani mülk edinsin veya edinmesin adam kendi içme, içirme ve sulama
ihtiyacından artan suyu başka kimselerin arazilerininsulama işleri için bedava
vermek mecburiyetinde değildir. Fakat (Suyun yakınında bir mera bulunup' başka
da su bulunmadığı takdirde) başkalarının hayvanlan için su vermek
mecburiyetindedir."
Konu hakkında
gerekli bilgi edinebilmek için fıkıh kitabIanna müracaat etmek tavsiye olunur.
Ben özlü bilgi ile yetinmek durumundayım.