DEVAM: 4- ŞUF'A HAKKINI
TALEP ETME BABI
حدثنا
سُوَيْدُ
بْنُ
سَعِيدٍ،
قَالَ ثنا مُحَمَّد
بْنُ الحرِثِ
عَنْ
مُحَمَّد
بْنِ عَبْدِ
الرَّحمَنِ
الَبَيْلَمَانيِّ،
عَنْ أَبيهِ،
عَنِ ابْنِ
عُمَرَ ؛
قَالَ قَالَ
رَسُولُ
اللهِ ((
لاشُفَعَةَ
لِشَرِيكٍ
عَلى شَرِيكٍ
إذَا
سَبَقَهُ
بِالشِّرَاءِ.وَلاَ
لِصَغِيرٍ،
وَلاَلِغَائِبٍ)).
في الزوائد:
في إسناده
البيلمانيّ،
وقد تقدم الكلام
فيه في
الإسناد قبله.
(Abdullah) bin
Ömer (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Bir ortak diğer bir ortaktan önce (üçüncü bir
ortağın hissesini şuf'a yoluyla) satın aldığı zaman, diğer ortağın hisseyi
satın alan ortak aleyhinde bir şuf'a hakkı yoktur. Erginlik çağına varmamış
ortak ve gâib yâni hazır bulunmayan ortak için de şuf'a hakkı yoktur.»
Not: Zevaid'de
şöyle denilmiştir: Bunun senedinde el•Beylemani bulunuyor. Bundan önceki
sened'den söz edilirken bu ravi hakkmda konuşuldu.
AÇIKLAMA: Bu babta rivayet edilen her iki hadis de Zevaid türündendir. Senedlerinin
zayıflığı notta belirtildi.
Birinci hadis
te "Ikal" deveyi bağlamakta kullanılan ip manasınadır.
"Hall" ise ipi çözmek manasınadır. Bu hadiste şuf'a, anılan ipi
çözmeye benzetilmiştir. Bundan kasdedilen mana hakkında Sibki, el-Minhac'ın
şerhinde şöyle demiştir: Meşhur olan mana şudur: İpi çözülen serkeş deve
kaçırıldığı gibi zamanında kullanılmayan şuf'a hakkı da kaçırılır. Bir kavle
göre hadisin manası şöyledir; Ortağın şuf'a hakkını kullanmayıp başkasına yapılan
satışı kesinleştirmesi suretiyle bu hakkın çözülmesidir. Yani şuf'a hakkı
bulunan bir malın satışı kesinleşmiş olmaz. Ancak şuf'a hakkı bulunankimse
gelip şuf'a hakkından vazgeçtiğini beyan ederse yapılan satış akdi kesinleşmiş
olur. Şu halde yapılan satışın kesinleşmesi şuf'a hakkı bulunan adamın
takdirine bağlıdır. Adam bu hakkı kullanmıyacağını beyan edince bu bağ çözülmüş
olur.
İlk yoruma göre
şuf'a hakkı bulunan bir kimse bu hakkını geciktirmeden kullanmak durumundadır.
Geciktirdiği takdirde onun hakkı kalmamış olur. Hanefi ve Şafii mezheblerinin
en sahih görüşlerine göre şuf'a hakkı olan bir kimse satış haberini alır almaz,
satılan hisseye talib olduğunu beyan etmesi ve durumu şahidlendirmesi gerekir.
İstekliliğini ifade ve tevsik ettikten sonra satın almadaki gecikmesi sakıncalı
değildir. Bu hususta değişik ve ayrıntılı hükümler vardır. Hanefi ve Şafii
mezheblerine aid fıkıh kitabIarına müracaat etmek gereklidir.
İkinci hadisin
baş kısmının manası şöyledir: Mesela bir akarda ortak olan üç kişiden birisi
kendi hissesini bir ortağına sattığı zaman satılan bu hisse konusunda diğer
ortağı şuf'a yoluyla bir hak taleb edemez.
Bu hadise göre
erginlik çağına varmamış kimse ile hazır olmayan yani başka bir memlekette
bulunan kimse için şuf'a hakkı yoktur. Gaib olan, yani hazır olmayan kimsenin
şuf'a hakkının bulunduğuna dair gerekli bilgi sahih olan 2494 nolu hadis
bölümünde verildi. Erginlik çağına varmayan çocuklara gelince İbn-i Ebi
Leyla'ya göre onların şuf'a hakkı yoktur. Fakat bazı alimlere göre çocuğun da
şuf'a hakkı vardır.
Hanefi ve Şafii
mezheblerine göre hazır olmayan k~mse satışı duyduğunda o hisseye istekli
olduğunu şahidlendirir. Böylece şuf'a hakkını kararlaştırmış olur: Malik'e göre
o kimse satış işini duyar duymaz şuf'a hakkını taleb etmek üzere derhal yola
çıkar veya bir elçi gönderir.