SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’L-LUKATA

<< 2510 >>

DEVAM: 4- BİR RİKAZ'A (DEFİNE'YE) RASTLAYAN KİMSEYE AİT BAB

 

حدثنا نَصْرُ بْنُ عَلِيٍّ الجَهْضَمِيُّ. ثنا أَبُو أَحْمَدَ عَنْ إِسْرَائِيلَ، عَنْ سِمَاكٍ، عضنْ عِكْرِمَةَ، عضنِ ابْنِ عَبَّاسٍ؛ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم:  ((فِي الرِّكَازِ الخُمُسُ)).

 

(Abdullah) bin Abbâs (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Rikâz'da (yâni defîne'de) humus vardır.»

 

 

Tahric: İbn-i Ebi Şeybe ve Taberani de rivayet etmişlerdir. Diğer Kütüb•i Sitte'de buna rastlamadım.

 

AÇIKLAMA:     Rikaz: Define diye terceme ettiğim bu kelime ile kasdedilen mana hususunda alimler arasında ihtilaf vardır. Şöyle ki; Malik, Şafii ve cumhur bu kelimeyi İslam'dan önceki devirlere ait define manasına yorumlamışlardır. Ebu Hanife, Sevri, Evzai ve başkaları ise bu kelimeyi yer altındaki madenlere ve anılan definelere şümullü umumi bir manaya yorumlamışlardır. Bu nedenle madenlerin de derine gibi humus yani beşte bir nisbetindeki harc'a tabi olup olmadığı hususunda ihtilaf vardır.

 

Humus: Beşte bir demektir. Rikaz'dan vergi olarak veya zekat olarak alınacak meblağ beşte bir nisbetinde olduğu için bunda humus olduğu buyurulmuştur.

Tuhfe yazarı Ebu Hureyre (r.a.)'ın hadisinin izahı bölümünde özetle şu bilgiyi verir: İbnü'i•Esir, en-Nihaye'de: Rikiız, Hicaz halkı yanında cahiliyet devrine ait define manasınadır. Irak halkı yanında ise madenler manasınadır.

 

Arap dili bu iki manaya da müsaiddir. Çünkü madenler de defineler de yer altında gömülüdür. Hadis ise birinci manaya gelmiştir. Define kolay ve bol yararlı oldugu için bunun beşte birisinin ödenmesi vacib kılınmıştır, der

 

Cumhur, Malik ve Şafii Rikaz'ı cahiliyet devrine ait define manasına yorumlayarak: Madenlerde humus yoktur. Fakat bundan alınacak mal nisab mikdarına ulaşınca zekatı ödenir, demişlerdir. Ebu Ubeyd ile Buhari'nin bildirdiklerine göre Ömer bin Abdilaziz de böyle hükmetmiştir.

 

Hanefiler ise, Rikaz'ı define ve madenlere şümu\lü bir manaya yorumlayarak: Defineler olsun, madenler olsun bunların beşte bir hissesinin vergi olarak ödenmesi gerekir, demişlerdir."

 

Gerek cumhürun ve gerekse Hanefiler'in Rikaz kelimesinin yorumlanması hakkında gösterdikleri deliller ve yek diğerine verdikleri cevablar hadis şerhlerinde etraflıca anlatılmıştır. Arzu edenler buralara bakabilirler.

 

Rikaz. cahiliyet devrine ait definedir, diyen cumhura göre bulunan defineden çıkarılacak mal altın ve gümüş olabildiği gibi kıymetli eşya ve mücevherat da olabilir. Ne olursa olsun humusu yani beşte bir nisbetindeki hissesi vergi olarak ödenir. Şafii'ye göre definenin dinen rikaz sayılabilmesi için çıkarılacak malın altın veya gümüş olması şarttır. Başka mallar bulunursa humusunun ödenmesi gerekmez.

 

RİKAZ'IN HUMUSU KİMLERE VERİLİR?

 

el-Hafız: Alimler rikaz'ın humusunun yani beşte bir nisbetindeki hissesinin verileceği yer konusunda da ihtilaf etmişlerdir. Ebu Hanife, Malik ve Cumhur: Bu hisse vergi olarak verilir ve müslümanların sosyal hizmetlerine harcanır, demişlerdir. El-Müzeni de bu görüşü tercih etmiştir. Şafii'nin en sahih kavline göre bu hisse zekatın müstehaklarına dağıtılır ve başka hizmetlere harcanamaz. Ahmed'den ise anılan iki görüş yolunda iki rivayet vardır. Alimler rikazdan humus'un ödenmesi için bir yıllık sürenin geçmesinin şart olmadığı hususu üzerinde ittifak halindedirler, demiştir.

 

MADEN VE RİKAZ'lN TARİFİ VE HÜKÜMLERİNE AİT DÖRT MEZHEBİN GÖRÜŞLERİ

 

1. Hanefi mezhebine göre maden ve rikaz aynı manayı ifade ederler. O mana da şudur: Yer altında bulunan maldır. İster altın ve gümüş gibi kıymetli cevherleri taşıyan toprak ve benzeri maddeler halinde olsun, ister kafirlerin yere gömdükleri hazine ve define şeklinde olsun fark etmez. Şu halde insan eliyle yere gömülmeyip de Allah tarafından yer altında yaratılan ve kıymetli malları taşıyan madenler de rikaz anlamı içine girer.

 

Bikazdan yani define ve madenlerden ödenen humus zekat değildir.. Çünkü zekatın şartları burda aranmaz.

 

Madenler üç kısma aynlır, (1) Altın, gümüş, bakır ve demir gibi ateşle elde edilip şekillendirileıl. (2) Petrol gibi sıvı halde olan. (3) Bunların dışında kalan. Yani sıvı olmadığı gibi ateşin tesiri ile şekillendirilmeyen kısım. Mücevherat ve yakutlar gibi.,

 

Madenlerin birinci kısmına giren maddelerden elde edilecek malın humusun, yani beşte bir nisbetindeki hissenin çıkarılıp müslümanların sosyal hizmetlerine harcanmak üzere devlete vergi olarak ödenmesi gerekir. Kalan beşte dört nisbetindeki mala gelince eğer kimsenin mülkiyeti altında olmayan bir arazide bulunmuş ise kalan malın tamamı bunu bulana aittir. Anılan madende humusun vacib olabilmesi için bulunan madende cahiliyet devrine ait bir alametin bulunması gereklidir. Yani o malın kafirlere ait olduğunu kanıtlayıcı belirtilerin bulunması şarttır. Şayet İslamiyet devirlerine ait olduğuna dair bir belirti bulunursa bulunan maden rikaz değil, Lukata hükmüne tabidir. Yani yitik mal sayılır. Bunda humus gerekmez. Bunun kafirlere veya müslümanlara ait olduğu hususunda şüphe hasıl olur da kesin bir sonuç alınmazsa cahiliyet devrine ait olarak kabul edilir.

 

Anılan maden kısmı belirli kimselerin mülkiyeti altında bulunan bir yerde bulunursa bunun humusu ödenir ve kalanı o yerin sahibine aittir.

 

Evinde maden veya define bulan kimsenin bunun humusunu ödemesi vacib değildir. Hepsi kendisine aittir.

 

Yukarda anlatılan madenlerin ikinci ve üçüncü kısımlarında vergi, harç ve zekat gibi bir şeyin çıkarılması vacib değildir. Ancak sıvılardan cıva'da humus vacibtir. Yer altında bulunan silahlar, araç ve gereçler, malzemeler ve ev eşyası da define gibi humusa tabidir.

Denizden elde edilen anber, inci ve balık gibi mallardan bir harç vacib değildir.

 

2. Şafii mezhebine göre Rikaz: Cahiliyet devrine yani kafirler dönemine ait altın ve gümüş definesidir. Defineden çıkarılan altın veya gümüş nisab mikdarı olunca üzerinden bir yılın geçmesi süresi beklemeksizin humusunun yani beşte birinin zekatın müstahaklarına ödenmesi gerekir. Defineden elde edilen altın veya gümüşün sikkeli olması şart değildir. Kişi böyle bir defineyi yer altında değil de üstünde bulursa buna rikaz denmez. Bu, lukata hükmüne tabidir.

 

Bulunan define kafirlere aİt olmayıp, İslam dönemine ait olduğu anlaşılıyor ise bunun sahibinin kim olduğu bilindiği takdirde sahibine teslim edilmesi gereklidir. Sahibi ölmüş ise mirasçılarına verilir. Sahibi bilinmiyor ise Lükata hükmüne tabidir. Keza bunun cahiliyet devrine mi, İslamiyet devrine mi ait olduğu bilinmiyor ise gene lukata hükmüne tabidir. Bir kimse, kendi mülkünde bulunan definenin kendisine ait olduğunu iddia ederse, define ona ait sayılır. Şayet böyle bir iddiada bulunmazsa kendisinden önceki malikin

Maden ise Allah tarafından bir yerde yaratılan bir şeyi ordan çıkarmakla elde edilen maldır. Şer-i Şerif'te madenlerden yalnız altın ve gümüşten ödeme yapılır. Demir, bakır ve kurşun gibi maddeler madenlerden istihsal edilmekle beraber bunlardan bir ödeme yapılmaz. Madenlerden istihsal edilen maddelerin sıvısı, katısı, ateşin etkisiyle şekilleneni veya başkası arasında bir fark yoktur. Madenlerden istihsal edilen altın ve gümüş te vacib olan mikdar kırkta birdir. Yani altın ve gümüşün zekatı nasıl kırkta bir ise madenlerden istİhsal edilen altın ve gümüşün zekatı da kırkta birdir. İstihsal edilen altın ve gümüşün üzerinden bir yılın geçmesi şartı yoktur. İstihsal edilir edilmez hemen zekatı ödenir.

 

3. Maliki mezhebine göre, Rikaz: Cahiliyet devrine ait altın, gümüş ve diğer malların definesidir. Bir definenin cahiliyet devrine mi, İslami bir devreye mi ait olduğunda tereddüd edilirse cahi!iyet devrine ait olarak kabul edilir. Definede çıkan mal altın olsun gümüş olsun başka malolsun bunun humusu, yani beşte biri genel hizmetlere harcanmak üzere devlete verilir. Ancak defineye ulaşmak büyük çalışmalar ve masraflarla gerçekleşirse bunun kırkta biri zekat olarak müstehaklarına dağıtılır. Her iki takdirde elde edilecek malın nisab miktarını doldurması şart değildir. Definenin kalan kısmı arazi sahibinin hakkıdır. Ancak arazi sahibinin bunu miras yoluyla veya ihya etmek suretiyle sahip olması şarttır. Eğer arazi sahibi bu yeri satın almak veya hibe yoluyla elde etmiş ise define bu yerin ilk sahibinin hakkıdır.Şayet bu yer hiç kimsenin mülkiyetinde değil ise define, bulan kişinin hakkıdır.

 

Müslümanların veya zimmi, yani İslam memleketinde vatandaşlık hakkı verilmiş olan gayr-i müslimlerin yere gömmüş oldUğU definelere gelince bu nevi define sahibleri veya mirasçıları bilindiği takdirde onların hakkıdır. Kime ait oldUğU bilinmezse bu nevi defineler Lukata yani yitik mal hükmüne tabidir. Bir yıl ilan edilir. Buna rağmen sahibi çıkmazsa bulanın hakkıdır. Fakat bu nevi definelerin asırlarca önceki devirlere ait olduğu bazı karine ve alametlerle anlaşılırsa, Lukata hükmüne tabi değildir. Sahibleri bilinmeyen mallar gibi devlet hazinesine konulur ve müslümanların genel hizmetlerine harcanır.

 

Maden ise Allah'ın yerde ve toprakta yaratmış olduğu altın, gümüş demir, bakır ve kibrit gibi maddelerdir. Maden Rikaz'dan tamamen ayrı bir şeydir. Madenden istihsal edilecek madde altın veya gümüş ise nisab miktarına ulaşsın veya ulaşmasın yıllanması beklenmeksizin zekat ödeme şartları tahakkuk edince zekatı ödenir. Anılan madenin zekatı kırkta bir olup zekatın müstehaklarına dağıtılır.

 

4. Hanbeli mezhebine göre Rikaz: Cahiliyet devrine ait definedir. Kafirlere ait olduğu bilinen defineler rikaz sayıldığı gibi yer yüzünde bulunan ve onlara ait olduğu bir takım alametlerle anlaşılan mallar da define hükmündedir. Fakat İslam alameti bulunan veya hem küfür hem de İslam alameti bulunan defineler Rikaz hükmüne tabi olmayıp Lukata hükmüne dahildir. Rikazı bulan şahıs bunun humusunu, yani beşte birini umumi hizmetlere harcanmak üzere devlet hazinesine teslim etmek zorundadır. Kişi defineyi kendi mülkünde veya sahipsiz bir arazide bulursa humustan artan kısım kendisinin hakkıdır. Şayet başkasının arazisinde ve akarında bulursa, arazi sahibi deHnenin kendisine ait olduğunu iddia etmezse yine bulana aittir. Şayet arazi sahibi definenin kendisine ait oldUğunu iddia etmekle beraber şahidi yok ve kendisi bulunan definenin evsafını tarif edemezse yemin etmek suretiyle alır. Bir kimsenin izni olmaksızın mülküne girip araştırma yapan ve neticede define bulan kişi bir hak talebinde bulunamaz. Bulunan define mülk sahibine aittir. Yukarda anlatıldıği şekilde. Şayet kişi arazi sahibinin izni ile girip araştırma ve çalışma neticesinde derine bulursa bulan kişi öncelikle derine hakkına sahip olur.

 

Madene gelince, maden, yerde oluşan ve toprak cinsinden olmayan maddelerdir. İster altın, gümüş, bakır gibi katı halde olsun ister kibrit ve petrol gibi sıvı halde olsun fark etmez. Böyle bir maddeyi istihsal eden kişi bunun onda birini ödemekle mükelleftir. Bu ödemenin vacibliğinin iki şartı vardır: Birincisi istihsal ettiği madde altın veya gümüş ise yabancı maddelerden tasfiye edildikten sonra net miktarının nisab olması gereklidir. Bu iki maddeden başka mal cinsinden ise değerinin nisab tutarında olması gereklidir. İkinci şart müstahsilin zekat mükelleflerinden olmasıdır. Şu halde müstahsil zimmi yani gayri müslim veya borçlu bir müslüman ise ona vacib değildir. İstihsal edilen maden ocağı birisinin mülkü içinde ise istihsal edilen maden, mülk sahibinindir. Başkası istihsal etse bile hüküm budur. Maden ocağı sahipsiz bir arazide ise elde edilen maden, müstahsiIin malıdır. Bu takdirde bunun kırk ta birini zekat olarak ödemesi gerekir. İstihsal ettiği mal altın veya gümüş olsun, başka maddeler olsun fark etmez.

 

Not: Derine ve madenle ilgili daha geniş bilgi isteyenler fıkıh kitabIarına müracaat etsinler. Dört mezhebin görüşü ile ilgili olup yukarda verilen bilgi El-Fıkıh Ala'l-Mezahibi'l-Arbaa adlı kıtabtan özetlenerek alınmıştır.