DEVAM: 4- BİR RİKAZ'A
(DEFİNE'YE) RASTLAYAN KİMSEYE AİT BAB
حدثنا
نَصْرُ بْنُ
عَلِيٍّ
الجَهْضَمِيُّ.
ثنا أَبُو
أَحْمَدَ
عَنْ
إِسْرَائِيلَ،
عَنْ
سِمَاكٍ،
عضنْ
عِكْرِمَةَ،
عضنِ ابْنِ عَبَّاسٍ؛
قَالَ: قَالَ
رَسُولُ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم: ((فِي
الرِّكَازِ
الخُمُسُ)).
(Abdullah) bin
Abbâs (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Rikâz'da (yâni defîne'de) humus vardır.»
Tahric: İbn-i Ebi
Şeybe ve Taberani de rivayet etmişlerdir. Diğer Kütüb•i Sitte'de buna
rastlamadım.
AÇIKLAMA: Rikaz: Define diye terceme ettiğim bu kelime ile
kasdedilen mana hususunda alimler arasında ihtilaf vardır. Şöyle ki; Malik,
Şafii ve cumhur bu kelimeyi İslam'dan önceki devirlere ait define manasına
yorumlamışlardır. Ebu Hanife, Sevri, Evzai ve başkaları ise bu kelimeyi yer
altındaki madenlere ve anılan definelere şümullü umumi bir manaya
yorumlamışlardır. Bu nedenle madenlerin de derine gibi humus yani beşte bir
nisbetindeki harc'a tabi olup olmadığı hususunda ihtilaf vardır.
Humus: Beşte
bir demektir. Rikaz'dan vergi olarak veya zekat olarak alınacak meblağ beşte
bir nisbetinde olduğu için bunda humus olduğu buyurulmuştur.
Tuhfe yazarı
Ebu Hureyre (r.a.)'ın hadisinin izahı bölümünde özetle şu bilgiyi verir:
İbnü'i•Esir, en-Nihaye'de: Rikiız, Hicaz halkı yanında cahiliyet devrine ait
define manasınadır. Irak halkı yanında ise madenler manasınadır.
Arap dili bu
iki manaya da müsaiddir. Çünkü madenler de defineler de yer altında gömülüdür.
Hadis ise birinci manaya gelmiştir. Define kolay ve bol yararlı oldugu için
bunun beşte birisinin ödenmesi vacib kılınmıştır, der
Cumhur, Malik
ve Şafii Rikaz'ı cahiliyet devrine ait define manasına yorumlayarak: Madenlerde
humus yoktur. Fakat bundan alınacak mal nisab mikdarına ulaşınca zekatı ödenir,
demişlerdir. Ebu Ubeyd ile Buhari'nin bildirdiklerine göre Ömer bin Abdilaziz
de böyle hükmetmiştir.
Hanefiler ise,
Rikaz'ı define ve madenlere şümu\lü bir manaya yorumlayarak: Defineler olsun,
madenler olsun bunların beşte bir hissesinin vergi olarak ödenmesi gerekir,
demişlerdir."
Gerek cumhürun
ve gerekse Hanefiler'in Rikaz kelimesinin yorumlanması hakkında gösterdikleri
deliller ve yek diğerine verdikleri cevablar hadis şerhlerinde etraflıca
anlatılmıştır. Arzu edenler buralara bakabilirler.
Rikaz.
cahiliyet devrine ait definedir, diyen cumhura göre bulunan defineden
çıkarılacak mal altın ve gümüş olabildiği gibi kıymetli eşya ve mücevherat da olabilir.
Ne olursa olsun humusu yani beşte bir nisbetindeki hissesi vergi olarak ödenir.
Şafii'ye göre definenin dinen rikaz sayılabilmesi için çıkarılacak malın altın
veya gümüş olması şarttır. Başka mallar bulunursa humusunun ödenmesi gerekmez.
RİKAZ'IN HUMUSU
KİMLERE VERİLİR?
el-Hafız:
Alimler rikaz'ın humusunun yani beşte bir nisbetindeki hissesinin verileceği
yer konusunda da ihtilaf etmişlerdir. Ebu Hanife, Malik ve Cumhur: Bu hisse
vergi olarak verilir ve müslümanların sosyal hizmetlerine harcanır,
demişlerdir. El-Müzeni de bu görüşü tercih etmiştir. Şafii'nin en sahih kavline
göre bu hisse zekatın müstehaklarına dağıtılır ve başka hizmetlere harcanamaz.
Ahmed'den ise anılan iki görüş yolunda iki rivayet vardır. Alimler rikazdan
humus'un ödenmesi için bir yıllık sürenin geçmesinin şart olmadığı hususu
üzerinde ittifak halindedirler, demiştir.
MADEN VE
RİKAZ'lN TARİFİ VE HÜKÜMLERİNE AİT DÖRT MEZHEBİN GÖRÜŞLERİ
1. Hanefi
mezhebine göre maden ve rikaz aynı manayı ifade ederler. O mana da şudur: Yer
altında bulunan maldır. İster altın ve gümüş gibi kıymetli cevherleri taşıyan
toprak ve benzeri maddeler halinde olsun, ister kafirlerin yere gömdükleri
hazine ve define şeklinde olsun fark etmez. Şu halde insan eliyle yere
gömülmeyip de Allah tarafından yer altında yaratılan ve kıymetli malları
taşıyan madenler de rikaz anlamı içine girer.
Bikazdan yani
define ve madenlerden ödenen humus zekat değildir.. Çünkü zekatın şartları
burda aranmaz.
Madenler üç
kısma aynlır, (1) Altın, gümüş, bakır ve demir gibi ateşle elde edilip
şekillendirileıl. (2) Petrol gibi sıvı halde olan. (3) Bunların dışında kalan.
Yani sıvı olmadığı gibi ateşin tesiri ile şekillendirilmeyen kısım. Mücevherat
ve yakutlar gibi.,
Madenlerin
birinci kısmına giren maddelerden elde edilecek malın humusun, yani beşte bir
nisbetindeki hissenin çıkarılıp müslümanların sosyal hizmetlerine harcanmak
üzere devlete vergi olarak ödenmesi gerekir. Kalan beşte dört nisbetindeki mala
gelince eğer kimsenin mülkiyeti altında olmayan bir arazide bulunmuş ise kalan
malın tamamı bunu bulana aittir. Anılan madende humusun vacib olabilmesi için
bulunan madende cahiliyet devrine ait bir alametin bulunması gereklidir. Yani o
malın kafirlere ait olduğunu kanıtlayıcı belirtilerin bulunması şarttır. Şayet İslamiyet
devirlerine ait olduğuna dair bir belirti bulunursa bulunan maden rikaz değil,
Lukata hükmüne tabidir. Yani yitik mal sayılır. Bunda humus gerekmez. Bunun
kafirlere veya müslümanlara ait olduğu hususunda şüphe hasıl olur da kesin bir
sonuç alınmazsa cahiliyet devrine ait olarak kabul edilir.
Anılan maden
kısmı belirli kimselerin mülkiyeti altında bulunan bir yerde bulunursa bunun
humusu ödenir ve kalanı o yerin sahibine aittir.
Evinde maden
veya define bulan kimsenin bunun humusunu ödemesi vacib değildir. Hepsi
kendisine aittir.
Yukarda
anlatılan madenlerin ikinci ve üçüncü kısımlarında vergi, harç ve zekat gibi
bir şeyin çıkarılması vacib değildir. Ancak sıvılardan cıva'da humus vacibtir.
Yer altında bulunan silahlar, araç ve gereçler, malzemeler ve ev eşyası da
define gibi humusa tabidir.
Denizden elde
edilen anber, inci ve balık gibi mallardan bir harç vacib değildir.
2. Şafii
mezhebine göre Rikaz: Cahiliyet devrine yani kafirler dönemine ait altın ve
gümüş definesidir. Defineden çıkarılan altın veya gümüş nisab mikdarı olunca
üzerinden bir yılın geçmesi süresi beklemeksizin humusunun yani beşte birinin
zekatın müstahaklarına ödenmesi gerekir. Defineden elde edilen altın veya
gümüşün sikkeli olması şart değildir. Kişi böyle bir defineyi yer altında değil
de üstünde bulursa buna rikaz denmez. Bu, lukata hükmüne tabidir.
Bulunan define
kafirlere aİt olmayıp, İslam dönemine ait olduğu anlaşılıyor ise bunun
sahibinin kim olduğu bilindiği takdirde sahibine teslim edilmesi gereklidir.
Sahibi ölmüş ise mirasçılarına verilir. Sahibi bilinmiyor ise Lükata hükmüne
tabidir. Keza bunun cahiliyet devrine mi, İslamiyet devrine mi ait olduğu
bilinmiyor ise gene lukata hükmüne tabidir. Bir kimse, kendi mülkünde bulunan
definenin kendisine ait olduğunu iddia ederse, define ona ait sayılır. Şayet
böyle bir iddiada bulunmazsa kendisinden önceki malikin
Maden ise Allah
tarafından bir yerde yaratılan bir şeyi ordan çıkarmakla elde edilen maldır.
Şer-i Şerif'te madenlerden yalnız altın ve gümüşten ödeme yapılır. Demir, bakır
ve kurşun gibi maddeler madenlerden istihsal edilmekle beraber bunlardan bir
ödeme yapılmaz. Madenlerden istihsal edilen maddelerin sıvısı, katısı, ateşin
etkisiyle şekilleneni veya başkası arasında bir fark yoktur. Madenlerden
istihsal edilen altın ve gümüş te vacib olan mikdar kırkta birdir. Yani altın
ve gümüşün zekatı nasıl kırkta bir ise madenlerden istİhsal edilen altın ve
gümüşün zekatı da kırkta birdir. İstihsal edilen altın ve gümüşün üzerinden bir
yılın geçmesi şartı yoktur. İstihsal edilir edilmez hemen zekatı ödenir.
3. Maliki
mezhebine göre, Rikaz: Cahiliyet devrine ait altın, gümüş ve diğer malların
definesidir. Bir definenin cahiliyet devrine mi, İslami bir devreye mi ait
olduğunda tereddüd edilirse cahi!iyet devrine ait olarak kabul edilir. Definede
çıkan mal altın olsun gümüş olsun başka malolsun bunun humusu, yani beşte biri
genel hizmetlere harcanmak üzere devlete verilir. Ancak defineye ulaşmak büyük
çalışmalar ve masraflarla gerçekleşirse bunun kırkta biri zekat olarak müstehaklarına
dağıtılır. Her iki takdirde elde edilecek malın nisab miktarını doldurması şart
değildir. Definenin kalan kısmı arazi sahibinin hakkıdır. Ancak arazi sahibinin
bunu miras yoluyla veya ihya etmek suretiyle sahip olması şarttır. Eğer arazi
sahibi bu yeri satın almak veya hibe yoluyla elde etmiş ise define bu yerin ilk
sahibinin hakkıdır.Şayet bu yer hiç kimsenin mülkiyetinde değil ise define,
bulan kişinin hakkıdır.
Müslümanların veya
zimmi, yani İslam memleketinde vatandaşlık hakkı verilmiş olan gayr-i
müslimlerin yere gömmüş oldUğU definelere gelince bu nevi define sahibleri veya
mirasçıları bilindiği takdirde onların hakkıdır. Kime ait oldUğU bilinmezse bu
nevi defineler Lukata yani yitik mal hükmüne tabidir. Bir yıl ilan edilir. Buna
rağmen sahibi çıkmazsa bulanın hakkıdır. Fakat bu nevi definelerin asırlarca
önceki devirlere ait olduğu bazı karine ve alametlerle anlaşılırsa, Lukata
hükmüne tabi değildir. Sahibleri bilinmeyen mallar gibi devlet hazinesine
konulur ve müslümanların genel hizmetlerine harcanır.
Maden ise
Allah'ın yerde ve toprakta yaratmış olduğu altın, gümüş demir, bakır ve kibrit
gibi maddelerdir. Maden Rikaz'dan tamamen ayrı bir şeydir. Madenden istihsal
edilecek madde altın veya gümüş ise nisab miktarına ulaşsın veya ulaşmasın
yıllanması beklenmeksizin zekat ödeme şartları tahakkuk edince zekatı ödenir.
Anılan madenin zekatı kırkta bir olup zekatın müstehaklarına dağıtılır.
4. Hanbeli
mezhebine göre Rikaz: Cahiliyet devrine ait definedir. Kafirlere ait olduğu
bilinen defineler rikaz sayıldığı gibi yer yüzünde bulunan ve onlara ait olduğu
bir takım alametlerle anlaşılan mallar da define hükmündedir. Fakat İslam
alameti bulunan veya hem küfür hem de İslam alameti bulunan defineler Rikaz
hükmüne tabi olmayıp Lukata hükmüne dahildir. Rikazı bulan şahıs bunun
humusunu, yani beşte birini umumi hizmetlere harcanmak üzere devlet hazinesine
teslim etmek zorundadır. Kişi defineyi kendi mülkünde veya sahipsiz bir arazide
bulursa humustan artan kısım kendisinin hakkıdır. Şayet başkasının arazisinde
ve akarında bulursa, arazi sahibi deHnenin kendisine ait olduğunu iddia etmezse
yine bulana aittir. Şayet arazi sahibi definenin kendisine ait oldUğunu iddia
etmekle beraber şahidi yok ve kendisi bulunan definenin evsafını tarif edemezse
yemin etmek suretiyle alır. Bir kimsenin izni olmaksızın mülküne girip
araştırma yapan ve neticede define bulan kişi bir hak talebinde bulunamaz.
Bulunan define mülk sahibine aittir. Yukarda anlatıldıği şekilde. Şayet kişi
arazi sahibinin izni ile girip araştırma ve çalışma neticesinde derine bulursa
bulan kişi öncelikle derine hakkına sahip olur.
Madene gelince,
maden, yerde oluşan ve toprak cinsinden olmayan maddelerdir. İster altın,
gümüş, bakır gibi katı halde olsun ister kibrit ve petrol gibi sıvı halde olsun
fark etmez. Böyle bir maddeyi istihsal eden kişi bunun onda birini ödemekle
mükelleftir. Bu ödemenin vacibliğinin iki şartı vardır: Birincisi istihsal
ettiği madde altın veya gümüş ise yabancı maddelerden tasfiye edildikten sonra
net miktarının nisab olması gereklidir. Bu iki maddeden başka mal cinsinden ise
değerinin nisab tutarında olması gereklidir. İkinci şart müstahsilin zekat
mükelleflerinden olmasıdır. Şu halde müstahsil zimmi yani gayri müslim veya
borçlu bir müslüman ise ona vacib değildir. İstihsal edilen maden ocağı
birisinin mülkü içinde ise istihsal edilen maden, mülk sahibinindir. Başkası
istihsal etse bile hüküm budur. Maden ocağı sahipsiz bir arazide ise elde
edilen maden, müstahsiIin malıdır. Bu takdirde bunun kırk ta birini zekat
olarak ödemesi gerekir. İstihsal ettiği mal altın veya gümüş olsun, başka
maddeler olsun fark etmez.
Not: Derine ve
madenle ilgili daha geniş bilgi isteyenler fıkıh kitabIarına müracaat etsinler.
Dört mezhebin görüşü ile ilgili olup yukarda verilen bilgi El-Fıkıh
Ala'l-Mezahibi'l-Arbaa adlı kıtabtan özetlenerek alınmıştır.