DEVAM: 17- (SEVAB
BAKIMINDAN) ŞEHİDLİK (HÜKMÜNDE) OLMASI UMULAN (ÖLÜM ÇEŞİTLERİ) BABI
حدّثنا
مُحَمَّدُ
بْنُ عِبْدِ
الْمَلِكِ بْنِ
أَبِي
الشَّوَارِبِ.
ثنا عِبْدِ
الْعَزِيْزِ
بْنُ
المُخْتَارِ.
ثنا سُهَيْلٌ
عَنْ
أَبِيهِ،
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ
عَنْ
الْنَّبِيِّ
صلى الله عليه
وسلم؛ أَنَّهُ
قَالَ: ((مَا
تَقُولُونَ
فِي
الشَّهِيدِ
فِيْكُمْ؟)). قَالوُا:
القَتْلُ فِي
سَبِيلِ
اللهِ. قَالَ: ((((إِنَّ
شُهَدَاءَ
أُمَّتِي
إِذاً
لَقَلِيلٌ.
مَنْ قُتِلَ
فِي سَبِيلِ
اللهِ،
فَهُوَ
شَهِيدٌ.
وَمَنْ مَاتَ
فِي سَبِيلِ
اللهِ،
فَهُوَ
شَهِيدٌ.
وَالْمَبْطُونُ
شَهِيْدٌ.
وَالْمَطْعُونُ)). قَالَ
سُهَيْلٌ:
وَأَخْبَرَنِي
عُبَيْدُ اللهِ
بْنُ
مِقْسُمٍ
عَنْ أَبِي
صَالِحٍ، وَزَادَ
فِيهِ
((وَالغَرَقُ
شَهيْدٌ)).
Ebû Hureyre
(r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (sahâbîlerine): «Şehîd hakkında siz kendi
aranızda ne dersiniz?» diye sordu. Onlar: (Şehidlik) Allah yolunda
öldürülmektir, dediler. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «O zaman benim
ümmetimin şehîdleri cidden azdır. Kim Allah yolunda (cihadda) katledilirse, o kimse şehîddir. Kim Allah
yolunda ölürse o kimse şehîddir. Karın hastalığıyla ölen kimse şehîddir ve veba
hastalığıyla ölen kimse şehîddir,» buyurdu.
Süheyl dedi ki:
Ubeydullah bin Mıksem, Ebû Salih'ten bana rivayet etti ve rivayetinde;
"Suda boğulan da şehîddir" ilâvesinde bulundu.
AÇIKLAMA: Cabir (r.a.)'ın hadisini Ebu Davud, Nesai, Malik ve İbn-i Hibban da
rivayet etmişlerdir. Ancak Ebu Davud'un rivayetinde AbduIlah bin Sabit
(Hadıyallahü anh)'ın hastalığı esnasında ziyaretine giden Resul-i Ekrem
(s.a.v.)'in bu arada bu hadisi buyurduğu ifade edilmektedir. Peygamber
(s.a.v.)'in bu hadisi hem Cabir'in hem de AbduIIah'ın hastalığı esnasında iki
ayrı zamanda buyurmuş olması mümkündür. Ebu Davud'un rivayetinde karın
hastalığıyla veya enkaz altında kalmak suretiyle ölenlerin de şehid hükmünde
olduğu beyan buyurulmuştur.
Hadiste geçen
bazı kelimeleri açıklayayım:
Cümü: Mecmu,
yani toplam demektir. Bu kelimenin kullanıldığı cümleden kasdedilen mana
karnında cenin bulunduğu halde ölen kadının da şehid hükmünde olmasıdır. Bir
kavle göre ise karnında cenin bulunduğu veya bakire olduğu halde ölen kadının
şehid hükmünde olmasıdır. Şu halde Cümü kelimesi ile kadının beraberindeki
bekarlık veya hamilelik hali kasdedilmiştir. Kadının bekarlığı veya karnındaki
cenin henüz kendisinden ayrılmamış olduğu için bu durum, toplam manasını ifade
eden Cümü kelimesiyle belirtilmiştir.
Garik: Suda
boğulan demektir.
Harik: Ateşte
yanarak ölen demektir.
Mecnüb:
Zatü'l-Cenb denilen hastalıkta ölen demektir.
Ebu Hureyre
(r.a.)'ın hadisini Müslim de rivayet etmiştir. Bu hadiste Mebtün yani karın
hastalığıyla veya savaşa katılmış iken düşman tarafından öldürülmeyip başka bir
nedenle ölen kimsenin de şehid hükmünde olduğu beyan buyurulmuştur. Karın
hastalığı, ishal, istiska ve benzeri hastalıklarla yorumlanmıştır.
Nesai ve
Ahmed'in rivayet ettikleri bazı hadislerde doğum hastalığıyla ölen kadının da
şehid hükmünde olduğu belirtilmiştir.
Yukarda
sayılanların dışında kalan bazı ölüm vukuatının da şehidlik hükmünde olduğuna
dair rivayetler vardır. Biz bu kadarını belirtmekle yetinelim ..
Nevevi, Ebu
Hüreyre (r.a.)'ın hadisinin izahı bölümünde özetle şöyle der:
"Allah yolunda
öldürülenin dışında kalan ve hadiste şehid olduğu bildirilen kimselerin
şehidliğinden maksad bunların şehidlik sevabına kavuşmalarıdır. Ama dünyada
bunlar hakkında şehid işlemi görülmez. Yani bunların cenazeleri yıkatılır ve
cenaze namazları kılınır. Techiz ve tekfin gibi cenaze işleri bakımından diğer
müslümanlar hükmündedir. Alimler böyle demişlerdir.
Şehidler üç
kısma ayrılır:
1. Dünya ve
ahiret bakımından şehid sayılanlar. Bunlar kafirlerle yapılan savaş esnasında
öldürülen kimselerdir.
2. Ahiret
bakımından şehid olmakla beraber dünya hükümleri bakımından şehid
sayılamayanlardır. Bunlar burada sayılan kimselerdir.
3. Dünya
hükümleri bakımından şehid sayılmakla beraber ahirette şehid hukmünde
olmayanlardır. Bunlar ise savaştan kaçarken öldürülen veya ganimet malında
hiyanet eden gazidir."