24- (ALLAH YOLUNDA)
CİHADA GİDENLERİ UĞURLAMAK VE ONLARLA VEDALAŞMAK BABI
حدّثنا
جَعْفَرُ
بْنُ
مُسَافِرٍ.
ثنا أَبُو اْلأَسْوَدِ.
ثنا ابْنُ
لَهِيعَةَ،
عَنْ زَبَّانَ
بْنِ
فَائِدٍ،
عَنْ سَهْلِ
بْنِ أَنَسٍ،
عَنْ
أَبِيهِ،
عَنْ رَسُولِ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم قَالَ: ((لأَنْ
أُشَيِّعَ
مُجَاهِداً
فِي سَبِيلِ
اللهِ
فَأَكُفَّهُ
عَلَى
رَحْلِهِ، غَدْوَةً
أَوْ
رَوْحَةً،
أَحَبُّ
إِليَّ مِنَ
الْدُّنْيَا
وَمَا
فِيْهَا)).
في الزوائد:
في إسناده ابن
لهيعة وشسخة زبان
بْنُ فائدة،
وهما ضعيفان.
Muâz bin Enes
(el-Cühenî) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «(And olsun ki) Allah yolunda cihâda giden
birisini uğurlayıp da sabahtan öğleye veya öğleden akşama kadar olan zamandan
bir sürece onun eşyasına nezâret etmem bana dünyadan ve dünyadaki bütün
şeylerden daha sevimlidir.»
Not: Zevaid'de
şöyle denilmiştir: Bunun senedinde İbn-! Lehia ve onun şeyhi Zebban bin Faid
vardır. Bunların ikisi de zayıftır.
AÇIKLAMA: 2826’da