SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’L-CİHAD

<< 2845 >>

DEVAM: 31- (SAVAŞTA) DÜŞMAN ÜLKESİNDE (BİNALARI, AĞAÇLARI VE ZİRAATLARI) YAKTIRMAK BABI

 

حدّثنا عِبْدُ اللهِ بْنُ سَعِيْدٍ. ثنا عُقْبَةُ بْنُ خَالِدٍ عَنْ عُبَيْدِ اللهِ، عَنْ نَافِعٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ؛ أَنَّ الْنَّبِيَّ صلى الله عليه وسلم حَرَّقَ نَخْلَ بَنِي النُضَيْرِ، وَقَطَعَ. وَفِيهِ يَقُولُ شَاعِرُهُمْ: فَهَانَ عَلَى سَرَاةَ بَنِي لُؤَيٍّ حَرِيْقٌ بِالْبُوَيْرَةِ مُسْتَطِيرٌ

 

İbn-i Ömer (r.a.)'dan; Şöyle demiştir: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (muhasara esnasında) Beni Nâdir'in yaş hurma ağaçlarını (savaş gereği olarak) yaktırdı ve kestirdi. Onların (durumunu dile getiren Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in şâiri Hassan bin Sabit (r.a.);Beni Nadir yahüdîlerinin hurmalığı olan) el-Buveyre (mevkiin)deki yaygın olan yangın (mu'min olan) Kureyş eşrafına kolayca gerçekleşti" şiirini bu olay hakkında söyledi.

 

 

AÇIKLAMA:     İbn-i Ömer (r.a.)'ın ilk hadisi Kütüb-i Sitte'nin hepsinde rivayet edilmiştir. İkinci hadis Buhari ve Müslim' de de rivayet olunmuştur.

İkinci hadisteki şiirin Resül-i Ekrem (s.a.v.)'in şairi Hassan bin Sabit (r.a.) tarafından söylendiği Buhari ve Müslim'in rivayetinde belirtilmiştir. Bu itibarla İbn-i Ömer (r.a.)'ın müellifimizin rivayetindeki "Onların şairi" ifadesini Buhari ile Müslim'in rivayetlerine uygun olarak terceme etmeye çalıştım. Hassan bin Sabit (r.a.)'a "Onların şairi" demekten maksad onlar hakkında şiir yazarı olmasındandır. Yoksa sanıldığı gibi Beni Nadir yahüdilerinden olan şair manası kasdedilmemiştir.

 

 

BENİ NADİR YAHUDİLERİ HAKKINDA ÖZLÜ BİLGİ

 

Medine-i Münevver e' de üç kısım yahüdiler vardı: Beni Nadir, Beni Kurayza ve Beni Kaynuka. Bunların bazısı Medine-i Münevvere içinde, bir kısmı da civarında ikamet ediyordu. Beni Nadir ile Beni Kurayza yahüdilerinin müstahkem yurtları Medine-i Münevver e' ye yaklaşık 10 kilometre mesafede idi. Resülullah (s.a.v.) hicret buyurduğu zaman bunlarla ayrı ayrı andlaşma akdetmişti. Andlaşmada yahüdilere can ve mal emniyeti verilmişti. Buna karşılık gerektiğinde yahüdiler maddi yardımda bulunmayı taahhüt etmişlerdi. Peygamber (s.a.v.), Amir oğullarından iki kişinin diyetini, yani kan bahasını ödemek için Beni Nadir'den yardım istemek için bunların yurtlarına gitmişti. Beraberinde bir kaç sahabi vardı. Peygamber (s.a.v.) bunlardan yardım isteyince başlangıçta yahüdiler yardım etmeyi kabullendiler ve görüşme esnasında yahüdiler birer birer Peygamber (s.a.v.)'in yanından ayrılmaya başladılar. Daha sonra Peygamber (s.a.v.) hakkında bir suikasd düzenlemeye başladılar. Bir duvarın dibinde oturan Resül-i Ekrem (s.a.v.)'in üzerine damdan bir taş atıp öldürmeyi planladılar. Ama Cebrail (Aleyhisselam) onların planını derhal Resül-i Ekrem (s.a.v.)'e bildirince Resül-i Ekrem (s.a.v.), beraberindeki sahabileriyle hemen orayı terkedip Medine-i Münevvere'ye salimen döndüler.

 

İbn-i Sa'd'ın rivayetine göre Resül-i Ekrem (s.a.v.) bunların menfür suikasdlerini sahabilerine bildirdi ve Beni Nadir'e on gün mehil vererek bu süre içinde bölgeyi terketmelerini, aksi takdirde öldürüleceklerine Muhammed bin Mesleme aracılığıyla ilgililere tebliğatta bulundu. Beni Nadir yahüdileri ilk günlerde göç etmeye hazırlandılar ise de Medine ' deki münafıkların destekleme vaadine kapılarak gitmemeye karar verdiler. Sonra bu kararı Peygamber (s.a.v.)'e duyurarak: Biz yurdumuzu terketmeyeceğiz. Elinden ne gelirse yap. Biz buna karşı koymaya hazırız, diyerek üstelik meydan okudular. Bunun üzerine Peygamber (Aleyhi'ssalatü ve's-selam), yahüdilere karşı savaş ilan ederek Beni Nadir üzerine yürüdü. Onların yurtları on beş veya yirmi beş gün muhasara altında tutuldu. Ne Medine'deki münafıklar, ne de Beni Kurayza yahüdilerin onların yardımına geldi. İşte bu muhasara esnasında düşmanın siper etmesi kuvvetle muhtemelolan hurma bahçelerinin yakılması ve ağaçlarının kesilmesi savaş gereği olarak emredildi. Ağaçlar yakılıp kesilince yahudiler; Ey Muhammed! Sen halkı fesattan menettiğini iddia ediyorsun. Ama kendin yaş hurma ağaçlarını yaktınp kestiriyorsun, diye bağırıp çağırdılar. Onların çıkardıkları feryad üzerine bazı müslümanların kalbIerine de şüphe ve tereddüd girmişti. Yahudileri cevablamak ve müslümanların kalbine gelen şüpheyi gidermek üzere birinci hadiste anılan ayet indirildi. Ayetin tamamının meali şöyledir: "Herhangi hurma ağacını kestinizse veya kökleri üzerine dikili bıraktmızsa (bu hareketiniz) hep Allah'ın izniyledir ve fasıklan perişan etmek içindir." (Haşr 5)  Bu ayet-i kerime hakkında geniş bilgi edinmek için tefsir kitabIarına müracaat edilmelidir.

 

Dehşet verici muhasaranın devam etmesi karşısında dayanamayan yahudiler Resül-i Ekrem (s.a.v.)'den bölgeyi terk etmek için güvence istediler. Resul-i Ekrem (s.a.v.) de onlara güvence verdi. Bunun üzerine muhasaraya son verildi ve yahudiler beraberlerinde götürebildikleh eşyalarla bölgeyi terkettiler. Bir kısmı Şam'a, bir kısmı da Filistin'e gidip yerleştiler.

 

HADİSTEN ÇIKARILAN HÜKÜM

 

Nevevi bu hadisin izahı bölümünde özetle şöyle der: "Bu hadis, savaş esnasında kafir düşmanların yaş ağaçlarını kesmenin ve yakmanın caizliğine delalet eder. El-Kasım oğlu Abdurrahman, Nafi Mevla İbn-i Ömer, Malik, Sevri, Ebu Hanife, Şafii, Ahmed, İshak ve Cumhur bu hadisle amel etmişlerdir. Ebu Bekr-i Sıddik, el-Leys bin Sa'd, Ebu Sevr ve Evzai ise bunun caiz olmadığını söylemişlerdir."

 

Avnü'l-Mabüd yazarı da Sübülü's-Selam'dan naklen şu bilgiyi verir: "Cumhur, savaşta düşmanm yurdunu yakıp yıkmanın caizliğine hükmetmiştir. Evzai ile Ebu Sevr ise bunun yasaklığma hükmederek, Ebu Bekr-i Sıddik (r.a.)'ın kendi askerlerine böyle bir şey yapmamalarmı tavsiye etmesini delil göstermişlerdir. Ancak cumhur onlara şöyle cevab vermiştir: Ebu Bekir (r.a.) asker gönderdiği ülkenin müslümanlarm eline geçeceğini bildiği ve bu inançta olduğu için anılan tavsiyede bulunmuştu."