DEVAM: 31- (SAVAŞTA)
DÜŞMAN ÜLKESİNDE (BİNALARI, AĞAÇLARI VE ZİRAATLARI) YAKTIRMAK BABI
حدّثنا
عِبْدُ اللهِ
بْنُ
سَعِيْدٍ. ثنا
عُقْبَةُ
بْنُ خَالِدٍ
عَنْ
عُبَيْدِ
اللهِ، عَنْ
نَافِعٍ،
عَنِ ابْنِ
عُمَرَ؛
أَنَّ
الْنَّبِيَّ
صلى الله عليه
وسلم حَرَّقَ
نَخْلَ بَنِي
النُضَيْرِ،
وَقَطَعَ.
وَفِيهِ
يَقُولُ
شَاعِرُهُمْ: فَهَانَ
عَلَى
سَرَاةَ
بَنِي
لُؤَيٍّ حَرِيْقٌ
بِالْبُوَيْرَةِ
مُسْتَطِيرٌ
İbn-i Ömer
(r.a.)'dan; Şöyle demiştir: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (muhasara
esnasında) Beni Nâdir'in yaş hurma ağaçlarını (savaş gereği olarak) yaktırdı ve
kestirdi. Onların (durumunu dile getiren Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'in şâiri Hassan bin Sabit (r.a.);Beni Nadir yahüdîlerinin hurmalığı
olan) el-Buveyre (mevkiin)deki yaygın olan yangın (mu'min olan) Kureyş eşrafına
kolayca gerçekleşti" şiirini bu olay hakkında söyledi.
AÇIKLAMA: İbn-i Ömer (r.a.)'ın ilk hadisi Kütüb-i Sitte'nin hepsinde rivayet
edilmiştir. İkinci hadis Buhari ve Müslim' de de rivayet olunmuştur.
İkinci
hadisteki şiirin Resül-i Ekrem (s.a.v.)'in şairi Hassan bin Sabit (r.a.)
tarafından söylendiği Buhari ve Müslim'in rivayetinde belirtilmiştir. Bu
itibarla İbn-i Ömer (r.a.)'ın müellifimizin rivayetindeki "Onların
şairi" ifadesini Buhari ile Müslim'in rivayetlerine uygun olarak terceme
etmeye çalıştım. Hassan bin Sabit (r.a.)'a "Onların şairi" demekten
maksad onlar hakkında şiir yazarı olmasındandır. Yoksa sanıldığı gibi Beni
Nadir yahüdilerinden olan şair manası kasdedilmemiştir.
BENİ NADİR
YAHUDİLERİ HAKKINDA ÖZLÜ BİLGİ
Medine-i
Münevver e' de üç kısım yahüdiler vardı: Beni Nadir, Beni Kurayza ve Beni
Kaynuka. Bunların bazısı Medine-i Münevvere içinde, bir kısmı da civarında
ikamet ediyordu. Beni Nadir ile Beni Kurayza yahüdilerinin müstahkem yurtları
Medine-i Münevver e' ye yaklaşık 10 kilometre mesafede idi. Resülullah (s.a.v.)
hicret buyurduğu zaman bunlarla ayrı ayrı andlaşma akdetmişti. Andlaşmada
yahüdilere can ve mal emniyeti verilmişti. Buna karşılık gerektiğinde yahüdiler
maddi yardımda bulunmayı taahhüt etmişlerdi. Peygamber (s.a.v.), Amir
oğullarından iki kişinin diyetini, yani kan bahasını ödemek için Beni Nadir'den
yardım istemek için bunların yurtlarına gitmişti. Beraberinde bir kaç sahabi
vardı. Peygamber (s.a.v.) bunlardan yardım isteyince başlangıçta yahüdiler
yardım etmeyi kabullendiler ve görüşme esnasında yahüdiler birer birer
Peygamber (s.a.v.)'in yanından ayrılmaya başladılar. Daha sonra Peygamber
(s.a.v.) hakkında bir suikasd düzenlemeye başladılar. Bir duvarın dibinde
oturan Resül-i Ekrem (s.a.v.)'in üzerine damdan bir taş atıp öldürmeyi
planladılar. Ama Cebrail (Aleyhisselam) onların planını derhal Resül-i Ekrem
(s.a.v.)'e bildirince Resül-i Ekrem (s.a.v.), beraberindeki sahabileriyle hemen
orayı terkedip Medine-i Münevvere'ye salimen döndüler.
İbn-i Sa'd'ın
rivayetine göre Resül-i Ekrem (s.a.v.) bunların menfür suikasdlerini
sahabilerine bildirdi ve Beni Nadir'e on gün mehil vererek bu süre içinde
bölgeyi terketmelerini, aksi takdirde öldürüleceklerine Muhammed bin Mesleme
aracılığıyla ilgililere tebliğatta bulundu. Beni Nadir yahüdileri ilk günlerde
göç etmeye hazırlandılar ise de Medine ' deki münafıkların destekleme vaadine
kapılarak gitmemeye karar verdiler. Sonra bu kararı Peygamber (s.a.v.)'e duyurarak:
Biz yurdumuzu terketmeyeceğiz. Elinden ne gelirse yap. Biz buna karşı koymaya
hazırız, diyerek üstelik meydan okudular. Bunun üzerine Peygamber
(Aleyhi'ssalatü ve's-selam), yahüdilere karşı savaş ilan ederek Beni Nadir
üzerine yürüdü. Onların yurtları on beş veya yirmi beş gün muhasara altında
tutuldu. Ne Medine'deki münafıklar, ne de Beni Kurayza yahüdilerin onların
yardımına geldi. İşte bu muhasara esnasında düşmanın siper etmesi kuvvetle
muhtemelolan hurma bahçelerinin yakılması ve ağaçlarının kesilmesi savaş gereği
olarak emredildi. Ağaçlar yakılıp kesilince yahudiler; Ey Muhammed! Sen halkı
fesattan menettiğini iddia ediyorsun. Ama kendin yaş hurma ağaçlarını yaktınp
kestiriyorsun, diye bağırıp çağırdılar. Onların çıkardıkları feryad üzerine bazı
müslümanların kalbIerine de şüphe ve tereddüd girmişti. Yahudileri cevablamak
ve müslümanların kalbine gelen şüpheyi gidermek üzere birinci hadiste anılan
ayet indirildi. Ayetin tamamının meali şöyledir: "Herhangi hurma ağacını
kestinizse veya kökleri üzerine dikili bıraktmızsa (bu hareketiniz) hep
Allah'ın izniyledir ve fasıklan perişan etmek içindir." (Haşr 5) Bu ayet-i kerime hakkında geniş bilgi edinmek
için tefsir kitabIarına müracaat edilmelidir.
Dehşet verici
muhasaranın devam etmesi karşısında dayanamayan yahudiler Resül-i Ekrem
(s.a.v.)'den bölgeyi terk etmek için güvence istediler. Resul-i Ekrem (s.a.v.)
de onlara güvence verdi. Bunun üzerine muhasaraya son verildi ve yahudiler
beraberlerinde götürebildikleh eşyalarla bölgeyi terkettiler. Bir kısmı Şam'a,
bir kısmı da Filistin'e gidip yerleştiler.
HADİSTEN
ÇIKARILAN HÜKÜM
Nevevi bu
hadisin izahı bölümünde özetle şöyle der: "Bu hadis, savaş esnasında kafir
düşmanların yaş ağaçlarını kesmenin ve yakmanın caizliğine delalet eder.
El-Kasım oğlu Abdurrahman, Nafi Mevla İbn-i Ömer, Malik, Sevri, Ebu Hanife,
Şafii, Ahmed, İshak ve Cumhur bu hadisle amel etmişlerdir. Ebu Bekr-i Sıddik,
el-Leys bin Sa'd, Ebu Sevr ve Evzai ise bunun caiz olmadığını
söylemişlerdir."
Avnü'l-Mabüd yazarı
da Sübülü's-Selam'dan naklen şu bilgiyi verir: "Cumhur, savaşta düşmanm
yurdunu yakıp yıkmanın caizliğine hükmetmiştir. Evzai ile Ebu Sevr ise bunun
yasaklığma hükmederek, Ebu Bekr-i Sıddik (r.a.)'ın kendi askerlerine böyle bir
şey yapmamalarmı tavsiye etmesini delil göstermişlerdir. Ancak cumhur onlara
şöyle cevab vermiştir: Ebu Bekir (r.a.) asker gönderdiği ülkenin müslümanlarm
eline geçeceğini bildiği ve bu inançta olduğu için anılan tavsiyede
bulunmuştu."