DEVAM: 35- NEFEL (YANİ
MÜCAHİD'E GANİMETTEKİ PAYINDAN FAZLA OLARAK VERİLEN MALl BAB!
حدّثنا
عَلِيُّ بْنُ
مُحَمَّدٍ.
ثنا وَكِيْعٌ
عَنْ
سُفْيَانَ،
عَنْ عِبْدِ
الْرَّحْمِنِ
بْنِ
الْحَرَثِ
الزُّرَقِيِّ،
عَنْ
سُلَيْمَانَ
بْنِ مُوسَى،
عَنْ مَكِحُولٍ،
عَنْ أبِي
سَلاَّمٍ
الأَعْرَجِ،
عَنْ أَبِي
أُمَامَةَ،
عَنْ
عُبَادَةَ بْنِ
الصَّامِتِ؛
أَنَّ
الْنَّبِيَّ
صلى الله عليه
وسلم
نَفَّلَ، فِي
الْبَدْأَةِ،
الرُّبُعَ،
وَفِي
الرَّجْعَةِ،
الثُّلُثَ.
Ubâde bin es-Sâmit
(r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) savaş
seferinin başlangıcında (bir müfrezenin kazandığı ganimetin) dörtte birini ve
savaş dönüşünde (bir müfrezenin kazandığı ganimetin) üçte birini nefel olarak
(o müfrezeye) verdi.
AÇIKLAMA: Habib (r.a.)'ın hadisini Ebu Davud ve Ahmed de rivayet etmişlerdir. Ubade
(r.a.)'ın hadisini Tirmizi ve Ahmed de rivayet etmişlerdir.
Ubade'nin
hadisinde bulunan "Bed'e" ve "Rac'a" kelimeleri ile hadisin
izahı hakkmda Hattabi şu bilgiyi verir: Bed'e: Savaş seferinin başlangıcı
demektir. Ordu savaş seferine çıktığı zaman bir askeri müfreze (kumandanın
emriyle) ordudan ayrılarak bir düşman kuvvetine saldırıp ganimet elde ettiği
zaman, bunun dörtte biri o müfrezeye olurdu ve kalan dörtte üçünde diğer
askerler de onlara ortak olurdu. Savaştan dönüldüğü zaman bir askeri müfreze
(kumandanın izniyle) tekrar geriye gider düşmana saldırır ve ganimet malını
elde ederse, bu kere kazandıkları ganimetin üçte biri o müfrezeye olurdu ve
kalan üçte ikisinde diğer askerler de onlara ortak kılınırdi. Savaş dönüşü
tekrar geriye gidip tekrar savaşan müfrezeye hisselerinden ayrı olarak daha
fazla mükafat verilmesinin sebebi ise savaştan sonra tekrar düşmanla savaşmaya
gitmekte zorluğun bulunmasıdır. Çünkü düşman başlangıçta gMil avlanabilir.
Fakat savaş bitiminde derlenip toplanır ve dikkatli olur.
Habib (r.a.)'ın
hadisine göre böyle bir müfreze düşmana hücum ederse elde ettiği ganimet
malından, önce humus yani beşte bir hisse çıkarılır. Sonra kalanın üçte biri o
müfrezeye hisselerinden ayrı olarak verilirdi. Humus olarak önceden ayırd
edilen meblağ Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in emrine tahsis edilirdi.
Habib'in hadisi
ile Ubade'nin hadisi arasında bir ihtilaf yoktur. Nitekim Ebu Davud'un bir
rivayetinde Habib, Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in mücahidlere savaş dönüşünde elde
ettikleri ganimetin üçte birini nefel olarak verdiğini ifade etmekle Ubade'nin
hadisinin bir benzerini rivayet etmiş olur. Ancak bu nevi ganimet malından,
önce humus hissesinin çıkarıldığına dair Habib'in hadisinde bulunan kayıt,
Ubade'nin hadisinde yoktur.
BU İKİ HADİSTEN
ÇIKARILAN ÖZET ŞUDUR:
Gerek savaş
seferinin başlangıcında ve gerekse savaş dönüşü esnasında bir askeri müfreze
düşmanla savaşıp ganimet malını elde ettiği zaman bunun beştebir nisbetindeki
hisse diğer ganimetlerde olduğu gibi Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in emrine tahsis
edilirdi. Bu hisse çıkarıldıktan sonra müfreze savaş seferinin başlangıcında
bunu elde ettiği takdirde dörtte biri ve savaş dönüşü elde ettiği takdirde üçte
biri nefel olarak, yani tüm ganimet malındaki belirli hisselerinden ayrı olarak
verilirdi. Yerde kalan mikdar ise bütün askerler arasında ve diğer ganimet malı
me yanında taksim edilirdi.
Nefel denilen
ikramın ganimetin aslından mı, yoksa belirli bir hissesinden mi verildiğine
dair ilmi görüşler: Nevevi. Müslim'in şerhinde şöyle der: "Nefel, yani
mücahidIerin bir kısmına hisselerinden fazla olarak ganimetten bir şeyin
verilmesinin meşruluğu hususunda alimlerin icma'ı vardır. Ancak hisse dışı
verilen nefel'in nereden verileceği noktasında ihtilaf vardır: Bir kavle göre
bu meblağ ganimet malının tümünden ve taksimattan önce verilir. İkinci kavle
göre ganimetten humus, yani beştebir nisbetindeki hisse çıkarıldıktan sonra
gazilere verilmek üzere kalan meblağdan ödenir. Üçüncü kavle göre ganimetten
çıkarılan beştebir nisbetindeki hissenin beşte birinden ödenir. Yani devlet
başkanının emrine tahsis edilen meblağdan ödenir. Şafii'den bu üç görüş de
nakledilmiştir. Bu üç görüşün her birisi birer cemaatten nakledilmiştir. Bizce en
sıhhatli görüş sonuncu görüştür. Yani nefel, devlet başkanının emrine verilen
ganimetin beşte birinin beşte birinden ödenmesi görüşüdür. Ebu Hanife, Malik,
İbnü'l-Müseyyeb ve diğer bir grub alim de bu görüşü benimsemiştir. Ganimetin
tümünden verilir, diyenler arasında Hasan-i Basri, Evzai, Ahmed, Ebu Sevr ve
başkaları bulunur. Hisse dışı verilen nefel, ancak üstün başarı ve güzel
yararlar sağlayan mücahidlere verilir."
Ganimet malının
tümü hakkında şunu da belirteyim: Düşmanla yapılan savaş neticesinde elde
edilen ganimet malının humus, yani beşte biri Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in emrine
verilirdi. Resul-i Ekrem (s.a.v.) de bunu beş paya bölerdi. Bir hisse zatının
emrine tahsis edilirdi. İkinci hisse O'nun yakınlarına verilirdi. Üçüncü hisse
yetimlere aitti. Dördüncü hisse fakirlere idi. Beşinci hisse de yolda
kalmışlara tahsis edilirdi. Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in vefatından sonra zatına
ve yakınlarına ait hisseler de diğer üç sınıfa verilmeye başlanmıştır. Enfal
suresinin 41. ayeti bu konu hakkındçı,dır.
Hattabi, Habib
(r.a.)'ın hadisinin şerh in. de şu bilgiyi de verir:
Bu hadis, humus
hissesi çİkarıldıktan sonra kalan meblağ üçte bir oranında nefel verildiğine
delalet eder. Bazı mücahidlere hisseleri dışında nefel olarak verilecek mikdar
hakkında alimler ihtilM etmişlerdir: Mekhul ve Evzai bu meblağ üçtebir
oranından fazla olamaz, demişlerdir. Şafii ise: Nefel olarak verilecek mikdar
hakkında bir tahdid ve sınırlama yoktur. Bunun takdiri devlet başkanının
ietihad ve görüşüne aittir, demiştir.