DEVAM: 35- NEFEL (YANİ
MÜCAHİD'E GANİMETTEKİ PAYINDAN FAZLA OLARAK VERİLEN MALl BAB!
حدّثنا
عَلِيُّ بْنُ
مُحَمَّدٍ.
ثنا أَبُو الحُسَيْنِ.
ثنا رَجَاءُ
بْنُ أَبِي
سَلَمَةَ. ثنا
عَمْرُو بْنُ
شُعَيْبٍ
عَنْ
أَبِيهِ،
عَنْ
جَدِّهِ؛
قَالَ: لاَ نَفَلَ
بَعْدَ
رَسُولِ
اللهِ صلى
الله عليه وسلم.
يَرُدُّ
الْمُسْلِمُونَ
قَوِيَّهَمْ عَلَى
ضَعِيْفِهِمْ.
قَالَ:
رَجَاءٌ:
فَسَمِعْتُ
سُلَيْمَانَ
بْنُ مُوسَى
يَقُولُ: لَهُ:
حدَّثَنِي
مَكْحُولٌ
عَنْ حَبِيبِ
بْنِ مَسْلَمَةَ؛
أَنَّ
الْنَّبِيَّ
صلى الله عليه
وسلم نَفَّلَ،
فِي
البَدأَةِ،
الْرُّبُعَ؛
وَحِينَ
قَفَلَ،
الثُّلُثَ,
فَقَالَ
عَمْرُو: أُحَدُّثُكَ
عَنْ أَبِي
عَنْ
جَدِّين،
وَتُحَدِّثُنِي
عَنْ
مَكْحُولٍ؟!
في الزوائد:
إسناده حسن.
Amr bin Şımyb'in
dedesi (Abdullah bin Amr bin Âs) (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in vefatın) dan sonra nefel (yâni mücâhid'e
hissesinden fazla bir şey vermek) yoktur. (Mücâhid) müslümanların kuvvetlileri
(kazandıkları ganimetleri) zayıflarına (da hisseleri nisbetinde) verirler.
Not: Bu hadisin
senedinin hasen olduğu Zevaid'de belirtilmiştir.
AÇIKLAMA: Bu hadis Zevaid nevindendir. Amr bin Şuayb'ın dedesi Abdullah bin Amr bin
el-As (r.a.)'dır. Amr'ın buradaki rivayetine göre nefel, yani herhangi bir
mücahid'e hissesinden fazla olarak bir şey vermek Resül-i Ekrem (s.a.v.)'e
mahsustur. O'ndan başka hiçbir kumandan veya devlet başkanı böyle bir yetkiye
sahip degildir. Hadisteki "Müslümanların kuvvetlileri. .. "
cümlesinden kasdedilen mana şudur: Askerler kumandanla beraber düşmanla savaşa
çıktıkları ve askerlerin kuvvetlileri mu harebe ettikleri zaman elde ettikleri
ganimet kuvvetliler ile zayıflar arasında taksim edilir ve savaşa çıkanların
hepsi ganimette ortak olurlar.
Amr bin Şuayb,
dedesinden bu mealdeki hükmü rivayet edince Süleyman bin Müsa da Peygamber
(s.a.v.)'in mücahidlere nefel olarak dağıttığı mikdarın oranını beyan eden
Habib bin Mesleme'nin hadisini Mekhül'den rivayet etmiş. Fakat Amr; Ben sana
babam aracılığıyla dedemden hadis rivayet ediyorum. Sen (hala) bana, MekhuI'den
rivayette bulunuyorsun? demekle Süleyman'ın rivayetine karşı çıkmıştır.
Sindi: A mr'
ın, kendisinin rivayet ettiği hüküm ile Süleyman'ın rivayet ettiği hüküm ve
hadisler arasında bir muhalefet ve çelişki bulunduğunu sandığı için bu çıkışı
yaptığı kanaatındayım. Böyle bir zan yoksa çıkış yapmaması gerekirdi. Çünkü iki
hadis ve ihtiva ettikleri hükümler arasında bir çelişki yoktur. Bana öyle
geliyor ki, Amr bir çelişki olduğu zannıyla böyle çıkışmıştır, der.
Çelişki
olmaması şu nedenledir: Amr, nefel işinin Peygamber (s.a.v.)'e mahsüs olduğunu
ve başkasının böyle bir şeye yetkili olmadığını rivayet edince, Süleyman bin
Musa da Peygamber (s.a.v.)'in bazı mücahidlere verdiği nefel'in oranını beyan
eden hadisi rivayet etmiştir.
Nefel
hakkındaki ilmi görüşleri bundan önceki hadislerin izahı esnasında verdim.
Oradaki bilgiye sadece şunu ilave edeyim: Amr bin Şuayb'e göre Nefel işi
Peygamber (s.a.v.)'e mahsustur. Başkası böyle bir şeye yetkili değildir.