SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’L-CİHAD

<< 2853 >>

DEVAM: 35- NEFEL (YANİ MÜCAHİD'E GANİMETTEKİ PAYINDAN FAZLA OLARAK VERİLEN MALl BAB!

 

حدّثنا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ. ثنا أَبُو الحُسَيْنِ. ثنا رَجَاءُ بْنُ أَبِي سَلَمَةَ. ثنا عَمْرُو بْنُ شُعَيْبٍ عَنْ أَبِيهِ، عَنْ جَدِّهِ؛ قَالَ: لاَ نَفَلَ بَعْدَ رَسُولِ اللهِ صلى الله عليه وسلم. يَرُدُّ الْمُسْلِمُونَ قَوِيَّهَمْ عَلَى ضَعِيْفِهِمْ. قَالَ: رَجَاءٌ: فَسَمِعْتُ سُلَيْمَانَ بْنُ مُوسَى يَقُولُ: لَهُ: حدَّثَنِي مَكْحُولٌ عَنْ حَبِيبِ بْنِ مَسْلَمَةَ؛ أَنَّ الْنَّبِيَّ صلى الله عليه وسلم نَفَّلَ، فِي البَدأَةِ، الْرُّبُعَ؛ وَحِينَ قَفَلَ، الثُّلُثَ, فَقَالَ عَمْرُو: أُحَدُّثُكَ عَنْ أَبِي عَنْ جَدِّين، وَتُحَدِّثُنِي عَنْ مَكْحُولٍ؟!

 

في الزوائد: إسناده حسن.

 

Amr bin Şımyb'in dedesi (Abdullah bin Amr bin Âs) (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in vefatın) dan sonra nefel (yâni mücâhid'e hissesinden fazla bir şey vermek) yoktur. (Mücâhid) müslümanların kuvvetlileri (kazandıkları ganimetleri) zayıflarına (da hisseleri nisbetinde) verirler.

 

Not: Bu hadisin senedinin hasen olduğu Zevaid'de belirtilmiştir.

 

 

AÇIKLAMA:     Bu hadis Zevaid nevindendir. Amr bin Şuayb'ın dedesi Abdullah bin Amr bin el-As (r.a.)'dır. Amr'ın buradaki rivayetine göre nefel, yani herhangi bir mücahid'e hissesinden fazla olarak bir şey vermek Resül-i Ekrem (s.a.v.)'e mahsustur. O'ndan başka hiçbir kumandan veya devlet başkanı böyle bir yetkiye sahip degildir. Hadisteki "Müslümanların kuvvetlileri. .. " cümlesinden kasdedilen mana şudur: Askerler kumandanla beraber düşmanla savaşa çıktıkları ve askerlerin kuvvetlileri mu harebe ettikleri zaman elde ettikleri ganimet kuvvetliler ile zayıflar arasında taksim edilir ve savaşa çıkanların hepsi ganimette ortak olurlar.

 

Amr bin Şuayb, dedesinden bu mealdeki hükmü rivayet edince Süleyman bin Müsa da Peygamber (s.a.v.)'in mücahidlere nefel olarak dağıttığı mikdarın oranını beyan eden Habib bin Mesleme'nin hadisini Mekhül'den rivayet etmiş. Fakat Amr; Ben sana babam aracılığıyla dedemden hadis rivayet ediyorum. Sen (hala) bana, MekhuI'den rivayette bulunuyorsun? demekle Süleyman'ın rivayetine karşı çıkmıştır.

 

Sindi: A mr' ın, kendisinin rivayet ettiği hüküm ile Süleyman'ın rivayet ettiği hüküm ve hadisler arasında bir muhalefet ve çelişki bulunduğunu sandığı için bu çıkışı yaptığı kanaatındayım. Böyle bir zan yoksa çıkış yapmaması gerekirdi. Çünkü iki hadis ve ihtiva ettikleri hükümler arasında bir çelişki yoktur. Bana öyle geliyor ki, Amr bir çelişki olduğu zannıyla böyle çıkışmıştır, der.

 

Çelişki olmaması şu nedenledir: Amr, nefel işinin Peygamber (s.a.v.)'e mahsüs olduğunu ve başkasının böyle bir şeye yetkili olmadığını rivayet edince, Süleyman bin Musa da Peygamber (s.a.v.)'in bazı mücahidlere verdiği nefel'in oranını beyan eden hadisi rivayet etmiştir.

 

Nefel hakkındaki ilmi görüşleri bundan önceki hadislerin izahı esnasında verdim. Oradaki bilgiye sadece şunu ilave edeyim: Amr bin Şuayb'e göre Nefel işi Peygamber (s.a.v.)'e mahsustur. Başkası böyle bir şeye yetkili değildir.