15- TELBİYE (LEBBEYKE
ZİKRİNİN NASIL OLDUĞUNUN BEYANI) BABI
حدّثنا
عَلِيُّ بْنُ
مُحَمَّدٍ.
حدّثنا أَبُو
مُعَاوِيَةَ
وَ أَبُو
أُسَامَةَ
وَعَبْدُ
اللهِ بْنُ
نُمَيْرٍ،
عَنْ
عُبَيْدِ اللهِ
بْنِ عُمَرَ،
عَنْ
نَافِعٍ،
عَنِ ابْنِ
عُمَرَ:
قَالَ: تَلَقَّفْتُ
التَّلْبِيَةَ
مِنْ رَسُولِ اللهِ
صلى الله عليه
وسلم وَهُوَ يَقُولُ
((لَبَّيْكَ
اللّهُمَّ
لَبَّيْكَ!
لَبَّيْكَ!
لاَ شَريِكَ
لَكَ
لَبَّيْكَ!
إِنَّ
الْحَمْدَ
وَالنَّعْمَةَ
لَكَ، وَالْمُلْكَ.
لاَ شَرِيكَ
لَكَ)). قَالَ،
وَكَانَ
ابْنُ عُمَرَ
يَزِيدُ
فِيهَا:
لَبَّيْكَ!
لَبَّيْكَ!
لَبَّيْكَ! وَسَعْدَيْكَ!
وَالْخَيْرُ
فِي يَدَيْكَ
لَبَّيْكَ!
والرَّغْبَاءُ
إِلَيْكَ
وَالْعَمَلُ.
(Abdullah) bin
Ömer (r.a.)'dan; Şöyle demiştir: Ben telbiye'yi Resulullah (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem)'lin mübarek ağzından aldım (belledim), O şöyle buyuruyordu: Lebbeyk
Allahümme Lebbeyk, Lebbeyk la şerik'e leke Lebbeyk, inne'l-Hamde ve'n-ni'mete
leke ve'l-mülk. La şerike lek.
(îbn-i Ömer'in
râvîsi) Nâfi' demiş ki: İbn-i Ömer (r.a.), Nebi (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'in telbiyesine şunu ekliyordu: Lebbeyke, Lebbeyke, Lebbeyke ve sa'deyke
ve'I-hayru fi yedeyke Lebbeyke Ve'-r-Rağbâu ileyke ve'I-amel.
AÇIKLAMA: Bu hadisi Kütüb-i Sitte sahibIeri, Şafii, Beyhaki ve Darimi rivayet etmişlerdir.
Telbiye:
Lebbeyke demek manasında kullanılır. Hac veya umre'ye niyetlenen kimse ihrama
girdiği zaman ve daha sonra hac veya umre'nin bir takım vecibelerini
tamamlayıncaya kadar Lebbeykc zikrini okur. Bu hadiste İbn-i Ömer (r.a.),
Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in telbiye şeklini, yani O'nun okuduğu Lebbeyke zikrinin
tam metnini O'ndan öğrendiğini ifade edip bu zikrin tamamını rivayet etmiştir.
İbn-i Ömer (r.a.)'ın ravisi Nafi de İbn-i Ömer'in bu zikre eklediği Haveyi
rivayet etmiştir.
Lebbeyke sözü
çeşitli şekillerde manalandırılarak açıklanmıştır.
En meşhur ve
açık olan mana şudur: "Ben senin davetine defalarca icabet ederim."
İkinci bir mana şöyledir: "Ben sana her zaman itaat etmeye hazırım, emrine
amadeyim."
Res(ıl-i Ekrem
(s.a.v.)'in telbiyesinde, Lebbeyke sözü dört defa tekrarlanmıştır. O'nun
telbiyesinin meali şöyledir: "Ben senin davetine defalarca icabet ederim
Allahım, emrine amadeyim, sana her zaman itaat etmeye hazırım, (Ya Rab) Senin
şerik'in (ortağın) yoktur, her emrini ifaya hazırım. Şüphesiz hamd senindir,
nimet senindir ve mülk (saHanat ve hükümranlık) senindir. <Bunların hiç
birisinde) senin ortağın (ve eşin) yoktur.':
İbn-i Ömer
(r.a.)'ın buna yaptığı ilavede bulunan "Sa'deyke" sözü de müteaddid
şekillerde açıklanmıştır. Bunlardan birisi şudur: "Yardımını benden hiç
esirgeme daima bana yardımcı ol Allahım." Diğer bir mana şudur: "Sana
itaat ve davetine icabet etmekle daima mutlu olurum Allahım."
Rağba ise dilek
ve taleb manasınadır.
İbn-i Ömer
(r.a.)'ın buna yaptığı Havede buşöyledir: "Allahıml Senin dAvetine tekrar
tekrar icabet ederim, emrine amAdeyim. her emrini yerine getirmeye hazırım.
Allah'ım! Yardımını benden hiç esirgeme, sana itaat etmekle daima mutlu olurum.
Her türlü hayır senin (kudret) ellerindedir. (Rabbim!l Senin her davetine
icabet etmek benim borcumdur. Her türlü dilek ve istek (ancak) sanadır (rahmet
kapına arz edilir), amel de (senin rızan içindir ve muvaffakiyet vermenle
olur.)"
Telbiye, yani
lebbeyke zikrinin yukarıya alınan tercemesinden de anlaşılacağı üzere
telbiye'de Allah'ın davetine icabet edilmekten söz ediliyor. Demek ki, Allah
kullarını Ka'be-i Muazzama'yı ziyaret etmeye, hac ibadetini ifa etmeye çağırmış
ki hacc'a giden mü'min ettiği tel bi yede "Allahım! Senin davetine
defalarca icabet ederim ... " der, Evet hacc'a Allah Tealanın çağrısı
olmuştur ve bu çağrı İbrahim Peygamber vasıtasıyla vukü bulmuştur, Şöyle ki:
Tekmile yazarının beyanına göre İbn-i Cerir, Ahmed bin Müni ve İbn-i Ebi
Hatim'in yaptıkları bir rivayete göre, Abdullah bin Abbas (r.a.) şöyle
demiştir;
İbrahim
(Aleyhisselam) Ka'be'nin inşaatını tamamlayınca Allah tarafından kendisine;
"Ve (Ya İbrahim!) insanları hac etmeye çağır" diye emir verildi.
İbrahim: Rabbim
benim sesim erişmez ki, dedi. Allah Azze ve Celle, Ya İbrahim sen çağır,
eriştirmek bana aittir, buyurdu. Bunun üzerine İbrahim Peygamber (Aleyhisselam)
:
Ey insanlar!
Beyt-i Atik'i (yani Ka'be-i Muazzama'yı) hac (ziyaret) etmek size farz kılındı.
Bu nedenle hac ediniz, diye çağırdı. İbrahim'in sesini gök ile yer
arasındakiler işittiler, Görmüyor musunuz? Yer küresinin en uzak bölgesinden
insanlar gelerek lebbeyke duasını okurlar (ve Ka'be'yi tavaf ederler),"
Yine İbn-i Ebi
Hatim ile Ahmed bin Müni' in 'İbn-i Abbas (r.a.)'dan ettikleri bir rivayete
göre, İbn-i Abbas (r.a.): İbrahim Peygamber'in bu çağnsına erkeklerin
bellerinde ve kadınların rahimlerinde bulunanlar da Lebbeyke diyerek icabet
ettiler. İlk icabet edenler de YemenliIerrlir, İbrahim'in çağnda bulunduğu
günden kıyamet kopuncaya kadar yalnız İbrahim'in çağnsına o gün Lebbeyke
demekle cevab verenler hacc'a giderler. O gün İbrahim'e cevab vermeyenlerden
hacca giden olamaz."
TELBİYE'NİN
OKUNMASININ HÜKMÜ
Telbiyenin
hükmü husüsunda alimler arasında ihtilaf vardır. Şöyle ki:
1. Hanefiler'e
göre Telbiye, ihrama girmenin şartlarındandır, Lebbeyke zikri okunmaksızın
ihrama girmek sahih değildir. Ancak şu var ki telbiye yerine her hangi bir
hamd, tekbir, zikir tesbih de yapılabilir. Telbiye veya zikir ve tesbihin dille
okunması şarttır. Bir kimse ihrama girerken bunu yalnız kalbinden geçirirse
olmaz. Lübabü'l-Menasik'de böyle denilmiştir. İhrama girildiğinde Lebbeyke
zikrini bir defa olmmak farzdır. Birden fazla okumak ve hal ve hareketlerin
değişikliğinde bir yere girerken, çıkarken, otururken, kalkarken, başkalarıyla
karşılaşırken, bunu tekrarlamak sünnettir. Her sabah ve her akşam, bunu sık sık
okumak müstehabtır. Hülasa bol bol tekrarlanmalıdır.
2. Malik' in
meşhur kavline göre Telbiye vacibtir, terk edilmesi ceza kurbanını gerektirir.
Ebu Hanife'nin de böyle bir kavlinin bulundUğunu Hattabi nakletmiştir.
EI-Maverdi de bu görüşü bazı Şafiiler'den nakletmiştir.
3. Şafii ve
Ahmed'e göre telbiye sünnettir. Malik'den de böyle bir görüş rivayet edilmiştir.
Bunlar, Peygamber (s.a.v.)'in sırf telbiye etmiş olması bunun vacibliğini
gerektirmez, demişlerdir. Fakat Peygamber (s.a.v.)'in telbiye'yi emrettiği,
Ahmed ve İbn-i Hibban' ın rivayet ettikleri Ümmü Seleme'nin bir hadisinden
anlaşılmaktadır. Bu itibarla Telbiye'nin vacibliğine hükmetmek bazı hadis
şarihlerince daha uygun görülmektedir.
Bu hadiste
İbn-i Ömer (r.a.)'ın Peygamber (s.a.v.)'in telbiyesine ilavede bulunduğU Nafi
tarafından beyan edilmiştir. Lebbeyke zikrine ilave yapılabilir mi?
Tekmile yazarı
bu hususta da şu bilgiyi verir;
1. Ebü Hanife,
Muhammed bin el-Hasan, Evzai ve Ahmed'e göre bir ilave y;ıpmakta beis yoktur.
Şafii mezhebinin meşhur kavli de böyledir. Çünkü Omer bin el-Hattab oğlu
Abdullah ve İbn-i Mes'ud gibi sahabiler, Resul-i Ekrem (s.a.v.) tarafından
buyurulmuş olan Te:biye'ye ek ve ilaveler yapmışlardır.
2. Malik ve Ebu
Yusuf'a göre ise Peygamber (s.a.v.)'in telbiyesine ilavede bulunmak mekruhtur.
Şafii'nin de böyle bir kavli vardır.