DEVAM: 57- CEM'
(MÜZDELİFE) GECESİ (YANİ KURBAN BAYRAMI GECESİ) FECİR'DEN ÖNCE ARAFAT'A VARAN
KİMSENİN (HACCA YETİŞMİŞ OLDUĞUNU BEYAN EDEN HADİSLER) BABI
حدّثنا
أَبُو بَكْرِ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ،
وَعَلِيُّ
بْنُ
مُحَمَّدٍ،
قَالاَ:
حدّثنا وَكِيعٌ.
حدّثنا
إِسْمَاعِيلُ
ابْنُ أَبِي خَالِدٍ
عَنْ
عَامِرٍ،
يَعْنِي
الشّعْبِيَّ،
عَنْ
عُرْوَةَ
بْنُ
مَضَرِّسٍ
الطَّائِيِّ؛
أَنَّهُ
حَجَّ، عَلَى
عَهْدِ
رَسُولِ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم. فَلَمْ
يُدْرِكِ النَّاسَ
إِلاَّ
وَهُمْ
بِجَمْعٍ.
قَالَ،
فَأَتَيْتُ النَّبِيَّ
صلى الله عليه
وسلم.
فَقُلْتُ: يَا
رَسُولَ
اللهِ! إِنَّي
أَنْضَيْتُ
رَاحِلَتِي.
وَأَتْعَبْتُ
نَفْسِي.
وَاللهِ! إِنْ
تَرَكْتُ
مِنْ حَبْلٍ
إِلاَّ
وَقَفْتُ
عَلَيْهِ.
فَهَلْ لِي
مِنْ حَجٍّ؟
فَقَالَ
النَّبِيِّ
صلى الله عليه
وسلم ((مَنْ
شَهِدَ
مَعَنَا الصلاةَ،
وَأَفَاضَ
مِنْ
عَرَفَاتٍ،
لَيْلاً أَوْ
نَهَاراً،
فَقَدْ قَضَى
تَفَثَهُ، وَتَمَّ
حَجُّهُ)).
Urve bin Mudarris
et-Tai (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Kendisi Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) hayatta iken Hacc'a gitmi fakat hacılara ancak Müzdelife de
yetişebilmişti. Kendisi şöyle demiştir: Ben Nebi (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'in yanına (sabah namazına çıktığı sıralarda) vardım ve: Ya Resulallah!
Ben şüphesiz binek devemi zayıflattım ve kendimi cidden yordum. Allah'a yemin
ederim ki üzerinde vakfe etmediğim tek bir kum tepesi bırakmadım. Hal böyle
olunca benim için hac var mı? (Hacı olabildim mi) dedim. Bunun üzerine Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
«Kim bizimle
beraber bu namazda (yani Müzdelife de kılınan bu sabah namazında) hazır bulunur
ve (Arefe günü) gündüz veya geceleyin Arafat dan (Müzdelife'ye) dönerse
tefesini (yani ihramlıya uygun kirlilik ve diğer halini) ikmal etmiş (veya
kirini giderme zamanına kavuşmuş) ve haccı tamamlanmıştır.»
AÇIKLAMA: Bu hadisi, Tirmizi, Ebu Davud, Nesai, Tahavi, Darekutni, Ahmed ve Beyhaki
de rivayet etmişlerdir. Tirmizi, bunun hasen - sahih olduğunu da beyan
etmiştir.
Hadiste geçen
bazı kelimeleri açıklayayım: Cem', Müzdelife'nin ismidir.
Habl: Kum
tepesi demektir. Tirmizi, Tahavi ve Darekutni'nin rivayetlerinde bu kelime
yerine "Cebel" kelimesi bulunur. Cebel, dağ manasınadır.
Teres: Kir
manasınadır. Burada kasdedilen manaya gelince bu kelimenin kullanıldığı cümle
iki şekilde yorumlanmıştır. Sindi şöyle yorum yapmıştır: Yani o kimse, ihramda
bulunan şahısta görülmesi normalolan kirlilik, saç ve tırnak uzaması gibi
durumu ikmal etmiş ve dolayısıyla saç traşı, bıyığı kısaltmak, tırnak kesrnek,
koltuk altı kıllarını yolmak, etek traşı olmakla kirini gidermesi hel al olma
zamanı gelmiştir.
Tekmile yazarı
ise bu cümleyi şöyle yorumlamıştır: Yani o kimse ihramdan çıkıldığı zaman
yapılan bıyığı kısaltmak, tırnakları kesrnek, etek traşı olmak gibi işleri
yapıp kirini giderme zamanına kavuşmuştur. Yani ihramdan çıkma zamanı gelmiş
olur.
Bu hadisin
zahirine göre Arafat'ta Arefe günü gündüzünde veya gecesinde vakfe etmek
yeterlidir. Ahmed bin Hanbel bu hadisi delil göstererek: Arafat'taki vakfe
zamanı Arefe günü fecir zamanından başlar ve bayram günü fecir zamanı ile son
bulur, diyerek Arafat' taki vakfenin Arefe günü öğleden önce de yapılmasının
caizliğine hükmetmiştir. Fakat Cumhur onun bu görüşünü red ederek, hadisteki
gündüzden maksadm öğleden sonraki zamana mahsus olduğunu, bu nedenle öğleden
önce vakfe etmenin caiz olmadığını söylemiştir. Bu yorumun mesnedi ise bundan
önceki hadisin izahı bölümünde belirttiğim gibi Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in ve
O'ndan sonra da Hulefa-i Raşidin'in uygulamasıdır. Çünkü onlar Arafat'taki
vakfeyi öğleden sonra yapmışlardır.