DEVAM: 76- KURBAN
BAYRAMININ İLK GÜNÜ (MİNA'DA) HUTBE OKUMAK BABI
حدّثنا
هِشَامُ بْنُ
عَمَّارٍ.
حدّثنا صَدَقَةُ
بْنُ خَالِدٍ.
حدّثنا
هِشَامُ بْنُ
الْغَازِ؛
قَالَ:
سَمِعْتُ
نَافِعاً
يُحَدِّثُ
عَنِ ابْنِ
عُمَرَ؛
أَنَّ
رَسثولَ
اللهِ صلى الله
عليه وسلم
وَقَفَ،
يَوْمَ
النَّحْرِ،
بَيْنَ
الْجَمَرَاتِ،
فِي
الْحَجَّةِ
الَّتِي
حَجَّ فِيهَا.
فَقَالَ
النَّبِيُّ
صلى الله عليه
وسلم ((أَيُّ
يَوْمٍ
هذَا؟))
قَالُوا:
يَوْمُ النَّحْرِ. قَالَ
((فَأَيُّ
بَلَدٍ هذَا؟))
قَالُوا: هذَا
بَلَدُ اللهِ
الْحَرَامُ. قَالَ
((فَأَيُّ
شَهْرٍ
هذَا؟))
قَالُوا:
شَهْرث اللهِ
الْحَرَامُ. قَالَ
((هذَا يَوْمُ
الْحَجِّ
الأَكْبَرِ.
وَدِمَاؤُكُمْ
وَأَمْوَالُكُمْ
وَأَعْرَاضُكُمْ
عَلَيْكُمْ
حَرَامٌ،
كَحُرْمَةِ
هذَا
الْبَلَدِ،
فِي هذَا الشَّهْرِ،
فِي هذَا
الْيَوْمِ))
ثُمَّ قَالَ
((هَلْ
بَلَّغْتُ؟
قَالُوا: نَعَمْ.
فَطَفِقَ
النَّبِيُّ
صلى الله عليه
وسلم يَقُولُ
((اللّهُمَّ
اشْهَدْ))
ثُمَّ وَدَّعَ
النَّاسَ،
فَقَالُوا:
هذِهِ حَجَّةُ
الْوَدَاعِ.
İbn-i Ömer
(r.a.)'dan rivayet edildiğine göre: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
Veda haccında bayramın ilk günü cemreler arasında durdu. Sonra Nebi (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) (beraberinde bulunanlara hitaben):
Bu gün hangi
gündür? diye sordu. Sahâbüer (r.anhum): Nahr (Kurban bayramı) günüdür, dediler.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
Peki bu şehir
hangi şehirdir? diye sordu. Sahâbîler (r.anhum): Bu şehir, Mukaddes
beldetullahtır, dediler. Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :
Peki bu ay hangi
aydır? buyurdu. Sahâbiler (a.nhum): Bu ay, Allah'ın mukaddes ayıdır, diye cevab
verdiler. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
Bu gün, hacc-ı
Ekber günüdür. Bu ayda, bu günde bu beldeniz nasıl mukaddes ise, canlarınız,
mallarınız ve ırzlarınız da size mukaddestir, buyurdu. Sonra: Ben (Allah'ın
emrini) tebliğ ettim mi? buyurdu, Sahâbîler:
Evet, diye cevab
verdiler. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): Allahım şâhid ol,
demeye başladı. Daha sonra halk'a veda etti. Bu nedenle sahâbîler; Bu hac. Veda
hacadır, dediler.
AÇIKLAMA: Bu hadisi Buhari ta'likan rivayet etmiştir. Ebu
Davud da kısa olarak rivayet etmiştir.
Bu hadiste
Resul-i Ekrem (s.a.v.) Kurban bayramının ilk gününe Hacc-ı Ekber günü ismini
vermiştir. Gerek bu hadis ve gerekse Tekmile'de nakledilen bazı hadisler Hacc-ı
Ekber'in Kurban bayramının ilk günü olduğuna delalet eder. Cumhur ve mezheb
imamları bu hadislere dayanarak böyle hükmetmişlerdir. Bayramın ilk gününe
"Hacc-ı Ekber = En büyük hac" günü isminin verilmesi sebebi ise
cemreye taş atmak, kurban kesmek, saç tıraşı olmak, farz tavafı ifa etmek gibi
haccın bir çok vecibelerinin bu günde yerine getirilmesidir.
İbn-i Sirin'e
göre Hacc-ı Ekber günü Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in ifa ettiği Veda haccına
mahsustur. Çünkü o hacc'a Resul-i Ekrem (s.a.v.) bizzat katılc:lığı gibi o gün
yahudilerin, hıristiyanların ve müşriklerin bayram gününe tesadüf etmişti.
Resul-i Ekrem (s.a.v.) o sıralarda nazil olan Nasr suresinden vefatının
yaklaşmış olduğunu sezdiği için o gün müslümanlara veda etmiş, halka büyük bir
hitabede bulunmuş, onlara hac menasikini bildirmiş ve cahiliyet devrinin
hükümlerini iptal etmişti. Böyle bir gün ne geçmişti ne de gelecekti. Bu
itibarla gerek müslümanlar ve gerekse diğer halk o günün muazzamlığını
anlamışlardı.
Ömer bin el-Hattab(r.a.)
ile oğlu AbduIlah'a göre Hacc-ı Ekber, Arefe günüdür. Onlardan böyle bir
rivayet var ise de, diğer rivayetler karşısında tutarsız kalır.
BU BABTAKİ
HADİSLERDEN ÇIKARILAN FIKIH HÜKÜMLERİ
1. Kurban
bayramının ilk günü Hacc-ı Ekber günüdür. Bu duruma göre Hacc-ı Asğar, yani en
küçük hac ise umre'dir.
2.
Müslümanların canlan, malları ve ırzları mukaddestir. Kimseye helal değildir.
Şöyle ki müslümanın kanı ve canı hem kendisine hem de başkasına haramdır. Yani
kişi kendi nefsini intihar etmeye yetkili olmadığı gibi başkası da onu
öldürmeye yetkili değildir. Meğer ki şer'i hükümlere göre öldürülmesine karar
verilmiş ola. O zaman da yine şer'i hükümlerin ışığı altında öldürülür. Keza
müslümanın malı da mukaddes ve haramdır. Kimse buna tecavüz etmeye yetkili
değildir. Müslümanın ırzı, şeref ve haysiyeti de böyledir. Kimsenin bunlara
saldırmaya hakkı ve yetkisi yoktur.
3. Hiç kimse
başkasının işlediği suçtan dolayı mu ah aza edilemez, cezalandırılamaz.
Ahirette de herkes işlediği suçtan dolayı muahaza edilir. Kimse, kimsenin
işlediği günahtan dolayı tazib edilmez.
4. Faizin her
nevi haramdır.
5. Resül-i
Ekrem (s.a.v.)'in hadislerini rivayet etmek, kutsal bir görevdir.
6. Müslüman
işlediği hayırlı işleri sırf Allah nzası için yapmalı, müslümanların yöneticileri
hakkında iyi dilekte bulunmalı ve tefrikadan, bozgunculuktan sakınmalıdır. Bu
meziyetlere sahib olan bir müslümanın kalbi kin ve hiyanetten uzak kalır.
7. Hac
münasebetiyle Arefe. günü Arafat' ta ve Kurban bayramının birinci günü Mina' da
birer hutbe okunması meşrudur.
ALİMLERİN HAC
HUTBELERİ SAYISI HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ
1. Hanefi ler
ile Mal i k'e göre hac hutbel,eri üç tanedir: Bunlar Zilhicce ayının yedinci,
dokuzuncu ve on birinci günlerinde okunur.
2. Şafii'ye
göre ise dört hutbe okunur: Bunlar, Zilhicce ayının yedinci, dokuzuncu, onuncu
ve on birinci günlerinde okunur.
3. Ahmed'e göre
ise hac hutbeleri üçtür: Bunlar, mezkür ayın dokuzuncu, onuncu ve on ikinci
günlerinde okunur.
Hanefiler,
Malik ve Şafii'ye göre devlet başkanı veya hac emiri Zilhicce ayının yedinci
günü Mekke' de öğle namazından sonra bir hutbe okur. Bu hutbeyi okumak
sünnettir. Hutbede Mekke 'den Mina' ya çıkış anından Arefe günü öğle namazına
kadar yapılması istenen hac menasiki hakkında hacılara bilgi verilir. Şayet o
gün Cuma'ya rastlarsa Cuma. hutbesi okunur ve Cuma namazı kılınır. Namazdan
sonra bu hutbe okunur. Çünkü sünnet olan bu hutbenin öğle namazından sonraya
bırak ılmasıdır. Cuma hutbesi ise bilindiği gibi Cuma namazından önce okunması
şarttır.
Ahmed'e göre o
gün hutbe okumak sünnet değildir. Herhalde bu hutbe hakkındaki hadis ona göre
sahih değil 'veya ona intikal etmemiştir.
Arefe günü
hutbesi ile bayram günü hutbesi bu babın hadislerinde ve benzeri hadislerde
mevcuttur.
Bayramın ilk
gününden sonraki günlerde okunan hutbenin bayramın ilk günü okunan hutbenin
aynisi olduğu, Ebu Davud ile Beyhaki'nin rivayet ettilderi ve Beni Bekir
kabilesinden iki sahabi'ye ait bir hadisten anlaşılmaktadır.