DEVAM: 83- AY BAŞI
ADETİ GÖREN KADIN VEDA TAVAFI ETMEDEN MEKKE'DEN ÇIKABİLİR, BABI
حدّثنا
أَبُو بَكْرِ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ وَعَلِيُّ
بْنُ
مُحَمَّدٍ.
قَالاَ:
حدّثنا أَبُو
مُعَاوِيَةَ.
حدّثنا الأَعْمَشُ
عَنْ
إِبْرَاهِيمَ،
عَنِ
الأَسْوَدِ،
عَنْ
عَائِشَةَ؛
قَالَتْ:
ذَكَرَ رَسُولُ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم
صَفِيَّةَ
فَقُلْنَا:
قَدْ حَاضَتْ فَقَالَ
((عَقْرَي!
حَلْقَي! مَا
أُرَاهَا
إِلاَّ
حَابِسَتَنَا))
فَقُلْتُ: يَا
رَسُولَ
اللهِ!
إِنَّهَا
قَدْ طَافَتْ
يَوْمَ
النَّحْرِ. قَالَ
((فَلاَ،
إِذَنْ.
مُرُوهَا
فَلْتَنْفِرْ)).
Âişe
(r.anha)'dan; Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Safiyye
(bint-i Huyey)'den söz etti. Biz de onun ay başı âdeti hâline girdiğini
söyledik. Bunun üzerine Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «(Yahûdî
olan kavmine) uğursuzluk getiren kadın! Ben onu ancak yola çıkmamızı
engelleyici sanırım (Yâni galiba onun yüzünden Medine'ye hareketimiz
gecikecek)», buyurdu. Bunun üzerine benj:
Yâ Resülallah!
Safiyye Kurban bayramının ilk günü ifâda tavafı etti, dedim. Resûl-i Ekrem
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «O zaman (Medine'ye hareket etmemize) engel yok.
Ona söyleyin yollansın.» buyurdu.
AÇIKLAMA: Aişe (r.anha)'nın bu hadisleri Buhari, Müslim, Malik, Şafii, Ebü Davüd,
Tirmizi, Tahavi ve Beyhaki tarafından değişik senedler ve benzer lafızlarla
rivayet edilmiştir.
İkinci hadis
metninde geçen; ''Akra halka'' kelimeleri ile lügat manaları kasdedilmemiştir.
Bunların masdarlan olan Akr, boğazlama, yaralama gibi manalara gelir. Halk da
saç ve saka! tıraşı gibi manalara gelir. Bu iki kelime Arap dilinde beddua,
yani bir kimse aleyhinde dua etmek manasında kullanılır. Lügat manaları
kasdedilmez. ...... ve ..... sözleri de böyledir, lügat manaları kasdedilmez,
dua anlamında kullanılır. Resül-i Ekrem (s.a.v.)'in bu sözü zevcesi Safiyye
bint-i Huyey hakkında kullanması sebebi hakkında bazı ilim adamları şöyle
derler; Hz. Safiyye o sıralarda boğazından rahatsızdı. Resül-i Ekrem (s.a.v.);
Seriin dilin uzundur, ağzından çıkan nahoş sözlerin cezasıdır bu, demek
istemiştir.
El-Hafız'ın
beyanına göre Kurtubi: Bu kelimeler yahüdilerin hayız gören kadınlar hakkında
kullandıkları sözlerdir. Bu kelimelerin aslı budur. Sonra Arablar bunları başka
alanlarda da kullanmışlar ve lüga; mfmalarını kasdetmemişlerdir, diyor.
Zemahşeri de:
Bu kelimeler uğursuz sayılan kadınlar hakkında kullanılır. Yani uğursuz kadın
yüzünden kavmi helak olur ve sanki kadın kendi kavmini boğazlamış, kökünden
kazımış olur, der.
Bazıları bu
kelimeleri burada uğursuzluk manasına yorumlamışlardır. Şöyle ki : Resül-i
Ekrem (s.a.v.) Safiyye (r.anha)'nın ifada, yani haccın farz olan tavafını
etmediğini sanmıştı' Hayız hülinde de bu tavafı ifa etmek mümkün olmadığına
göre onun bu halden temizlenmesi ve temizlendikten sonra ifcida tavafı etmesi
için beklenecek ve onun yüzünden halk Medine'ye hareket edemeyecekti. İşte
halkın Medine 'ye hareketinin gecikmesine sebep olduğu gerekçesiyle Safiyye
hakkında uğursuzluk anlamını ifade eden bu kelimeler kullanılmıştır. Ben acizane
bu yorumu uygun görmüyorum. Çünkü Hz. Safiyye ifada tavafını ifa etnıiş, sonra
adet görmüştü ve halkın hareketinin gecikmesine sebebiyet vermemişti. Resül-i
Ekrem (s.a.v.)'in da uğursuzluk anlamında bu kelimeleri kullanmış olma ihtimali
bence uzaktır. Bu nedenle bence Hz. Safiyye (r.anha)'nin yahüdi olan kavmi için
uğurlu olmadığı manasını tercih etmek daha uygundur. Bilindiği gibi Hz.
Safiyye, Hayber yahüdilerinin eşrafındap idi ve Hayber'in fetih günü esir
alınarak bilahare Resül-i Ekrem (s.a.v.)'in zevceleri arasında yer almak
şerefine mazhar olmuştu. Bu itibarla kavmi için uğurlu olmayışı manüsı
düşünülebilir. Allah en iyi bilendir.
HADİSLERDEN.
ÇIKARILAN HÜKÜMLER
1. İfada tavafı
haccın rükünlerindendir. Buna Ziyaret tavafı da denilir. Bu ta vafın sıhhati ve
geçerliliği için taharet şarttır. Yani cünüblül{, aybaşı adeti, lohusalık hali
ve abdestsizlik buna manidir. Bir kadın anılan durumda iken tavaf edemez. Bu
itibarla henüz bu tavafı etmemiş iken adet halini gören kadın, temizleninceye
kadar beklemek zorundadır. Kafile başkanı da böyle kadınlar için hareketini
geciktirmelidir. Bu konuya ilişkin fıkhi hükümler için fıkıh kitabIanna baş
vurulmalıdır.
2. Henüz veda
tavMı etmemiş iken adet gören kadın bu tavafla mükellef değildir. Bunu yapmadan
memleketine hareket edebilir. Bu durumdaki kadının, veda tavMını terkettiğinden
dolayı herhangi bir fidye ödemesi de söz konusu değildir.