SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’L-MENASİK

<< 3080 >>

DEVAM: 86- MUHSAR (YANİ HAC VEYA UMRE'NİN FARZ OLAN MENASİKİNİ YAPMAKTAN ALAKONULAN KİMSEN) İN FİDYESİ (YANİ İHRAMLIYA YASAK BİR ŞEY İŞLEMESİNİN CEZASI) BABI

 

حدّثنا عَبْدُ الرَّحْمنِ بْنُ إِبْرَاهِيمَ. حدّثنا عَبْدُ اللهِ بْنُ نَافِعٍ عَنْ أُسَامَةَ بْنِ زَيْدٍ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ كَعْبٍ، عَنْ كَعْبِ بْنِ عُجْرَةً؛ قَالَ: أَمَرَنِي النَّبِيُّ صلى الله عليه وسلم، حِينَ آذَانِيَ الْقَمْلُ، أَنْ أَحْلِقَ رَأْسِي، وَأَصُومَ ثَلاَثَةَ أَيَّامٍ أَوْ أُطْعِمَ سِتَّةَ مَسَاكِينَ. وَقَدْ عَلِمَ أَنْ لَيْسَ عِنْدِي مَا أَنْسُكُ.

 

Ka'b bin Ucra (r.a.)'den; Şöyle demiştir: (Hudeybiye'de) bitler bana eziyet ettiği zaman Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem). başımı tıraş etmemi ve (fidye olarak) üç gün oruç tutmamı veya altı fakiri yedirmemi emretti ve O, kurban edeceğim hayvanın yanımda bulunmadığını biliyordu.

 

 

AÇIKLAMA:     Bu babın ilk hadisini Buhari ve Müslim de rivayet etmişlerdir. Kütüb-i Sitte'nin kalanlarında bunun ve ikinci hadisin benzeri rivayet edilmiştir. Ka'b (r.a.)'ın anlattığı vaziyetin Hudeybiye' de olduğu diğer rivayetlerde belirtilmiştir.

 

Hudeybiye. Mekke'ye bir günlük ve Medine'ye dokuz günlük mesafede bir köydür. Hesül-i Ekrem (s.a.v.) hicretin 6. yılı Zilkade ayının ilk gÜnlerinde 1400 kadar sahabi ile beraber umre etmek üzere Medine-i Münevvere'den hareket etti. Medine-i Münevvere'nin mikat yeri olan Zü'l-Huleyfe'de umre niyetiyle ihrama girip yola devam ettiler. Nihayet Hudeybiye'ye vardıkları zaman umre niyetiyle Mekke'ye girmek istediklerinı bir elçi vasıtasıyla Mekke müşriklerine haber verdiler. Fal\at Mekke müşrikleri buna engeloldular. Nihayet Hudeybiye'de yapılan görüşme ve andlaşma gereğince o yıl Mekke'ye girmeden geri dönmeye karar verildi. Bunun üzerine Resül-i Ekrem (s.a.v.) ve sahabiler kurbanlarını orada kesip tıraş oldular ve ihramdan böylece çıkmış oldular. Mekke müşriklerinin engellemeleri yüzünden Resül-i Ekrem (s.a.v.) ve arkadaşları Muhsar sayıldılar. Muhsar'ın ne demek olduğunu bu babın başlığında açıkladım. İşte Ka'b (r.a.)'ın hadiste anlattığı durum burada vukü bulmuştu.

 

Bu babtaki hadislerin fıkıh hÜkümlerinin izahına geçmeden önce ilk hadiste anılan ayetin konu ile ilgili kısmının mealini anlatayım: Ayet-i Celile'nin baş kısmı şöyledir: "Ve Allah için hac ve umre'yi tam yapınız. Alılwnursanız kurbandan kolayolanı - size vacibtir -. Bu kurban yerine vanncaya kadar başlannızı tıraş etmeyiniz. Ancak sizden kim hasta olur veyA başından bir elemi bulunursa (başını tıraş ettiği takdirde) fidye olarak ya oruç tutması, ya sadaka vermesi veya kurban kesmesi gerekir ...'' (Bakara 196) Ayet-i Kerime'de geçen; "Alıkonursanız" fiilinin masdarı olan İhsar kelimesinin şer'i manası noktasında ihtilaf vardır. Şöyle ki: Bazı alimlere göre ihramlı kimse, ister bir düşman tarafından alıkonsun, ister hastalık ve nafakasını yitirmek veya tüketmek gibi nedenlerle hac veya umre yolculuğuna devam edemez duruma düşmekle alıkonsun, İhsar hükmüne tabidir. Yani böyle bir engel nedeniyle ihramdan çıkabilir. Ata, Mücahid, Katade ve Ebu Hanife böyle yorumlayanlardandır. Bunlar bundan önceki bab ta geçen Haccac bin Amr (r.a.)'ın hadisini delil gösterirler.

 

Diğer bir kısım alimlere göre ise İhsar ancak düşmanın engellemesiyle oluşur. İbn-i Ömer, İbn-i Abbas, Enes, Malik, el-Leys bin Sa'd, Şafii ve Ahmed böyle hükmedenlerdendir. Bunlar: Bu ayet Hudeybiye olayı hakkında nazil olmuştur. Mekke müşrikleri Resül-i Ekrem (s.a.v.) ile beraberindeki sahabileri Mekke'ye sokmadılar. Bunun üzerine Hudeybiye' de kurbanlar kesildi ve ihramdan çıkıldı. Ertesi yıl umre yapıldı. Bu engellemede düşman tarafından vukü buldu, derler. Bu ayeti delil gösterirler.

 

İki tarafın delilleri ve birbirlerine verdikleri cevablar geniş yer alır. Buna vakıf olmak isteyenler tefsir veya hadis kitablarına başvurabilirler.

 

İhsar nedeniyle kesilmesi emredilen kurbanın kesilmesi yeri hakkında da ihtilaf vardır. Şöyle ki: Ebu Hanife'ye göre kurbanın Harem-i Şerif'te kesilmesi gerekir. İhramlının alıkonulduğu yerde kesilemez. İhramlı kişi, kurbanını Harem'e gönderir veya bedelini gönderir ve vekil edeceği kimse ile beraber kurbanın kesileceği tarihi tesbit eder. Bu tarihten sonra ihramdan çıkılır.

 

Diğer üç mezheb imamlarına göre ise kurban ihramlının alıkonulduğu yerde kesilir ve bunun akebinde ihramdan çıkılır.

 

HADİSLERDEN ÇIKARILAN HÜKÜMLER:

 

1. Hac veya umre ihramında bulunan bir kimse başından dolayı bir elem ve eziyet duyduğu ve saçlarını tıraş etmek zorunda kaldığı zaman saçlarını tıraş eder ve fidye olarak ya üç gün oruç tutar, ya bir koyun kurban eder veya altı fakire üç sa' yiyecek verir. Beher fakire yarım sa' verir. Saçları kısaltmak da tıraş etmek gibidir. Bu hususta alimler arasında bir ihtilM yoktur.

 

Hadisin zahirine göre fidye, başın saçınin tamamını tıraş etmek halinde vacibtir. Eğer saçın tıraş edilirse fidye'nin vacibliği hakkında ittifak vardır. Saçın bir kısmının tıraş edilmesi halinde ise fidyenin vacibliği hakkında şu ihtilM vardır:

 

a) Hanefiler'e göre başın dörtte birinin tıraş edilmesi halinde fidye gerekir. Daha az mikdarını tıraş etmek halinde ise sadece bir sadaka vermek yeterlidir.

 

b) Şafiiler'e göre, bir arada üç saç telini tıraş etmek halinde de fidye gerekir. Bir saç telinin tıraş edilmesi halinde bir müd ve sadece iki telin tıraş edilmesi halinde iki müd, yani yarım sa' sadaka verilir.

 

c) Hanbeli mezhebine göre fidyenin vacibliği için en az dört saç telini tıraş etmek gerekir. Daha az sayıda kıl tıraş edildiği takdirde beher kıl için bir müd sadaka verilir.

 

d) Maliki mezhebine göre ise fidyenin vacibliği için en az onbir aded saçın tıraş edilmesi gerekir. Tıraş edilen kıl sayısı bundan az olduğu ve tıraş bir elem nedeniyle yapıldığı takdirde yine fidye verilir. Aksi takdirde bir' avuç yiyecek tasadduk edilir.

 

2. Hadisin zahirine göre fidye olarak tutulacak, üç günlÜk orucun ard arda ve belirli bir zamanda tutulması şart değildir. Tabii, oruç tutmanın yasak olduğu bayramların ilk günü tutulamaz. Keza Hanefi ve Şafii mezhebIerine göre teşrik günlerinde, yani kurban bayramının 2, 3 ve 4. günlerinde de tutulamaz. Malik ve meşhur rivayete göre Ahmed, fidye orucunun teşrik günlerinde tutulabileceğine hükmetmişlerdir.

 

3. Hadisin zahirine göre üç sa' yiyecek maddesinin 6 fakire yarımşar olarak dağıtılması gerekir. Alimlerin ekserisi böyle hükmetmişlerdir. Bunun tamamının bir fakire verileceğine Ebu Hanife'nin hükmettiği rivayet edilmiştir.

 

Bir sa 'ın ne kadar olduğu Zekat bölümünde etraflıca anlatılmıştır. Şu kadarını belirtmekle yetineyim; OHanefi mezhebine göre yaklaşık olarak 3333 gr. dır.

 

4. Keza hadisin zahirine göre fidye'nin ödenmesi için belirli bir yer yoktur. Nerede verilirse olabilir. Çünkü hadiste yer tayini yapılmamıştır. Fidye olarak oruç tutulduğu takdirde bunun belirli bir yerinin olmayışı hususunda alimler ittifak halindedir. Malik'e göre" kurban ve sadaka da böyledir. Şafii'ye göre kurbanın ve sadakanın yani. fidye olarak ödenecek yiyecel( maddesinin Harem-i Şerif'te verilmesi gerelÜr. Hanefiler'e göre ise kurbanın Harem-i Şerif'te kesilmesi gerekir. Yiyecek maddesi ise herhangı bir yerde verilebilir ..

 

Hadisin zahiri Malik'in görüşünü te'yid eder.

Fidye hususunda tanınan muhayyerlik, bir zaruret neticesinde saçmı tıraş eden ihramlıya mahsustur. Keyfi olarak saçını tıraş eden ihramlı kişi kurban kesmek zorundadır. Oruç tutmak veya yiyecek maddesini vermek yeterli değildir. Ebu Hanife, Şafii ve Ebu Sevr böyle hükmetmişlerdir.