DEVAM: 86- MUHSAR (YANİ
HAC VEYA UMRE'NİN FARZ OLAN MENASİKİNİ YAPMAKTAN ALAKONULAN KİMSEN) İN FİDYESİ
(YANİ İHRAMLIYA YASAK BİR ŞEY İŞLEMESİNİN CEZASI) BABI
حدّثنا
عَبْدُ
الرَّحْمنِ
بْنُ إِبْرَاهِيمَ.
حدّثنا
عَبْدُ اللهِ
بْنُ نَافِعٍ
عَنْ
أُسَامَةَ
بْنِ زَيْدٍ،
عَنْ
مُحَمَّدِ
بْنِ كَعْبٍ،
عَنْ كَعْبِ
بْنِ
عُجْرَةً؛ قَالَ:
أَمَرَنِي
النَّبِيُّ
صلى الله عليه
وسلم، حِينَ
آذَانِيَ
الْقَمْلُ،
أَنْ أَحْلِقَ
رَأْسِي،
وَأَصُومَ
ثَلاَثَةَ
أَيَّامٍ
أَوْ أُطْعِمَ
سِتَّةَ
مَسَاكِينَ.
وَقَدْ عَلِمَ
أَنْ لَيْسَ
عِنْدِي مَا
أَنْسُكُ.
Ka'b bin Ucra
(r.a.)'den; Şöyle demiştir: (Hudeybiye'de) bitler bana eziyet ettiği zaman Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem). başımı tıraş etmemi ve (fidye olarak) üç gün
oruç tutmamı veya altı fakiri yedirmemi emretti ve O, kurban edeceğim hayvanın
yanımda bulunmadığını biliyordu.
AÇIKLAMA: Bu babın ilk hadisini Buhari ve Müslim de rivayet etmişlerdir. Kütüb-i
Sitte'nin kalanlarında bunun ve ikinci hadisin benzeri rivayet edilmiştir. Ka'b
(r.a.)'ın anlattığı vaziyetin Hudeybiye' de olduğu diğer rivayetlerde
belirtilmiştir.
Hudeybiye.
Mekke'ye bir günlük ve Medine'ye dokuz günlük mesafede bir köydür. Hesül-i
Ekrem (s.a.v.) hicretin 6. yılı Zilkade ayının ilk gÜnlerinde 1400 kadar sahabi
ile beraber umre etmek üzere Medine-i Münevvere'den hareket etti. Medine-i
Münevvere'nin mikat yeri olan Zü'l-Huleyfe'de umre niyetiyle ihrama girip yola
devam ettiler. Nihayet Hudeybiye'ye vardıkları zaman umre niyetiyle Mekke'ye
girmek istediklerinı bir elçi vasıtasıyla Mekke müşriklerine haber verdiler.
Fal\at Mekke müşrikleri buna engeloldular. Nihayet Hudeybiye'de yapılan görüşme
ve andlaşma gereğince o yıl Mekke'ye girmeden geri dönmeye karar verildi. Bunun
üzerine Resül-i Ekrem (s.a.v.) ve sahabiler kurbanlarını orada kesip tıraş
oldular ve ihramdan böylece çıkmış oldular. Mekke müşriklerinin engellemeleri
yüzünden Resül-i Ekrem (s.a.v.) ve arkadaşları Muhsar sayıldılar. Muhsar'ın ne
demek olduğunu bu babın başlığında açıkladım. İşte Ka'b (r.a.)'ın hadiste
anlattığı durum burada vukü bulmuştu.
Bu babtaki
hadislerin fıkıh hÜkümlerinin izahına geçmeden önce ilk hadiste anılan ayetin
konu ile ilgili kısmının mealini anlatayım: Ayet-i Celile'nin baş kısmı
şöyledir: "Ve Allah için hac ve umre'yi tam yapınız. Alılwnursanız
kurbandan kolayolanı - size vacibtir -. Bu kurban yerine vanncaya kadar
başlannızı tıraş etmeyiniz. Ancak sizden kim hasta olur veyA başından bir elemi
bulunursa (başını tıraş ettiği takdirde) fidye olarak ya oruç tutması, ya sadaka
vermesi veya kurban kesmesi gerekir ...'' (Bakara 196) Ayet-i Kerime'de geçen;
"Alıkonursanız" fiilinin masdarı olan İhsar kelimesinin şer'i manası
noktasında ihtilaf vardır. Şöyle ki: Bazı alimlere göre ihramlı kimse, ister
bir düşman tarafından alıkonsun, ister hastalık ve nafakasını yitirmek veya
tüketmek gibi nedenlerle hac veya umre yolculuğuna devam edemez duruma düşmekle
alıkonsun, İhsar hükmüne tabidir. Yani böyle bir engel nedeniyle ihramdan
çıkabilir. Ata, Mücahid, Katade ve Ebu Hanife böyle yorumlayanlardandır. Bunlar
bundan önceki bab ta geçen Haccac bin Amr (r.a.)'ın hadisini delil gösterirler.
Diğer bir kısım
alimlere göre ise İhsar ancak düşmanın engellemesiyle oluşur. İbn-i Ömer, İbn-i
Abbas, Enes, Malik, el-Leys bin Sa'd, Şafii ve Ahmed böyle hükmedenlerdendir.
Bunlar: Bu ayet Hudeybiye olayı hakkında nazil olmuştur. Mekke müşrikleri
Resül-i Ekrem (s.a.v.) ile beraberindeki sahabileri Mekke'ye sokmadılar. Bunun
üzerine Hudeybiye' de kurbanlar kesildi ve ihramdan çıkıldı. Ertesi yıl umre yapıldı.
Bu engellemede düşman tarafından vukü buldu, derler. Bu ayeti delil
gösterirler.
İki tarafın
delilleri ve birbirlerine verdikleri cevablar geniş yer alır. Buna vakıf olmak
isteyenler tefsir veya hadis kitablarına başvurabilirler.
İhsar nedeniyle
kesilmesi emredilen kurbanın kesilmesi yeri hakkında da ihtilaf vardır. Şöyle
ki: Ebu Hanife'ye göre kurbanın Harem-i Şerif'te kesilmesi gerekir. İhramlının
alıkonulduğu yerde kesilemez. İhramlı kişi, kurbanını Harem'e gönderir veya
bedelini gönderir ve vekil edeceği kimse ile beraber kurbanın kesileceği tarihi
tesbit eder. Bu tarihten sonra ihramdan çıkılır.
Diğer üç mezheb
imamlarına göre ise kurban ihramlının alıkonulduğu yerde kesilir ve bunun
akebinde ihramdan çıkılır.
HADİSLERDEN
ÇIKARILAN HÜKÜMLER:
1. Hac veya
umre ihramında bulunan bir kimse başından dolayı bir elem ve eziyet duyduğu ve
saçlarını tıraş etmek zorunda kaldığı zaman saçlarını tıraş eder ve fidye
olarak ya üç gün oruç tutar, ya bir koyun kurban eder veya altı fakire üç sa' yiyecek
verir. Beher fakire yarım sa' verir. Saçları kısaltmak da tıraş etmek gibidir.
Bu hususta alimler arasında bir ihtilM yoktur.
Hadisin
zahirine göre fidye, başın saçınin tamamını tıraş etmek halinde vacibtir. Eğer
saçın tıraş edilirse fidye'nin vacibliği hakkında ittifak vardır. Saçın bir
kısmının tıraş edilmesi halinde ise fidyenin vacibliği hakkında şu ihtilM
vardır:
a) Hanefiler'e
göre başın dörtte birinin tıraş edilmesi halinde fidye gerekir. Daha az
mikdarını tıraş etmek halinde ise sadece bir sadaka vermek yeterlidir.
b) Şafiiler'e
göre, bir arada üç saç telini tıraş etmek halinde de fidye gerekir. Bir saç
telinin tıraş edilmesi halinde bir müd ve sadece iki telin tıraş edilmesi
halinde iki müd, yani yarım sa' sadaka verilir.
c) Hanbeli mezhebine
göre fidyenin vacibliği için en az dört saç telini tıraş etmek gerekir. Daha az
sayıda kıl tıraş edildiği takdirde beher kıl için bir müd sadaka verilir.
d) Maliki
mezhebine göre ise fidyenin vacibliği için en az onbir aded saçın tıraş
edilmesi gerekir. Tıraş edilen kıl sayısı bundan az olduğu ve tıraş bir elem
nedeniyle yapıldığı takdirde yine fidye verilir. Aksi takdirde bir' avuç
yiyecek tasadduk edilir.
2. Hadisin
zahirine göre fidye olarak tutulacak, üç günlÜk orucun ard arda ve belirli bir
zamanda tutulması şart değildir. Tabii, oruç tutmanın yasak olduğu bayramların
ilk günü tutulamaz. Keza Hanefi ve Şafii mezhebIerine göre teşrik günlerinde,
yani kurban bayramının 2, 3 ve 4. günlerinde de tutulamaz. Malik ve meşhur
rivayete göre Ahmed, fidye orucunun teşrik günlerinde tutulabileceğine
hükmetmişlerdir.
3. Hadisin
zahirine göre üç sa' yiyecek maddesinin 6 fakire yarımşar olarak dağıtılması
gerekir. Alimlerin ekserisi böyle hükmetmişlerdir. Bunun tamamının bir fakire
verileceğine Ebu Hanife'nin hükmettiği rivayet edilmiştir.
Bir sa 'ın ne
kadar olduğu Zekat bölümünde etraflıca anlatılmıştır. Şu kadarını belirtmekle
yetineyim; OHanefi mezhebine göre yaklaşık olarak 3333 gr. dır.
4. Keza hadisin
zahirine göre fidye'nin ödenmesi için belirli bir yer yoktur. Nerede verilirse
olabilir. Çünkü hadiste yer tayini yapılmamıştır. Fidye olarak oruç tutulduğu
takdirde bunun belirli bir yerinin olmayışı hususunda alimler ittifak
halindedir. Malik'e göre" kurban ve sadaka da böyledir. Şafii'ye göre kurbanın
ve sadakanın yani. fidye olarak ödenecek yiyecel( maddesinin Harem-i Şerif'te
verilmesi gerelÜr. Hanefiler'e göre ise kurbanın Harem-i Şerif'te kesilmesi
gerekir. Yiyecek maddesi ise herhangı bir yerde verilebilir ..
Hadisin zahiri
Malik'in görüşünü te'yid eder.
Fidye hususunda
tanınan muhayyerlik, bir zaruret neticesinde saçmı tıraş eden ihramlıya
mahsustur. Keyfi olarak saçını tıraş eden ihramlı kişi kurban kesmek
zorundadır. Oruç tutmak veya yiyecek maddesini vermek yeterli değildir. Ebu
Hanife, Şafii ve Ebu Sevr böyle hükmetmişlerdir.