86- MUHSAR (YANİ HAC
VEYA UMRE'NİN FARZ OLAN MENASİKİNİ YAPMAKTAN ALAKONULAN KİMSEN) İN FİDYESİ
(YANİ İHRAMLIYA YASAK BİR ŞEY İŞLEMESİNİN CEZASI) BABI
حدّثنا
مُحَمَّدُ
بْنُ
بَشَّارٍ
وَمُحَمَّدُ بْنُ
الْوَلِيدِ،
قَالاَ:
حدّثنا
مُحَمَّدُ
بْنُ
جَعْفَرٍ.
حدّثنا
شُعْبَةُ
عَنْ عَبْدِ
الرَّحْمنِ
بْنِ
الأَصْبَهَانِيِّ
عَنْ عَبْدِ
اللهِ بْنِ
مَعْقِلٍ؛
قَالَ: قَعَدْتُ
إِلَى كَعْبِ
بْنِ
عُجْرَةَ فِي
الْمَسْجِدِ.
فَسَأَلْتُهُ
عَنْ هذِهِ
الآيَةِ ((فَفِدْيَةٌ
مِنْ صِيَامٍ
أَوْ
صَدَقَةٍ
أَوْ
نُسُكٍ))؛ قَالَ
كَعْبٌ: فِيَّ
أَنْزِلَتْ.
كَانَ بِي
مِنْ رَأْسِي.
فَحُمِلْتُ
إِلَى رَسُولِ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم.
وَالْقَمْلُ
يَتَنَاثَرُ
عَلَى
وَجْهِي.
فَقَالَ
((مَاكُنْتُ
أُرَى
الْجُهْدَ
بَلَغَ بِكَ
مَا أَرَى.
أَتَجِدُ
شَاةً؟))
قُلْتُ: لاَ.
قَالَ،
فَنَزَلَتْ
هذِهِ
الآيَةُ
((فَفِدْيَةٌ
مِنْ صِيَامٍ
أَوْ صَدَقَةٍ
أَوْ نُسُكٍ)).
قَالَ،
فَالصَّوْمُ
ثَلاَثَةُ
أَيَّامٍ. وَالصَّدَقَةُ
عَلَى
سِتَّةِ
مَسَاكِينَ، لِكُلِّ
مِسْكِينٍ
نِصْفُ صَاعٍ
مِنْ طَعَامٍ.
وَالنُّسُكُ
شَاةٌ.
Abdullah bin Ma'kıl (r.a.)'dan; Şöyle demiştir:
Ben (Kufe'de) Mescid'de Ka'b bin Ucre (r.a.)'ın yanına oturdum ve ona; ... Oruçtan veya sadakadan veya
kurbandan bir fidye — gerekir— âyetini sordum. Ka'b dedi ki: Bu âyet benim
hakkımda indirildi. (Ben Hudeybiye'de umre'nin
ihramında iken) başımdan bir elemim vardı. Bitler (başımdan) yüzüme dökülür
vaziyette ben Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'in yanına götürüldüm. Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem) (bana): Meşakkatin şu gördüğüm vaziyete
ulaştığını sanmıyordum. Bir koyun bulabilir misin?»
diye sordu. Ben: Hayır, diye cevab verdim. Bunun
üzerine şu âyet indi: Ka'b
dedi ki: Oruç üç gündür. Sadaka her fakire yarım sa'
yiyecek vermek üzere altı fakiredir. Kurban da bir koyundur.
AÇIKLAMA: 3080’de