SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’L-MENASİK

<< 2930 >>

DEVAM: 19- İHRAMDA OLAN KİMSENİN GİYEBİLECEĞİ ELBİSE BABl

 

حدّثنا أَبُو مُصْعَبٍ. حدّثنا مَالِكُ بْنُ أَنَسٍ عَنْ نَافِعٍ، عَنْ عَبْدِ اللهِ بْنِ دِينَارٍ، عَنْ عَبْدِ اللهِ بْنِ عُمَرَ؛ أَنَّهُ نَهَى رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم أَنْ يَلْبَسَ الْمُحْرمُ ثَوْباً مَصْبُوغاً بِوَرْسٍ أَوْ زَعْفَرَانٍ.

 

Abdullah bin Ömer (r.a.)'dan; Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ihramda olan kimsenin vers veya za'feran (bitkisi) ile boyanmış bir elbiseyi giymesini yasaklamıştır.

 

 

AÇIKLAMA:     ibn-i Ömer (r.a.)'ın ilk hadisini Buhari, Müslim. Ebü Davüd, Nesai, Şafii. Darekutn i ve Beyhaki de rivayet etmişlerdir. Bazı rivayetlerde ifade veya cümle değişikliği var ise de bunlar çıkarılan hükümler bakımından değişiklik meydana getirmediği için bu durumları belirtmeye gerek görmüyorum.

 

İbn-i Ömer (r.a.)'ın ikinci hadisini Müslim de rivayet etmiştir.

Hadislerden çıkarılan hükümleri beyan etmeden önce bazı kelimeleri açıklayayım:

Kumus: Kamis'in çoğuludur, gömlekler manasınadır. Amaim: imame'nin çoğuludur, sarıklar manasınadır.

 

Seravilat: Seravil'in çoğuludur, donlar manasınadır.

Beranis: Burnus'un çoğuludur. Burnus, başı bedeninden olan ve ona bitişik elbise manasınadır. Kavuk manasına da gelir. Burada başı örten şey manasında kullanılmıştır.

Hıfaf: Huff'un çoğuludur, mestler manasınadır. Bilindiği gibi mest, ayağı topuk kemiklerinin yukarısına kadar örter.

Na'leyn: Ayakların topuk kemiklerinin aşağısını kısmen örten papuç, tokyo, terlik gibi bazı ayakkabı çeşitlerine denilir.

Ka'beyn: Topuk kemikleri manasınadır. Muhammed bin el-Hasan bu kelimenin burada ayakkabı bağcıklarının hizasında kalan tarak kemiği manasında kullanıldığı yorumunu savunmuş ve bu kelimenin Arap dilinde bu manaya geldiğini söylemiştir.

Za'feranı safran bitkisidir, boya işinde kullanılır.

 

Vers: Susam bitkisine benzeyen, san ve güzel kokulu bir bitki çeşitidir. Boya işinde kullanılır. Yemen tarafının en güzel kokulanndan sayılır. Za'feran veya vers bitkisiyle boyanan elbise güzel kokulu olduğu için kullanılması ihramlı kimseye yasaklanmıştır.

Muhrim: İhramda olan kimse demektir. İhram, hac için veya umre için yahut her ikisi için de olabilir. Bu bab ta rivayet edilen hadisler ihramda olan kimsenin giyemeyeceği elbiseleri beyan etmiştir.

 

İhramlı kimsenin ne gibi elbise giyebileceğini soran zatın ismine dair bir bilgi edinilemediği, Tekmile sahibi tarafından belirtilmiştir. Bu sorunun ihrama girilmeden önce ve Mescid-i Nebevi'de sorulduğu, Nesai ile Beyhaki'nin rivayetlerinde belirtilmiştir.

Hadisteanılan elbiseleri ve benzeri elbiseleri giymek erkekler için yasaktır. Bu hüküm onlara mahsustur. Kadınlar, ihramda iken anılan elbiseleri giyebilirler. Bu hususta icma vardır. Ancak kadın ihramda iken yüzünü örtemez. Nitekim Buhari, Ebu Davud, Nesai ve diğer bazı hadisçilerin rivayetlerinde bu hadiste şu ilave vardır: "ve ihramda olan kadın yüzünü örtemez ve eldivenler giyemez."

 

Za'feran veya vers bitkisiyle boyanmış veya kokulanmış elbiseyi giyme yasağı ise kadınlara da şümullüdür. Bu yasaklama ile ilgili cümlede geçen "Mess" ifadesi temas ve iyice dokunma manasınadır. Yani bir elbiseye za'feran veya vers bitkisi iyice dokunmuş ise böyle bir elbiseyi giymek ihramlı erkek veya kadın için yasal<tır. Anılan bitkilerin iyice dokunması ve teması, boyama şeklinde olabildiği gibi kokulama şeklinde de olabilir. Bu itibarla bazı ilim adamları bu ifadeyi boyanma manasına, diğer bir kısmı kokulanma manasına yorumlamışlardır. Biz bu duruma parantez içi ifade ile işaret etmek istedik.

İhramlı erkek ve l{adın için güzel koku kullanmanın yasakhğı malumdur. Bu iki bitki ile boyanmış elbiselerden güzel koku duyulduğu için bunların giyilmesi yasaklanmıştır.

HADİsLERDEN ÇıKARıLAN HÜKÜMLER

 

1. Erkek ihramda iken gömlek, don, ceket, pantolon ve benzeri elbise giyemez. Bedenin tamamını veya bir kısmmı örten hiç bir elbiseyi adet ve usulüne uygun olarak giyemez. Eldivenler de elbiseler gibidir. Tekmile yazarının beyanına göre bu hüküm hususunda icma vardır. İhrftma girecel< veya ihramda olan bir kimse şayet gömlek, entari veya dondan başka bir şey bulamazsa ve bunlarla avret mahallini örtmeye mecbur kalırsa bunları bölerek birisini beline sarınak suretiyle peştemal gibi belden aşağısına örter. Diğer bir parçayı da omuzlarına atar.

 

2. İhramda olan erkek başını sank, kasket, takke veya herhangi bir şeyle örtemez. Hatta Üdet olmayan bir biçimde bile örtemez. Mesela başında bir bohça taşıması caiz değildir. Fakat elini başına koyması, güneşten veya yagmurdan korunmak maksadıyla şemsiye kullanması veya başını suyun içine sokması caizdir. Çünkü bu hareketler örf ve adete göre başı örtmek nevinden sayılmaz.

 

3. Ayağa mest geçirmek, çorap, çizme ve tQPuklara kadar ayagı örten başka isimli herhangi bir ayakl<abı nevini giymek ihramda olan erkek için haramdır. Ayagın tamamını örtmeyen ayakkabıyı giymek ise caizdir. Mesela, tokyo ve hacılarımızın giydilderi çeşitli terlikler giyilebilir. Giyilecek ayal<kabı topul< kemiklerini örterse, bazı alimlere göre ayakkabı bağcıklarının hizasına gelen tarak kemiğini örterse giyilmemesi gerekir.

Şafiiler ile Hanbeliler'e göre ihramlı erkeğin yüzünü örtmesi haram değildir. Keza ihramlı kadının yabancı erkeklerden saklanmak niyetiyle elini ve yüzünü örtmesi Hanefiler ile Şafiiler'e göre caizdir. Ancak yüze çekilen örtünün yüze dokunmaması, yüz ile bu örtü arasında bir aralığın bulunması şarttır. Hanbeliler'e göre kadının yüzünü ihtiyaç halinde örtmesi caizdir. Mesela yakınından yabancı erkekler geçtiği zaman yüzünü örtebilir ve bu gibi hallerde yüzünü örttüğü zaman örtünün onun yüzüne dokunmasında bir sakınca yoktur. Malikiler'e göre kadın ilgi çekici derecede güzelolursa veya yabancı erkeğin ona baktığı muhakkak bilinirse kadın bu maksatla yüzünü ve ellerini örtebilir. Ancak örtü için de bir takım şartlar var. Bu konuda ayrıntılı bilgi için fıkıh kitablarına müracaat edilmelidir.

4. İhramlı erkek ve kadının elbisesine veya bedenine güzel koku sürmesi haramdır. Vers veya za'feran bitkisiyle boyanmış bir elbiseyi giymeleride haramdır. Hadisin zahirine göre bu nevi elbisede kokunun eseri kalmamış olsa bile hüküm aynidir. Malik böyle hükmetmiştir. Şafii: O elbiseye su serpildiği veya ıslandığı zaman güzel kokusu duyulacak derecede ise giyilemez, kullanılamaz, aksi takdirde kullanılabilir, demiştir.

Hanefiler'e göre bu nevi elbise güzel koku yayamayacak biçimde yıkanmış ise ihramIı kadının bunu giymesinde bir salunca yoktur. İhramlı erkek de giymemek şartıyla kullanabilir. Bu görüş, Nahai, Sevri, İshak, Ahmed ve Ebu Sevr'den de nakledilmiştir. Kullanılıp kullanılmamasının dönüm noktası, ondaki kokunun gidip gitmemesidir. Elbisenin rengi solmuş olsa bile kokusu duyuluyor ise kullanılması yasaktır.

5. İhramlı erkek yukarıda durumu anlatılan ayakkabı bulamadığı zaman mest giyebilir. Ancak bunu ayak topukları kemiklerinin aşağısına kadar kesmesi şarttır. Yani mest giydiği zaman aşık kemikleri tamamen dışarda ve açık olacak. Bu nedenle mestin üst kısmını kesip atması gerekir. Hanefi i el-, Şafii, Malik ve Cumhur böyle demişlerdir.

 

Ata ve meşhurkavlinı:ı göre Ahmed: İhramlı erkek zarüret halinde mest giyebilir ve giydiği zaman bunun topuk kemiklerinin aşağısına kadar olan kısmını kesmesine de gerek yoktur. Fidye vermesi de söz konusu değildir. İkrime ve Ali (r.a.)'den de bu görüş rivayet olunmuştur. Bu grubun delili İbn-i Abbas (r.a.)'ın 2931 nolu hadisidir. Ahmed ve Ata o hadisi delil gösterdikleri gibi: Mestin üst kısmını kesmek bir malı telef etmektir. Bir malı bozup telef etmek ise Allah katında sevimli bir şey değildir, derler.

 

 

Hattabi, Ahmed 'e cevaben: Anılan. vasıfta ayakkabı bulamayan kimsenin giyeceği mestin yukarı kısmını kesmesi bir malı kasden telef etmek yasağının şümülüne girmez. Çünkü bir maslahat ve yarar uğruna yapılan mali zararlar malı telef etmek sayılamaz. Şer-i Şerif'in emrine mutlak itaat ve uymak durumu vardır, der.

 

Cumhur, İbn-i Abbas'ın bu babtan sonraki babta rivayet edilen 2931. hadisine şöyle cevab verir: İbn-i Abbas'ın hadisi mutlaktır. İbn-i Ömer (r.a.)'ın hadisi ise mesti giyebilmek için topuk kemiklerinin aşağısına kadar olan kısmı kesmek kaydı ile kayıtlanmıştır. Kayıtsız olan İbn-i Abbas'm hadisi kayıtlı olan İbn-i Ömer'in hadisi gibi ve ona uygun biçimde yorumlanır. Ayrıca Nesai'nin rivayetinde İbn-i Abbas'm hadisinde de; "ve mestleri topuk kemiklerinin aşağısına kadar kessin" kaydı mevcuttur.