DEVAM: 91- İHRAMLI
KİŞİNİN ÖLDÜRÜLEBİLDİĞİ (HAYVANLARIN BEYANI) BABI
حدّثنا
أَبُو
كُرَيْبٍ.
حدّثنا
مُحَمَّدُ بْنُ
فُضَيْلٍ،
عَنْ يَزِيدَ
بْنِ أَبِي
زِيَادٍ،
عَنِ ابْنِ
نُعْمٍ، عَنْ
أَبِي
سَعِيدٍ،
عَنِ
النَّبِيِّ
صلى الله عليه
وسلم؛
أَنَّهُ قَالَ
((يَقْتُلُ
الْمُحْرِمُ
الْحَيَّةَ
وَالْعَقْرَبَ
وَالسَّبُعَ
الْعَادِيَ
وَالْكَلْبَ
الْعَقُورَ
وَالْفَأْرَةَ
الْفُوَيْسِقَةَ)). فَقِيلَ
لَهُ: لِمَ
قِيلَ لَهَا
الْفُوَيْسِقَةُ؟
قال: إن
رَسُولَ اللهِ
صلى الله عليه
وسلم
اسْتَيْقَظَ
لَهَا، وَقَدْ
أَخَذَتِ
الْفِتيلَةَ
لِتُحْرِقَ بِهَا
الْبَيْتَ.
في الزوائد:
في إسناده
يزيد بن أبي
زياد، وهو ضعيف،
وإن أخرج له
مسلم.
Ebû Saîd-i Hudrî
(r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem); «İhrâmlı
kimse, yılanı, akrebi, saldırgan yırtıcı hayvanı, kelb-i akûr'u ve fâsıkcık
fareyi öldürür» buyurmuştur.
Ebû Saîd-i
Hudri'ye i Fareye niçin füveysika (fâsıkcık) denilmiş, diye soruldu. Ebû Saîd:
Çünkü (bir gece) fare evi yakmak üzere yağlı, yanık bir paçavrayı tutup
sürüklerken Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bunun için uykudan uyandı,
diye cevab verdi.
Not: Zevaid'de
şöyle denilmiştir: Bunun senedinde Yezid bin Ebi Ziyad bulunur. Müslim bunun
rivayetini almış ise de zayıf bir ravidir.
AÇIKLAMA: Aişe (r.anha)'nın hadisini Buhari. Müslim ve Tirmizi de rivayet
etmişlerdir. İbn-i Ömer (r.a.)'ın hadisini Buhari, Müslim. Ebu Davud ve Nesai
de rivayet etmişlerdir. Ebu Said-i
Hudri (r.a.)'ın
hadisi Zevaid nevinden olup Tahavi tarafından da bir benzeri rivayet
edilmiştir.
Birinci hadis
yılan, alaca karga, fare, kelb-i akür ve çaylağın Harem-i Şerif sınırları
içinde ve dışında, yani her yerde öldürülmesinin meşrüluğuna delalet eder.
İkinci hadis
ihramlı kişinin akrebi, kargayı, çaylağı, fareyi ve kelb-i aküru öldürmesinin
mübahlığına delalet eder. Kişi ihramda iken bunları öldürebildiğine göre
ihramda değil iken de öldürmesinin mübahlığı anlaşılır. Bu hadiste yılan yerine
akreb anılmıştır.
Üçüncü hadis
ise ihramlı !(işinin yukarda anılan hayvanlardan yılanı, akrebi. kelb-i aküru
ve fareyi öldürebildiği gibi insanlara saldırıp eziyet veren diğer hayvanları
da öldÜrebildiğine delalet eder .
. .
Bu hayvanlara
fasık denilmesinin sebebi hakkında Nevevi şöyle der: Fasıklığın lügat manası, bir
şeyden çıkmaktır. Allah'a isyan eden kişiye fasık denilmesi sebebi onun
Allah'ın emrinden ve itaatından dışarı çıkmasıdır. Bu hayvanlar da eziyet ve
bozgunculuk etmekle diğer hayvanların çoğunun yolundan çıktığı için onlara
fasık denilmiştir. Bir kavle göre bunlara fasık denilmesi sebebi şudur:
Başka
hayvanları Harem-i Şerif içinde veya dışında öldürmek haram oldUğU halde bu
hayvanlar bu hükmÜn dışına çıkmışlardır.
ilk iki hadiste
anılan hayvan sayısı altıyı bulduğu halde, gerek birinci hadiste ve gerek
ikinci hadiste öldürÜlmesi meşrü kılınan hayvanların beş nevi olarak sayılması
bir çelişki veya engel teşkil etmez. ÇünkÜ sayı tahdidi yoktur. Alimlerin
ekserisinin görüşü bu merkezdedir. Yani bir hadiste şu hayvanlar hakkında böyle
bir hüküm vardır, buyurulduğu zaman, bu hÜkmün başka hayvanlar hakkında
bulunmadığı manası kasdedilmez. Durum böyle olunca ikinci hadiste akreb'in ve
üçÜncü hadiste saldırgan hayvanın ayni hükme tabi tutulması birinci hadisteki
hükümle çelişki teşkil etmez. Şöyle de denilebilir: Resül-i Ekrem (s.a.v.) ayrı
ayrı zamanlarda bu hükümleri beyan buyurmuştur. Önce beş hayvanın hükmÜnü
bildirmiş, daha sonra da diğer hayvanların hükmünü beyan etmiştir.
İkinci hadisin
zahirine göre fasık sayılan hayvanları öldürmek mendüb değil, mübahtır. Bazı
rivayetlerin zahirine göre, ise anılan hayvanların öldürülmesi emrolunmuştur.
Emir mendul;ıluk manasına da yorumlanabilir.
Ebka olan
karga, karnında veya sırtında beyazlık veya siyahlık bulunan karga nevidir,
Birinci hadiste bu nevi karganın öldürülmesinin meşrüluğt,ı bildirilmiştir.
İkinCİ hadipte ise Ebka kaydı yoktur. Buna göre karganın her nevinin
öldürülmesi mübahtır. Alimler bu hususta ihtilM etmişlerdir. Şöyle ki:
1. Maliki
mezhebinin meşhur kavline göre karganıiı her nevi, her yerde ve herkes
tarafından öldürülebilir. ÖldÜren kişi ihramlı olsun veya ihramsız olsun fark
etmez. Keza Harem-i Şerif sınırları içinde olsun veya dışında olsun hüküm
aynidir.
2, Hanefiler,
Şafii, Ahmed ve Mali kiler'in bazısı: Bu hüküm Ebka olan karga nevine
mahsustur. Çünkü ilk hadiste bu kayıt vardır. Ebka nevinden maksad da leş yiyen
karga çeşididir, demişlerdir.
Kelb-i Akur
sözcüğünün yorumu hakkında da ihtilM vardır. Şöyle ki:
1. Malik,
Şafii, Ahmed ve ilim adamlarının ekserisi: Kelb-İ Akur insanları ısıran, onlara
saldıran ve Korkutan hayvanlar, demektir. Bu bilinen köpek, kurt, arslan,
kaplan ve diğer yırtıcı hayvanların hepsini kaplar, demişlerdir.
2. Ebu
Hanife'ye göre bu sözcükle, malum köpek kasdediImiştir. Arslan, kurt ve kaplan
gibi yırtıcı ve eziyet edici o hayvanlar ise köpek hükmüne tabidir. Akur. yani
ısırıcı kaydı kasdedilmemiştir. Eziyet ettikten sonra ihramlı kişi tarafından
oldiırülebilir, demiştir.
El-Hafız:
Edinilmesi emrolunmuş olan (mesela av tazısı ve sürüyü korumak için beslenen)
nın dışında kalan ve fakat ısırıcı olmayan köpekleri öldürme hükmü hakkında
ihtilM vardır: Kadı Hüseyin. Kadı el-Maverdi ve başkaları bu tür köpekleri
öldürmenin haramlığına hükmetmişlerdir. Şafii ise el-Umm'da bunun caizliğine
hükmetmiştir. Raf i i ise böyle köpekleri öldürmenin mekruhluğunu söylemiştir.
Nevevi ise Hac bölümünde Raf i i gibi söylerken Bey' bölümünde öldürmenin
haramlığını söylemiş ve Gasb ile Teyemmüm bölümlerinde öldürülmesinin mübah
olduğunu söylemiştir, der.