DEVAM: 101- ÖLÜM
TEHLİKESİYLE KARŞI KARŞIYA KALAN KURBANLIK HAYVAN HAKKINDA (GELEN HADİSLER)
BABI
حدّثنا
أَبُو بَكْرِ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ، وَعَلِيُّ
بْنُ
مُحَمَّدٍ،
وَعُمَرُ
بْنُ عَبْدِ
اللهِ، قَالُوا:
حدّثنا
وَكِيعٌ عَنْ
هِشَامِ بْنِ
عُرْوَةَ،
عَنْ
أَبِيهِ،
عَنْ
نَاجِيَةَ الْخُزَاعِيِّ
((قَالَ
عَمْرٌو فِي
حَدِيثِهِ: وَكَانَ
صَاحِبَ
بُدْنِ
النَّبِيِّ
صلى الله عليه
وسلم)) قَالَ:
قُلْتُ: يَا
رَسُولَ اللهِ!
كَيْفَ
أَصْنَعُ
بِمَا عَطِبَ
مِنَ الْبُدْنِ؟
قَالَ
((انْحَرْهُ.
وَاغْمِسْ
نَعْلَهُ فِي
دَمِهِ. ثُمَّ
اضْرِبْ
صَفْحَتَهُ.
وَخَلِّ
بَيْنَهُ
وَبَيْنَ
النَّاسِ،
فَلْيَأكُلُوهُ)).
Naciye el-Huzâî
(Amr kendi rivayetinde diyordu ki: Naciye, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'ın kurbanlık develerine refâket eden idi. (r.a.)'den; Şöyle demiştir:
Ben, Yâ Resûlallah! Kurbanlık develerinden ölüm tehlikesiyle karşı karşıya
kalana ne yapayım? dedim. Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Onu
boğazla ve (boynuna takılı) papuçu kanına batırdıktan sonra hörgücünün üstüne
vur (ki kurbanlık olduğu bilinsin). Ve onu halk'a bırak. Halk onu yesin»
buyurdu.
AÇIKLAMA: Züeyb (r.a.)'ın hadisini Müslim ve Ahmed de rivayet etmişlerdir. Naciye
(r.a.}'ın hadisini Ebü Davüd, Tirmizi, Şafii ve Ahmed de rivayet etmişlerdir.
Atb kelimesinin
asıl manası helak olmak, ölmek demektir. Burada ölüm tehlikesiyle karşı karşıya
kalmak veya yürüyemez hale gelmek manası kasdedilmiştir.
Rufka: Yol
arkadaşları manasınadır. Ancak Nevevi burada, tüm kafile manasına
yorumlamıştır. Yani kurbanlık develeri Mekke'ye götürmek te olan kimsenin
beraberinde yolculuk eden kafileden hiç kimsenin, hatta fakir olsa bile söz
konusu devenin etinden yemesi yasaklanmıştır. Kafileye karşı konulan bu yasağın
hikmeti ise, kurbanlık devenin kafile mensublan tarafından öldürülmesinin
önlenmesidir. Çünkü cam et isteyen bir kimsenin deveye bir şey yapıp, onu
boğazlama zeminini hazırlaması endişesi duyulabilir. İşte böyle bir duruma
karşı tedbir olmak üzere yolda boğazlanan kurbanlık devenin veya diğer hayvanın
eti o kafile için yasak kılınmıştır. Nevevi bu noktadan hareketle Rufka
kelimesini kafilenin tamamı manasına yorumlamayı tercih etmiştir.
HADİSLERDEN
ÇIKAN HÜKÜM:
Hadislerin
zahirine göre Harem-i Şerif yoluna çıkanlan kurbanlık hayvanlar, nafile kurban olsun,
vacib kurban olsun yolda ölüm tehlikesini geçirdiği zaman boğazIamr ve
fakirlere terkedilir. Konu hakkındaki mezhebIerin görüşleri şöyledir:
1. Hanefi
mezhebine göre nafile kurban, Harem-i Şerif'e ulaşmadan önce ölüm tehlikesini
geçirdiği zaman, boğazlanıp boynundaki kurbanlık nişanı kanına batırıldıktan
sonra sırtına vurulur ve böylece kurban olduğu belirtilir. Sonra eti fakirlere
bırakılır. Kurbanlığı Harem'e götürmekte olan kimse ve beraberindekiler bunun
etinden yi yemezler. Zengin kimse de yiyemez. Hayvanın tamamı fakirlerin
hakkıdır. Ancak kMilede bulunan fakirler yiyebilir. Bu kurbanlığı sevkeden
sahibi bunun yerine başka bir kurbanı vermekle de mükellef değildir.
Şayet vacib
olan kurban, (mesela temettü veya kıran haccı nedeniyle kesilecek hayvan veya
ihramlı halde işlenmesi yasak olan bir suçu işlemek yüzünden kesilmesi gerekli
kurban) ölüm tehlikesini geçirir veya kurban olmasına mani bir eksikliği ve
aybı meydana gelirse, sahibi onu dilediği gibi harcar. Çünkü bu hayvan
sahibinin mülkiyetine dönüşmüş olur ve sahibi bunun yerine başka bir kur- '
banı boğazlamakla mükelleftir.
2. Şafİİler'e
göre nafile kurban Harem-i Şerif'e henüz ulaşmamış il{en ölüm tehlikesini
geçirirse sahibi dilediği gibi onda tasarruf edebilir. Yani satabilir, boğazlayıp
etini yiyebilir, yedirebilir veya terkedebilir. Çünkü hayvan onun malıdır.
Şayet haccın
vaciblerinden birini terketmesi veya ihramlı il{en yapması yasak olan bir suçu
işlemesi ya da birkurban keseceğini adaması dolayısıyla, bir kurbanlık alıp da bu
hayvan Harem'e varmadan ölüm tehlikesiyle karşılaşırsa, veya çalınma, kaybolma
gibi bir sebeple elden çıkarsa, sahibi bunun yerine başka bir kurban kesmekle
mükelleftir. Çünkü kurban onun zimmetinde bulunuyor. Ama adam belirli bir
hayvanı adak olarak tÜyin eder de hiç bir taksirat) ve ihmali olmadığına rağmen
hayvan helak olursa, bunun yerine başka bir kurban kesmesi gerekmez. Böyle bir
adak hayvanı yolda geçirdiği ölüm tehlikesi nedeniyle boğazlandığı zaman ne
sahibi. ne hayvana nezaret edeni, ne de yol arkadaşlarından hiç biri fakir olsa
bile ondan yiycmezler.
Maliki ve
Hanbeli mezhebIerinin görüşleri de Tekmile'de ayrıntılı olarak beyÜn
edilmiştir. Ancak çok geniş yer alacağı endişesiyle buraya geçirmedim. Arzu
edenler oraya müracaat edebilirler.