SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’L-MENASİK

<< 3106 >>

DEVAM: 101- ÖLÜM TEHLİKESİYLE KARŞI KARŞIYA KALAN KURBANLIK HAYVAN HAKKINDA (GELEN HADİSLER) BABI

 

حدّثنا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، وَعَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، وَعُمَرُ بْنُ عَبْدِ اللهِ، قَالُوا: حدّثنا وَكِيعٌ عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ نَاجِيَةَ الْخُزَاعِيِّ ((قَالَ عَمْرٌو فِي حَدِيثِهِ: وَكَانَ صَاحِبَ بُدْنِ النَّبِيِّ صلى الله عليه وسلم)) قَالَ: قُلْتُ: يَا رَسُولَ اللهِ! كَيْفَ أَصْنَعُ بِمَا عَطِبَ مِنَ الْبُدْنِ؟

 قَالَ ((انْحَرْهُ. وَاغْمِسْ نَعْلَهُ فِي دَمِهِ. ثُمَّ اضْرِبْ صَفْحَتَهُ. وَخَلِّ بَيْنَهُ وَبَيْنَ النَّاسِ، فَلْيَأكُلُوهُ)).

 

Naciye el-Huzâî (Amr kendi rivayetinde diyordu ki: Naciye, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'ın kurbanlık develerine refâket eden idi. (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Ben, Yâ Resûlallah! Kurbanlık develerinden ölüm tehlikesiyle karşı karşıya kalana ne yapayım? dedim. Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Onu boğazla ve (boynuna takılı) papuçu kanına batırdıktan sonra hörgücünün üstüne vur (ki kurbanlık olduğu bilinsin). Ve onu halk'a bırak. Halk onu yesin» buyurdu.

 

 

AÇIKLAMA:     Züeyb (r.a.)'ın hadisini Müslim ve Ahmed de rivayet etmişlerdir. Naciye (r.a.}'ın hadisini Ebü Davüd, Tirmizi, Şafii ve Ahmed de rivayet etmişlerdir.

Atb kelimesinin asıl manası helak olmak, ölmek demektir. Burada ölüm tehlikesiyle karşı karşıya kalmak veya yürüyemez hale gelmek manası kasdedilmiştir.

Rufka: Yol arkadaşları manasınadır. Ancak Nevevi burada, tüm kafile manasına yorumlamıştır. Yani kurbanlık develeri Mekke'ye götürmek te olan kimsenin beraberinde yolculuk eden kafileden hiç kimsenin, hatta fakir olsa bile söz konusu devenin etinden yemesi yasaklanmıştır. Kafileye karşı konulan bu yasağın hikmeti ise, kurbanlık devenin kafile mensublan tarafından öldürülmesinin önlenmesidir. Çünkü cam et isteyen bir kimsenin deveye bir şey yapıp, onu boğazlama zeminini hazırlaması endişesi duyulabilir. İşte böyle bir duruma karşı tedbir olmak üzere yolda boğazlanan kurbanlık devenin veya diğer hayvanın eti o kafile için yasak kılınmıştır. Nevevi bu noktadan hareketle Rufka kelimesini kafilenin tamamı manasına yorumlamayı tercih etmiştir.

 

HADİSLERDEN ÇIKAN HÜKÜM:

 

Hadislerin zahirine göre Harem-i Şerif yoluna çıkanlan kurbanlık hayvanlar, nafile kurban olsun, vacib kurban olsun yolda ölüm tehlikesini geçirdiği zaman boğazIamr ve fakirlere terkedilir. Konu hakkındaki mezhebIerin görüşleri şöyledir:

 

1. Hanefi mezhebine göre nafile kurban, Harem-i Şerif'e ulaşmadan önce ölüm tehlikesini geçirdiği zaman, boğazlanıp boynundaki kurbanlık nişanı kanına batırıldıktan sonra sırtına vurulur ve böylece kurban olduğu belirtilir. Sonra eti fakirlere bırakılır. Kurbanlığı Harem'e götürmekte olan kimse ve beraberindekiler bunun etinden yi yemezler. Zengin kimse de yiyemez. Hayvanın tamamı fakirlerin hakkıdır. Ancak kMilede bulunan fakirler yiyebilir. Bu kurbanlığı sevkeden sahibi bunun yerine başka bir kurbanı vermekle de mükellef değildir.

 

Şayet vacib olan kurban, (mesela temettü veya kıran haccı nedeniyle kesilecek hayvan veya ihramlı halde işlenmesi yasak olan bir suçu işlemek yüzünden kesilmesi gerekli kurban) ölüm tehlikesini geçirir veya kurban olmasına mani bir eksikliği ve aybı meydana gelirse, sahibi onu dilediği gibi harcar. Çünkü bu hayvan sahibinin mülkiyetine dönüşmüş olur ve sahibi bunun yerine başka bir kur- ' banı boğazlamakla mükelleftir.

 

2. Şafİİler'e göre nafile kurban Harem-i Şerif'e henüz ulaşmamış il{en ölüm tehlikesini geçirirse sahibi dilediği gibi onda tasarruf edebilir. Yani satabilir, boğazlayıp etini yiyebilir, yedirebilir veya terkedebilir. Çünkü hayvan onun malıdır.

 

Şayet haccın vaciblerinden birini terketmesi veya ihramlı il{en yapması yasak olan bir suçu işlemesi ya da birkurban keseceğini adaması dolayısıyla, bir kurbanlık alıp da bu hayvan Harem'e varmadan ölüm tehlikesiyle karşılaşırsa, veya çalınma, kaybolma gibi bir sebeple elden çıkarsa, sahibi bunun yerine başka bir kurban kesmekle mükelleftir. Çünkü kurban onun zimmetinde bulunuyor. Ama adam belirli bir hayvanı adak olarak tÜyin eder de hiç bir taksirat) ve ihmali olmadığına rağmen hayvan helak olursa, bunun yerine başka bir kurban kesmesi gerekmez. Böyle bir adak hayvanı yolda geçirdiği ölüm tehlikesi nedeniyle boğazlandığı zaman ne sahibi. ne hayvana nezaret edeni, ne de yol arkadaşlarından hiç biri fakir olsa bile ondan yiycmezler.

 

Maliki ve Hanbeli mezhebIerinin görüşleri de Tekmile'de ayrıntılı olarak beyÜn edilmiştir. Ancak çok geniş yer alacağı endişesiyle buraya geçirmedim. Arzu edenler oraya müracaat edebilirler.