DEVAM: 103- MEKKE'NİN
FAZİLETİ BABI
حدّثنا
أَبُو بَكْرِ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ. حدّثنا
عَلِيُّ بْنُ
مُسْهِرٍ
وَابْنُ الْفُضَيْلِ
عَنْ يَزيدَ
بْنِ أَبِي
زِيَادٍ. أَنْبَأَنَا
عَبْدُ
الرَّحْمنِ
بْنُ سَابِطٍ،
عَنْ
عَيَّاشِ
بْنِ أَبِي
رَبِيعَةَ
الْمَخْزُومِيِّ؛
قَالَ: قَالَ
رَسُولُ
اللهِ صلى
الله عليه وسلم
((لاَ تَزَالُ
هذِهِ
الأُمَّةُ
بِخَيْرٍ مَاعَظَّمُوا
هذِهِ
الْحُرْمَةَ
حَقَّ تَعْظِيمِهَا.
فَإِذَا
ضَيَّعُوا
ذلِكَ، هَلَكُوا)).
في الزوائد:
في إسناده
يزيد بْنُ أبي
زياد، واختلط
بأخَرَةٍ.
Ayyaş bin Ebî
Rebîa el-Mahzûmî (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Bu ümmet, şu hürmeti hakkıyla
yücelttikleri sürece hayırlı biçimde devam edecektir. Bu ta'zimi zayi ettikleri
zaman helak olurlar.»
Not: Zevâid'de
şöyle denilmiştir: Bunun senedinde Yezid bin Ebî Ziyâd bulunur. Bu râvi,
ömrünün sonlarına doğru ihtilat'a uğramıştır.
AÇIKLAMA: Bu babın ilk hadisini Tirmizi, Nesai ve Ahmed de rivayet etmişlerdir.
Tuhfe yazarı bu hadisin şerhinde özetle şöyle der: Bu hadis, Mekke' de ikamet
eden mü'min bir kimsenin dini veya dünyevi bir zaruret yok iken Mekke'den başka
bir yere gidip yerleşmesinin uygun olmadığına delalet eder.
Hadis, Resul-i
Ekrem (s.a.v.)'in Mekke'ye olan sevgisini ve Ka'be'ye olan bağlılığını da ifade
eder.
Safiyye
(r.anha)'nın hadisi ise Zevaid nevindendir. Ancak Ebu Davud ve Buhari bunun bir
benzerini Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayette bulunmuşlardır.
Mekke'nin,
hicretin 8. yılı Ramazan ayında fethedildiğini daha önce de defalarca beyan
etmiştim.
Mekke'nin haram
kılınması ifadesinden maksad, bu mukaddes belde'de katil ve benzeri günahların
işlenmesinin, orada ikamet edenlerle savaşmanın ve oraya sığınan kimseye
dokunmanın haramlığıdır.
Lukata: Bir
kimsenin yerde bulunan yitik malıdır.
Münşid: Bu
yitik malı gereği gibi ilan etmek süretiyle sahibine teslim etmeye çalışan
kimse demektir.
İzhır: Mekke
halkı tarafından tanınan bir ot nevidir. Kokusu güzeldir. Bunu evlerin tavan kısmında
direklerin üstüne döşemek suretiyle kullandıkları gibi. ölüleri mezara
defnettikleri zaman, cesedin üstü kerpiç veya taşlarla örtüldülÜen sonra
aralarını kapatma işinde ele kullanırlar.
Resül-i Ekrem (s.a.v.)'in
İzhır'ı bu hükmün dışında tutması, ya Allah'ın O'na ilham etmesiyledir veya
Cebrail (a.s.)'in vahiy getirmesiyle olmuştur. Şöyle de olabilir: Allah Teala
daha önce vahiy ederek: Bu hükümleri tebliğ ettiğin zaman sana soru yöneIten
veya bazı istisnalar talebinde bulunanlar olursa gerekli cevabı ver, diye bir
talimat vermiş olabilir. Yoksa hadisin zahirinden ilk anda sanıldığı gibi Abbas
(r.a.)'ın isteğine binaen bu istisna yapılmış değildir,
BU HADİSTEN
ÇIKAN HÜKÜMLER:
1. Mekke
mıntıkası içindeki ağaçları kesmek haramdır. Yalnız İzhır ağacı bu hükümden
müstesnadır. Bunun dışında kalan ağaçlar ister kendiliğinden yetişen ağaç
nevinden olsun, ister insanlar tarafından dikilen veya yetiştirilen ağaçlar
olsun hepsi bu hükme tabidir. Hiç birisinden bir şey kesilemez. Bu yasak yalnız
ihramlıya mahsus değildir. İhramsız kimse için de aynen yasaktır.
Şafii bunu
tutarak yulu'rda anlatılan gibi hükmetmiştir. Fakat cumhur bu hükmü
kendiliğinden bitip yetişen ağaçlara tahsis etmiş ve insanların dikip yetiştirdiği
ağaçları kesmenin bir sakıncası bulunmadığına hükmetmiştir.
AĞACI KESENE NE
CEZA GEREKİR?
Alimler bu
hususta ihtilM etmişlerdir. Şöyle ki:
a) Ebu
Hanife'ye göre bir kurban değerini ödemek vacibtir.
b) Şafii ve
Ahmed'e göre büyük ağacı kesmekte bir sığır, küçük ağacı kesmelÜe ise bir
küçükbaş hayvanı, kesmek vacibtir.
c) Malik. Ata
ve Ebu Sevr'e göre ise ağaç kesmek le kişi günah işlemiş olmakla beraber fidye
vermesi gerekmez.
Alimler yukarda
da belirttiğim gibi Harem-i Şerif mıntıkası içinde bulunan ağaçların bir dalını
bile kesmeyi kesinlikle haram saymışlardır. Ancak Şafii, Erak isimli ağacın
dalından misvak çubuğunu kesmenin caizliğine hükmetmiştir. Keza ağaca zarar
vermiyor ise yaprağını ve meyvesini koparmayı da caiz saymıştır. Ata ile
Mücahid de böyle hükmetmişlerdir. Bu üç ilim adamı dikenli ağacı kesmeyi de
mübah saymışlar ise de cumhur bunun yasak olduğunu söylemiştir. Şafiiler'den
bir cemaat da cumhurun görüşÜnÜ desteklemiştir.
Ayni de: ilim
adamları Harem-i Şerif mıntıkası dahilinde insanlar tarafından ekilip
yetiştirilen sebzelerin ve tarım mahsülünün alıp toplamanın mübahlığı husüsunda
ittifak etmişlerdir, der.
2. Mekke-i
Mükerreme'nin av hayvanlarını rahatsız etmek haramdır. Rahatsız etmek haram
olunca, onu kovalamak, yaralamak veya telef etmek gayet tabii daha şiddetli
biçimde haram olur.
3. Mekke
lukatasını, yfmi Mekke' de yerde görülen malı ordan almak haramdır. Ancak iyice
ve ğereğinden fazla ilan edip sahibini bulmaya gayret etmek niyetiyle yerden
kaldır'mak caizdir. Yerden bu maksadla alınan malın sahibi bulunmazsa bile
bulan kişinin bunu kendi mülküne geçirmesi caiz değildir. Ama başka bir
memlekette yerden alınan lukata böyle degildir. Gereği gibi ilan ve duyuru ile
araştırmalar yapıldıktan sonra sahibi bulunmazsa icabında bulan adam o maldan
yararlanabilir. Cumhürun görüşü böyledir.
Hanefiler,
Malikiler ve Şafiiler'in bazısına göre Mekke lukatasıda diger memleketlerdeki
lukata gibidir. Bunlara göre bu hadisteki yasaklama yerde bulunan malın iyice
tanıtılıp, ilan edilmelde sahibinin bulunmasına gayret etmektir. Çünkü hacılar
kendi memlekellerine dönerler ve bazen bir daha Mekke'ye gidcmezler. Bu
itibarla yerde bulunan malı en iyi şekilde ilan etmek gerekir.