SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’L-MENASİK

<< 3110 >>

DEVAM: 103- MEKKE'NİN FAZİLETİ BABI

 

حدّثنا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ. حدّثنا عَلِيُّ بْنُ مُسْهِرٍ وَابْنُ الْفُضَيْلِ عَنْ يَزيدَ بْنِ أَبِي زِيَادٍ. أَنْبَأَنَا عَبْدُ الرَّحْمنِ بْنُ سَابِطٍ، عَنْ عَيَّاشِ بْنِ أَبِي رَبِيعَةَ الْمَخْزُومِيِّ؛ قَالَ:  قَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم ((لاَ تَزَالُ هذِهِ الأُمَّةُ بِخَيْرٍ مَاعَظَّمُوا هذِهِ الْحُرْمَةَ حَقَّ تَعْظِيمِهَا. فَإِذَا ضَيَّعُوا ذلِكَ، هَلَكُوا)).

 

في الزوائد: في إسناده يزيد بْنُ أبي زياد، واختلط بأخَرَةٍ.

 

Ayyaş bin Ebî Rebîa el-Mahzûmî (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Bu ümmet, şu hürmeti hakkıyla yücelttikleri sürece hayırlı biçimde devam edecektir. Bu ta'zimi zayi ettikleri zaman helak olurlar.»

 

Not: Zevâid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedinde Yezid bin Ebî Ziyâd bulunur. Bu râvi, ömrünün sonlarına doğru ihtilat'a uğramıştır.

 

 

AÇIKLAMA:     Bu babın ilk hadisini Tirmizi, Nesai ve Ahmed de rivayet etmişlerdir. Tuhfe yazarı bu hadisin şerhinde özetle şöyle der: Bu hadis, Mekke' de ikamet eden mü'min bir kimsenin dini veya dünyevi bir zaruret yok iken Mekke'den başka bir yere gidip yerleşmesinin uygun olmadığına delalet eder.

Hadis, Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in Mekke'ye olan sevgisini ve Ka'be'ye olan bağlılığını da ifade eder.

 

Safiyye (r.anha)'nın hadisi ise Zevaid nevindendir. Ancak Ebu Davud ve Buhari bunun bir benzerini Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayette bulunmuşlardır.

 

Mekke'nin, hicretin 8. yılı Ramazan ayında fethedildiğini daha önce de defalarca beyan etmiştim.

Mekke'nin haram kılınması ifadesinden maksad, bu mukaddes belde'de katil ve benzeri günahların işlenmesinin, orada ikamet edenlerle savaşmanın ve oraya sığınan kimseye dokunmanın haramlığıdır.

 

Lukata: Bir kimsenin yerde bulunan yitik malıdır.

Münşid: Bu yitik malı gereği gibi ilan etmek süretiyle sahibine teslim etmeye çalışan kimse demektir.

 

İzhır: Mekke halkı tarafından tanınan bir ot nevidir. Kokusu güzeldir. Bunu evlerin tavan kısmında direklerin üstüne döşemek suretiyle kullandıkları gibi. ölüleri mezara defnettikleri zaman, cesedin üstü kerpiç veya taşlarla örtüldülÜen sonra aralarını kapatma işinde ele kullanırlar.

 

Resül-i Ekrem (s.a.v.)'in İzhır'ı bu hükmün dışında tutması, ya Allah'ın O'na ilham etmesiyledir veya Cebrail (a.s.)'in vahiy getirmesiyle olmuştur. Şöyle de olabilir: Allah Teala daha önce vahiy ederek: Bu hükümleri tebliğ ettiğin zaman sana soru yöneIten veya bazı istisnalar talebinde bulunanlar olursa gerekli cevabı ver, diye bir talimat vermiş olabilir. Yoksa hadisin zahirinden ilk anda sanıldığı gibi Abbas (r.a.)'ın isteğine binaen bu istisna yapılmış değildir,

 

BU HADİSTEN ÇIKAN HÜKÜMLER:

 

1. Mekke mıntıkası içindeki ağaçları kesmek haramdır. Yalnız İzhır ağacı bu hükümden müstesnadır. Bunun dışında kalan ağaçlar ister kendiliğinden yetişen ağaç nevinden olsun, ister insanlar tarafından dikilen veya yetiştirilen ağaçlar olsun hepsi bu hükme tabidir. Hiç birisinden bir şey kesilemez. Bu yasak yalnız ihramlıya mahsus değildir. İhramsız kimse için de aynen yasaktır.

 

Şafii bunu tutarak yulu'rda anlatılan gibi hükmetmiştir. Fakat cumhur bu hükmü kendiliğinden bitip yetişen ağaçlara tahsis etmiş ve insanların dikip yetiştirdiği ağaçları kesmenin bir sakıncası bulunmadığına hükmetmiştir.

 

AĞACI KESENE NE CEZA GEREKİR?

 

Alimler bu hususta ihtilM etmişlerdir. Şöyle ki:

 

a) Ebu Hanife'ye göre bir kurban değerini ödemek vacibtir.

b) Şafii ve Ahmed'e göre büyük ağacı kesmekte bir sığır, küçük ağacı kesmelÜe ise bir küçükbaş hayvanı, kesmek vacibtir.

 

c) Malik. Ata ve Ebu Sevr'e göre ise ağaç kesmek le kişi günah işlemiş olmakla beraber fidye vermesi gerekmez.

 

Alimler yukarda da belirttiğim gibi Harem-i Şerif mıntıkası içinde bulunan ağaçların bir dalını bile kesmeyi kesinlikle haram saymışlardır. Ancak Şafii, Erak isimli ağacın dalından misvak çubuğunu kesmenin caizliğine hükmetmiştir. Keza ağaca zarar vermiyor ise yaprağını ve meyvesini koparmayı da caiz saymıştır. Ata ile Mücahid de böyle hükmetmişlerdir. Bu üç ilim adamı dikenli ağacı kesmeyi de mübah saymışlar ise de cumhur bunun yasak olduğunu söylemiştir. Şafiiler'den bir cemaat da cumhurun görüşÜnÜ desteklemiştir.

 

Ayni de: ilim adamları Harem-i Şerif mıntıkası dahilinde insanlar tarafından ekilip yetiştirilen sebzelerin ve tarım mahsülünün alıp toplamanın mübahlığı husüsunda ittifak etmişlerdir, der.

 

2. Mekke-i Mükerreme'nin av hayvanlarını rahatsız etmek haramdır. Rahatsız etmek haram olunca, onu kovalamak, yaralamak veya telef etmek gayet tabii daha şiddetli biçimde haram olur.

 

3. Mekke lukatasını, yfmi Mekke' de yerde görülen malı ordan almak haramdır. Ancak iyice ve ğereğinden fazla ilan edip sahibini bulmaya gayret etmek niyetiyle yerden kaldır'mak caizdir. Yerden bu maksadla alınan malın sahibi bulunmazsa bile bulan kişinin bunu kendi mülküne geçirmesi caiz değildir. Ama başka bir memlekette yerden alınan lukata böyle degildir. Gereği gibi ilan ve duyuru ile araştırmalar yapıldıktan sonra sahibi bulunmazsa icabında bulan adam o maldan yararlanabilir. Cumhürun görüşü böyledir.

Hanefiler, Malikiler ve Şafiiler'in bazısına göre Mekke lukatasıda diger memleketlerdeki lukata gibidir. Bunlara göre bu hadisteki yasaklama yerde bulunan malın iyice tanıtılıp, ilan edilmelde sahibinin bulunmasına gayret etmektir. Çünkü hacılar kendi memlekellerine dönerler ve bazen bir daha Mekke'ye gidcmezler. Bu itibarla yerde bulunan malı en iyi şekilde ilan etmek gerekir.