DEVAM: 8- BAYRAMDA
KURBAN EDİLMESİ YASAK OLAN HAYVANLAR BABI
حدّثنا
مُحَمَّدُ
بْنُ
بَشَّارٍ.
حدّثنا يَحْيَى
بْنُ
سَعِيدٍ،
وَمُحَمَّدُ
بْنُ جَعْفَرٍ،
وَعَبْدُ
الرَّحْمنِ
وَأَبُو دَاوُدَ،
وَابْنُ أَبِي
عَدِيٍّ،
وَأَبُو
الْوَلِيدِ،
قَالُوا:
حدّثنا
شُعْبَةُ،
سَمِعْتُ
سُلَيْمَانَ
بْنَ عَبْدِ
الرَّحْمنِ،
قَالَ:
سَمِعْتُ
عُبَيْدَ
بْنَ
فَيْرُوزٍ؛
قَالَ: قُلْتُ
لِلْبَرَاءِ
بْنِ
عَازِبٍ:"
حَدِّثْنِي
بِمَا كَرِهَ
أَوْ نَهَى
عَنْهُ
رَسُولُ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم مِنَ
الأَضَاحِيِّ.
فَقَالَ: قَالَ
رَسُولُ
اللهِ صلى
الله عليه وسلم،
هكَذَا
بِيَدِهِ.
وَيَدِي
أَقْصَرُ مِنْ
يَدِهِ
((أَرْبَعٌ
لاَ تُجْزِئُ
فِي الأَضَاحِيِّ:
الْعَوْرَاءُ
الْبَيِّنُ
عَوَرُهَا.
وَالْمَرِيضَةُ
الْبَيِّن
مَرَضُهَا. وَالْعَرْجَاءُ
الْبَيِّنُ
ظَلَعُهَا.
وَالْكَسِيرَةُ
الّضتِي لاَ
تُنقِي)).
قَالَ:
فَإِنِّي
أَكْرَهْ
أَنْ يَكُونَ
نَقْصٌ فِي
الأُذُنِ.
قَالَ: فَمَا
كَرِهْتَ مِنْهُ،
فَدَعْهُ.
وَلاَ
تُحَرِّمْهُ
عَلَى أَحَدٍ.
Ubeyd bin Feyruz
(r.a.)'den; Şöyle demiştir: Ben, Berâ bin Âzib (r.a.)'a: Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'in hoş görmediği veya yasakladığı kurbanlıkları bana anlat,
dedim. Bunun üzerine Berâ, şöyle dedi: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
eliyle (dört sayısını) şöyle işaret etti. Benim elim O'nun elinden kısadır ve
şöyle buyurdu: «Dört hayvan vardır ki kurban olamaz: Bir gözünün görmediği
apaçık belli tek gözlü hayvan, hastalığı besbelli hasta hayvan, topallığı
açıkça görülen topal hayvan ve kemiklerinde ilik kalmamış derecede zayıf olan
hayvan.»
Ubeyd bin Feyrûz
(Berâ'a): Ben kurbanlık hayvan'ın kulağında bir eksiklik olmasından hoşlanmam,
demiş. Berâ (da buna cevaben): Sen (kurbanlık olmasından) hoşlanmadığın
(hayvan)ı bırak. Fakat onu hiç kimseye yasaklama, demiştir.
AÇIKLAMA: Bu hadisi, diğer sünen sahibIeri, Malik, Ahmed, İbn-i Hibban, Hakim ve
Darimi de rivayet etmişlerdir.
Hadiste geçen
bazı kelimeleri açıklayayım:
Avra: Bir gözü
görmeyen hayvan manasında kullanılmıştır. Meriza: Hasta hayvan manasında
kullanılmıştır.
Arca: Topal
hayvan manasında kullanılmıştır.
Kesire: Bunun
asıl manası, ayağı kırık olan dişi canlı demektir.
Burada zayıf
hayvan manası kasdedilmiştir. Nitekim Tirmizi'nin rivayetinde bu kelime yerine
"Acfa" kelimesi kullanılmıştır. Bazıları bunu ayağı kırık olan hayvan
manasına yorumlamışlardır.
Yukarıda
sayılan kusurlar apaçık olduğu takdirde kurban edilmeye manidir. Hafif olduğu
takdirde ise mani değildir. Şu halde bir gözü biraz gören hayvanın diğer gözü
sağlam olursa kurban edilebilir.
Hayvanın
hastalığının besbelli olmasının ölçüsü; sürüyle beraber normal yÜrüyememesidir.
Hayvanın
topallığının apaçık olmasının ölçüsü de; sürüden geri kalmasıdır.
Hadiste geçen
"Tünkı" fiili, İnkaa masdanndan türemedir. İnkaa'ın kökü olan Nikı, kemik
iliğidir. Şu halde kemiklerinde ilik kalmamış derecede zayıf olan hayvan kurban
edilemez.
HADİsİN fıKıH
YÖNÜ:
Kurban edilecek
hayvanın anılan kusurlardan hiç birini taşımaması şarttır. Anılan kusurlardan
birisi aşikar biçimde bulunduğu takdirde kurban edilmeye manidir. Nevevi bu
hususta alimlerin ittifakı bulunduğunu beyan eder. Körlük, bir ayağın kesik
olması gibi daha büyük kusuru, eksikliği olan ayıph hayvan da kurban olamaz.
Hadiste söz
konusu edilen kulaktaki eksiklik ile ilgili hüküm bundan önceki hadisin fıkıh
bölümünde anlatıldığı için tekrarlamaya gerek görmüyorum.
Hadisin ravisi
Ubeyd bin Feyrüz eş-Şeybani Ebu'd-Dahhak el-Küfi. Bera bin Azib (r.a.)'den
rivayettc bulunmuştur. Ravisi de Süleyman bin Abdirrahman ed-Dımeşki'dir. Ebu
Hatim ile Nesai onun sıka olduğunu söylemişlerdir. Sünen sahibIeri onun
hadislerini rivayet etmişlerdir.