SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’Z-ZEBAİH

<< 3169 >>

DEVAM: 2- FERAA VE ATİRE BABI

 

حدّثنا مُحَمَّدُ بْنُ أَبِي عُمَرَ الْعَدَنِيُّ. حدّثنا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ؛ أّنَّ النَّبِيَّ صلى الله عليه وسلم  قَالَ ((لاَفَرَعَةَ وَلاَ عَتِيرَةَ)). قَالَ ابْنُ مَاجَةَ: هذَا مِنْ فَرَائِدِ الْعَدَنِيِّ.

 

في الزوائد: إسناد حديث ابْنِ عمر صحيح، ورجاله ثقات.

 

İbn-i Ömer (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «(İslâm'da) ne feraa, ne de atîre vardır» buyurmuştur.

 

İbn-i Mâceh dedi ki: Bu hadîs (şeyhim) el-Medenî'nin tek başına rivayet ettiği hadîslerdendir.

 

Not: Bu hadisin isnadı sahih ravileri sikadır.

 

 

AÇIKLAMA:     Nübeyşe (r.a.)'ın hadisini Ebü Davüd, Nesai, Ahmed ve Beyhaki de rivayet etmişlerdir.

Ebü Hureyre (r.a.)'ın hadisi Tirmizi hariç diğer Kütüb-i Sitte yazarları tarafından rivayet edilmiştir.

 

Nübeyşe (r.a.)'in hadisinde geçen "Saime" yılın çoğunda otlanmakla geçinen, yani yemlenmeksizin idare edebilen deve, sığır ve davar nevilerine denilir.

Aynı hadiste geçen Maşiye de deve, sığır ve da var sürüsüne denilir.

Fera' ve feraa aslında deve yavrusundandır. Ancak Nesai'nin rivayetinde; ''Her davar sürüsünde senin davarlarının beslediği bir fera' vardır'' buyurulduğu için fera' sığır, koyun ve keçiden de olabilir. Tercemede bu durum dikkate alınmıştır.

 

Hadiste geçen "istihmal" yük taşıma çağı manasına gelebildiği gibi erkek hayvanın dölolma çağı ve dişi hayvanın gebe kalma çağına varma manasına da gelebilir. Bu kelime iki manaya da yorumlandığı için bu duruma da işaret edilmiştir.

 

Fera' kelimesi deve yavrusu manasına yorumlandığı zaman İstilımal kelimesi yukardaki iki manaya da yorumlanabilir. Fera'ın kuzu ve keçi oğlağı manasına da şümullü olarak yorumlandığında bu iki hayvan açısından istilımal kelimesinin çiftIeşme çağı manasına yorumIanması daha uygun olur. Çünkü koyun ve keçinin yük taşıma çağı pek düşünülmez.

 

NÜBEYŞE (R.A.)'IN HADİSİNİN FIKIH YÖNÜ

 

Resül-i Ekrem (s.a.v.)'i atire ismi verilen kurban ile fera' adı verilen kurbanı kökünden iptal etmemiştir. Ancak atire'nin sırf Receb ayına tahsisini ve bunu putlar adına kesilmesini iptal buyurmuştur. Fera'ın da devenin ilk yavrusundan olmasını ve putlar adına boğazlanmasını iptal buyurmuştur. Şu halde atire ve fera' ismi verilen kurbanlar yılın herhangi bir zamanında sırf Allah rızası için kesilebilir. Şafiiler ile Hanbeliler böyle hükmetmişlerdir. Tahavi'nin beyanına göre İbn-i Ömer (r.a.) atire kurbanı Allah rızası için boğazlardı. İbn-i Sirin de Receb ayında bu kurbanı keserdi.

 

Bu gruba dahil ilim adamları "fera' ve atire yoktur'' mealindeki 3168, 3169 nolu hadisler ile benzeri hadisleri bunların vacib olmadığı anlamında yorumlamışlardır. Şafii böyle yorumladığı gibi, aşağıdaki şekilde yorumlayanlar da vardır: Hadislerden maksad anılan Imrbanların putlar adına kesilmesinin iptal edilmesidir. Diğer bir ihtimal anılan kurbanlar sırf Allah rızası için kesildiğinde müstehabhk veya kan dökme sevabı açısından Kurbanbayramında boğazlanan kurban gibi olmamasıdır. Fakirlere

 

Allah rızası için et dağıtmaya gelince, bu hayır ve sadakadan başka bir şey değildir. Hatta Şafii Eğer kolayolursa her ay kurban kesmek güzel şeydir, demiştir.

Hanefiler, Malikiler ve bunlardan başka bir grub ilim ehline göre atire ve feraa ismi verilen kurbanları kesmek hükmü 3168 nolu Ebu Hureyre (r.a.)'ın hadisi ile benzeri hadislerle mensuhtur. Çünkü Ebu Hureyre (r.a.), hicretin yedinci yılı müslüman olmuştur. Atire ve feraa isimli kurbanları boğazlama tatbikatı ise bu tarihten öncedir. Kadı iyaz da fera' ve atire'nin meşruluğuna dair hükmün mensuhluğu hususunda alimlerin Cumhurunun ittifak ettiklerini iddia etmiştir. El-Hazimi de böyle demiş ise de Şafiiler ile Hanbeliler'in bu görüşe katılmamaları bu iddiayı çürütür.

 

Daha geniş bilgi için Kütüb-i Sitte'nin şerhlerine müracaat edilebilir.