DEVAM: 3- MÜ'MİN BiR
MİDESİNE KOYMAK İÇİN YER. KAFİR DE YEDİ BARSAĞINA DOLDURMAK İÇİN YER, BABI
حدّثنا
أَبُو
كُرَيْبٍ.
حدّثنا أَبُو
أُسَامَةَ
عَنْ
بُرَيْدِ
بْنِ عَبْدِ
اللهِ، عَنْ
جَدِّهِ
أَبِي بُرْدَةَ،
عَنْ أَبِي
مُوسى؛ قَالَ:
قَالَ رَسُولُ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم
((الْمُؤْمِنُ
يَأْكُلُ فِي
مِعىً وَاحِدٍ،
وَالْكَافِرُ
يَأْكُلُ فِي
سَبْعَةِ
أَمْعَاءٍ)).
Ebû Musâ
(el-Eş'arî) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: Mu'min bir midesine koymak için yer. Kâfir
de yedi bağırsağını doldurmak için yer.
AÇIKLAMA: Ebu Hureyre (r.a.)'ın hadisini Buhari de rivayet etmiştir. İbn-i Ömer
(r.a.)'nın hadisini Buhari, Müslinı ve Tirmizi de rivayet etmişlerdir. Ebu Musa
(r.a.)'ın hadisi Müslim tarafından da rivayet edilmiştir.
Ayni mealdeki
bu hadislerden kasdedilen mana hakkında değişik görüşler beyan edilmiştir.
Yukarda anılan hadis kitablarının şerhlerinde alimlerce beyan edilen görüşlerin
hepsi nakledilmiştir. Bazılarına göre bu hadislerden maksad zahiri manası
değildir. Maksad mü'min ile kafil'in dünya nimetlerine karşı tutumlarını
belirtmektir. Yani mü'min'in dünya nimetlerine ve malına ihtirası ve düşkünlüğü
yoktur. Kafir ise dünyalığa düşkün ve ihtiraslıdır. Bu itibarla sanki mü'min
bir midesine koymak için yer ve kafir yedi bağırsağını doldurup karnını
şişirmek için yer. Hadisler böyle yorumlanınca, bağırsakların ve yemek yemenin
hakiki manası kasdedilmemiş olur. Maksad mü'min'in dünyalığa pek rağbet
etmemesi ve kafirin dünyalığa düşkünlüğüdür. Dünyalığı ele geçirme anlamı
yemekle ve dünyalığı elde etme yolları da bağırsaklarla ifade edilmiştir.
Bir görüşe göre
kasdedilen mana şudur; Mü'min helallokma yer.
Kafir ise
helallokma yanında haram lokma da yer. Helal lokma, haram lokmaya nazaran az
kazanılır.
Başka bir
görüşe göre mana şöyledir: Oburluk kafirin sıfatıdır.
Bu itibarla
mü'min boğazına düşkün olmamalı ve fazla yemek yememelidir.
Bazı alimlere
göre hadisler zahiri manasında kullanılmıştır. El-Hafız. hadislerin zahiri
manasında kullanıldığını söyleyen alimlerin açıkladıkları yedi görüş ve yorumu
naklen bildirmiştir. Tuhfe yazarı da el-Hafız'dan naklen bu yorumları beyan
ettikten sonra ikinci yorumu tercih ettiği için ben sadece bu ikinci görüşü
açıklamakla yetineyim. Arzu edenler anılan kitabIara baş vurmak suretiyle diğer
yorumları öğrenebilirler: Hadislerden kasdedilen mana şudur; Mü'min'e yakışan
az yemesi ve tıka basa yememesidir. Çünkü o biliyor ki, Şeriat'a göre yemekten
maksad, açlığı gidermek ve ibadet edebilmesi için güçlü olmaktır. O, lüzumundan
fazla yemeğin hesabını vermekten korkar. Fakat kafir onun aksine hareket eder.
Çünkü o, şer'i amaç tanımaz ve nefsinin esiri durumundadır. Nefsini tatmin
etmesi için ne gerekirse onu yapar ve helal haram demeden şehvetinin peşinde
koşar. Durum bu olunca mü'min'in yemeği kafir'in yemeğine nisbeten sınırlı ve
azdır. Bu nisbetin tesbiti için belirli bir sayı söz konusu değildir. Hadiste
yedi sayısı var ise de sayı durumu kasdedilmemiştir. Gaye mü'min'in yemeğinin
çoğu zaman kafirin yemeğinden azlığını belirtmektir. Amaç bu olunca ve hadis
böyle yorumlanınca, her mü'min'in mutlaka her kafir'den az yemek yemesinin
gerekliliği ve durumun böyle olduğu anlamı kasdedilmemiştir. Nitekim bazı kafirler
sağlığını korlima, midesinin rahatsızlığı ve rahiblerin telkini gibi nedenlerle
mü'min'lerden az yemek yerler. Bir kısım mü'min'ler de alışkanlığı, bir iç
rahatsızlığı veya başka sebeblerle obur olur ve kafirlerden fazla yemek yerler.
Bu hal genel prensibi bozmaz ve mü'min'lere yakışan yaşantı ile kafir'in
yaşantısı arasındaki mukayescyi gölgelemez.