9- SİNAMEKİ VE TERE
YAĞI TULUMUNA KONULAN BAL (VEYA DERE OTU) BABI
حدّثنا
إِبْرَاهِيمُ
بْنُ
مُحَمَّدِ
بْنِ يُوسُفَ
بْنِ سَرْحٍ
الْفِرْيَابِيُّ.
حدّثنا
عَمْرُو بْنُ
بَكْرٍ
السَّكْسَكِيُّ.
حدّثنا إِبْرَاهِيمُ
بْنُ أَبِي
عَبْلَةَ
قَالَ: سَمِعْتُ
أَبَا
أُبَيِّ بْنَ
أُمِّ
حَرَامٍ،
وَكَانَ قَدْ
صَلَّى مَعَ
رَسُولِ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم
الْقِبْلَتَيْنِ،
يَقُولُ:
سَمْعْتُ
رَسُولَ
اللهِ صلى
الله عليه وسلم
يَقُولُ: ((عَلَيْكُمْ
بِالسَّنَى
وَالسَّنُّوتِ.
فَإِنَّ
فِيهِمَا
شِفَاءً مِنْ
كُلِّ دَاءٍ،
إِلاَّ
السَّامَ))
قِيلَ: يَا
رَسُولَ اللهِ!
وَمَا
السَّامُ؟
قَالَ
((الْمَوْتُ)).
قَالَ
عَمْرٌو:
قَالَ ابْنُ
أَبِي
عَبْلَةَ: السَّنُّوتُ
الشِّبِتُّ.
وَقَالَ
آخَرُونَ:
بَلْ هُوَ
الْعَسَلُ
الَّذِي
يَكُونُ فِي زِقَاقِ
السَّمْنِ.
وَهُوَ
قَوْلُ
الشَّاعِرِ: هُمُ
السَّمْنُ
بِالسَّنُّوتِ
لاَ أَلْسَ فِيهِمُ وَهُمْ
يَمْنَعُونَ
جَارَهُمْ
أَنْ يُقَرَّدَا
في الزوائد:
في إسناده
عمرو بْنُ بكر
السكسكيّ.
قَالَ فيه
ابْنِ حبان:
روى عَنْ
إبراهيم بْنُ
أبي عبلة
الأوابد
والطامّات. لا
يحلّ
الاحتجاج به.
لكن قَالَ
الحكم: إنه
إسناد صحيح.
Ebû Übey bin
Ümm-i Haram (r.a.)'dan; Şöyle demiştir: Ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'den şu buyruğu işittim: «Sinameki ve sennût (yâni tereyağı tulumuna
konulan bal veya dereotu) yemeye devam ediniz. Çünkü bu iki şeyde sâm'dan başka
her hastalıktan şüphesiz şifâ vardır.»
Yâ Resûlallah!
Sâm nedir? denildi. O: «Ölümdür» buyurdu.
Râvî Amr demiştir
ki: Râvî İbn-i Ebi Able sennut'un dere otu olduğunu söylemiş ve diğer bâzı
âlimler: Bilâkis, sennut tereyağı tulumunda olan baldır. Şâir'in şu beytindeki
sennût anılan bal manasınadır: Onlar tereyağı tulumundaki bal ile tereyağı olup
aralarında hıyanet hiç yoktur. ve onlar komşularına hiyle edilmeye de mâni
olurlar."
Not: Zevâid'de
şöyle denilmiştir: Bunun senedinde Amr bin Bekr es-Sekseld var. îbn-i Hibban
onun hakkında: Bu adam İbrahim bin Ebi Able'den çok fena ve felâketler diye
ifade edilecek şeyler rivayet etmiş olup onun rivayetlerini delil göstermek
caiz değildir, demiştir. Lâkin el-Hakem bu hadisin senedinin sahih olduğunu
söylemiştir.
AÇIKLAMA: Zevaid nevinden olan bu hadisi Hakim de rivayet etmiştir. Sena: Sinameki
dediğimiz öttur. Camiü's-Sağir şerhinde el-Azizi: Sinameki, iyice ufaltılıp
biraz bal ve tereyağına karıştırılarak parmakla alınıp yenilir, demiştir.
Sennüt: Dereotu
olarak tarif edildiği gibi tereyağı tulumunda olan bal diye de tarif
edilmiştir. Bu iki tarif hadisin ravilerinden Amr tarafından naklen
bildirilmiştir. El-Azizi ise bu iki mana yanında; tereyağı kaymağı. kimyon,
kimyon-i kirmani ve kuru hurma manalarına da geldiğini söylemiştir. Sam: Ölüm
demektir.
Şiirde geçen
ÜIs: Hiyanet demektir. Takrid de hiyle ve hud'a yapmak, Takarrud da böyle hile
ve hud'a'ya maruz kalmaktır.
Bu hadis
sinameki ve tereyağı tulumunda olan, yani biraz olsun tereyağının karıştığı
balın veya dereotunun hastalıklara şifa olduğuna delalet eder.
Hadiste geçen
Her hastalığa devadır. şifadır'' cümlesinin benzeri 3447 - 3448 ve 3449, hadislerde
de geçti. Bu nevi cümlelerle kasdedilen mana hakkındaki gerekli bilgi orada
verildiği için tekrarlamaya gerek görmüyorum.
Ravi AMr'ın
naklettiği şiir eldeki tashihli Mısır baskısında bu şekildedir. Cevheri,
es-Sıhah isimli lügat kitabında Sennüt kelimesi bölümünde bu şiirin el-Husayn
bin el-Ka'ka'a ait olduğunu bildirerek anılan şiiri nakletmiştir. An-
Bir noktayı da
açıklayayım: cak birinci mısra'ın sonundaki; .... kelimesi yerine ........
kelimesini nakletmiştir.
Elde mevcut
Sindi haşiyeli Mısır baskısı ve Hind baskısı olan iki nüshada ise şiir
şöyledir.
Yukardaki ifade
tarzı ile tercemeye esas alınan ifade tarzı mana bakımından aynı sayılabilir.