DEVAM: 21- (İNSAN
VÜCÜDUNDAN) HACAMAT OLUNAN YER
حدّثنا
مُحَمَّدُ
بْنُ
الْمُصَفَّي
الْحِمْصِيُّ.
حدّثنا
الْوَلِيدُ
بْنُ
مُسْلِمٍ. حدّثنا
ابْنِ
ثَوْبَانض
عَنْ
أَبِيهِ، عَنْ
أَبِي
كَبْشَةَ
الأَنْمَارِيِّ؛
أَنَّهُ
حَدَّثَهُ
أَنَّ النَّبِيَّ
صلى الله عليه
وسلم كَانَ
يَحْتَجِمُ عَلَى
هَامَتِهِ،
وَبَيْنَ
كَتِفَيْهِ،
وَيَقُولُ: ((مَنْ
أَهْرَاقَ
مِنْهُ هذِهِ
الدِّمَاءَ،
فَلاَ
يَضُرُّهُ
أَنْ لاَ
يَتَدَاوَى
بِشَيْءٍ
لِشَيْءٍ)).
Ebû Kebşe
el-Ensârî (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) başına ve iki omuzu arasına hacâmet ettiriyor ve şöyle buyuruyordu:
«Kim vücûdundan şu (bozuk) kanları akıtıp dökerse (hastalıklardan) herhangi bir
şey için başka bir şeyle tedavi olmaması ona zarar vermez.»
AÇIKLAMA: Ali (r.a.)'ın hadisi Zevaid nevindendir. Enes (r.a.)'ın hadisini Tirmizi
ve Ebu Davud da rivayet etmişlerdir.
Bu iki hadiste
geçen "Ahdaayn" kelimesi "Ahda"ın tesniyesi, yani ikilidir.
Ahda kelimesi ile kasdedilen mana hakkında şu bilgiyi toplamak mümkün oldu:
Avnü'I-Mabud
yazarı: En-Nihaye'de deniliyor ki; Ahdaayn, boynun iki tarafında bulunan iki
damardır. Hacamet yoluyla onlardan kan aldırılır. En-Neyi yazarı da lügat
alimlerinden aynı bilgiyi nakleder.
Kamus ta da:
Ahdaayn, şah damarından ayrılan iki damardır.
Bunlardan
hacamet yoluyla kan aldırılır, denilmiştir.
İbnü'l-Kayyım:
Ahdaayn denilen damarlardan hacamet yoluyla kan aldırmak baş, yüz, diş, kulak,
göz ve burun gibi başta bulunan organların hastalığına yararlı olabilir. Ancak
söz konusu hastalıklar kan bozukluğundan veya kanın fazlalığından ya da her
ikisinden dolayı ise hacamet yararlı olur. Hacamet işi, Hicaz bölgesinde
oturanlar için yarar sağlayabilir. Hicaz gibi çok sıcak yerlerde oturanların
kanı sıcaklığın tesiriyle incelir "e kılcal damarlara hücum ederek vücüdun
dış klısınına temayül eder ve damarlar genişler. Bu itibarla bu bölge halkının
damardan kan vermeleri ve akıtmaları tehlikelidir. Şayet fazla ve bozuk kanı
akıtmak ihtiyacı duyuluyor ise en uygunu hacamet suretiyle kan vermektir, der.
Kahil ise iki
omuzun arasıdır. EI-Kifaye'de ise omuz başı olduğu söylenmiştir. El-Asmai de:
Kahil; boyunun omuzlar arası ile birleştiği sahadır, demiştir.
Ebu Kebşe
(r.a.)'ın hadisini Ebu Davud da rivayet etmiştir. Bu hadiste geçen Hamet, baş
demektir. Avnü'lMabiid yazarı: Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in başına ve omuzlan
arasına beraber veya ayrı ayrı zamanlarda hacamet etmiş olması muhtemeldir,
demiştir.
Ebu Kebşe
(r.a.) sahabidir. İsmi hususunda ihtilaf vardır: Omer bin Sa'd veya Amr bin
Sa'd ya da Sa'd bin Amr'dır. Bunların hepsi söylenmiştir. Daha başka isimlerden
de söz edilmiştir. Tirmizi bu zatın isminin Omer bin Sa'd olduğunu söylemiştir.
Tuhfe yazarı bu zatın sahabi olup Şam'da ikamet ettiğini, üçüncü cildin 155. sahifesinde
ifade etmiş ve bu arada isminin tesbiti ile ilgili ihtilafları da nakletmiştir.