SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’T-TIB

<< 3484 >>

DEVAM: 21- (İNSAN VÜCÜDUNDAN) HACAMAT OLUNAN YER

 

حدّثنا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُصَفَّي الْحِمْصِيُّ. حدّثنا الْوَلِيدُ بْنُ مُسْلِمٍ. حدّثنا ابْنِ ثَوْبَانض عَنْ أَبِيهِ، عَنْ أَبِي كَبْشَةَ الأَنْمَارِيِّ؛ أَنَّهُ حَدَّثَهُ أَنَّ النَّبِيَّ صلى الله عليه وسلم كَانَ يَحْتَجِمُ عَلَى هَامَتِهِ، وَبَيْنَ كَتِفَيْهِ، وَيَقُولُ:  ((مَنْ أَهْرَاقَ مِنْهُ هذِهِ الدِّمَاءَ، فَلاَ يَضُرُّهُ أَنْ لاَ يَتَدَاوَى بِشَيْءٍ لِشَيْءٍ)).

 

Ebû Kebşe el-Ensârî (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) başına ve iki omuzu arasına hacâmet ettiriyor ve şöyle buyuruyordu: «Kim vücûdundan şu (bozuk) kanları akıtıp dökerse (hastalıklardan) herhangi bir şey için başka bir şeyle tedavi olmaması ona zarar vermez.»

 

 

AÇIKLAMA:     Ali (r.a.)'ın hadisi Zevaid nevindendir. Enes (r.a.)'ın hadisini Tirmizi ve Ebu Davud da rivayet etmişlerdir.

 

Bu iki hadiste geçen "Ahdaayn" kelimesi "Ahda"ın tesniyesi, yani ikilidir. Ahda kelimesi ile kasdedilen mana hakkında şu bilgiyi toplamak mümkün oldu:

Avnü'I-Mabud yazarı: En-Nihaye'de deniliyor ki; Ahdaayn, boynun iki tarafında bulunan iki damardır. Hacamet yoluyla onlardan kan aldırılır. En-Neyi yazarı da lügat alimlerinden aynı bilgiyi nakleder.

 

Kamus ta da: Ahdaayn, şah damarından ayrılan iki damardır.

Bunlardan hacamet yoluyla kan aldırılır, denilmiştir.

İbnü'l-Kayyım: Ahdaayn denilen damarlardan hacamet yoluyla kan aldırmak baş, yüz, diş, kulak, göz ve burun gibi başta bulunan organların hastalığına yararlı olabilir. Ancak söz konusu hastalıklar kan bozukluğundan veya kanın fazlalığından ya da her ikisinden dolayı ise hacamet yararlı olur. Hacamet işi, Hicaz bölgesinde oturanlar için yarar sağlayabilir. Hicaz gibi çok sıcak yerlerde oturanların kanı sıcaklığın tesiriyle incelir "e kılcal damarlara hücum ederek vücüdun dış klısınına temayül eder ve damarlar genişler. Bu itibarla bu bölge halkının damardan kan vermeleri ve akıtmaları tehlikelidir. Şayet fazla ve bozuk kanı akıtmak ihtiyacı duyuluyor ise en uygunu hacamet suretiyle kan vermektir, der.

 

Kahil ise iki omuzun arasıdır. EI-Kifaye'de ise omuz başı olduğu söylenmiştir. El-Asmai de: Kahil; boyunun omuzlar arası ile birleştiği sahadır, demiştir.

Ebu Kebşe (r.a.)'ın hadisini Ebu Davud da rivayet etmiştir. Bu hadiste geçen Hamet, baş demektir. Avnü'lMabiid yazarı: Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in başına ve omuzlan arasına beraber veya ayrı ayrı zamanlarda hacamet etmiş olması muhtemeldir, demiştir.

Ebu Kebşe (r.a.) sahabidir. İsmi hususunda ihtilaf vardır: Omer bin Sa'd veya Amr bin Sa'd ya da Sa'd bin Amr'dır. Bunların hepsi söylenmiştir. Daha başka isimlerden de söz edilmiştir. Tirmizi bu zatın isminin Omer bin Sa'd olduğunu söylemiştir. Tuhfe yazarı bu zatın sahabi olup Şam'da ikamet ettiğini, üçüncü cildin 155. sahifesinde ifade etmiş ve bu arada isminin tesbiti ile ilgili ihtilafları da nakletmiştir.