DEVAM: 9- ALLAH'IN
İSM-İ A'ZAM'I (EN BÜYÜK ADI), BABI
حدّثنا
أَبُو
يُوسُفَ
الصَّيْدَلاَنِيُّ،
مُحَمَّدُ
بْنُ
أَحْمَدَ
الرَّقَّيَّ.
حدّثنا
مُحَمَّدُ
بْنُ
سَلَمَةَ
عَنِ الْفَزَارِيِّ،
عَنْ أَبِي شَيْبَةَ،
عَنْ عَبْدِ
اللهِ بْنِ
عُكَيْمٍ الْجَهِنيِّ،
عَنْ
عَائِشَةَ؛
قَالَتْ: سَمِعْتُ
رَسُولَ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم يَقُولُ
((اللّهُمَّ!
إِنِّي
أَسْأَلُكَ
بِاسْمِكَ
الطَّاهِرِ
الطَّيِّبِ
الْمُبَارَكِ
الأَحَبَّ
إِلَيْكَ،
الَّذِي إِذَا
دُعِيتَ بِهِ
أَجَبْتَ.
وَإِذَا
سُئِلْتَ
بِهِ
أَعْطَيْتَ. وَإِذَا
اسْتُرْحِمْتَ
بِهِ
رَحِمْتَ.
وَإِذَا
اسْتُفْرِجْتَ
بِهِ
فَرَّجْتَ))
قَالَتْ: وَقَالَ،
ذات يَوْمٍ
((يَاعَائِشَةُ!
هَلْ
عَلِمْتِ
أَنَّ اللهَ
قَدْ
دَلَّنِي عَلَى
الاِسْمِ
الَّذِي
إِذَا دُعِيَ
بِهِ أَجَابَ؟))
قَالَتْ،
فَقُلْتُ: يَا
رَسُولَ
اللهِ! بِأَبِي
أَنْتَ
وَأُمِّي!
فَعَلِّمْنِيِه. قَالَ
((إِنَّهُ لاَ
يَنْبَغي
لَكِ، يَاعَائِشَةُ!))
قَالَتْ،
فَتَنَحَّيْتُ
وَجَلَسْتُ
سَاعَةً.
ثُمَّ قُمْتُ
فَقَبَّلْتُ
رَأْسَهُ،
ثُمَّ قُلْتُ:
يَا رَسُولَ
اللهِ!
عَلَّمْنِيهِ. قَالَ
((إنَّه لاَ
يَنْبَغي
لَكِ،
يَاعَائِشَةُ!
أَنْ
أُعَلِّمَكِ.
إِنَّهُ لاَ
يَنْبَغي
لَكِ أَنْ
تَسْأَلِينَ
بِهِ شَيْئاً
مِنَ الدُّنْيَا))
قَالَتْ؛
فَقُمْتُ
فَتَوَضَّأْتُ.
ثُمَّ
صَلَّيْتُ
رَكْعَتَيْنِ.
ثُمَّ قلْتُ:
اللَّهُمَّ!
إِنِّي
أَدْعُوكَ
اللهَ. وَأَدْعُوكَ
الرَّحْمنَ.
وَأَدْعُوكَ
البَرَّ الرَّحِيمَ.
وَأَدْعُوكَ
بِأَسْمَائِكَ
الْحُسْنَى
كُلِّهَا،
مَاعَلِمْتُ
مِنْهَا وَمَا
لَمْ
أَعْلَمْ.
أَنْ
تَغْفِرَ لِي
وتَرْحَمَنِي.
قَالَتْ،
فَاسْتَضْحَكَ
رَسُولُ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم ثُمَّ قَالَ
((إِنَّهُ
لَفِي الأَسْمَاءِ
الَّتِي
دَعَوْتِ
بِهَا)).
في الزوائد:
في إسناده
مقال. وعبد
الله بن عكيم،
وثقه الخطيب
وعدّه من
الصحابة. ولا
يصحّ له سماع.
وأبو شيبة،
ولم أر من
جرّحه ولامن
وثقه. وباقي
رجال الإسناد
ثقات.
Aişe (r.anha)'dan
şöyle demiştir: Ben Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in: «Allahım!
Benin senin pak, güzel, mubarek ve zatına
en sevimli ismin ile şüphesiz senden dilerim, o isim ki onunla
çağrıldığın zaman icabet edersin, onunla senden istendiği zaman verirsin, onunla
senden, onunla senden rahmet taleb edildiği zaman rahmet eylersin ve sıkıntıdan
kurtulmak için onunla senden yardım dilediği zaman sıkıntıdan kurtarırsın.»
diye dua ederken sesini işittim.
Aişe demiştir ki:
Ve Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir gün: «Ya Aişe Allah'ın hangi
isimle çağrıldığı zaman duayı kabul buyuracağını bana gösterip bildirdiğini
bilirmisin?» buyurdu. Aişe demiştir ki: Ben: Ya Resulallah! Babam anam sana
feda olsun O İsmi bana öğret, dedim. O: «Ya Aişe O İsmin öğretilmesi sana uygun
değildir.» buyurdu. Aişe demiştir ki: Bunun üzerine ben uzaklaşıp bir saat
oturdum. Sonra kalktım ve O'nun başını
öptüm. Daha sonra: Ya Resulallah! O İsmi bana öğret, diye ricada bulundum. O:
«Ya Aişe O İsmin sana öğretmem sana uygun değildir. Çünkü şüphesiz senin O
İsimle dünyalık bir şey istemen senin için uygun olmaz.» buyurdu. Aişe demiştir ki: Bunun üzerine ben de kalkıp
abdest aldım ve iki rek'at namaz kıldıktan sonra:
Allahım! Şüphesiz
ben seni Allah, diye çağırırım, er-Rahman diye çağırırım, el-Berr, er-Rahim,
diye çağırırım ve seni bildiğim ve bilemediğim Esma-ı Hüsna'nın hepsiyle
çağırırım ki beni mağfiret edesin ve bana rahmet edesin, diyerek dua ve dilekte
bulundum. Aişe demiştir ki: Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) güldü. Sonra buyurdu ki: «Şüphesiz O İsim senin duada andığın isimler
içindedir.»
Not: Zevaid'de
şöyle denilmiştir: Bunun senedi hakkında konuşulur, RAvi Abdullah bin Ukeym'i,
el-Hatib güvenilir kabul ederek sahabller arasında saymıştır. Fakat Nebi
(s.a.v.)'den hadis dinlediği sağlıklı bir rivayetle sabit değildir. Ravi Ebu
Şeybe'ye gelince; Ben onu ne yeren ne de güvenilir sayan kimseyi görmedim.
senedln kalan ravileri güvenilir zatlardır.
AÇIKLAMA: Bu hadis Zevaid türündendir. Bu da Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in bir duasını
beyan etmekte, Allah'ın bir İsm-i A'zam'ınn bulunduğuna ve o isimle Allah'a
edilen duaların kabul olduğuna ve bu mubarek isim ile dünyanın zevk ve safasına
değil, ebedi mutluluğa yönelik dileklerde bulunmanın uygunluğuna delalet eder.
Allah'ın İsm-i
A'zam'ının hangi isim veya isimler ya da ayet olduğu hususunda varid olan
hadisler çerçevesinde alimlerin değişik görüşleri olmuştur. el-Hafız bu konuda
14 görüş nakletmiştir. Ben bu görüşlerin delillerini anlatmadan sadece bazı
görüşleri maddeler halinde yazmayı uygun buldum.
İSM-İ A'ZAM
OLDUĞU RİVAYET EDİLEN İSİMLER, CÜMLELER
1- Lafza-ı
Celal olan; "Allah" kelimesi.
2- Tevhid
kelimesi olan; "La ilahe illallah"
3-
"Er-Rahman er-Rahim"
4- "Allah
er-Rahman er-Rahim"
5- "EI-Hayy
el-Kayyum"
6- "Allahu
La ilahe illa huvel-Hayyu'l-Kayyum"
7- "La
ilahe illa huve'l-Hayyu'l-Kayyum"
8-
"Rabb"
9- "Allahu
la ilahe illa. huve'l-Ahedu's-Samed ellezi lem yelid ve lem yuled ve lem yekun
lehu kufuven ahed."
10-
"El-Hannanu'I-Mennan Bediu's-Semavati ve'I-Ard zü'I-Celali ve'l ikram
el-Hayyu'l-Kayyum"
EI-Menhel
yazarı yukardaki rivayetleri naklettikten sonra Ebu Ca'fer et-Taberi'nin şöyle
söylediğini beyan eder:
İsm-i A'zam'ın
belirlemesi hususunda eserler muhteliftir. Bence hepsi sahihtir. Çünkü hiç bir
rivayette şu isim İsm-i A'zam'dır, bundan daha büyük bir isim yoktur,
denilmemiştir. Şu halde rivayetlerdeki "A'zam" yani en büyük sözü
"Azim" yani büyük manasına yorumlanır.
Allah en iyi
bilendir. Bence bir mu'minin İsm-i A'zam ile dua etmiş sayılabilmesi için, bu
rivayetlerin hepsinde mevcut isimleri ve cümleleri okuyarak Allah'a dua ve
dilekte bulunması gerekir. En ihtiyatlı olanı bence budur.