10- RÜ'YA TABİRİ
(YORUMLAMAK) BABI
يَعْقُوبُ
بْنُ
حُمَيْدِ
بْنِ كَاسِبٍ
الْمَدَنِيُّ.
حدّثنا
سُفْيَانُ
بْنُ عُيَيْنَةَ
عَنش
الزُّهْرِيِّ
عَنْ
عُبَيْدِ
اللهِ بْنِ
عَبْدِ اللهِ،
عَنِ ابْنِ
عَبَّاسٍ؛
قَالَ: أضتَى
النَّبِيَّ
صلى الله عليه
وسلم رَجُلٌ
مُنْصَرَفَهُ
مِنء أُحُدٍ.
فَقَالَ: يَا
رَسُولَ اللهِ!
إِنِّي
رَأِيْتُ فِي
الْمَنَامِ
ظُلَّةً
تَنْطِفُ
سَمْناً
وَعَسَلاً.
وَرَأَيْتُ
النَّاسَ
يَتَكَفَّفُونَ
مِنْهَا فَالْمُسْتَكْثِرُ
وَالْمُسْتَقِلُّ.
وَرَأَيْتُ
سَبَبَاً
وَاصلا إِلَى
السَّمَاءِ.
رِأَيْتُكَ
أَخَذءتَ
بِهِ
فَعَلَوْتَ
بِهِ. ثُمَّ
أَخَذَ بِهِ
رَجَلٌ
بَعْدَ
فَعَلا بِهِ.
ثَمَّ أَخَذَ
بِهِ رَجَلٌ
بَعْدَ
فَعَلا بِهِ.
ثَمَّ أَخَذَ
بِهِ رَجَلٌ
بَعْدَه
فَانْقَطَعَ
بِهِ ثُمَّ وُصِلَ
لَهُ فَعَلا
بِهِ فَقَالَ
أَبُو بَكْرٍ:
دَعْنِي
أَعْبُرْهَا،
يَا رَسُولَ
اللهِ!
قَالَ
((اعْبُرْهَا))
قَالَ: أَمَّا
الظُّلَّةُ
فَالإِسْلاَمُ.
وَأمَّا مَا
بَنْطُفُ
مِنْهَا مِنَ
الْعَسَلِ
وَالسَّمْنِ،
فَهُوَ
الْقُرْآنُ.
حَلاَوَتُهُ
وَلِينُهُ.
وَأَمَّا مَا
يَتَكَفَّفُ
مِنْهُ
النَّاسُ،
فَالآخِذُ
مِنَ
الْقُرْآنِ
كَثِيراً
وَقَلِيلاً. وَأَمَّا
السَّبَبُ
الْوَاصِلُ
إِلَى السَّمَاءِ،
فَمَا أَنْتَ
عَليْهِ مِنَ
الْحَقِّز
أَخَذْتَ
بِهِ فَعَلاَ
بِكَ. ثُمَّ
يَأْخُذُهُ
رَجُلٌ مِنْ
بَعْدِكَ
فَيَعْلُو بِهِ.
ثَمَّ آخَرُ،
فَيَعْلُو
بِهِ. ثُمَّ
آخَرُ
فَيَنْقَطِعُ
بِهِ. ثُمَّ
يُوَصَّلُ
لَهُ
فَيَعْلُو
بِهِ.
قَالَ
((أَصَبْتَ
بَعْضاً،
وَأَخْطَأْتَ
بَعْضاً)).
قَالَ أَبُو
بَكْرٍ:
أَقْسَمْتُ
عَلَيْكَ يَا
رَسُولَ
اللهِ!
لَتُخْبِرَنِّي
بِالَّذي
أَصَبْتَ
مِنَ الَّذِي
أَخْطَأْتُ.
فَقَالَ
النَّبِيُّ
صلى الله عليه
وسلم ((لاَ تُقْسِمْ:
يَا أَبَأ
بَكْرٍ!)).
İbn-i Abbas
(r.a.)'dan; Şöyle demiştir: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e Uhud (harbin)
den döndüğü zaman bir adam gelerek: Ya Resulallah! Rü'yamda bir bulut gördüm,
ondan yağ ve bal yağıyordu. Halkın da yağan yağ ve bal'dan avuç avuç
aldıklarını gördüm. Kimi çok alırdı, kimi de az alırdı. Bu arada (yerden) göğe
(kadar uzanıp) ulaşan bir ip gördüm. Senin de o ipi tutup onunla (göğe doğru)
yükseldiğini gördüm. Senden sonra da bir adam'ın o ipi tutup onunla
yükseldiğini gördüm. O adam'dan sonra da başka bir adam'ın o ip'i tutup onunla
yükseldiğini gördüm. Bundan sonra gördüm ki başka bir adam o ipi tuttu. Fakat
ip koptu. Sonra onun için ip bağlanıp bitişti ve o da o iple yükseldi, dedi.
Bunun üzerine Ebu
Bekir (r.a.): Ya Resulallahl Beni (serbest) bırak (yani izin ver) bu rü'yayı
ben yorumlayayım, dedi. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de:
Yorumla, buyurdu. Ebu Bekir (de) şöyle yorum yaptı: Bu adamın gördüğü bulut,
İslam dinidir. Ondan yağan yağ ve bal ise Kur'an'dır. Tatlılığı ve
yumuşaklığıdır. Halkın ondan avuç avuç aldığı şeye gelince; Kur'an-ı Kerîm'den
(kabiliyetlerine), gayretlerine göre çok veya az İstifade eden, feyiz alan
müslümanlardır. Göğe kadar uzanan ip de üzerinde bulunduğun (adaletli)
yönetimdir. Sen hakkı tuttun. O da senin yükselmene vesile oldu. Senden sonra
da bir adam o hak, adalet ipini tutacak ve o da onunla yükselecek. Ondan sonra
başka bir adam tutacak, o da yükselecek. Daha sonra bir başkası tutacak. Fakat
ip kopacak, sonra onun için bağlanıp bitişecek ve böylece o da yükselecek.
Resul-i Ekrem
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (Ebu Bekir (r.a.)'e hitaben): Sen bazısında
isabet ettin, bazısında da hata ettin,» buyurdu. Bunun üzerine Ebu Bekir: And
olsun, Ya Resulallah isabet ettiğim kısmı hata ettiğim kısımdan ayırdedip bana
muhakkak haber ver, dedi. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Yemin etme Ya Ebu Bekir», buyurdu.
حدّثنا
مُحَمَّدُ
بْنُ يَحْيَى.
حدّثنا عَبْدُ
الرَّزَّاقِ.
أَبْنَأَنَأ
مَعْمَرٌ
عَنِ
الزُّهْرِيِّ،
عَنْ عُبَيْدِ
اللهِ، عَنِ
ابْنِ
عَبَّاسٍ؛
قَالَ: كَانَ
أَبُو
هُرَيْرَةَ
يُحَدِّثُ
أَنَّ رَجُلاً
أَتى رَسُولَ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم فَقَالَ:
يَا رَسُولَ
اللهِ!
رَأَيْتُ
ظُلَّةً بَيْنَ
السَّمَاءَ
وَالأَرْضِ
تَنْطُفَ سَمْناً
وَعَسَلاً.
فَذَكَرَ
الْحَديِثَ،
نَحْوَهُ
... Ebu Hureyre
(r.a.)'den; Şöyle demiştir: Bir adam Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'in yanına gelerek: Ya Resulallah! Ben (rü'yamda) gök ile yer arasında
bir bulut gördüm, bulut'tan yağ ve bal yağıyordu, dedi ve ravi bu hadisin
mislini anlattı.
Diğer tahric.
Bu hadisi; Buhari, Müslim ve Tirmizi de rivayet etmişlerdir.
AÇIKLAMA: Müellifimiz bu hadisi kısmen değişik iki senedle
İbn-i Abbas (r.a.) ile Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet etmiştir. Birinci senede
göre İbn-i Abbas (r.a.) hadisi doğrudan rivayet etmiştir. İkincisine göre ise
İbn-i Abbas (r.a.), Ebu Hureyre (r.a.) aracılığıyla rivayet etmiştir.
Rü'yayı
yorumlayan Ebu Bekir (r.a.)'ın hangi hususta hata ettiğini Resul-i Ekrem
(s.a.v.) açıklamamıştır. Bu itibarla Ebu Bekir (r.a.)'ın hadiste anılan rü'yayı
yorumlarken isabetli ve hatalı yönlerini araştırmak noktasında ilim ehli
değişik görüşler beyan etmişlerdir.
İbn-i Kuteybe
ve diğer bazı ilim adamlarına göre Nebi (s.a.v.)'in ''Bazısında isabet ettin
bazısında hata ettin,'' buyruğunun manası şöyledir: "Rü'yayı yorumlamak
hususunda isabet ettin, doğru yorumladın. Ben sana emretmeden rü'yayı
yorumlamaya acele etmekte de hata ettin."
Diğer bir kısım
alimler ise: İbn-i Kuteybe ve ona muvafakat edenlerin görüşleri geçersiz,
tutarsızdır. Çünkü Nebi (s.a.vf.), rü'yayı yorumlamak için ona izin vermiştir.
Ebu Bekir (r.a.)'in hatası; rü'yanın bir kısmını yorumlamasını terketmesidir.
Çünkü rü'ya sahibi yağ ve bal damlatan bulut görmüştü. Ebu Bekir (r.a.) bunu
Kur'an-ı Kerim ile yorumlamış. Halbuki Kur'an-ı Kerim, bal'ın yorumudur. Yağ
ise sünnet, yani hadis ile yorumlanmalı idi. Fakat Ebu Bekir (r.a.) bunu
yapmamıştı. Bu itibarla Kur'an ve Sünnet'tir, demeli idi, demişlerdir.
Nebi
(s.a.v.)'den sonra ipi tutan birinci ve ikinci zatlar Ebu Bekir (r.a.) ile Ömer
(r.a.)'dır. Üçüncü zat ise Osman (r.a.)'dır. İpin onun elinde kopması hilafeti
döneminde meydana gelen kanşıklıklar ve itirazlar sebebiyle, kendisinin ilk iki
halifeye kavuşamaması tehlikesidir. Sonra şehid edilmekle iki arkadaşına
ulaşmış ki bu da ipin bitişmesi ile ifade edilmiştir. el- Hafız, Bllhari'nin
şerhinde böyle demiştir.
Yemin ederek
meşru bir talebte bulunan kimsenin talebinin yerine getirilmesi ve yeminine
muhalefet edilmemesi hususunda sahih hadisler var. Bu hadis, o hadislerin hükmünün
umumi Olmadığına delalet eder. Çünkü Müslim'in rivayetine göre Ebu Bekir
(r.a.), Allah'a yemin ederek rü'yayı yorumlamadaki hatasııun bildirilmesini
istemesine rağmen, Resul-i Ekrem (s.a.v.) istenen açıklamayı yapmamış ve
müellifin rivayetinde de belirtidiği gibi: ''Yemin etme" buyurmuştur. Şu
halde; isteğin yerine getirilmesinde apaçık bir güçlük veya bir sakınca varsa
yapılmayabilir. Nebi (s.a.v.)'in gördüğü sakıncanın bilahare sahabiler arasında
bir takdir-i İlahi olarak meydana gelen olayların olması muhtemeldir .
HADİSTEN ÇIKAN
BAZI HÜKÜMLER:
1. Rü'yayı
yorumlamak caizdir.
2.Yorumcu bazen
isabet, bazen de hata yapabilir.
3. Rü'ya
mutlaka ilk yorumcunun yorumuna göre gerçekleşmeyebilir. İlk yorumcunun
yorumuna göre gerçekleşmesi; yorumcunun isabetli yorum yapması haline
mahsustur.
4. Bir isteğin
yerine getirilmesi için yemin eden kişinin isteğini yerine getirmesinde bir
sakınca veya zorluk varsa, isteğe uymak müstehab değildir.
Nevevi
yukardaki hükümleri beyan ettikten sonra; Kadı demiştir ki: Malik'e şöyle bir
soru sorulmuştur: Yorumcu kendisine anlatılan rü'yanın şer mahiyetinde olduğu
kanaatında iken bunu hayra yorumlayabilir mi? Malik: Maazallah! Rü'ya Nebiliğin
bir parçası olduğu halde Nebilikle oynanır mı? diye cevab vermiştir.