SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’L-FİTEN

<< 3930 >>

DEVAM: 1- "LA İLAHE İLLALLAH" DİYEN KİMSEYE DOKUNMAMAK (YANİ ÖLDÜRMEMEK) BABI

 

حدّثنا سُوَيْدُ بْنُ سَعيدٍ. حدّثنا عَلِيُّ بْنُ مُسْهِرٍ عَنْ عَاصِمٍ، عَنِ السُّمَيْدِ بْنِ السَّمِيرِ، عَنْ عِمَرَأنَ بْنَ الْحُصَيْنِ؛ قَالَ: أَتَى نَافَعُ بْنُ الأَوْرَقِ وَأصْحَابُهُ. فَقالُوات: هَلَكْتَ يَاعِمْرَانُ! قَالَ مَاهَلَكْتُ. قَالُوا: بَلَى. قَالَ مَا الَّذِي أَهْلَكَنِي؟ قَالُوا: قَالَ الله {وَقَتِلُوهُمْ حَتَّى لاَ تَكوُنَ فِتْنَةٌ وَيَكُونَ الدِّينُ كَلُّه للهِ. قَالَ: قَدْ قَاتَلْنَاهُمْ حَتَّى نَفَيْنَاهُمْ. فَكَانَ الدِّينُ كُلُّهُ للهِ} إِنْ شِئْتُمْ حَدَّثْتُكُمْ حَدِيثاً سَمِعْتُهُ مِنْ رَسُولِ اللهِ صلى الله عليه وسلم قَالُوا: وَأَنْتَ سَمِعْتَهُ مِنْ رَسُولِ الله صلى الله عليه وسلم؟ قَالَ: نَعَمْ شَهِدْتُ رَسُولَ اللهِ صلى الله عليه وسلم، وَقَدْ بَعَثَ جَيْشاً مِنَ الْمُسْلِمِنَ إِلَى الْمُشْرِكِينَ بِالرُّمْحِ. فَلَمَّا غَشِيَةُ قَالَ: أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ اللهُ. إِنِّي مُسْلِمٌ.فَطَعَنَهُ فَقَتَلَهُ. فَأَتَى رَسُول اللهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ: يَا رَسُولَ اللهِ! هَلَكْتُ.

 قَالَ ((وَمَا الَّذي صَنَعْتَ؟)) مَرّأةً أَوْ مَرَّتَيْنِ. فَأَخْبَرَهُ بِالَّذِي صَنَعَ. فَقَالَ: يَا رَسُولَ اللهِ صلى الله عليه وسلم ((فَهَلاَّ شقَقْتَ عَنْ بَطْنِهِ فَعَلِمْتَ مَافِي قَلْبِهِ؟)) قَالَ يَا رسُولَ اللهِ! لَوْ شَقَقْتُ بَطْنَهُ لَكُنْتُ أَعْلَمُ مَافِي قَلْبِهِ.

 قَالَ ((فَلاَ أَنْتَ قَبِلْتَ مَا تَكَلَّمَ بِهِ وَلاَ أَنْتَ تَعْلَمُ مَافِي قَلْبهِ!)).

قَالَ، فَسَكَتَ عَنْهُ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم، فَلَمْ يَلْبَثْ إِلاَّ يَسِيراً حَتَّى مَاتَ. فَدَفَنَّاهُ فَأَصْبَحَ عَلَى ظَهْرِ الأَرْضِ. فَقَالُوا: لَعَلَّ عَدُوّاً نَبَشَهُ. فَدَفَنَّاهُ. ثُمَّ أَمَرْنَا غِلْمَانِنَا يَحْرُسُونَهُ. فَأَصْبَحَ عَلَى ظَهْرِ الأَرْضِ. فَقُلْنَا: لَعَلَّ الْغِلْمَانَ نَعَسُوا. فَدَفَنَّاهُ. ثُمَّ حَرَسْنَاهُ بِأَنْفُسِنَا فَأَصْبَحَ عَلَى ظَهْرِ الأَرْضِ. فأََلْقَيْنَاهُ فِي بَعْضِ تِلْكَ الشِّعَابِ.

 

في الزوائد: هذا إسناد حسن. والسميط وثقه العجليّ وروى له مسلم في صحيحه. وعاصم هو الأحول، ويروى له مسلم أيضاً في صحيحه، وذكره ابن حبان في الثقات. وسويد بن سعيد مختلف فيه.

 

İmran bin Husayn (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Nafi bin el-Ezrak (ki haricîlerin Ezrakîler kolunun başıdır) ve arkadaşları gelerek: Sen helak oldun (dinden çıktın) Ya İmran, dediler, İmran: Ben helak olmadım (küfre gitmedim), diye cevab verdi. Onlar : Bil-akis (müslümanlıktan çıktın), dediler. îmran: Beni helak eden şey nedir? diye sordu. Onlar : Allah «Bir fitne (yani Allah'a ortak koşmak) kalmayıp din tamamen Allah'ın (dini olan İslamiyet) olana kadar onlarla savaşınız» (Enfal 39) buyurmuştur. (Yani sen ise bizim safımızda yer alıp haricî olmayanlarla savaşmadın), dediler. İmran:

 

Biz, müşrikleri bertaraf edinceye kadar savaştık ve din tamamiyle Allah'ın oldu (yani Hicaz müşriklerden tamamen temizlendi), Dilerseniz size Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den işittiğim bir hadîsi rivayet edeyim, dedi. Onlar: O hadîsi Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den sen (mi) işittin? diye sordular. İmran:

 

Evet, (ben işittim). Şu olaya şahid oldum, dedi : Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), müşriklere müslümanlardan bir askerî kuvvet gönderdi. Giden müslüman askerler müşriklere rastlayınca onlarla şiddetli bir savaş yaptılar. Neticede müşrikler mağlûp olarak sutlarını müslüman askerlere verdiler (yani savaşta kırılıp saf dışı edildiler). Sonra benim yakınlarımdan bir adam müşriklerden bîr adama mızrakla hücum ederek yanma varınca müşrik adam: "Eşhedu en la ilahe illallah = Allah'tan başka hak ilah olmadığına şehadet ederim." Ben şüphesiz müslümanım, dedi. Fakat (buna rağmen) yakınım olan adam mızrakla vurup onu öldürdü. Sonra Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına geldi ve :

 

Ya Resulallah! Ben helak oldum (yani büyük bir günah işledim), dedi. Resûl-İ Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir veya iki defa: «İşlediğin (günah) nedir?» buyurdu. Adam da yaptığı işi O'na arzetti. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) adama: (Kelime-i şehadet getirip müslüman olduğunu söylediğine rağmen samimiyetine inanmadın) O halde karnım yarıp da kalbindekini bilmeliydin? buyurdu. Adam: Ya Resûlallah! Karnını yarsaydım kalbindekini bilmiş olur (mu) idim? deyince Resul i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): O halde sen ne onun konuştuğu sözünü kabul ettin, ne de kalbindekini bilirsin, buyurdu.

 

İmran dedi ki: Sonra Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) adam hakkında bir şey söylemedi. Adam da az bir zaman yaşadı. Nihayet öldü. Biz onu defnettik. Ertesi günü sabahı cesedi yer yüzünde görüldü. Halk:

 

Bir düşman bunun cesedini toprağın altından çıkarmış olabilir, dedi. Biz onu (tekrar) defnettik. Sonra gençlerimize mezarı başında nöbet beklemelerini emrettik. Ertesi günü sabahı cesed (yine) yer yüzünde oldu. Bu kere biz: Gençlerimiz uyumuş (bu arada cesed düşman tarafından çıkarılmış) olabilir, dedik ve (tekrar) defnettikten sonra bu defa biz kendimiz onun nöbetini tuttuk. Yine ertesi günü sabahı cesed yer yüzünde oldu. Artık (toprağa gömmekten vazgeçip) cesedi o dağlar arasındaki yollardan birisine attık.'

 

Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bu, hasen bir seneddir. Ravi Süzneyfı el-İcll güvenilir saymıştır. Müslim de kendi Sahfh'ine rivayetini almıştır. Ravi Asim da el-Ahven olandır. Müslim kendi Sahih'inde bunun da hadisini rivayet eder. Ve İbn-i Hibban bunu güvenilir zatlar arasına almıştır. Ravi Süveyd bin Saîd hakkında ise İhtilaf vardır.

 

 

حدّثنا إِسْمَاعِيلُ بْنُ حَفْصٍ الأَيْليُّ. حدّثنا حَفْصُ بْنُ غِيَاثٍ عَنْ عَاصِمٍ، عَنِ السُّمَيْطِ، عَنْ عِمْرَانَ بْنِ الْحُصَيْنِ؛ قَالَ: بَعَثَنَا رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم فِي تسَرَّيةٍ. فَحَمَلَ رَجُلٌ مِنَ الْمُسْلِمِينَ عَلَى رَجُلٍ مِنَ الْمُشْرِكِينَ. فَذَكَرَ الْحَدِيثَ. وَزَادَ فِيهِ: فَنَبَذَتْهُ الأَرْضُ: فَأُخْبِرَ النَّبِيُّ صلى الله عليه وسلم

 قَالَ ((إِنَّ الأَرْضَ لَتَقْبَلُ مَنْ هُوَ شَرٌ مِنْهُ. وَلكِنَّ اللهَ أَحَبَّ أَنْ يُرِيَكُمْ تَعْظِيمَ حُرْمَةِ - لاَ إلهَ إلاَّ اللهُ - )).

 

"... İmran bin el-Husayn (r.a.): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bizi bir askeri müfrezede (savaşa)  gönderdi. Sonra (savaşın bitiminde) müslümanlardan bir adam müşriklerden bir adam'a hücum etti, diyerek yukardaki hadîsi anlattı ve bu rivayette şunu da ilaveten söyledi: (Biz cenazeyi defnettikten) sonra yer cesedi dışarı attı. Bunun üzerine durum Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e arzedildi. O da şöyle buyurdu: Yer, o adam'dan daha şer kimseyi de şüphesiz kabul eder. Lakin Allah, — La ilahe illallah — kelimesinin hürmetinin ta'zîmini size göstermeyi sevdi.

 

Not: Bu, hasen bir seneddir. Çünkü ravi İsmail bin Hafs hakkında ihtllaf vardır. Senedin kalan ravlleri güvenilir zatlardır.

 

AÇIKLAMA: Hadisin ilk ravisi İmran bin Husayn (r.a.) namındaki mübarek sahabiyi küfür ve müşriklikle itham eden Nafi bin el-Ezraki Hariciler ismi ile tanınan sapık bir gurubun Ezarik, başka bir deyimle Ezrakiler kolunun başıdır. Bunlar kendi saflarında yer almayan bütün müslümanlan müşriklikle, Yani kafirlikle itham ederler. Kendilerinden olmayan bütün müslümanların, hatta kadınlarının ve çocuklarının öldürülmesinin helal olduğuna hükmederler. Ezarık denilen güruh Ebu Raşid Nafi bin el-Ezrak namındaki sapığa Emirü'l-Mü'minin. yani tüm müslümanların devlet başkanı ünvanını vererek yirmi bin kişilik bir kuvvetle Basra'dan çıkıp el-Ehvaz ile Kerman ve diğer İran şehirlerini istila ettiler ve o beldelerde Abdullah bin Zübeyr (r.a.) tarafından atanmış valileri ve diğer idarecileri öldürdüler. Gerek bunları İslam dinine aykırı görüşleri ve gerekse yaptıklan zulüm hakkında geniş bilgi almak isteyenler "El-Milel ve'n-NihaI adlı kitabın birinci cildinin 114 -138 sahifelerine bakabilirler.

 

Nafi bin el-Ezrak ve arkadaşlarının mübarek sahabilerden imran bin Husayn (r.a.) ile yaptıkları görüşme esnasında küfre gittiğine mesned olarak gösterdikleri Enfal suresinin 39. ayeti Mekke müşrikleri hakkında inmiştir. Bu ayette geçen "Fitne" kelimesi tefsir alimleri tarafından da belirtildiği gibi şirk, yeni AIlah'a ortak koşmak manasınadır.

 

İmran (r.a.) bu sapık kişilere bu durumu belirterek Tevhid kelimesini, silahlı saldırıya maruz kalırken bile getiren bir müşriki öldürmenin vebali ile ilgili olarak şahid olduğu ve Nebi (s.a.v.)'in döneminde cereyan eden olayı ayrıntılı olarak bildirmiştir. Ama ne fayda bu sapık insanlara bir fayda sağlayamamıştır. Hariciler'in İslam alemindeki tahribatı pek büyük olmuştur.