DEVAM: 9- OLACAK
FİTNELER BABI
حدّثنا
هِشَامُ بْنُ
عَمَّارٍ.
حدّثنا مُحَمَّدُ
بْنُ
شُعَيْبِ
بْنِ
شَابُورٍ.
حدّثنا سَعِيدُ
بْنُ بَشِيرٍ
عَنْ
قَتَادَةَ؛
أَنَّهُ
حَدَّثَهُمْ
عَنْ أَبِي
قِلاَبَةَ الْجَرْمِيِّ،
عَبْدِ اللهِ
بْنِ زَيْدٍ،
عَنْ أَبِي
أَسْمَاءَ
الرَّحَبِيِّ،
عَنْ ثَوْبَانَ،
مَوْلَى
رَسُولِ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم؛ أَنَّ
رَسُولَ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم قَالَ
((زُوِيَتْ
لِيَ
الأَرْضُ
حَتَّى
رَأَيْتُ
مَشَارِقَهَا
وَمَغَارِبَهَا.
وأُعْطِيتُ
الكَنْزَيْنِ:
الأَصْفَرَ
((أَوِ
الأَحْمَرَ))
وَالأَبْيَضَ
((يَعْنِي
الذَّهَبَ
وَالفِضَّةَ))
وَقِيلَ لِي:
إِنَّ
مَلْكَكَ
إِلَى حَيْثُ
زُوِىَ لَكَ.
وَإِنِّي
سأَلْتُ
اللهَ عَزَّ
وَجَلَّ
ثَلاَثَا:
أَنْ لاَ
يُسَلِّطَ
عَلَى
أُمَّتِي
جُوعاً
فُيُهْلِكَهُمْ
فِيهِ. وَلَنْ
أَجْمَعَ
عَلَيْهِمْ
مَنْ بَيْنَ أَقْطَارِهَا،
حَتَّى
يُفْنِي
بَعْضُهُمْ بَعْضاً،
وَيَقُتلَ
بَعْضُهُمْ
بَعْضاً. وَإِذَا
وَضِعَ
السّيْفُ فِي
أُمَّتِي،
فَلَنْ
يُرْفَعَ
عَنْهُمَ
إِلَى يَوْم
الْقِيَامَةَ.
وَإِنَّ
مِمَّا
أَتَخَوَّفُ
عَلَى أُمَّتِي
أَئِمَّةً
مُضِلِّينَ.
وَسَتَعْبُدُ
قَبَائِلُ مِنْ
أُمَّتِي
الأَوْثَانَ.
وَسَتَلْحَقُ
قَبَائَلُ
مِنْ
أُمَّتِي
بٍالْمُشْرِكِينَ..
وَإِنَّ
بَيْنَ
يَدَيِ
السَّاعَةِ
دَجَّالِينَ
كَذَّابِينَ.
قَرِيياً
مِنْ ثَلاَثِين.
كُلُّهُمْ
يَزْعُمُ
أَنَّهُ
نَبِيٌّ. وَلَنْ
تَزَالَ
طَائِفَةٌ
مِنْ
أُمَّتِي
عَلَى
الْحَقِّ مَنْصَورِينَ.
لاَ
يَضُرُّهُمْ
مَنْ خَالَفَهُمْ
حَتَّى
يَأْتِيَ
أَمْرُ
اللهِ، عَزَّ
وَجَلَّ)). قَالَ
أَبُو
الْحَسَنِ:
لَمَّا
فَرَغَ أَبُو
عَبْدِ اللهِ
مِنْ
الْحَديِثَ
قَالَ: مَا أَهْوَلَهُ!!
Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in azadlı kolesi Sevban (r.a.)'den rivayet
edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur :
«Yer benim igin o
derece dürülüp toplatıldı ki ben onun doğu taraflarını ve batı taraflanni
gördüm. Bana sarı ve beyaz (yani altm ve gümüş) hazineleri de verildi ve bana:
Senin (ümmetinin) mülkü senin igin dürülüp toplatılan alanlara kadar
(genişliyecek)dir, denildi. Ben, Allah Azze ve Celle'den (su) üç şeyi istedim:
Allah'ın ümmetimin başına tümünü helak edecek bir açlık felaketini musallat
etmemesini ve ümmetimi fırka fırka yapip (biribiriyle savaşmak ve iç harple)
bazasına bazısının azabını tattırmamasını da istedim. (Bu isteklere karşı Allah
tarafından) bana: Ben bir hüküm verdigim zaman artık o hükmün infaz edilmemesine
mahal yoktur ve ben, senin ümmetin başına onları (tümüyle) helak edecek bir
açlik felaketini musallat etmeyeceğim ve dünyanın çevresi arasında bulunan
(kafir düşmanlar)ı ümmetin aleyhinde toplamayacağım ki ümmetinin bazısı diğer
bazısını yok etsin ve biribirinl öldürsün, buyuruldu. Ümmetimin içine kılıç
konulduğu (yani iç savaş. olduğu) zaman artik kıyamet gününe kadar kılıç
onlardan kaldırılmayacak (yani iç savaş son bulmayacak)tir. şüphesiz ümmetim
için korktuğum şeylerden birisi de sapıtıcı (yani bid'atlere, günahlara
çağırıcı) imamlar (yani devlet adamları) dır. ümmetimden bazi kabileler putlara
tapacak ve ümmetimden bazı kabileler de müşriklere iltihak edecektir. Kıyamete
yakın zamanlarda otuza yakın çok yalancı deccal muhakkak olacak. Deccalların hepsi
Nebi olduğunu söyIeyecektir. (Halbuki Nebilerin sonuncusu benim ve benden sonra
Nebi yoktur). Allah (Azze ve Celle)'nin emri (ki bütün mu'minlerin toptan vefat
etme belirtisi olan bir rüzgardır) gelinceye kadar ümmetimden bir zümre daima
hak (yol) üzerinde kahp ilahi yardıma mazhar olacak muhalifleri onlara zarar
veremeyecektir.»
Ebui'I-Hasan dedi
ki: Ebu Abdillah (ibn-i Maceh) bu hadisin rivayetini bitirince: Bu, ne kadar
dehşetli bir hadistir, dedi.
AÇIKLAMA: Bu hadisi Ebu Davud da Kitabü'l-Fiten'de rivayet
etmiştir. Müslim ise bunun baş kısmını fitneler bölümünde, ümmetin bir
zümresinin ilahi emir gelinceye kadar hak üzerinde devam edeceğine dair son
bölümü de Cihad bölümünde rivayet etmiştir. Tirmizi de bu hadisi parçalar
halinde Fitneler bölümünün değişik bablarında rivayet etmiştir.
Bu hadiste
apaçık mucizeler mevcuttur. Geleceğe ait verilen haberler hamdolsun aynen
gerçekleşmiştir.
Hadisin baş
kısmında yer küresinin Resul-i Ekrem (s.a.v.) için dürülüp şarkın ve garbın
kendisine gösterildiği, dürülüp gösterilen alanların müslümanların tasarruf ve
mülkiyetlerine geçeceği ve onlara altın ile gümüş hazinelerinin verileceği
birer mucize olarak haber verilmektedir.
Nevevi: Bu
hadiste Resul-i Ekrem (s.a.v.)'e yer küresinin doğu ve batı taraflarının
gösterildiği ifadesi, İslam ümmetinin genişlemesinin daha çok doğu ve batıya
uzanacağına işarettir. Nitekim de böyle oldu. İslam ülkelerinin güney ve kuzeye
doğru gelişmesi doğu ve batı taraflarına olan gelişmeye oranla azdır. Hadiste
geçen altın ve gümüş hazinelerinden maksad ise Irak ve Suriye kırallan Kisra ve
Kayser'in hazineleridir, demiştir.
Et-Turbuşti de:
Kırmızı ve beyaz hazinelerden maksad Kisra ve Kayser'in hazineleridir. Kisra
devletinin nakit parasının çoğunluğunu altın, Kayser' inkinin ekseriyetini
gümüş teşkil ettiği için böyle buyurulmuştur, der.
Hadisin yukarda
sözü edilen parağrafından sonra gelen; .... cümlesi iki şekilde manalandırılabilir:
"Ve ben. Allah (Azze ve Celle)'den üç şey istedim" veya "Ve ben
(şu şeyleri) Allah (Azze ve Celle)'den üç defa istedim."
Bu cümleden
sonra beyan edilen istekler ikidir: 1-Ümmetin tümünü kaplayıp onları helak eden
bir kıtlığın verilmemesidir. 2-Ümmetin fırka fırka edilip biribirleri ile
savaşmamalandır. Müslim, Tirnıizi ve Ebu Davud'un rivayetlerinde de bu iki
istek vardır. Üçüncü bir isteğe dair bir kayda rastlamadım. Bu itibarla anılan
cümle ya ikinci şekilde yorumlanır. Ya da üçüncü istek beyan buyurulmamış veya
rivayet edilmemiştir.
Hadisin bundan
sonraki kısmında Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in ilk isteğinin kabul buyurulduğu.
yani İslam aleminin tamamını kaplayıcı bir açlık ve kıtlık tehlikesiyle
müslümanlarının tamamının mahvedilmeyeceği bildirilmektedir. Şu halde İslam
ülkelerinin bazılarında kıtlık olsa bile diğer ülkelerde veya memleketlerde
olmayacaktır. Allah'a hamd olsun ki bu mücize de gerçekleşmiştir. Hadisin bu
bölümünde müslümanlar arasında iç savaşların çıkmaması, biribiriyle çarpışmaması
yolundaki dua ve dileğin kabul edilmediği ve ilahi takdirin bunun aksine olduğu
belirtilmiştir. Ümmetin içine kılıç konulduktan, yani savaş patlak verdikten
sonra kıyamete kadar sonu gelmiyeceği bildirilmiştir. Bu mücize de aynen
tahakkuk etmiştir. Sahabiler devrinde başlayan çarpışma ve iç savaşlar
süregelmiştir. İslam aleminin bir bölgesinde bir huzur ve sükünet sağlanınca
bir başka bölgede huzursuzluk ve çatışma görülüyor. Şu yirminci asırda da İslam
aleminin hali budur.
Hadisin bundan
sonraki bölümünde müslüman kabilelerden bazılarının müşriklere, yani kafirlere
iltihak edeceği, dinden çıkacağı haber veriliyor. Bunun bir çeşidi Hz. Ebu
Bekir (r.a.)'ın hilafeti döneminde meydana geldi. Hatta Hz. Ebu Bekir (r.a.) bu
mürtedlere savaş açtı. Bu mucize de gerçekleşti.
Hadiste daha
sonra kıyamete yakın zamanlarda otuza yakın çok yalancı deccalların türeyeceği
bildirilmiştir. el-Hafız, Buhari'nin şerhinde türemiş olan bazı deccalların
adlarını ve hallerini anlatmıştır. Beklenen büyük Deccal bunların dışındadır.
Müslümanlardan
bir zümrenin kıyamete dek hak üzerinde bulunacagına dair parağrafın benzeri
sünenimizin 6, 7, 9 ve 10. numarasında geçti. Buna ait bilgi orada verilmiştir.