DEVAM: 15- İSLAM GARİB
OLARAK BAŞLADI, BABI
حدّثنا
سُفْيَانُ
بْنُ وَكِيعٍ.
حدّثنا حَفْصُ
بْنُ غِيَاثٍ
عَنِ
الأَعْمَشِ،
عَنْ أَبِي
إِسْحَاقَ،
عَنْ أَبِي
الأَحْوَصِ،
عَنْ عَبْدِ
اللهِ؛ قَالَ:
قَالَ
رَسُولُ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم: ((إِنَّ
الإِسْلاَمَ
بَدَأَ
غَرِيباً،
وَسَيَعُودُ
غَرِيبياً.
فَطُوبِى
لِلْغُرَبَاء)). قَالَ،
قِيلَ :
وَمَنِ
الْغُرَبَاءُ؟
قَالَ: النُّزَّاعُ
مِنَ
الْقَبَائِلِ.
Abdullah (bin
Mes'ud) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «İslam, şüphesiz ğarib olarak başladı ve (günün birinde) ğarib hale dönüşecektir. Ne
mutlu ğarib (mu'min)lere.»
İbn-i Mes'ud
demiştir ki: Ğaribler kimlerdir? diye soruldu. Resul-I Ekrem (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem): «Kabilelerinden (Islamiyet için) ayrılıp uzaklaşanlardır,» buyurdu.
AÇIKLAMA: Ebu Hureyre (r.a.)'ın 'hadisini Müslim de rivayet
etmiştir, Enes (r.a.)'ın hadisi Zevaid türündendir, İbni Mes'ud (r.a.)'ın
hadisini Tirmizi de rivayet etmiştir. Ancak Tirmizi'nin İman bölümünde rivayet
ettiği metinde garibIerin kimler olduğuna dair soru ve cevab bölümü yoktur. Bu
soru ve cevabın sahibIerinin kimler olduğuna dair açık bir kayıt bulamadım.
Fakat Nevevi, Müslim'in şerhinde buna benzer İbni Ömer (r.a.)'ın hadisini izah
ederken garibIerin kimler olduğu hadiste açıklanmıştır, diyerek buradaki cevabı
aynen nakletmiştir. Nevevi'nin bu ifadesi verilen cevabın Resul-i Ekrem
(s.a.v.)'e ait olduğuna delalet ettiği için, buna göre terceme ettim. İnşaallah
hata etmedim. Nevevi, garibIerin kabilelerinden (İslamiyet için) ayrılıp
uzaklaşanlar olduğuna dair açıklamayı naklettikten sonra: el-Herevi demiştir
ki: Kabilelerinden ayrılıp uzaklaşanlardan maksad vatanıarını bırakıp Allah
uğrunda hicret edenlerdir, diye bilgi vermiştir,
İslamiyet'in
garib adam gibi veya garib olarak başlamasının manası şudur: Yüce İslamiyet ilk
zamanlarda çok az kimse tarafından kabul edildi. O dönemde müslümanların sayısı
az olduğu için İslam dini kimsesiz ve yabancı bir adam gibi idi. Sonra
müslümanların sayısı çoğaldı, İslamiyet'i uygulayanlar ve emirlerini yerine getirenler,
yasaklarından sakınanlar her tarafa yayıldılar. Böylece ilk zamanlarda görülen
yabancılık ve gariblik kalmadı. Son zamanlarda fitnelerin çoğalması, insanların
bozulması, dini vecibeleri yerine .getirenlerin sayısının azalması sonucunda
İslamiyet ilk zamanlardaki hale dönüşecektir, Hadislerde İslamiyet'in
garibleşeceği haberi verildikten sonra; "Fe tuba li'I-Gureba"
buyurulmuştur.
Gureba kelimesi
garib'in çoğuludur, garibler demektir. Son hadiste garibIer, kabilelerinden,
vatanlarından ayrılıp Allah yolunda hicret eden muhacirler diye açıklanmıştır.
Tirmizi'nin Amr
bin Avf (r.a.)'den rivayet ettiği bir hadiste İslamiyet'in garib olarak
başladığı ve tekrar (günün birinde) garib hale dönüşeceği buyurulduktan somra;
''Ne mutlu o garib (mu'min) lere ki halkın benden sonra bozdukları sünnetimi
(yolumu) İslah ederler,. buyurulur.
Bu rivayette
garibIer, Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in sünnetini, yolunu izleyen, onunla amel eden
ve olanca güçleriyle açıklamaya, ihya etmeye çalışan mu'minler diye açıklanmış,
denilebilir. Bu rivayeti dikkate alan bazı alimler garibIeri buna göre tefsir
etmişlerdir.
Tuba kelimesi,
güzellik ve temizlik manasını ifade eden Bu kelime; ferah, göz aydınlığı,
sevinç, gıbta, ikram, cennet ve cennette bir ağaç gibi manalara yorumlanmıştır.
Bunların hepsi mutluluk ve saadet manasına yakın olduğu için mutluluk anlamına
terceme ettim.