DEVAM: 17- ÜMMETLERİN
FIRKALARA BÖLÜNMELERİ BABI
حدّثنا
أَبُو بَكْرِ
بْنُ أَبِي
شَيْيَةَ. حدّثنا
يَزِيدُ بْنُ
هرُوْنَ عَنْ
مُحَمَّدِ
بْنِ
عَمْرٍو،
عَنْ أَبِي
سَلَمَةَ،
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ؛
قَالَ: قَالَ
رَسُولُ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم: ((
لَتَبَّعُنَّ
سُنَّةَ مَنْ
كَانَ قَبْلَكُمْ،
بَاعاً
بِبَاعٍ،
وَذِرَاعاً بِذِرَاعٍ،
وَشِبْراً
بِشِبْرٍ،
حّتَّى لَوْ
دَخلُوا فِي
جُحْرِ
ضّبٍّ،
لَدَخَلْتُمْ
فِيهِ))
قَالُوا: يَا
رَسُولَ
اللهِ! الْيَهُودُ
وَالنَّصَارَى؟
قَالَ
((فَمَنْ،
إِذاً؟)).
في الزوائد:
إسناده صحيح.
رجال ثقات.
Ebu Hureyre
(r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu, demiştir: «(And olsun ki) siz, kendinizden öncekilerin yoluna
kulacı kulacına, arşını arşınına ve karışı karışına muhakkak tıpatıp
uyacaksınız, Hatta onlar bir keler deliğine girseler siz de muhakkak o deliğe
gireceksiniz.»
Sahabiler, Ya
Resulallah! (O milletier) yahudiler ve hristiyanlar (mı)? diye sordular.
Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Başka kim olacak?» buyurdu.
Not: Zevaid'de
şöyle denilmiştir: Bunun senedi sahih olup ravileri güvenilir zatlardır.
Diğer tahric:
Bu bab'm ilk hadisi olan 3991 nolu hadis diğer sünen sahipIeri ve Hakim tarafından da rivayet edilmiştir. Kalan
hadisler yani 3992, 3993 ve 3994 nolu hadisler Zevaid türündendir ..
Buhari, bu
babın son hadisinin benzerini el-İ'tisam kitabının bir babında Ebu Said-i Hudri
(r.a.)'den rivAyet etmiştir.
AÇIKLAMA: Bu babın ilk üç hadisinde; Nebi (s.a.v.)'in
ümmetinin yetmiş küsur fırkaya ayrılacağı ve biri hariç diğerlerinin
cehennemlik olacağı haber veriliyor. Bu fırkalardan maksad Ehl-i Sünnet
mezhebine ters düşen itikad konularına ilişkin batıl mezheplerdir. Hanefi,
Şafii, MAliki ve HanbeII gibi amel ve fıkıh konularına ait mezhebler
kastedilmemiştir ..
Tuhfe yazan
Tirmizi'nin rivayet ettiği Ebu Hureyre (r.a.)'in hadisini izah ederken, bu.
hadisin Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in bir mucizesi olup aynen gerçekleştiğini
belirttikten sonra; İmam Ebu Mansur et-Temimi'nin bu hadisin izah konusunda bir
kitab yazdığını ve kitabta şöyle dediğini nakleder: Yetkili ilim ehli bilir ki
Resul-i Ekrem (s.a.v.), yerilen 'fırkalar ile; helal ve haram konularında,
fıkıh mes'elelerinde ihtilafa düşen değişik görüş beyan eden ameı mezhebIerini
kasdetmemiştir. O'nun kasdettiği fırkalar, Tevhid akidesinin temel
mes'elelerinde, hayır ve şerrin takdiri, yani kader konusunda, Nebilik ve
Resullük şartlarında ve buna benzer konularda hak ehline. yani Ehl-i Sünnet
ve'l-Cemaat'a muhalefet eden mezheblere mensup guruplardır. Çünkü bu gurupların
bazısı diğer bazı gurupların kafirliğine hükmedecek kadar aralarında ihtilafı
ileri götürmüşlerdir. Fıkıh ve amel konularına dair mezheb mensupları arasında ise
böyle bir durum söz konusu değildir. Bunlar çeşitli mes'elelerde ihtilaf
ettikleri, değişik görüşler beyan ettikleri halde, kendilerine muhalefet
edenleri ne küfürle ne de fasıklıkla itham etmemişlerdir. Bu itibarla bu hadis
itikad konularına dair batıl mezhebler manasına yorumlanır. Sahabiler döneminin
sonlarında Kaderiyye mezhebinin türediği ve Maibed el-Cüheni ile kendisine
uyanların bu muhalefet bayrağını çektikleri görüldü. Sonra peyderpey batıl
mezhebler çoğaldı ve nihayet bunları sayısı yetmiş iki fırkayı buldu. Yetmiş
üçüncü fırka ise Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat fırkasıdır. Hak mezheb de budur.
Tuhfe yazarı
daha sonra şöyle der; Bid'at ehli olan mezhebIerin sayısı el-Mevakıf'ta
belirtildiği gibi esas itibarıyla sekizdir:
Birisi Mutezile
mezhebidir. Bu mezheb mensuplarının başlıca batıl görüşleri şunlardır: Kullar
amellerinin yaratıcısıdır. mu'minler ahirette Allah'ın cemalini göremezler. İyi
bir amel işleyenin mükafatlandırılması ve günah işleyenin cezalandırılması
vacibtir. Mutezile mezhebi yirmi fırkaya ayrılır.
İkincisi Hz.
Ali (r.a.)'ı sevmek te aşırı giden Şii mezhebidir. Bunlar da yirmi iki
fırkadır.
Üçüncü ifrata
kaçan Hariciye mezhebidir. Bunlar Hz. Ali (r.a.)'ın kafir olduğuna hükmederler
ve: Bir müslüman büyük bir günah işlediği zaman küfre gider, derler. Hariciler
de yirmi kol'a ayrılır.
Dördüncüsü
Mürcie mezhebidir. Bunlara göre imanlı bir kimsenin günah işlemesinin hiç bir
sakıncası ve zararı yoktur. Bunlar da beş gurub'a ayrılır.
Beşincisi
Neccariye mezhebidir, üç guruba ayrılır.
Altıncısı
Cebriye mezhebidir. Bunlara göre kulların elinde hiçbir irade yoktur. Bunlar
tek gurubtur.
Yedincisi
Müşebbihe mezhebidir. Bunlar Allah (Azze ve Celle)'nin yaratıklar gibi bir
cisim olduğu iddiasındadır. Bunlar da tek gurubtur.
Böylece batıl
mezheb sayısı yetmiş ikiyi bulur. Yetmiş üçüncü fırka ise Resul-i Ekrem
(s.a.v.)'in ve sahabilerinin yolunu tutan Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat mezhebidir.
Hak yolda olan budur. Diğer mezhebler batııdır, mensupları sapık sayılır. Bu
bilgi el-Mirkat'tan naklen verilmiştir.
İkinci ve
üçüncü hadiste geçen "Cemaat" kelimesi ile Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in
ve sahabilerinin yolunda olup bid'at ve yanlış itikaddan uzak duran gurup
kasdedilmiştir ki bu guruba Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat deriz.
Bu hadislerde
ümmetin yetmiş bir veya yetmiş iki fırkasının cehennemlik olup bir fırkanın
cennetlik olduğu belirtilir. Şöyle bir soru hatıra gelebilir: Kıble ehIi olan,
yani zerre mikdarı imanı olan her müslüman netice itibariyle cennetliktir. Yani
İslam dininden olduğu kesinlikle bilinen tüm hükümlere inanan kimseler bir
takım bid'atleri benimsemiş olsa bile imanın altı şartına inandıktan sonra
mu'min sayılır ve bu hal üzerinde ölürse, günahlarının cezasını çektikten sonra
veya çekmeden ilahi bir mağfiretle cennetlik olabilir. Diğer taraftan Ehl-i
Sünnet mezhebine mensup bir kimse işlediği herhangi bir günahtan dolayı
cehennemde ta'zib edilebilir ve azabını çektikten sonra cennetlik olur. Halbuki
bu hadisler bir fırkanın cennetlik, diğerlerinin cehennemlik olduğuna delalet
eder. Bu nasıl izah edilir?
Bu soruya
değişik şekillerde cevab verilmiştir. Bir yorum şöyledir: Bir fırka taşıdığı
itikad nedeniyle azaba müstahak olmayıp bu bakımdan cennetliktir. Diğer
fırkalar taşıdıkları batıl itikad'dan dolayı cehennem azabına müstahaktır.
Diğer bir yoruma göre hadislerdeki hüküm çoğunluk itibariyledir. Yani Ehl-i
Sünnet mezhebi mensuplarının büyük çoğunluğu hak yolda olmakla cennete liyakat
kazanır. Diğer fırkalara mensup insanların çoğunluğu yanlış yolda olmakla
cehenneme müstahak olur.
Son hadis ise
müslümanların yahudilere ve hıristiyanlara uymaya özen göstereceklerini, bu iki
milletin ahlak ve yaşantılarına adeta imrenircesine eğileceklerini ve bir takım
bid'at ve nefsi arzulara esir gibi bağlanacaklarını haber veriyor. Bu da mucize
olarak gerçekleşmiştir. Bugün İslam toplumunda tamamen İslam dinine ve Asr-ı
Saadetin güzel yaşantısına ters düşen kötülüklere, bid'atlere, sefahet ve
ahlaki çöküntüye doğru hızla gittiği veya sürüklendiği büyük üzüntü ile
müşahede edilmektedir.