18- MAL FİTNESİ BABI
حدّثنا
عِيسى بْنُ
حَمَّادٍ
الْمِصْريُّ.
أَنْبَأَنَا
اللَّيْثُ
بْنَ سَعْدٍ
عَنْ سَعِيدٍ
الْمَقْبُريِّ،
عَنْ عِيَاضِ
بْنِ عَبْدِ
اللهِ؛
أَنَّه
سَمِعَ أَبَا
سَعِيدٍ الْخُدْريَّ
يَقُولُ:
قَامَ
رَسُولُ
اللهِ صلى
الله عليه وسلم
فَخَطَبَ
النَّاسَ،
فَقَالاَ: ((لاَ.
وَاللهِ! مَا
أَخْشَى
عَلَيْكُمْ،
أَيُّهَا
النَّاسُ!
إِلاَّ مَا
يُخْرِجُ اللهِ
صلى الله عليه
وسلم
سَاعَةً،
ثُمَّ قَالَ
((كَيْفَ
قُلْتَ؟))
قَالَ:
قُلْتُ:
وَهَلْ يَأْتِي
الْخِيْرُ
بِالشَّرِّ؟
فَقَالَ
رَسُولُ اللهِ
صلى الله عليه
وسلم ((إِن
الْخَيْرَ
لاَ يَأْتِي
إلاَّ
بَخِيْرٍ. أوَ
خَيْرٌ هُوَ؟
إِنَّ كَلَّ
مَا يُنْبِتُ
الرَّبِيعُ
يَقْتُلَ حَبَطاً
أَوْ يُلِمُّ.
إِلاَّ
آكِلَةَ الْخَضِرِ.
أَكَلَتْ،
حَتَّى إِذَا
امْتَلأَتْ ((امْتَدَّتْ))
خَاصِرَ
تَاهَا،
اسْتَقْبَلَتِ
الشَّمْسَ،
فَثَلَطَتْ
وَبَالَتْ
ثُمَّ اجْتَرَّتْ،
فَعَادَتْ،
فَأَكَلَتْ،
فَمَنْ يَأْخُذُ
مَالاً
بِحَقِّهِ،
يُبَارَكُ
لَهُ. وَمَنْ
يَأْخُذُ
مَالاً
بَغَيْرِ
حَقِّهِ،
فَمَثَلُهُ
كَمَثَلِ
الَّذِي
يَأْكُلُ وَلاَ
يَشْبَعَ)).
Ebu Said-i Hudri
(r.a.)'den; şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (bir gün)
kalkıp cemaate şoyle bir konuşma yaptı: «Hayır. Allah'a yemin ederim ki ey
insanlarl Sizin için korktuğum şey ancak Allah'ın sizin için çıkaracağı dünya
ziyneti (olan ser)vet)dir.» Bunun üzerine bir adam O'na: Ya Resulallah! hayır
(yani mal) şer getirir mi? diye sordu. Bu sorudan sonra Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem): «(Mutlaka) hayır (olan bir Şey) şüphesiz ancak hayır
getirir. Ama mal (mutlaka) hayır mıdır? (Bakınız) küçük ırmağın bitirdiği
bitkilerin tümün (‘ü tıkabasa yiyen hayvanı) karın şişkinliğiyle derhal öldürür
veya ölüm'e yaklaştırır.
Fakat çayır yiyicisi hayvan (onu) yer, nihayet
böğürleri dolunca güneşlenir, sonra kolayca tersler, işer. Daha sonra geviş
getirir (ve böylece karnındakini hazmettikten) sonra tekrar (çayırlığa) dönüp
otlanır. işte (bunun gibi) meşru yolla bir mal alan kimseye o mal mubarek
(bereketli) olur. Ğayr-i meşru yolla bir mal alan kimse'nin durumu da yiyip de
doymayan obur kimse'nin durumuna benzer.»
Diğer tahric.
Bu hadisi Buhari de Rikak kitabının 6. babında rivayet etmiştir.
AÇIKLAMA: Hadiste geçen bazı kelimeleri açıklayalım: Zehre:
Ziynet, güzellik ve çiçek gibi manalara gelir. Burada eşya, elbise, ziraat gibi
dünya malı ve serveti manası kasdedilmiştir. adiste geçen "Hayır"
kelimesi de mal manasınadır. Kur'an-ı Kerim'in müteaddid ayetlerinde bu manada
kullanılmıştır. Hadır: Yeşil ot, çayır
ve hayvanın beslenmesi için çok yararlı bir nevi bitki manalarına gelir. Bebi:
Bahar mevsimine denildiği gibi küçük ırmağa da denilir. İbni Hacer ikinci
manayı tercih etmiştir.
Dünya malı asıl
itibariyle bir nimet olduğu için soru sahibi malın şerr'e nasıl sebebiyet
verdiğini öğrenmek için Resul-i Ekrem (s.a.v.)'e "Hayır şer getirir
mi" sorusunu sormuştur.
Resul-i Ekrem
(s.a.v.) buyurduğu cevabta her bakımdan hayır olan bir şeyin daima hayır
getirdiğini, fakat dünya malının her bakımdan hayır sayılamayacağını
belirtmiştir. Evet, dünya malı ve rızık ne kadar bol olsa bile meşru yolla
kazanıldığı, zekat gibi haklarına riayet edildiği ve cimrilik ile israftan
kaçınıldığı zaman hayırlıdır. Fakat anılan cimrilik ve israf gibi nedenlerle
mal hayırlı olmaktan çıkıp şerr'e dönüşEbuir. Keza mal gayri meşru yolla
kazanıldığı veya böyle yollara harcandığı zaman nimet ve hayır olmaktan çıkıp
şer ve nikmet olur.
Hadiste iki
örnek bulunur: Birincisi dünya malını toplamakta aşırı giden, ifrata kaçan,
helal haram demeden servet biriktiren ve iyi yolda harcamayan kimse içindir.
Böyle bir kimse yağmur veya ırmak suyunun bitirdiği otları tıkabasa yiyen,
hazmı için; geviş getirmek, güneşlenmek gezmek gibi çarelere başvurmayan ve
karnının şişmesi ile derhal ölen veya ölüme yaklaşan hayvan gibidir. Mal o
kimseyi helak eder. İkincisi dünya malını makul ölçüler içinde ve meşru yolla
kazanan ve kazancından yararlanmasını bilen, bir kısmını iyi yollarda, hayır
işlerinde harcayan kimse içindir. Böyle bir kimse için iyi bir besin maddesi
olan çayırla karnını doyuran, bunu hazmetmek üzere güneşleyip geviş getiren ve
nihayet kolayca dışkılayıp işeyen, sonra aynı şekilde otlanan hayvan misali
verilmiştir.
Hadisin daha
geniş açıklamasını öğrenmek için Buhari'nin şerhlerine müracaat edilebilir.
Mahir: Haydar
Hatipoğlunun bahsettiği izahatı olduğu gibi aşağıya aldım:
Buhari, İbn-i
Hacer el-Askalani Fethu'l-Bari’den: 6427 nolu hadis’ten 6432 dahil olmak üzre
açıklama:
(Dünyanın korkulması gereken güzellikleri ve bunlar uğruna
çekişmek) Dünyanın güzelliklerinden kasıt çekiciliği, parlaklığı, güzelliği ve
göz alıcılığıdır . . Bunlar uğruna çekişmenin ne anlama geldiği konu
açıklanırken anlatılacaktır.
(Allah'a yemin ederim ki sizin fakir düşmenizden korkmuyorum)
Böyle bir korku duymamasının sebebi dünya nimetlerinin ümmete verileceğini,
onların zenginleşeceklerini bilmesidir. Nebilik alametlerinden biri de henüz
gerçekleşmeyen olayları önceden bildirmektir.
(Bunlar uğruna çekişmek) Çekişmek bir şeyi çok fazla istemekten
kaynaklanır. Bir şey bencilce istenir ve uğruna savaşılırsa korkulan durum
ortaya çıkar.
(Sizi helak eder) Yani dünya malı rağbet görür, kişi onu
isteyerek rahatlar.
Ancak elde etmesi engellenirse düşmanlık başlar, savaş ortaya
çıkar, bu da insanları helake sürükler.
İbn Battal şöyle demiştir: Dünya nimetlerini elde eden kişi kötü
sondan ve bunlar sebebiyle karşılaşacağı imtihandan korkmalı, nimetlerin
çekiciliğine kanmamalı, bunlar sebebiyle başkalarıyla çekişmemelidir.
(Dünyanın güzellikleri) Bunlardan kasıt insanın güzelliği ile
övündüğü eşyalar, mallar, elbiseler ve ekinler gibişeylerdir. Oysa bunların hiç
biri kalıcı değildir.
(Baharda yeşeren bitkiler) Bakliyat gibi şeylerdir.
(Çok yemekten öldürür ya da helak eder) Çok yemekten ölmek
karnın şişmesi sonucu ölmektir. Güzel bir otlak bulan ve yemekte aşırı giden
hayvanlar bu şekilde şişerek ölebilir.
Hayvanın midesindeki yemi geri getirerek tekrar çiğnemesi geviş
getirmesidir. Daha sonra da bu yemleri ince bir pislik halinde atar. Burada
anlatılan hayvan doyup da yedikleri midesinde ağırlık yapınca bunları atmakta
zorlanır, bundan dolayı geviş getirerek yediklerini iyice ezer, güneşte de
ısınınca artık hazmetmesi kolaylaşır. Böylece rahatlar ve ağırlıktan kurtulur.
Aksi takdirde şişkinlik onu derhal öldürür.
Ez-Zeyn İbn EI-Münir şöyle der: Çayır çimenle beslenen hayvanın haline
Nebi s.a.v.'in muhatapları alışkındI. Nasıl otladığını ve gezindiğini
biliyorlardı. Çayır çimen hayvanın yemekten hoşlandığı yeşil otlardır, hayvan
bunları yemekten lezzet alır ve çokça yer. Çayırda otlayan hayvan bunları azar
azar, yavaş yavaş yediğinden dolayı rahatsızlık duymaz. Bu iyi olan durumdur.
Ancak çayır çimenin hiç zarar vermeyeceği anlamına gelmez. Bunları yiyenin
istisna edilmesi yavaş yavaş yenmesinden dolayıdır, yoksa her çayır çimen
otlayan hayvan hakkında değildir.
Et-Tıbi şöyle der: Bu hadis dört gruptan bahsetmektedir: Lezzet
alarak ve ölçüyü kaçırarak şişinceye değin yiyenler. Bunlar hemen helak
olurlar. Aynı şekilde çok yiyen ama zarardan hile ile kurtulmaya çalışanlar da
bir müddet sonra yenilir ve helak olurlar. Yine çok yiyen ama yediğinin verdiği
zarardan kurtulmak için çabalayarak bunu sindirebilenler kurtulurlar. Aşırıya
gitmeden yiyen ve geviş getirmek zorunda kalmayan, sadece açlığını bastırmak
içi yiyenler ise yediklerini hazmederler. Bu dört grubun birincisi kafirlerdir.
İkincisi son anda tövbe etmeyi hatırlayan isyankar ve gafiııerdir. Üçüncüsü
iyilikle kötülüğü bir arada işleyen ve makbulolacak bir zamanda tövbe
edebilenlerdir. Dördüncüsü ise ahirete rağbet eden zahitlerdir. Bu dört grubun
hepsi hadiste açık ve net olarak anlatılmaz.
Ez-Zeyn İbn EI-Münir şöyle der: Bu hadiste sanatsal benzetmeler
vardır.
Birincisi mal ve kar bitkilere ve onların yeşermesine
benzetilmiştir.
İkincisi kazanmaya çalışan ve sebeplere tutunan kişiler otlayan
hayvanlara benzetilmiştir.
Üçüncüsü çokça mal kazanmak ve saklamak yemekte aşırı gitmek ve
mideyi doldurmaya benzetilmiştir.
Dördüncüsü malını sevmesine ve değer vermesine rağmen elinden
çıkaran kimsenin cimrilikteki aşırılığı hayvanın geviş getirdikten sonra
pislemesine benzetilmiştir. Cimriliğin şer'an ne kadar pis olduğu böylece
anlatılmıştır.
Beşincisi mal toplamaktan vazgeçip emekli olan kişinin durumu
güneşe dönerek yan gelip yatan hayvana benzetilmiştir. Hayvanın en güzel, en
sakin ve en rahat hali budur. Böylece bu durumda olmanın yararlarına ve
maslahatına işarette bulunulmuştur.
Altıncısı mal toplayıp da bunları vermekten kaçınan kimsenin
durumu kendisine zarar veren yemi bedeninden uzaklaştıramayıp ölen hayvanın
durumuna benzetilmiştir. Yedincisi mal, bir gün düşmanlık besleyebileceği akla
gelmeyen arkadaşa benzetilmiştir. Mal, vasfı gereği insanın sevdiği ve
bağlandığı bir şeydir. Bu durumundan dolayı mala kanan kimse, maldan dolayı
uğrayabileceği akıbeti düşünemez. Sekizincisi malı hakkı olmadığı halde alan
kimse, yiyip de doymayan kimseye benzetilmiştir.
Gazali şöyle demiştir: Mal hem zehir hem de panzehiri olan
yılana benzer.
Zararından korunmayı bilen bir bilgeye nasip olursa ondan
panzehir elde eder ve mal bir nimet olur. Eğer ahmak birine nasip olursa helak
edici bir bela olur.
Bu hadiste imam ın Cuma hutbesi haricinde, va az verirken
minberde oturabileceği gibi insanların da imanın etrafında oturabileceği hükmü
yer alır. Hadis, dünya nimetleri için çekişmekten sakındım. İlim adamına
anlaşılamayan meselelerde soru sormak ve muarazayı gidermek için delil istemek
de bu hadise göre caizdir. Bu hadiste mal "hayır" olarak
adlandırılmıştır. Bu ifadeyi "O insan hayra (mala) pek düşkündür"
ayeti de bu hadisi destekler Bir başka ayette de "Bir hayır (mal) miras
bırakırsa" ifadesi yer alır. Hadiste hikmetli sözlerle misal getirmek,
bazı sorulara cevap vermek gerektiğinde Nebi s.a.v.'in vahiy beklediği
hükümleri de yer alır. Bu sonuncu hüküm hadisi rivayet eden sahabinin zannı ile
sabit olmaktadır. Resulullah'ın veciz, kapsamlı ve konuyu anlaşılır hale
getiren bir cevap verebilmek için sustuğunu düşünmek de mümkündür.
Düşünmek gerektiğinde cevap vermekte acele etmemek, inatlaşmak
amacıyla soru sorduğu düşünülen kişinin kınanması, güzel soru sorana teşekkür
edilmesi, fakir, düşkün ve yolcuya mali yardımın teşvik edilmesi, helalolmayan
yollarla mal elde eden kişinin bu maldan bereket görmeyeceği, bu şekilde elde
edilen malın yiyip yiyip doymamaya benzediği, israfın yasaklanması, fazla
yemenin kötülenmesi, malı hak yolda harcamaktan kaçınmanın "Allah faizi
yok eder ve sadakaları bereketlendirir" ayetinde bildirildiği üzere malın
yok olmasına ve bereketinin gitmesine sebep olacağı hükümleri de hadisten elde
edilen diğer hükümlerdir.
Bu hadisin şerhi "şehadet" kitabında ve "sahabenin
faziletleri" kitabının baş kısmında yer almıştır.