DEVAM: 20- MA'RUF'U
(YANİ DİNEN İYİ OLARAK TANINAN ŞEYLERİ) EMRETMEK VE MÜNKER'i (YANİ DİNEN FENA
SAYILAN ŞEYLERİ) MENETMEK BABI
حدّثنا
عِمْرَانُ
بْنُ مُوسى.
أَنْبَأَنَا حَمَّادُ
بْنُ زَيْدٍ.
حدّثنا
عَلِيُّ بْتُ
زَيْدِ بْنِ
جَدْعَانَ، عَنْ
أَبِي
سَعِيدٍ
الْخُدْرِيِّ؛
أَنَّ رَسُولَ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم، قَامَ
خَطِيباً.
فَكَانَ
فِيمَا قَالَ: ((أَلاَ،
لاَ
يَمْنَعَنَّ
رَجُلاً، هَيْبَةُ
النَّاسِ،
أَنْ يَقُولَ
بِحَقٍّ، إِذَا
عَلِمَهث)). قَالَ،
فَبَكى أَبُو
سَعِيدٍ،
وَقَالَ
وَاللهِ! رَأَيْنَأ
أَشْيَأءِ
فَهِبْنَا.
Eba Said-i Hudri
(r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
kalkıp bir hutbe irad etmiş ve hutbesinde buyurduğu buyruklardan biri de:
Bilmiş olunuz ki sakın halkın korkusu herhangi bir adam'ı hakkı bildiği zaman
onu söylemekten kesinlikle alıkoymasm, buyruğuydu.
Ravi demiştir ki
: Sonra Ebü Said-i Hudri (r.a.) ağladı ve şöyle dedi: Allah'a yemin ederim ki
biz muhakkak bazı şeyleri gördük de korktuk (söylemedik)."
AÇIKLAMA: İncahü'l-Hace yazarı bu hadisin izah bölümünde
şöyle der: Heybet, yani korku bazen can veya mal güvenliğinin tehlikeye düşmesi
şeklinde olur. Eğer duyulan korku böyle bir korku ise hadisteki emir vaciblik
için değil, azimet içindir. Çünkü böyle bir tehlike anında iyi şeyleri emretmek
ve kötülüğü menetmek' yükümlülüğünün kalkması konusunda icma vardır. Şayet
korkulan şeyi kınanmak, ayıplamak gibi bir şey ise önemi yoktur, göze
alınmalıdır. Çünkü "Hakkı acı da olsa söyle ve Allah yolunda hiç bir ayıplayıemın
ayıplamasından korkma" mealinde hadis vardır.