SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’L-FİTEN

<< 4006 >>

DEVAM: 20- MA'RUF'U (YANİ DİNEN İYİ OLARAK TANINAN ŞEYLERİ) EMRETMEK VE MÜNKER'i (YANİ DİNEN FENA SAYILAN ŞEYLERİ) MENETMEK BABI

 

حدّثنا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ. حدّثنا عَبْدُ الرَّحْمنِ بْنُ مَهْدِيٍّ. حدّثنا سُفْيَانُ عَنْ عَلِيِّ بْنِ بَدِيَمةَ، عَنْ أَبِي عُبَيْدَةَ؛ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم:  ((إِنَّ بَنِي إِسْرَائِيلَ، لَمَّا وَقَعَ فِيهِمُ النَّقْصُ، كَانَ الرَّجُلُ يَرَى أَخَاهُ عَلَى الذَّنْبِ فَيَنْهَاهُ عَنْهُ. فَإِذَا كَانَ الْغَدُ، لَمْ يَمْنَعْهُ مَارَأَى مِنْهُ أَنْ يَكُونَ أَكِيَلهُ وَشَرِيَبُه وَخَلِيطَهُ. فَضَرَبَ اللهُ قُلُولَ بَعْضِهِمْ بِبَعْضٍ. وَنَزَلَ فِيِهمُ الْقُرْآنُ. فَقَالَ: ((5/78)) لُعِنَ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ بَنِي إِسْرَائِيلَ عَلَى لِسَانِ دَاوُدَ وَعِيسى ابْنِ مَرْيَمَ - حَتَّى بَلَغَ - ((5/ 81)) وَلَوْ كَانُوا يُؤْمِنُونَ بِاللهِ وَالنَّبِيِّ وَمَا أُنْزِلَ إِلَيْهِ مَا اتَّخَُوهُمْ أَوْلِيَاءَ وَلَكِنَّ كَثِيراً مِنْهُمْ فَاسِقُونَ)). قَالَ، وَكَانَ رَسُولُ اللهِ مُتَّكِئاً. فَجَلَسَ وَقَالَ ((لاَ. حَتَّى تَأْخُذُوا عَلَى يَدَيِ الظَّالِمِ، فَتَأْطْرُوهُ عَلَى الْحَقِّ أَطْراً)).

 

Ebu Ubeyde (bin Abdniab bin Mes'ud) (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle demigtir: İsrail oğulları içine (din bakimından) eksiklik girince adam (din) kardeşini günah üzerinde görür ve onu o günah'tan men ederdi. Sonra ertesi gün olunca (günahkar), kardeşinin (bir gün önce) isledigini gördüğü günah; adamı, o (günahkar) kardeşiyle beraber yemek yemesine, beraber içmesine ve onunla sıkı fıkı olmasına mani olmazdı. Bunun sonucunda Allah onların bazilarının kalblerini diger bazılarının kalblerine karıştırdı (yani günah işleyenleri ile onlara arkadaşlık edenlerin tümünün kalblerini kararttı) ve onlar hakkında Kur'an (ayetleri) indi.   Sonra Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (onlar hakkında inen şu ayetleri okuyarak) buyurdu ki: "İsrail oğullarından kafir olanlar Davud'un ve Meryem oğlu İsa'nın diliyle lanetlendiler. Bu, günah işlemeleri ve aşırı gitmelerindendir." (Maide 78)

 

"Onlar yaptiklan fenaliklardan birbirlerini abkoymazlardı. Yapmakta oldukları cidden ne kötü şey idi." (Maide 79)

 

"Sen onların çoğunun (Mekke'deki) kafirleri (putperestleri) dost edindiklerini görürsün. Nefislerinin kendileri için önlerine sürdügu şeyler en kütüdür. Allah onlara gazab etti ve onlar azab içlnde devamlı kalıcılardır." (Maide 80)

 

"Eğer onlar Allah'a, Nebi'e ve O'na indirilen Kur'an'a inanmış olsalardi, kafirleri dost edinmezlerdi. Fakat onların çoğu iman'dan çıkmış kimselerdir." (Maide 78 - 81)

 

Ravi Ebu Ubeyde demiştir ki: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (bunu buyururken) bir tarafa yaslannuş durumda idi. Sonra doğrulup oturdu ve: (Siz müslümanlar) zalimin kollarından tutup onu (batıldan) hakka eğdirmedikçe hayır (azabtan kurtulamaz veya mazur sayilamazsınız), buyurdu.

 

حدّثنا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ. حدّثنا أَبُو دَاوُدَ، أَمْلاَهُ عَلَيَّ. حدّثنا مُحَمَّدُ بْنُ أَبِي الْوَضَّاحِ عَنْ عَلِيِّ بْنِ بَذِيِمَةَ، عَنْ أَبِي عُبَيْدَةَ، عَنْ عَبْدِ اللهِ، عَنِ النَّبِيِّ صلى الله عليه وسلم، بِمِثْلهِ.

 

Bu hadisin mislini... senediyle Abdullah (bin Mes'ud) (r.a.) vasitasıyla da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den rivayetle de bize Muhammed bin Beşşar tahdia ettL"

 

 

Tahric: Müellifimiz bu hadisi iki senedie rivayet etmiştir. Birincisi mürseidir. Çünkü İbn-i Mes'ud (r.a.)'ın oğlu Ebu Ubeyde bunu direk Nebi (s.a.v.)'den rivayet etmiştir. İkincisi Ebu Ubeyde aracılığıyla babası İbni Mes'ud'dan, O da Nebi (s.a.v.)'den rivayet şeklindedir.  Tirmizi de müellifimiz gibi biri Ebu Ubeyde'den, diğeri İbni Mes'ud'dan olmak üzere iki senedle rivayet etmiştir. Ebu Davud ise İbni Mes'ud'dan iki senedie rivayet etmiştir.

 

AÇIKLAMA: İsrail oğullarından kötülük işleyen kişiyi o fenalıktan men edip ertesi gün onunla yeyip içen, sıkı fıkı görüşen kimsenin kalbi de kötülük işleyenin kalbi gibi karanr. Biri; fenalık işlediğinden, diğeri de onunla münasebeti kesmediğinden, fenalıktan alıkoyma. çalışmasını bıraktığından dolayı Allah'ın kahrına maruz ve müstahak olmuş olur. Hadiste anılan ayetlerde belirtildiği gibi bunlar Davud (a.s.)'ın ve İsa (a.s.)'ın dilleri ile ilahi lanete çarptırıldılar.

 

Tuhfe'de belirtildigine göre Davud (a.s.) aleyhlerine beddua etmekle, onlar maymun sıfatına dönüştürüldüler. İsa (a.s.) da kendi dönemindeki asiler aleyhine beddua. etmekle bunlar da domuzlar şekline girdiler.

 

Resul-i Ekrem (s.a.v.) bu buyruğu yaslanmış vaziyette iken buyurmuş ve müslümanlara ait talimatı vereceği zaman doğrulmakla işin önemini belirtmek istemiştir. Talimatın özeti şudur: Müslümanlar haksızlık edenlerin haksızlıklarına engel olmakla ve zalimleri hakkı kabul etmeye, mazlumun hakkını vermeye zorlamakla mükelleftir. Bu yükümlülüklerini ifa etmedikçe sorumluluktan kurtulamazlar ve meşru. mazeret sahibi sayılmazlar.