DEVAM: 4- (TOPLUM
TARAFINDAN) HİÇ KIYMET VERİLMEYEN. İLTİFAT EDİLMEYEN (MÜBAREK MÜ'MİN) LER BABI
حدّثنا
مُحَمَّدُ
بْنُ
يَحْيَى.حدّثنا
عَمْرُ بْنُ
أَبِي
سَلَمَةَ،
عَنْ
صَدَقَةَ بْنِ
عَبْدِ
اللهِ، عَنْ
إِبْرَاهِيمَ
بْنِ
مُرَّةَ،
عَنْ أَيُّوبَ
بْنِ
سُلَيْمَانَ،
عَنْ أَبِي
أُمَامَةَ،
عَنْ رَسُول
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم قَالَ
((إِنَّ
أَغْبَطَ
النَّاسِ،
عِنْدِي، مُؤْمِنٌ
خَفِيفُ
الْحَاذِ. ذُو
حَظٍّ مِنْ صلاةٍ.
غَامِضٌ فِي
النَّاسِ.
لاَيُؤْبَهُ
لَهُ. كَانَ
رْزْقُهُ
كَفَافاً.
وَصَبَرَ
عَلَيْهِ.
عَجِلَتْ
مَنِيَّتُهُ،
وَقَلَّ
تُرَاثُهُ،
وَقَلَّتْ
بَوَاكِيهِ)).
في الزوائد:
إسناده ضعيف،
لضعف أيوب بن
سليمان. قال
فيه أبو حاتم:
مجهول. وتبعه
على ذلك الذهبيّ
في الطبقات
وغيرها. وصدقة
بن عبد الله
متفق على
تضعيفه. اهـ
كلام الزوائد.
قلت: حديث أبي
أمامة رواه الترمذيّ
بزيادة،
بإسناد آخر قد
حسنّه.
Ebu Ümâme
(r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurmuştur: Benim itikadıma göre hâline insanların en çok imrenmeleri
uygun olan kişi şu sıfatları taşıyan kimsedir: (Yükü ve) Hâli hafif, namazdan
pay sahibi, insanlar içinde gizli kalan (pek tanınmayan) ve (toplumda)
kendisine değer verilmeyip iltifat edilmeyen mu'min. Onun rızkı yetecek kadar
olup buna sabretti. Ölümü de çabuk oldu, mîras olarak geriye bıraktığı mal az,
(arkasında) ağlıyan kadınları da azdı.
Not: Zevaid'de
şöyle denilmiştir: Ravi Eyyub bin Süleyman'ın zayıflığı sebebiyle bunun senedi
zayıftır. Ebu Hatim onun mechul olduğunu söylemiş, Zehebi de Tabakat'ta ve
başka kitaplarında bu hususta Ebu Hatim'i te'yid etmiştir. RavI Sadaka bin
AbdilIah'ın zayıflığı hususunda da ittifak vardır. Zevaid'in sözü burada bitti.
(Sindi demiştir ki) Ben derim ki: Ebu Ümame (r.a.)'ın bu hadisinI Tirmizi,
hasen saydığı başka bir senedIe ve daha uzun bir metin halinde rivayet
etmiştir.
AÇIKLAMA: Sindi'nin belirttiği gibi Tirmizi bu hadisi Zühd
kitabında "EI-Kifaf ve's-Sabru Aleyh" babında rivayet etmiştir. Tuhfe
yazarının beyanına göre bu hadisi Ahmed de rivayet etmiştir. Bu hadis Tirmizi
tarafından da rivayet edildiğine göre Zevaid türünden sayılmaması gerekir, kanısındayım.
Bu hadiste,
haline gıbta edilecek, imrenilecek mu'minin sıfatları sıralanmıştır. Bu
sıfatları sırayla ele alıp açıklıyalım:
1. Hafif halli
olmaktır. Hadiste geçen Haz: Hal diye yorumlanmıştır. Tuhfe yazarı: Hafif
halliden maksad, malı ve bakmakla yükümlü bulunduğu aile ferdIerinin azlığı
dolayısıyla sırtındaki manevi yükü hafif olandır. Tıybi de: Yani bakmakla
yükümlü olduğu yakınları ve fazla meşguliyeti olmayan, demektir, der.
2. Namazdan pay
sahibi olmaktır. Bu sıfat da müteaddid şekillerde yorumlanmıştır. Sindi: Yani
huşu ve huzur ile namaz kılmak veya bol bol namaz kılmakla bundan payını alır.
Bir kavle göre kasdedilen mana şudur: Yani namaza durmakla dünya
sıkıntılarından kurtulup Allah'a yakarışta bulunmak suretiyle huzur ve rahata
kavuşur, demiştir.
Tuhfe yazarı
da: Yani Allah'ın huzuruna çıkmakla manevi zevk, lezzet ve rahatlık bulur.
Çünkü şuurlu mu'min namaza durduğu zaman bütünüyle Allah'a yönelir, dünyanın
bütün meşguliyetlerinden tamamen sıyrılır. Murakabe, münacat ve müşahede
deryasına dalar. Nitekim bir hadiste varid olduğuna göre "Resul-i Ekrem
(s.a.v.): "Ya Bilal! Bizi namaz('a çağırmak) ile rahata kavuştur''.
buyurmuştur" der.
3. İnsanlar
içinde gizli kalmaktır. Yani şöhret ve nam sahibi olmamak, insanlar tarafından
tanınmamaktır.
4. Toplumun
kendisine kıymet vermemesi, iltifat etmemesidir.
Yani o kimse
dünyayı ve dünya ehlini tamamen bıraktığı, inzivaya çekildiği, tamamen Allah'a
kulluk etmeye yöneldiği için hiç kimse onunla ilgilenmez, toplumda ona yer
verilmez ve hiçe sayılır.
5. Rızkının
yetecek kadar olmasıdır. Yani ne ihtiyacından az ne de fazladır.
6. Rızkına
kanaat etmek, sabretmek ve fazlalaşmasını istememektir. Sabırla ilgili
cüınlenin yalnız rızık hususuna tahsis edilmeyip yukarda geçen bütün sıfatlarla
ilgili olarak yorumlanması da mümkündür. Yani sayılan bütün hal ve durumlarına
sabreder, halinden şikayetçi değildir.
7. Ölümünün
çabuk olmasıdır. Bu da müteaddid şekillerde yorumlanmıştır. Sindi: Yani halk
arasında tanınmayan, meşhur olmayan bir kimse olması hasebiyle hastalığı uzun
sürse bile pek kimse farkına varmaz ve bir de bakılır ki vefat etmiştir, der.
Tuhfe yazarının
beyanına göre el-Mecma'de: Yani dünya ile ilgisinin azlığı ve ahirete şevkinin
ağır basması dolayısıyle ruhunu çabuk teslim eder. Maksad şu olabilir: Bu
mu'minin dünyada iken yükü ve masrafı az olduğu gibi ölümünde de yükü ve
masrafı az olur, denilmiştir.
8. Miras olarak
geriye bıraktığı malının azlığıdır.
9. Öldüğünde onun
için ağlayan kadınların azlığıdır.