DEVAM: 33- DECCAL'IN
FİTNESİ, MERYEM OĞLU İSA (ALEYHİSSELAM)'IN MEYDANA ÇIKMASI (İNİNŞİ) VE YE'CUC
İLE ME'CUC'UN ÇIKMASI BABI
حدّثنا
أَزْهَرُ
بْنُ
مَرْوَانَ.
حدّثنا عَبْدُ
الأَعْلَى.
حدّثنا سَعِيدٍ
عَنْ
قَتَادَةَ.قال:
حَدَّثَنَا
أَبُو رَافِعٍ
عَنْ أَبِي
هَرَيْرَةَ؛
قَالَ:قال رَسُولُ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم:
((يأَجُوجَ
وَمَأْجُوجَ
يَحْفِرُونَ كَلَّ
يَوْمٍ.
حَتَّى إِذَا
كَادُوا
يَرَوْنَ
شُعَاعَ
الشَّمْسِ،
قَالَ
الَّذِي عَلَيْهِمُ:
ارْجِعُوا
فَسَنَحْفِرُهُ
غَداً.
فَيُعِيدُهُ
اللهُ أِشَدّ
مَاكَانَ.
حَتَّى إِذَا
بَلَغَتْ
مُدَّتُهُمْ،
وأَرَادَ
اللهُ أَنْ
يَبْعَيُهُمْ
عَلَى
النَّاسِ،
حَفَرُوا.حَتَّى
إِذَا كَادُوا
يَرَوْنَ
شُعَاعَ
الشَّمْسِ،
قَالَ الَّذِي
عَلَيْهِمُ:
ارْجِعُوا.
فَسَتَحْفِرُونَهُ
غَداً، إِنْ
شَاءَ اللهُ
تَعَالَى.
وَاسْتَثْنُوَا.
فَيَعُودُونَ
إِلَيْهِ.
وَهُوَ
كَهَيْئَتِهِ
حِينَ
تَرَكُوهُ.
فَيَحْفِرُونَهُ
وَيَخْرُجُونَ
عَلَى
النَّاسِ
فَيَنْشِفُونَ
الْمَاءَ.
وَيَتَحَصَّنُ
النَّاسُ
مِنْهُمْ فِي
حُصُونِهِمْ.
فَيَرْمُونَ
بِسِهَامِهِمْ
إِلَى السَّمَاءِ.
فَتَرْجِعُ،
عَلَيْهَا
الدَّمُ الَّذِي
احْفَظَّ.
فَيَقُولُونَ:
قَهَرْنَا أَهْلَ
الأَرْضِ،
وَعَلَوْنَا
أَهْلَ السَّمَاءِ.
فَيَبْعثُ
اللهُ
نَغَفَاً فِي
أَقْفَائِهِمْ
فَيَقْتُلُهُمْ
بِهضا)).
قَالَ
رَسُولُ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم ((والَّذِي
نَفْسِي بِيَدِهِ!
إِنَّ
دَوَابَّ
الأَرْضِ
لَتَسْمَنُ
وَتَشْكَرُ
شَكَراً مِنْ
لُحُومِهِمْ)).
Ebu Hureyre
(r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu, demiştir: Ye'cuc ve Me'cuc (seddi) her gün kazarak nihayet
güneşin ışığını (açmaya çalıştıkları gedikten) görmeye yaklaşınca başlarında
bulunan amir (onlara): (kazı işini bırakıp) geri dönünüz, onu yarın kazacağız.
der. Allah da seddi eskiden olduğu en muhkem hale sokar (yani kazılan yeri
onartıp sağlamlaştırır). Nihayet (seddin arkasında kalmaları takdir edilmiş
olan) süreleri tamamlanıp Allah onları insanıarın üzerine göndermıeyi dileyince
(o gün yine) kazacaklar ve nihayet güneşin ışığını (açmaya çalıştıkları
gedikten) görmeye yaklaşınca, başlarında bulunan amir: (kazı işini bırakıp)
geri dönünüz de Allah Teiilii dilerse yarın kazacaksıııız, diyecek ve onlar da
İnşaallah diyecekler.
Sonra (ertesi
gün) onlar seddin yanına varacaklar. Sedd onların (bir gün önce) bıraktıkları
vaziyette olacak ve onlar seddi kazarak (açacakları gediklerden) insanların
üzerine çıkacaklar ve (vardıkları) suyu içip tüketecekler. Halk da onlardan
(korunmak için) kalelerine - sığınaklarına kapanacak. Bu kere onlar oklarını
göğe atacaklar. Okları da üstü kanla dolu olarak geri gelecek. Bu'nun üzerine
onlar: Biz yeryüzündeki halkı kahrettik (onlara üstün geldik) ve gök ehlini de
yendik, diyecekler. Sonra Allah onların boyunlarına musallat olacak deve
kurtlarını gönderecek ve onları bu kurtlarla öldürecektir.
Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: Canım elinde olan (Allah) a yemin
ederim ki yerdeki hayvanlar onların etleri (ni yemek süreti) ile muhakkak iyice
semizlenecek ve memeleri süt ile dolacaktır.
AÇIKLAMA: Ebu Said (r.a.)'ın hadisi Zevaid türündendir.
Bu hadiste
geçen ayet, Enbiya suresinin 96. ayetindendir. Ayet-i Kerime Ye'cuc ve
Me'cuc'un yer yüzünü istila etmelerini bildirir. Gerekli bilgi için tefsir
kitaplarına başvurulmalıdır. Bu ve bundan sonra gelen hadiste geçen Neğaf deve
ve sığır gibi hayvanların burnuna giren bir kurd çeşididir. Her iki hadiste
geçen Şeker masdarı ve bundan türerne fiil, hayvanın beslenip semizlenmesi,
memelerinin süt ile dolması manasınadır. Mevaşi de maşiye'nin çoğuludur.
Maşiye, deve, sığır ve koyun ile keçi cinsinden olan hayvan demektir. İkinci
hadiste geçen Devabb kelimesi ise Dabbe'nin çoğuludur. Dabbe kelimesi dört
ayaklı hayvana denildiği gibi diğer hayvanları da kapsayıcı manada da
kullanılır. Burada Maşiye manasına kullanılmış olması ihtimali kuvvetlidir. Bu
tür hayvanların yani deve, sığır, koyun ve keçinin Ye'cuc ve Me'cuc'un
laşelerini yemeleri bugün için alışılmış bir şey değil ise de o gün Allah'ın
takdiriyle olacaktir.
Ebu Hureyre
(r.a.)'ın hadisini Tirmizi, Kehf suresi için açtığı bir babta rivayet etmiştir.
Çünkü bu surenin 94 ve onu takip eden ayetlerinde Ye'cuc ve Me'cuc ile Sedd'den
bahsedilmektedir. Bu hadisi; Ahmed, İbni Hibban ve Hakim de rivayet
etmişlerdir.